Commitment to Excellence, Oakland Raiders’ın en çok bilinen bir kaç takım mottosundan birisi. Ancak bu çok uzun zaman önceki Raiders’ı anlatan bir ifade haline gelmiş durumda bir süredir. Raiders son yüzde elli galibiyet barajını aştığı sezonu Super Bowl oynadığı 2002 yılında yaşadı ve haliyle o zamandan bu zamana playoff yüzü görebilmiş değil.

Arada geçen tam tamına 13 sezon “yeni yapılanma” yaftası altında bir türlü yapılanamama hareketleriyle geçti. Bu zamanlar da ise Raiders takımın bir diğer çok bilinen mottosu olan “Just Win Baby” moduna en çok yaklaştığı veya yaklaştığını hissettiği zamanları yaşıyor çünkü takım belirttiğim tarihten beri ilk defa yeniden yapılanmayı tamamlamaya bu kadar çok yaklaştı. Elde artık kazanma evresine geçebilecek takımın çekirdeğini oluşturacak genç ve kararlı bir grup var. Bu sezon kazanan bir Raiders izlemek için hala erken olsa da kazanan Raiders’a en yakın şeyi izlemek için tam zamanı. Benim de aralarında bulunduğum büyük çoğunluktaki bir Raiders taraftar kesimi ve hatta Vegas bile Raiders’ın uzun yıllar sonunda ligin dibinde yer almayacağını düşünüyor. Peki neden böyle düşünüyoruz? Sarhoş muyuz? Pekâlâ değiliz.
Yeni Oluşum v.2
Oakland Raiders’ın son yeni oluşumu aslında takımın efsane sahibi Al Davis hayatını kaybettikten hemen sonraki sezon oğlu Mark Davis liderliğinde başlamıştı. Allah’tan ki kendisi babası gibi “takımı ben yönetirim” sevdasına kapılmadı ve Raiders uzun bir aranın ardından ilk defa genel menajer ile yönetilmeye başladı. Reggie McKenzie’nin sorumluluğu üstlendiği yeni oluşumda Packers’tan gelen bu kurtarıcının yaptığı en büyük hata alanlarından birisi de yanlış coaching staff tercihleriydi. Kaybeden taraf olarak geçen onlarca yılın ardından Raiders artık kazanmak istiyordu ancak tecrübesiz coach seçimleriyle bu pek mümkün olmayacaktı ki McKenzie de artık bunu anlayarak ligin en genç koçu olan Dennis Allen’ın biletini geçtiğimiz sezon içinde kesti ve takım yola geçiçi head coach olarak hücum line’ını çalıştıran Tony Sparano ile yola devam etti.
Sparano takımın havasını değiştirdi ve birkaç maç kazanmaya yardım etti ancak ortadaki derme çatma staff ile yola devam edilemezdi. Yeni sezon öncesi ligde hatırı sayılır bir head coaching tecrübesi olan ve Amerikan futbolu oyuncusu olarak da ligin tozunu yutmuş, bizim literatürümüzde “işi bilen” Jack Del Rio tam yetkiyle göreve geldi. Del Rio birçok kesimi tatmin etmemiş olabilir keza iş geçmişine baktığımız zaman Jacksonville Jaguars ibaresi derin bir of çektiriyor insana ancak kendisi burada da sayılı olsa da başarılı olmuş bir isim. En azından hem oyunculuk hem de koçluk tecrübesiyle yola ışık tutabilecek kapasitede bir koç. Dahası savunma geçmişi ve yatkınlığı ile Raiders’ın en büyük dertlerinden birisine deva olmaya aday.
Del Rio’nun head koç olarak açıklanmasından sonra göreve gelecek savunma koordinatörünün pek de bir önemi kalmamıştı aslında çünkü herkes Del Rio’nun savunmayla ilgili işleri halledeceğini ön görüyor ki büyük çoğunlukla öyle de olacak. Ancak bu pozisyona yapılan Ken Norton Jr.’ın işe alımı birçok noktadan mantık kokuyor. Oyunculuk yıllarında hem USC Trojans hem de Dallas Cowboys’la Jack Del Rio ile yan yana oynayan Norton, patronu gibi idare edeceği pozisyonda tecrübeye sahip değil ancak olması da gerekmiyor zaten. Norton, Raiders’a gelirken takımın en büyük ihtiyacı olan kazanma kültürüne olan alışkanlığını da beraberinde getiriyor. USC’nin ışıltılı günlerinde ve Seahawks’ın lige ambargo koyan yakın geçmişinde linebacker koçu görevinin altına baktığımız zaman onun ismini görüyoruz. Tedrisatından geçen birkaç oyuncuyu saymak gerekirse de Clay Matthews, Brian Cushing, Rey Maualuga ve Boby Wagner gibi isimleri görüyoruz. Kadrosunda hali hazırda mavi çip linebacker’lar Khalil Mack ve Sio Moore’u bulunduran Raiders için bundan daha iyi bir mentör düşünülemezdi herhalde.
