12.Adamın başkentinden NFLTR.com okuyucularına merhaba. Az zamanda çok yazı ile dahil olduğum NFLTR.com camiasında şampiyonluk dahil birçok güzel şeye tanıklık etmiş, yazılarımı anlatıcı bakış açısı olarak sıfır odaklamayla değil Seattle Seahawks odaklamasıyla yazmıştım. Sürç-i lisan edip diğer takım taraftarlarını kırdıysak ve sinirlendirdiysek özür dileriz ama kabul edersiniz ki Seattle yazarının da 12.Adam kıvamında yer yer keskin kalemli, yer yer sivri dilli olması tabiidir. Yaşamadığım tek şey kalmıştı: Mağlubiyet. Kötü oynayarak bana mağlubiyet yazısı yazma imkanı sunan Seattle Seahawks’a bunu sunduğu için bir teşekkürü borç bilirim. Maç içinde maçlar olacak demiştim, hemen hemen hepsini kaybettik sağ olsunlar. Başta Percy Harvin ve O-Line’ımız olmak üzere övgüyle dem vurduğun isim ve birimlerimiz sukut-u hayal ile Seattle Seahawks’lıları üzdü. Pazar gecesi maçın akışına satır başları, maç sonrası Kuzey ve Güney Pasifik’te oluşan algılara satır araları açalım…

PSİKOTROP ETKİLER

16 maçımıza her ne kadar Seattle Seahawks formasıyla çıksak da rakiplerimizdeki algı, Seattle Seahawks’ın bir rakipten öte, yenilmesi gereken ‘son şampiyon’ olduğudur. San Diego organizasyonu için saha ve tribünde bu algı psikotrop madde misali inanılmaz bir çoşku, motive, uçuşa ve akışa sebep oldu. Maç sabaha kadar oynansa yine biz bunları yenemeyiz kardeşim, dediğimiz anlar genelde futbol için bahis konusu olmakla birlikte Pazar günkü maç için de bu geçerliydi. Maç sabaha kadar oynansaydı –bizim ülke saatine göre öyle de oldu– Seattle Seahawks, San Diego Chargers’ı yenemezdi. Skor çift hanenin kıyısından dönse, game winning drive imkanına ulaşsak bile ‘yenildik ama ezilmedik’ dersek kocaman bir yalan olur. Kaç yıldır Seattle maçlarını izlerim en son böyle silik bir oyunla yenildiğimiz maç olarak 2010 playoff’undaki Chicago deplasmanını hatırlarım.

Evet, hava aşırı sıcaktı, çok celcius’tu, epey çok fahrenheit’tı! Maç Güney Pasifik’in şirin şehrinde değil de El Ezize’de oynanıyordu sanki. Sahaya çıkan takımımızı havadan daha çok bunaltan San Diego tribünleri oldu. 12.Adam taklidi yapan Güney Pasifik’in cool çocukları bu taklitlerini göstermelik yapmadı. 60 maç dakikası boyunca baskısını bize hissettiren seyirci, coşkusuyla da takımına itici güç oldu. Takımlarının oyunu kadar başarılı bir işe imza attılar, muhteşemdiler. Bu güzel stadyum atmosferini ilerideki yedi maçlarında yapabilecekler mi, zor. Taklitler asıllarını yaşatır.

