Ülkemizde sezonun Amerikan futbolu maçları çeşitli türlere ayrılır, oynananlar, oynanacaklar, zamanı ve yeri çok kez değişenler, hiç bir zaman oynanmayacaklar. Oynananların bazıları iyidir bazıları kötü. Oynanacaklar umuttur. Yeri ve zamanı çok kez değişenler öz yeteneksizliğimiz, yanlış kararlarımız, ciddiyetsizliğimiz, kibrimiz ve daha birçok kötü yönümüzün başlangıcı, oynanmayanlar ise bu yönlerimizin ikinci adımıdır. Şahsım adına olmasa da bu sporun geleceği adına sonuçları hakkında fikir üretmekten bile korkuyorum.

Çevremdeki insanlardan dönem dönem gelen bir talep var “Prolig Takımı” ben öncelikle merak ediyorum bu “PRO” nerden diye, aklıma bir tek “Football players, like prostitutes, are in the business of ruining their bodies for the pleasure of strangers.” (Merle Kessler) geliyor. Tabi bizim yabancılar bunun için para ödeyen seyirciler bile değil. Biz “kulüp takımı” diyerek devam edelim. Seçenekler; yeni bir kulüp kurmak ya da mevcut bir kulübün altında branş açmak. İhtiyaçlar; oyuncu, koç, antrenman ve maç sahası, ekipman, forma, yol masrafları, konaklama ve aklıma şu an gelmeyen bir çok şey. Oyuncu hadi bulduk, Ankara’da kulübü olmayan üniversitelerden bir grup geldi. Koçluk, e biz yaptık. Gerisi için tek bir temel ihtiyaç var, para. Aidat mı toplarız, tabi yaa…

2013 Sezonu

Eskiden olsa 2012-2013 olurdu, bu sene “Amerikan sistemi” uyguluyoruz. Üstelik ben dahil bir çok kişinin söylediği gibi lig Kasım başında duyrulup, Kasım ortasında da başlamadı. Bunlar güzel gelişmeler, yersen.

Kulüp işine de değinmişken genel olarak yazalım. Bazı arkadaşlar sponsor bulmaktan, sponsorlar desteğiyle takım kurmaktan falan bahsediyorlar. Bazılarımız lig hatta ligler için sponsor bulma derdindeyiz. Bazılarıysa sponsorlardan kendi cebimize para doldururuz korkusuyla bizim bulabileceklerimizi engelleme derdinde. Cebini dolduranları “İyi hizmet veriyorlar.” diye destekleme meyillisi bir toplumuz oysa.

Küçük şehirlerde lokal işletmelerle sponsorluklar olabilir tabi. Ardıçüstü Beldesi Devekuşu Yumurta Sarısı İşleme İşletmesi sahibi oğlunun top oynama isteğini kırmamak için Ardıçüstü Junipers takımının kuruluşuna destek olması veya beldedeki peyniraltı suyu tozu üreticisinden 3000, kendisinden 5000 derken malzeme alacak parayı denkleştirmesi mümkün. Kurulan takımın devamlılığı, oyuncu kaynağı ve sonraki yılların bütçelerini de bu adam düşünmez sanırım.

Ya da önemli bir üniversitenin takımı olmamızın hatrına, kişisel bağlantılarımızla bir kez “öpecek” ufak sponsorlar bulabiliriz. Bu da mesele değil.

Olay kurumsal, sürdürülebilir, ciddi sponsorluklara dayandığında ise işler biraz değişir. Associate of Sports Sponsorships firması bizi ele aldığında, başlangıç ve bitiş tarihleri belirsiz ligler. Oynanıp oynanmayacağı maç günü ve saatinde belli olan maçlar, param yok olsa canım feda diyen kulüpler, boş tribünler ve profesyonel gözle bakarak daha ne eksikler görebilir. Yani ligimizin bırakın sıfırı negatif bir marka değerine sahip olduğunu anlamaları çok uzun sürmez. Şirketin yabancı ortağı bize “Footballers you Underestimated the Capacity of our Kids. You Owe Us some more Respect.” Gibi şeyler yazan bir zarf gönderir ancak. Zarfın üzerinde büyük haflerle şirketin kısaltması falan vardır. E adamlar kurumsal. Mektubun devamında  bizden maçların yaratamayacağı reklam etkisini başka mercilerde kullanabilme gücü isteyebilir mesela. Bunu da aman ha vermeyiz. Onlara üç liraya verdiğimiz reklam hakkı 20 yıldır bulamadığımız ama bu adamlar alır almaz bulacağımız beş liralık potansiyel sponsorumuzu engellemesin diye. Yeri gelmişken olası sponsorluk görüşmelerinizde karşınızdaki adam size “Neden size sponsor olayım?” diye sorduğunda sakın “Vergiden düşebilirsiniz.” demeyin. Kimse ağzıyla gülmez buna.

