Gazi Üniversitesi ile ODTÜ arasında oynanan Üniversiteler Ligi finali az önce tamamlandı ve Gazi Üniversitesi maçı 32-25 kazanarak şampiyon oldu. Diyebilirsiniz ki geçen yılın da şampiyonu olan takım kazanmış; sana ne oluyor ama bana bu sonuç sürpriz oldu. Son ana kadar mücadeleyi bırakmayan; kenetlenmiş; geçen seneden sonra adeta küllerinden doğmuş olan ODTÜ’nün galibiyetine kesin gözüyle bakıyordum. Ama olmadı.
Şimdi burada “gönüllerin şampiyonu”, “yenildik ama ezilmedik” gibi avuntular yapılabilir. Skoru etkileyen (ki vardı) hakem hatalarına veya eksik oyunculara dayanarak bahane üretilebilir. Üç yard ile kaybettik diye ağlanabilir. Ben bunlardan yana değilim. Daha az hata yapan Gazi Üniversitesi finali kazandı. Kendilerini tebrik ediyorum.
ODTÜ için söylenecek çok şey var aslında. Bir kere benim gördüğüm en iyi sıçramayı yaptılar (geçen sene özellikle Üniversite Ligi’ndeki sonuçlarımız malum). Ayrıca maçı son ana kadar bırakmayarak ne kadar mücadeleci olduklarını gösterdiler. Bireysel olarak bir sporcunun bir senede ne kadar kendini ve takım oyununu geliştirebileceğini gösterdiler.
Benim hiç görmediğim bir kalabalığı (ah ah toprak sahada boş tribünlerde yaptığımız maçlar) tribünlere toplayıp ciddi bir destek aldılar. Pas attılar, koştular (yeri geldi tek oyunda 90 yard koştular), FG blokladılar,…vs. daha da sayılabilir; korumalı futbolun içindeki herşeyi yaptılar.
Bugün ODTÜ kaybetti belki ama sahadan başı dik çıktı. Tribündeki abilerini utandırmadıkları için (ablaları da vardı yenge kontenjanından) bugün oynayan oynamayan tüm oyuncuları (Kulüpler Ligi kadrosunda olup Üniversite Ligi’nde oynayamayan oyuncular da dahil), Koç İzzet Özsan’ı ve emeği geçen herkesi ayakta alkışlıyorum. Bence bu yazıyı okuyan herkes de bana katılmalı…