HARİKA SAN DIEGO HÜCUMU

İlk yarı 21.15/8.45; toplamda 42.15/17.45 topa sahip olma süresiyle San Diego’nun hücum şovu vardı. Philip Rivers O-Line’ının gücünü önünde alarak çok rahat ve kaliteli paslar attı. Altı farklı tutucuyu topla buluşturduktan sonra saymayı bıraktım, o gün siz de ben de Chargers forması giyseydik bizi de bir iki topla buluştururdu diye düşünüyorum. Kariyer maçlarından birini oynayan Philip Rivers’ın yavaşlatılamayan performansını düşünceli bakışlarla izlemek zorunda kaldık. Arizona maçında koşamayan, birkaç kez top düşüren Antonio Gates hücumda Philip Rivers ile maçın adamıydı. Gelecek zaman, Antonio Gates’in Hall of Fame’e kabul töreninde salonda arka fonda yayınlanan kariyer görüntülerini sırf bu maçtan seçseler yeridir. Geçen hafta nadasa bıraktığımız savunmamızın sol tarafına San Diego Chargers, şampiyonluk hayallerini süsledikleri ‘kumdan kaleler’ yaptı. Legion of Boom sanki uçağı kaçırmış da Seattle’dan gelmemişçesine savunmadan uzak bir secondary ile oynadık maç boyu. Malcolm Smith’e San Diego Chargers pas tutucuları maç sonunda yemek ısmarlamadıysa ayıp etmiştir. Başta Gates olmak üzere birçok kez eşleştiği rakiplerine çok cüretkârdı, hele ki endzone’da. Uzun pas savunmasını ilk yarı hiç yapamadık. İlk yarıda dört pozisyon bulan Chargers, ikişer endzone, saha içi sayısı buldu. Redzone’da dört penaltı yapmasalardı maçı daha erken koparabilirlerdi. Son yılların kendi adımıza en yüksek yüzdeli three and inches oranına izin verdik. Üçüncü haklarındaki kat ettiği mesafeler skor anlamında canımızı en çok yakan oyunlar oldu. Dem vuruyorum ya: Evet, rakip çok iyiydi; bununla birlikte bizde de konsantrasyon zafiyeti vardı.

Savunmamızı anlatmanın en güzel yolu rakibin hücumunu anlatmaktı. Richard Sherman’ı unuttuğumu veya unutturmaya çalışacağımı düşünmeyin. Birazdan kendisine yer vereceğim ama önce hücumumuz. Wilson ve Kearse ayakta duran hücum silahlarımızdı. Russell Wilson’ın düşmeyen oyun performansı ve konsantrasyonu sezonun geri kalanı için Şahinleri sevindiriyor. Maç öncesi yazısında övdüğüm, Green Bay maçında sağlam iş çıkaran O-Line’ımız maçta denize döküldü. San Diego blitz’lerinde Russell Wilson yeterli zaman, geniş alan ve sağlıklı düşünme imkanı bulamadan rakibin müdahalesine maruz kaldı. Atletizmi ile bu saldırılara nispeten karşı koydu ama maçı kazandırmak için yeterli olmadı. O-Line; bloklamayı adam gibi yapabildiği zaman sayıyla sonuçlanan Seattle hücumları geldi.

Ağustos’tan beri yüksek form yakalayan Percy Harvin ‘San Diego’ya turistik geziye gelmiş’ gibiydi. İlk yarıdaki TD koşusundan sonra topla ilk teması maçın bitimine üç dakika kalaydı. Percy Harvin’in TD koşusundaki kural ihlalini NFL’in görememesi de maç kadar ilginç. İki hafta geride kaldı; her maçta etrafı sarıya boyayan ceza bayrakları, bariz hakem hataları ve özellikle hücumcuya temasla ilgili yeni kuralların Amerikan futbolundaki fiziksel müdahale ve mücadeleye aykırı olacak şekilde hakemler tarafından yorumlanması sporun izlenebilirliğini düşürüyor. Marshawn Lynch’in son zamanlardaki en tutuk maçını izledik. Beast Mode’u koşturmayan defans maç genelinde başarılıydı, koşularına savunma etkili tepkiler verdi. O-Line koşu oyunlarında gerekli boşlukları açmayı başaramadı. Marshawn Lynch&Russell Wilson play fake’i ile Beast Mode’umuzun TD serisini devam ettirdi en azından. Marshawn Lynch kötü oynamadı ama kaybolan hücumumuzda kendini gösterecek desteği alamadı. Koşu ve pas hücumlarımız saman alevi gibiydi. Maçın geneline yayamadık. Velhasıl 27 ve üzerinde sayı yediğimiz son 32 maçı kaybetmişiz, seri 33 oldu.