Topun hücum tarafını organize eden isim ise Bill Musgrave olacak. Bu seçim de yine birçok çatlak sesin yükselmesine sebep olan bir seçim oldu hele ki adı geçen Gregg Roman ve Marc Trestman seçeneklerini düşünürsek. Ancak, Musgrave de NFL’de hatırı sayılır bir koordinatörlük geçmişi ve tecrübesine sahip. Del Rio, Jaguars’la David Garrard ile playoff yaparken hücum yine Musgrave’e emanetti. Buradan Del Rio’nun beraber bir geçmişi olan isimlerle tekrardan çalışmayı seçtiği gerçeğini çıkartabiliriz ki bu olumlu bir nokta. Ayrıca Musgrave’in Adrian Peterson’ın sürüklediği ve Percy Harvin’in yaratıcı rollerde etkin kullanıldığı Minnesota Vikings takımının da ofans koordinatörü olduğunu, geçtiğimiz sezon ise Philadelphia Eagles’ın quarterback koçluğunu yaptığını da not olarak düşelim. Bu ana pozisyonlar dışında Del Rio’nun Mike Tice gibi, Sal Sunseri gibi çok akla yatkın seçimler yaptığını da belirtmeliyim.
Nükleus
Eğer kimya bilimiyle az çok ilgiliyseniz ya da lise derslerinizi hatırlıyorsanız kimyasal reaksiyonların nükleofil denen serbest elektron çiftine sahip atomların pozitif yüklü atomların çekirdeğine (nükleus) saldırmasıyla gerçekleştiğini bilirsiniz, bilmiyorsanız da tebrik ederim artık öğrendiniz. Yani bu olaya bir nevi eğer ortaya bir şeyler çıkartmak istiyorsanız eliniz de bir çekirdeğin ve ona etkiyecek elektronların olması gerektiği şeklinde yaklaşabiliriz. Raiders’ın yeniden yapılanma diyerek yıllarca yaptığı şey elektronlarını çekirdek olmadan sağa sola savurmaktı. Müjdeli haber ise şu ki artık Raiders’ın nizami bir reaksiyon gerçekleştirebileceği bir çekirdeği var. Bu çekirdeğin belki de en can alıcı noktasında ise Derek Carr bulunuyor.
Geçen sezon, çaylak olarak tüm maçlarda sahada olan ilk Raiders oyun kurucusu olan Carr, tüm NFL çevresine daha da önemlisi Raiders camiasına büyük umutlar dağıttı. Sezon içerisinde gösterdiği gelişim ve takımla büyüme istatistik kâğıdından da daha önemli olgular. Sağdan soldan toplama reciever grubu ve sezonun bir noktasına kadar sıfır koşu hücumuyla yaptıkları istatistiklerle ölçülemez. Hepsinden ziyade verdiği franchise quarterback hissi ve bu organizasyona sınırlı tecrübesiyle yaptığı liderlik paha biçilemez cinsten. Geçen yıldan çaylak sınıf arkadaşı Khalil Mack ise Carr’ın savunmadaki karşılığı. Daha çaylak sezonundan verdiği ışıkla ligin en büyük linebacker’larından biri olacağının ışığını verdi. En çok eleştirilen pass rush özelliğini de bu sezon Ken Norton Jr. ile geliştireceğini umut ediyoruz. Raiders’ın geçen sezon bulup, bu çekirdeğe eklediği sürpriz isim ise Latavius Murray oldu. Dennis Allen’ın keçi inadı sağ olsun Murray’yi ancak kendisi kovulduktan sonra izleyebildik ki bu süreçte gösterdikleri de nasıl bir cevhere sahip olunduğu konusunda net fikirler verdi. Raiders hiçbir zaman sahip olmadığı genç ve potansiyel vadeden bir çekirdekle sezona giriyor ve bu isimler artık bir sezon daha tecrübeliler.
Draft ve Yeni Çaylak Sınıfı
Reggie McKenzie’nin doğru yaptığı işlerin en önemlisi ise takımı draft yoluyla yapılandırmak. Görevdeki ilk sezonunda kısıtlı seçim haklarıyla etkili olamayan ancak geçen sezon bir araya getirdiği sınıf ileride metihlerle anılabilecek olan McKenzie, bu yıl da sağlam bir draft’a imzasını attı. Bu draft sınıfının en öne çıkan ismi de ilk tur seçimi Amari Cooper. Geçtiğimiz sezon, hatta Randy Moss’un efsane olmak üzere Patriots’a geçtiği 2006 yılından beri Raiders’ın en büyük ihtiyacı “go to guy” olacak bir reciever’dı. Raiders’ın önünde Leonard Williams gibi hayır demesi zor olan bir savunma seçeneği de olmasına rağmen yapılan Cooper seçimi çok doğruydu.
