Açıkçası geçtiğimiz hafta, nedenini bilmediğim bir şekilde, “Acaba bu hafta Jags bir sürpriz yapabilir mi?” sorusu kafamı fazlasıyla kurcaladı. Hele ki karşımızda, yalnızca iki galibiyet ile kapattığımız ve takım tarihine adeta kara bir leke olarak düşen 2012 sezonunun teselli armağanı olarak, 22-17 ile sezonun en büyük şokunu yaşattığımız Indianapolis Colts’un olduğunu düşününce dedim tarih tekerrür edecek. Ancak, bu sezonki senaryo bambaşkaydı. Bu sefer karşımızda, efsane quarterback Peyton Manning’in takımdan gönderilmesinin ardından girişilen revizyon sürecinin ortasına düşmüş bir Andrew Luck yerine ikinci yılında takımı muhteşem yöneten mobil bir quarterback, geçen sezona göre oldukça toparlanan bir O-Line ve bomba bir takasla takıma katılan müthiş yetenek Trent Richardson vardı.

Hal böyle olunca, büyük bir hevesle izlemeye başladığım karşılaşma heves kıran bir kabusa döndü ve touchdown bulamadığımız maç 37-3’lük Colts galibiyeti ile son buldu. Maçın sıkıcı analizine geçmeden önce her zaman olduğu gibi, maç öncesi ve sonrasında Jacksonville semalarında yaşanan trajikomik olaylara bir göz atalım.

Bu hafta beni gülmekten dolayı sandalyeden düşüren olay şüphesiz Jags’in yaşadığı wide receiver sıkıntısı nedeniyle, gerçekleştirdiği antrenmanlarda receiver olarak ball boys (top toplayan çocuklar), malzemecileri ve off-season döneminde büyük umutlarla kadroya katılan ancak normal sezonun hemen öncesi takımın haksız bir şekilde serbest bıraktığı çaylak quarterback Matt Scott’ın kullanılması oldu. Hadi Blackmon’ın dört hafta cezası var o yüzden antrenmanlara katılmadı, orasını anladım da bu sezon kadroya katılan ve geçtiğimiz üç hafta boyunca toplamda yalnızca bir reception yapabilen Jeremy Ebert-Tobias Palmer ikilisinin, sahada az süre aldıklarını düşünüp antrenmanları boykot etmelerine de bir anlam veremedim açıkçası. Neyse, en azından bizim koçlar yine dahiyane bir çözüm yolu bulmuşlar… :)

Haftanın ikinci olayı ise taraftarın takıma gösterdiği ilgiyi yeterli görmeyen Jags yönetiminin, evimizde oynadığımız Colts maçına talebi artırmak için bilet alan herkese alkollü ve alkolsüz içecek promosyonu yapmasıydı. Buraya kadar hiçbir sıkıntı yok, her şey MADD (Mothers Against Drunk Drivers) adlı sivil toplum örgütünün, FOX Sports’a verdiği demeçle başlıyor. MADD sözcüsü bu röportajda “Bu tip bir promosyon alkollü içecek tüketimini fazlasıyla artıracaktır. Jacksonville Jaguars hariç birçok NFL takımıyla, statlarda alkollü içecek tüketimi hakkında işbirliği içindeyiz. Umarız Jaguars’ın yaptığı promosyonu başka hiçbir takım uygulamaz” sözlerini kullanırken Jaguars’ın cevabı gecikmedi: “Bu tip bir promosyon bir daha kesinlikle yapılmayacaktır.” Tabi böyle bir açıklamanın, MADD’nin konu hakkındaki hassasiyeti sebebiyle yapıldığı düşünülebilir. Halbuki takımın promosyonu durdurmasındaki asıl amaç, promosyon yapılmasına rağmen beklenen seyirci sayısına ulaşılamamış olması ve bu sezon evimizde oynadığımız ilk maça göre yalnızca fazladan 279 bilet satılması oldu. Yani promosyon amacına hiç ulaşamadı. :)