FİZYONOMİMİZ DARMA DUMAN

Richard Sherman’ın oynadığı psikolojik oyunlar maç sırasında pas, maçtan sonra laf oyunları olarak kendisine döndü. Kendisini bir pas oyununda pazara gönderdi Keanan Allen. Aaron Rodgers’ın fizyonomisinin daha acıklısı Rich-Sher’de vardı: Yeri dövdü, suratından düşen bin parça misali… Philip Rivers’ın mutluluğu görülmeye değerdi. Paslarıyla ve güzel oyunuyla gamzeli yüzüne gülüşler ayrı bir güzel yakıştı. Savunma yönüne baktığımızda Chargers tutucularının topla her buluşmasında faturayı Richard Sherman’a kesemeyiz. Adamını bırakıp yardım savunmasına gidemedi. Seattle D ve Richard Sherman oyun karakterini iyi okuyan, ezberleyen San Diego hücum hattı vardı bunu kabul edelim. Maçı kafalarında yaşamışlar, Seattle’da ise maç kafada ve ruhta yer etmeden sahaya çıkılmış. Bir maçlık kalburumsu performans Richard Sherman’ı sıradanlaştırmaz. NFL’de neden yer aldığını ilerleyen haftalarda zihinlerimize daha belirgin şekilde kazıyacağına inanıyorum. Richard Sherman’ın ilk on bir oynayamayacağı bir takım söyleyelim desem; NFL’de de yok, CFL’de hiç yok. Richard Sherman’ın başka kadroda ilk on birde oynamaması Messi’nin herhangi bir takımda yedek kalması gibi bir şey yahu… Geçen hafta Keanan Allen’ın başının belası olan Arizona Cardinals cornerback’i Patrick Petterson’ın (kendisi ligin en iyi cornerback’i olduğu hayaliyle yaşamakta) Victor Cruz başının belası oldu. Birçok pozisyonda ancak penaltı yaparak ile rakibini tutabildi(!), aslında tutamadı. Patrick Peterson ne arar la; Seattle Seahawks – San Diego Chargers maçında, efsane soru kalıbı aklınıza gelmiş olabilir. Bu örneği vermemim gayesi Richard Sherman gibi her başarılı oyuncunun kötü günü olabileceği gibi Keanan Allen gibi oyuncuların da mükemmel performanslarının olduğu günler bu dünyada mümkündür…

BİR TOPA ARABA(!)

Skorla olmasa da oyunuyla bizi eze eze yenen rakibimizi; Şahinleri sağlam, sıkı maç havasında ağırlayan San Diego seyircisini kutluyoruz. Şampiyonu yenmek onları çok mutlu etmiş olacak ki maç sonu sevinçleri görülmeye değerdi. Yarışmada; bir topa araba kazananlar misali coşkulu, sınıflar arası okul turnuvası galibi gibi keyifli anlar yaşadılar..! Bu zaferi sonuna kadar hak ettiler. Bizim açımızdan ise üzücü bir gün oldu; biliyoruz ki 17 haftalık, 16 maçlık dönemde bu sonuçlar, mağlubiyetler normal (suyunu çıkarmamak kaydıyla). Geçen sene Avrupa’nın en büyüğü olan Real Madrid futbol takımı bu sene ligde ciddi biçimde bocalıyor, seyircisi tarafından yuhalandığına, oyuncularının arabasının tekmelendiğine bu hafta içi spor medyasında şahit olduk ne yazık ki. Sporda her gün kazanamazsınız, her maç sevinemezsiniz. Her maçı kazanırsak işin zevki olmaz zaten…

Yazımın başlığında yazdığı üzere Seattle kısa devre yaptı, haliyle sigorta attı. Haftaya sigortayı kaldırırız olur biter-diyorum ama Denver’ın ‘şahlanmış atı’ kedi misali trafomuza girip kısa devreden daha büyük zarara neden olabilir… San Diego Chargers’ta şarj %100, mamafih böylesi yoğun kullanımla uzun süre dayanmaz bu şarj ancak Denver’la girecekleri AFC West liderliği yarışında “doktordan az kullanılmış araba” misali kupon bir fikstüre sahipler. Kendilerine başarılar dileyelim… Üç maçlık playoff dozajındaki maceramızın son durağı şampiyonluğun en güçlü adaylarından Denver Broncos. Bir sonraki yazıda sizlerle buluşmak ümidiyle 12.Adamın başkentinden sizlere esenlikler, tüm NFL oyuncularına da şiddetten uzak bir özel hayat diliyorum.