Elde Carr gibi bir potansiyel varken birlikte büyüyebileceği bir reciever bulmak elzemdi. Bunun için Peyton Manning-Reggie Wayne ve şuan hala yapımda olan Andrew Luck-T.Y. Hilton örneklemelerine bakabiliriz. Ayrıca burada McKenzie’yi draft prosesinin aldatmacasına kanmayıp medya gazıyla Kevin White’ı değil de Amari Cooper’ı seçmesinden dolayı tebrik etmek de gerekiyor. Eğer başta Al Davis olsaydı yapılacak seçimin daha ışıltılı olan Kevin White olacağını çok rahat söyleyebilir ve garanti edebilirdim. Cooper, uzun zamandır gördüğümüz lige gelen en hazır ve o meşhur wide reciever egosunun E’sini bünyesinde bulundurmayan bir oyuncu. Bu açıdan Raiders imajına biraz ters gelebilir ama tam olarak Carr’ın ihtiyacı olan şey. Julio Jones’un sahip olduğu Alabama rekorlarının hepsini bir bir acımadan kıran Cooper’ın Raiders için yeni bir Tim Brown, lig için ise yeni bir Marvin Harrison olmaması için hiç bir sebep yok.
Dikkat çeken diğer seçimler ise ikinci turdaki Mario Edwards Jr. ve üçüncü turdaki Clive Walford seçimleri. Mario Edwards Jr. eski Dallas cornerback’i Mario Edwards’ın oğlu ve Dorial Green-Beckham ile birlikte 2012 sınıfının top recruit’i. Florida State’teki kariyerinde yaşadığı kilo problemleri nedeniyle ikinci tura düşen bir isim. Yetenek olarak hiç bir eksiği olmayan Edwards, 3-4 DE olmasından dolayı scheme problemi yaşayabilir ancak gelecekte Raiders için önemli bir oyuncu olma potansiyeli var. Üçüncü seçim TE Clive Walford ise Miami üniversitesinin ışıltılı tight end ekolünden geliyor. Bu ekol üyelerini merak ediyorsanız Jeremy Shockey, Kellen Winslow, Greg Olsen ve Jimmy Graham hiç de fena bir grup değil değil mi? Walford bu draft sınıfının en atletik ve komple tight end’i olarak göze çarpıyor. Carr için bir silah daha. Dikkatimi çeken diğer bir seçim ise altıncı turdaki DE Max Valles seçimi. Valles, draft’a erken girmesinin dezavantajını yaşayanlardan, sadece sophomore yılından sonra draft’a girdi. Valles, daha ünlü olan Virginia’daki koşu arkadaşı Eli Harold’dan daha az ilgi çeken oyuncuydu ama NFL etkisi daha büyük olabilir. Doğru bir eğitim ile Raiders’ın pas rush ihtiyacını da düşünürsek daha ilk yılından etkisini göstermeye başlayabilir.
Son olarak undrafted free agent olarak takıma katılan Michael Dyer’dan bahsetmek istiyorum. Liseden koleje “five-star” olarak geçen ve freshman yılında Bo Jackson’a ait olan Auburn freshman koşu yardı rekorunu kıran Dyer için kolej kariyerinin devamı çok da iyi gitmedi. 2011’de ulusal şampiyon olan Cam Newton’lı Auburn’ün MVP ödülünü kazanan ismi de Dyer’dan başkası değildi. Sonrasında takım kuralı ihlali, Auburn’den transferini istemedi, Arkansas State’e geçişi, oradaki yasaklı madde kullanımı, silah bulundurma olayları derken Arkansas Baptiste kolejine transferi ve burada cezasını tamamladıktan sonra Louisville’e transferi derken baya enteresan bir kolej kariyeri sonrasında draft edilmeyerek kendisini Raiders’ta buldu. Trent Richardson ve Roy Helu transferlerine rağmen Murray’nin arkasındaki running back görevi hala yarışmaya açık. Benzer bir kolej geçmişi olan Isaiah Crowell’in geçen sezon yaptığı etkiyi Dyer’dan da beklemek pek mümkün.