Başlığımız olan 2013 sezonuna da ufaktan bir göz atalım, TAFL yazısı bekleyen kalabalık okur kitlem (?!?) üzülmesin. Üniversiteler Süper Ligi grup maçları bitti bitecek.  Gruplarını birinci tamamlayan; ODTÜ, Bilgi Üniversitesi, İTÜ ve Gazi Üniversitesi yarı finalistler. Ankara ve Sakarya Üniversiteleri gelecek sezon bir alt ligde. Bilkent – Başkent ve SDÜ – Yaşar maçları ise alt lige düşecek diğer takımları belirleyecek.

Üniversite 1. Ligde ise A Grubunda henüz son maçını oynamamış olan Atılım Üni. aldığı üç galibiyet ve  bu gruptan iki takımın çıkacak olması nedeniyle,  C Grubunda üç İzmir takımıyla karşılaşan Yeditepe Üni. ise tüm maçlarını kazanarak yarı final ve yanısıra gelecek sezon Süper Lig’de oynamayı garantiledi. A Grubundan çıkması olası görünen diğer takım YTÜ. B grubunda kalan tek maç TOBB ETÜ – İEÜ arasında iki hafta sonra oynanacak, bu grubun birincisi bu maçın sonucunda belli olacak.

Kulüp Liglerine baktığımızda 1.Lig’de ilk üç haftada mağlubiyet görmeyen Olimpik Akademi (Sultans) ve Ankara Üni. SK şu an ligin ilk iki sırasındalar. İki takım ligin 4.haftasında karşılaşacaklar. Bu takımları ikişer galibiyetle ODTÜ, İTÜ ve Yeşiltepe SK. (Warriors) takip ediyor. Henüz maç kazanamayan takımlar ise Hacettepe Üni. SK, Sakarya Üni. SK ve Üniversite Spor (Spartans). Bu üçlüden de Hacettepe Üni. SK ile Üniversite Spor 4.haftada karşılaşacaklar.

2.Lig’e kısaca göz attığımızda (ki zaten istesek de uzun zaman almaz burayı incelemek) ise A grubunda ilk iki haftada oynanacak dört maçın üçü tamamlanmış. Her iki maçını da oynayan Bostanlı SK ve ilk haftayı bay geçip, kulüp tarihinin henüz 2.lig haftasında maç yapabilen Kocaeli SK grubun şanslıları. Skorlar ve sıralama olmasa da maç tablosu şu şekilde

B Grubu ise daha renkli, Selimiye Spor Kulübünün ligden çekilmesi ve MESKİ Spor Kulübünün (sanırım sadece korumalı futbol branşının) yönetim kurulu kararı ile kapanması sonrası bu grupta henüz oynanabilen maç bulunmamakta. Bu sene Amerikan futboluna ciddi bir bütçe ayıran ve hem koç hem oyuncu anlamında ciddi transferler yapan Koç Üni. SK ile sadece üniversitenin değil tüm Eskişehir’in bu spordaki temsilcisi konumuna gelen ve başarılı bir yapılanma sergileyen Anadolu Üni. SK, 7 Nisan Cumartesi grubun ilk maçında karşılaşacaklar. Bu grubun maç tablosu ise sanırım şöyle. Bu arada grup yukardaki iki takıma ek olarak Mesin Yıldızlar’da maçlarını tamamladığında oynanmış üç maç ile son şeklini alacak.

Bi bitmediniz…

Amerikan futbolu kuralları sürekli artıyor mu yoksa biz öğrenmeye mi direniyoruz bilmiyorum ama maç seyrettiyseniz mutlaka şu duruma şahit olmuşsunuzdur. A takımı punt yapar B oyuncuları topa dokunmaz, topun ilerlemesi biter, ya da B takımı oyuncusunun topu alma şansı vardır. A takımından birileri bağırır; “Dokun topaaaaaa, deeeeeğğğğ.” A oyuncusu bunu duyar topa temas eder ve düdük çalar. E ne diyor şarkıda:

“Dinlemek beni kesmiyor
Hasreti hafifletmiyor
Dokun bana gizli olsun
Dokun ne olursun dokun”

Kural kitabı ne diyor bu konuda:

Ve örnek kararlar…

A80 dokunduktan sonra B40 topu kapar cümlesi bana anlatıyor ki top şarkıyı biraz farklı söylüyor punt takımı oyuncularına.

“Dokunman bana yetmiyor
Oyunu sona erdirmiyor
Kontrol et beni aleni olsun
…”

Tüm oyuncu, antrenör ve hakemlerimizin konuyla ilgili yorumlarını bekliyorum. Beni tanıyıp “Daha önce bunu anlatmadın.” diyecekler için, sınav sorusu bile yaptım ben bu konuyu.