“Sonbahar rüzgarı korsandır, gürültülü bir şarkıyla süzülür. Tehditkarca eser denizden, yüksek bir sesle caka satar. Suratı rüzgardan hırpalanmıştır. Tekir karağı bıyığı ve başının üstündeki gümüş şapka ile birlikte kapüşonlu uzun bir ceket giyer. Kükrer topraklara saldırırken, büyük ve cesur bir zalim. Altınlarını gasp ederken onların, titrer, sallanır ve sarsılır ağaçlar. Sonbahar rüzgarı yağmacıdır, sadece eğlence için yağmalar. Hırpalayarak seni baştan aşağı, kahkahalarla gülecektir kazanıp fethettiğinde.”

Bu dizeler NFL Films’in geçtiğimiz yıllarda hayatını kaybeden efsane ismi Steve Sabol’a ait. Başlarda çektiği filmler için kullanılan bu şiir fazla uzun sürmeden o zamanların efsane takımı Oakland Raiders’ın resmi olmayan marşı haline geldi ki zaten bu şiirin Raiders’a ithafen yazıldığı bile söylenir. Naçizane çevirimle sizlere sundum ancak orijinalini de okumanızı, hatta Sabol’un sesinden dinlemenizi tavsiye ederim.

Bildiğiniz üzere Raiders, uzun yıllardır burada anlatılan Raiders’a oldukça uzak. Hatta öyleki parçayla tamamen zıt bir şekilde geçtiğimiz Pazar gününe kadar oynadığı son yedi Eylül maçlarını kaybetmişti. Ancak sonbahar rüzgarı o geçtiğimiz Pazar, O.o Coliseum’da öyle bir esti ki sanki sahadakiler John Madden’ın yağmacılarıydı. Açılış haftasında tüm sezon öncesi havaya zıt bir şekilde Cincinnati Bengals’a madara olan Raiders, önceki sezonlarda görülmemiş bir şekilde düştüğü yerden kudretli bir şekilde kalkmayı başardı. Öyle ki Baltimore Ravens karşısında hiç bir mantıklı insan Raiders galibiyeti beklemiyordu. Nihayetinde bu sadece bir galibiyet. Tıpkı Justin Tuck’ın geçen hafta dediği gibi, her hafta kendi hikayesini yaratır. Raiders, Bengals mağlubiyetiyle sezona havlu atmadığı gibi Ravens galibiyetiyle de Super Bowl kazanmış değil fakat yine de sahada geleceğe dair bazı olumlu noktalar görmek mümkündü.

Hücum

Oakland Raiders’ın maçı kazanmasının bir numaralı faktörüydü. Derek Carr, geçen sezon beklentiden uzak bir çaylak sezonu geçirdi bu sezon ise durumlar daha farklı. Uzun süredir başarıya aç Raiders camiası kendisinden sıçrama bekliyor. İlk hafta Bengals karşısında da sakatlanıp oyun dışı kalana kadar gösterdiği performans önemli bir Raiders taraftar kesimini memnun etmemişti. Öyle ki Ravens’a karşı oynayacak durumda olsa bile McGloin’in maça başlaması gerektiğini açık açık beyan edenler de oldu. Buradan Raider Nation’ın nasıl bir başarı açlığı içinde olduğunu anlayabilirsiniz. Neyse ki takımı bu tezcanlı taraftarlarımız idare etmiyor ki Derek Carr, profesyonel kariyerinin en iyi maçını oynadı. Tüm istatistikleri bir kenara bırakın, ben yıllar sonra ilk defa bir Raiders oyun kurucusunun takımını sırtlayarak galibiyete taşıdığını gördüm. Carr, geçen sezon Chargers karşısında bunun eşiğinden dönmüştü son hücumda attığı interception sonrası. Aynı sahne Ravens karşısında da tekrarlanmak üzereydi ki Carr yine çok kritik bir hücumu interception ile sonlandırdı ancak devamında üç sayı geriye düşen takımını şahane bir two-minute-drill ile galibiyete taşımayı başardı. Carr’ın yeteneklerini ne kadar geliştirdiği tartışılır ancak bu iki dakika mental anlamda büyüdüğünün göstergesi.

Oakland hücumu neredeyse tüm maç boyunca çok akıcıydı. Bunda yeni hücum koordinatörü Bill Musgrave’in doğru hücum planıyla sahada oyun kurucusuna yol göstermesinin önemi büyük. Genel görüş hücumun çoğunlukla Latavius Murray üzerinden işleyeceğiydi fakat Musgrave maça üst üste dört pas hücumu seçeneğiyle başlayarak agresif bir başlangıç yaptı. Ayrıca bu sezon Carr’ın kol kuvvetinden de faydalanıldığını görüyoruz. Greg Olson’ın insanı fıtık eden sahanın ortasına kısa ve saha kenarlarına paralel pas seçimleri artık yok. Carr’ın topu sahanın her alanına servis edebilmesinin en önemli nedenlerinden biri de Cooper ve Crabtree gibi route ustası iki reciever’a sahip olması. Amari Cooper maça bir kaç drop ile başladı ancak sonrasında görmek istediğimiz oyuncu olarak geri döndü. Cooper’ın kısa mesafe ayak çabukluğu onu en özel kıllan özelliği ve açık alanda da hor görülmesine karşın oldukça hızlı. İnanmıyorsanız Jimmy Smith’e sorun. Michael Crabtree ise bir şekilde bildiğimiz Crabtree’ye dönmüş gibi duruyor. 49ers, Crab’ın artık işinin bittiğini düşünerek kendisine yol verdi, Crabtree’nin ise başka planları var. Her geçen gün eski patlayıcılığına daha da yaklaşan Crabtree, inanılmaz hassas elleriyle Raiders hücumunun x elementi olacak gibi.