Serbest Piyasa
McKenzie’nin serbest oyuncu hamlelerine baktığımız zaman geçtiğimiz yıllara göre daha iyi bir potansiyel görüyoruz. Kendisinin beceremediği işler hanesinde yer alan bir bölüm bu. Geçen sezon yapılan onca hamleden tutan sadece Justin Tuck ve Donald Penn oldu. Matt Schaub, James Jones, Lamar Woodley, Maurice Jones-Drew ve niceleri ise hem maddi hem de manevi kayıp olarak kayda geçti. Bu sezon ise yaşını almış son kontratını yapan isimler yerine ikinci kontratını yapan oyunculara yöneldi Raiders. Bu oyuncuları prime’larına en yakın dönemlerini yaşamaları muhtemel olarak niteleyebiliriz. İlk hedef Ndamukong Suh, Randall Cobb gibi büyük isimlerdi ama ortada başarı vaadi olmayınca bu isimler Dan Williams, Michael Crabtree’ye döndü. Hayır, burada hayaller Suh-Cobb, hayatlar Williams-Crabtree sonucunu çıkarmak haksızlık olur.
Dan Williams, taş gibi Arizona savunmasının önemli bir parçasıydı ve Raiders’ta Justin “Jelly” Ellis ile oluşturacakları DT ikilisi lig standartlarının bir hayli üzerinde, yani hacim olarak. Şaka bir yana bu ikili koşuya karşı etten duvar vadederken penetre konusunda biraz sıkıntı yaşayabilir. Crabtree’ye bir sonraki bölümde pası atacağım. Wisniewski’yi ligin en iyi center’larından Rodney Hudson ile upgrade etmek beş yıldızlı hamleydi. Takımın savunmadaki en büyük gediği ise Curtis Lofton ile doldu diyebilir ancak Saints’teki değil de Falcons’taki Lofton’ın oynaması şartıyla. 2013 Super Bowl MVP’si Malcolm Smith, Ken Norton’ın bildiği bir işim ve çok yönlülüğü ile linebacker grubuna zenginlik katıyor. Roy Helu, under the radar bir hamle olarak gözükse de ligin önemli third down back’lerinden. Trent Richardson, Alabama yıllarının hatırına ve yaşının gençliğine ithafen hala bir şansı daha hak ediyor. Nate Allen geçen sezon yolgeçen hanı görünümündeki Eagles secondary savunmasında pek parlak gözükmese de Charles Woodson’ın yanında sırıtmayacaktır. Ne Cristian Ponder mı? Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum.
Bir Zamanlar Fakir Ama Gururlu Bir Pozisyon Vardı
Daha önceden de bahsettiğim gibi Raiders’ın en zayıf pozisyonu olarak wide reciver grubu göze çarpıyordu. Fakat işler sadece bir sezonda değişmiş gibi. WR pozisyonundan artık Raiders’ın en iyi ve en derin pozisyonu olarak bahsetmek mümkün. Amari Cooper başlı başına bu grubu kalkındırmak için önemli bir sebepken Michael Crabtree gibi kendini kısmen ispatlamış bir oyuncunun katılımı seviyeyi bir kaç tık yukarı çekti. Crabtree, aşil tendonundaki sakatlığı nedeniyle geçen sezonu kayıp sezon olarak geçirmiş olabilir ama sağlıklıyken nelere kadir bir oyuncu olduğunu biliyoruz. En azından Raiders’ın elinde artık kariyerinin bir döneminde WR1 olarak oynamış iki WR var. Geçen yıldan başka bir fark olarak henüz takımla çalışmalara başlayamamış olsa da Rod Streater’ın da bu sezon takıma katılacağını belirteyim. Böylelikle geçen sezon Jones-Holmes-Thompkins’ten oluşan ana rotasyon bu sezon bambaşka bir hal alarak Cooper-Crabtree-Streater olarak gözüküyor. Ayrıca Holmes ve Kenbrell Thompkins hala çok iyi birer yedek.
Sonuç
Genel hatlarıyla çok verimli bir offseason’dan bahsetmek mümkün. Taraftarların beklediği yıldız bir pas rusher ve tecrübeli bir hatta iki cornerback alınmamış olsa da Raiders taraftarları için önümüzdeki sezona optimist bakabilmek için gerekli her şey mevcut. Bu arada başımız bu sezon cornerback yetersizliğinden bolca ağrıyabilir, benden söylemesi. Genel olarak düşüncem Raiders’ın play off takımı olabilmesi için hala bir iyi draft daha uzakta olduğu yönünde. “Bu kadar şeyi boşuna mı anlattın olum?” diyebilirsiniz ama bu sezon da playoff’suz bir sezon olmaya aday. Ancak merak etmeyin doğru yolda ilerlemeye devam ediyoruz. Carr-Cooper-Mack-Murray dörtlüsü bu sezon seviyelerini birkaç tık üste taşıyabilirlerse bir sonraki sezon bomba gibi bir Raider izleriz. Bu sezona dair tahminim ise yedi galibiyet barajı. Buna ulaşılabilir mi emin değilim ama buna yakın bir yerlerde seyrederiz. 7-9 en iyi ihtimal olarak görüyorum, daha iyisi ise Şam’da kayısı.