Bundan daha kötüsü bir daha olmaz herhalde

Gel gelelim yürekleri parçalayan mağlubiyete… Karşılaşmanın ilk çeyreğinde, Jags kicker’ı Josh Sobee’nin 52 yardlık alan golü dışında, çok da kayda değer bir şey olmadı. Ancak ikinci çeyreğin başlamasıyla tam anlamıyla “Gabbert Show” başladı. Eline yediği 15 dikiş nedeniyle üç hafta forma giyemeyen quarterback Blaine Gabbert, saha kenarında kaldığı bu dönemin hıncını ikinci çeyreğin ilk oyununda fazlasıyla aldı ve attığı interception savunma touchdown’u ile sonuçlandı. Zaten bu andan itibaren de Colts, bir daha hiç bırakmamak üzere maçın kontrolünü eline geçirdi. Neyse, bu hafta Gabbert’a yaptığı hatalar nedeniyle fazlasıyla bilendim.

Geçtiğimiz haftaki yazımda, Jags O-Line’ının zone blocking yerine man blocking uygulayacağından bahsetmiştim. Bu yeni sistem, Colts karşısında meyvelerini fazlasıyla verdi, iyi denebilecek seviyede pocket’lar yapıldı ve bazı pozisyonlarda outside linebacker’ların kaçırılması hariç sahada iyi işleyen bir O-Line’ımız vardı. Ancak tam bu O-Line sorununu hallettik derken bu sefer Gabbert saçmalamaya başladı.

Oldukça güzel hazırlanan bazı pocket’ları göz ardı eden Gabbert birçok pozisyonda, adeta kafasına eseni yaptı ve hemen pocket’tan çıkarak saçma sapan koşu oyunları yapmaya kalkıştı, beni de karşılaşmayı izlerken fazlasıyla sinirlendirdi. Zaten attığı üç interception’dan ve son çeyreğe kadar takımı yalnızca bir kez Colts yarı sahasına taşıyabilmesinden bahsetmek bile istemiyorum.

Colts karşılaşması aynı zamanda koşu oyunu anlamında da hiçbir şey üretemediğimiz bir karşılaşma oldu. Jags’in starter running back’i Maurice Jones-Drew yaptığı 13 top taşımada yalnızca toplam 23 yard koşabildi ve takım olarak Jags de koşu oyununda sadece 40 yard alabildi. Açıkçası bu sezonki berbat koşu oyunu artık dalga geçemeyeceğim derecede sıkıntılı bir konu olmaya başladı bakalım halledilebilecek mi ki şu an NFL kulislerinde Maurice Jones-Drew’ün takas edileceği spekülasyonları dolaşmaya başladı. Maurice Jones-Drew gibi bir oyuncunun, Jags’in running back anlamında kadro derinliğine hiç ama hiç sahip olmadığı düşünüldüğünde, ne olursa olsun elden kesinlikle çıkarılmaması gerekiyor.

Son Eklemeler

Savunma bu sezon bir türlü oturmadı, ben dil dökmekten sıkıldım takım batırmaktan sıkılmadı o yüzden bu hafta savunmayla ilgili pek de bir şey yazmak istemiyorum. Eğer Jags savunmasının içler acısı halini illa da bilmek istiyorum diyorsanız (ki kesin demiyorsunuzdur) aşağıda verdiğim linkte Colts tight end’i Coby Fleener’ın yaptığı touchdown’ın videosunu izlemeniz yeterli olacaktır.

http://www.nfl.com/gamecenter/2013092904/2013/REG4/colts@jaguars#tab=recap&menu=gameinfo&recap=fullstory

Önümüzdeki hafta rakip St. Louis Rams. Açıkçası bu karşılaşmada, geçen dört haftaya nazaran daha fazla varlık göstereceğimize eminim ki cezası biten receiver Justin Blackmon da bu maçta kendi adına siftahı yapacak. Umarım galibiyetle tanışacağımız hafta bu olur… EN KOTÜ GÜN BUGÜNSE BUGÜN DE JAGS!