Sezona Carr’ın bir benzeri beklentiyle giren Murray de sessiz geçen ilk maçın ardından çok iyi Ravens koşu savunmasına karşı oynaması beklenen oyundan parçalar sundu. Ravens koşu savunması ilk hafta Broncos’a takım olarak sadece 69 yard koşuya izin vermişti. Murray ise tek başına 65 yard koşarken Raiders da takım halinde yerden 97 yard kazandı. Her ne kadar Suggs’ı kaybetmiş olsa da Ravens gibi iyi bir savunma takımına karşı gösterilen hücum performansı gelecek adına cesaret verici.

Defans

Gecenin tek olumsuz noktası ilk hafta belli bölümlerde ışık gösteren savunmaydı. Savunma kökenli bir koç olan Jack Del Rio ve Seahawks’tan gelen savunma koordinetörü Ken Norton ile Raiders’ın savunma anlamında bir sıçrama yapmasını bekliyordum ama o sıçrama henüz gerçekleşebilmiş değil. Raiders’ın savunma sıkıntılarını üç maddeye ayırabilir. Baştan başlamak gerekirse bir, pass rush. Khalil Mack ve Justin Tuck’ın olduğu takıma sezon başlamadan hemen önce Aldon Smith de katılınca beklentiler tavan yapmıştı. İki hafta sonunda Raiders’ın sack sayısı rakamla “0” yazıyla “sıfır”. Hem Bengals’ın hem de Ravens’ın oldukça iyi hücum çizgisi hattına sahip olduğunu düşünüp geleceğe umutla bakabiliriz. Yine de buna rağmen daha iyisi olmalıydı.

İki, tight end savunamama. İki hafta da göze en çok batan ikinci sorun bu. Raiders, ilk hafta Bengals tight end’i Tyler Eifert’a, ikinci hafta da Ravens tight end’i Crockett Gilmore’a ikişer tane touchdown imkanı verdi. Hele Gilmore’un ikinci touchdown’ı izlerken acı veren cinstendi. Endzone’a dokuz yard kala pası yakalayan Gilmore, üç Raiders savunmacısının acınası tackle yapma çabaları arasında buldozer gibi endzone’a girdi. Raiders’ın tight end savunmasında sıkıntı yaşamasının en büyük nedeni safety problemi. Bir çuval para dökülerek getirilen Nate Allen ilk maçtan sakatlanıp Charles Woodson da sakat omuzla oynayınca Raiders sahasının ortası rakip tight end’ler için oyun alanına döndü. Bir diğer neden de Raiders’ın biraz Malcolm Smith dışında cover linebacker’a sahip olmaması. Curtis Lofton en iyi zamanlarında bile coverage’dan çok tackle yeteneğiyle bilinen bir iç linebacker’dı.

Üç, cornerback yeteresizliği. Şaşırtıcı bir şekildi Ravens karşısında en etkili gözüken grup cornerback grubuydu ancak bu yine de tüm maç boyunca 36 yaşındaki Steve Smith’in peşinde koştukları gerçeğini değiştirmiyor. Raiders, çok genç, tecrübesiz ve sınırlı bir cornerback havuzuna sahip ki yönetimin bu sezon başında en çok eleştirildiği konu da bu bölgeye kendini kanıtlamış bir oyuncunun katılmamasıydı. Hayden ve Carrie’nin başı çektiği grup bu karşılaşmada averaj bir oyun oynasa da Raiders’ın hala en zayıf karnı durumundalar. Kıssadan hisse, Del Rio ve Norton bu üç problemden en az ikisine çözüm bulmadığı sürece Raiders defansı maçların kazanılıp kaybedilmesini belirleyecek bir güç olamayacak.

Sonuç

Raiders, sonuç itibariyle bir birinden siyahla beyaz kadar farklı iki maç oynadı ve iki hafta sonunda Chargers ve Chiefs ile aynı dereceye sahip. Tamam, sakin olun, playoff hesabına girmeyeceğim ama Raiders, oynadığı son maçta kazanan bir takım hücumuna sahipti. Sezonun geri kalanındaki durumu bu hücum görüntüsünü ne kadar koruyacakları ve yukarıdaki üç savunma problemine ne oranda cevap üretecekleri belirleyecek. Şunu söyleyebilirim ki dört hafta sonunda Raiders’ı 3-1 derecesiyle görürsek kimse şaşırmasın çünkü gelecek iki maç kazanmaya oldukça müsait Browns ve Bears maçları. Bu maçlarda alınacak galibiyet genç Raiders takımına müthiş bir öz güven pompalayacaktır.