12. Adamın başkentinde ikinci devre başladı. Sonuç hüsran, sonuç ümit kaybı, sonuç karamsarlık… .500’ün üzerine çıkma fırsatını bu sene üçüncü kez kaçırdık. Dördüncü fırsatı, iki hafta sonra yakaladığımızda değerlendirsek de playoff için her şey geç olabilir. Seksen iki maçlık NBA ve NHL, 162 maçlık MLB sezonuna sahip değiliz. Elimizde sadece ve yalnızca yedi maç kaldı. Cardinals’a karşı 39-32 kaybedilen iç saha maçı sonrası üç senelik playoff serimiz bitme tehlikesiyle karşı karşıya.
Playoff yarışının içerisinde matematiksel olarak varsanız, elbet umut da olacaktır, umut da vardır. Fakat bizim umudumuzu yıkan ve bizi bedbin hale sokan faktör bu matematiksel hesaplar değildir efendim. ESPN playoff programıyla, abaküsle, hesap makinesiyle playoff hesabı yapsak ne olur yapmasak ne olur? Niye mi? Sın iki sezonun Super Bowl oynayan takımı, Seattle Seahawks, güçlendirilmiş kadrosuna rağmen silik bir sezon geçiriyor. Tüm galibiyetler zayıf veya Dallas gibi eksik kadroyla çıkan takımlara karşı alınırken sezonun iddialı olan ve sezon içerisinde dişli bir rakip haline gelen ekiplerine karşı başa baş mücadele ediyoruz, öne geçiyoruz, fark atıyoruz ama işi bitirecek son adım, galibiyet adımı yani dördüncü çeyrek adımı atılamadı, atılamıyor ve korkarım ki bu dönemde de atılamayacak. Tarih tekerrür ediyor bu istatistikte.
Geçtiğimiz hafta Arizona Cardinals karşısında, Pete Carroll geldi geleli kendi evimizde, 12. Adamın başkentinde, izlediğim en berbat ilk yarı ve iç burkan ikinci çeyrek oldu. Hücum edemedik, hücum etmek için hiçbir çaba sarf etmedik bile. Beast Mode kendi gayretleriyle bir şeyler yapmaya çalıştı, o kadar. İkinci çeyrek ise anlatılmaz, kahırlanılır!.. CenturyLink Field’da, nam-ı diğer 12. Adamın başkentinde böylesi bir tablo betimlenemezdi.
İkinci devrenin ortalarında maça ortak olduk, hatta öne geçtik. Anlam veremediğim şekilde Arizona O-Line hattı ikinci çeyrekteki muazzam quaterback savunması/korumasından gına edince momentumun ibresi kırılırcasına ters döndü. Savunmadaki ikinci hattımız Irving-Wagner-Wright maçta ayakta kalan işini yapan Seattle bölgesiydi. Bizi maça ortak eden de onlar oldu. Bir kişi daha var, adı son bölümde saklı.
Arizona koçu hatasını anlayıp eski usule dönünce, Carson Palmer rahatça pas atınca momentum da döndü. Eski Seattle olsa “bizim izin verdiğimiz kadar hücum edebilir bir takım. Biz ne dersek o.” Beylik laflarını bu arenada performans olarak rakip hücumunun gözüne sokan takımımız artık yok. Artık onların izin verdiği kadar pas savunması yapabiliyoruz. Koşu savunmamızda henüz değişen, bozulan bir şey yok: mükemmel. Lakin kardeşim, maçlar da sadece ve salt koşu savunması yaparak kazanılamıyor. Açıkçası Carson Palmer kariyer gecelerinden birini yaşadı ki bunu son iki-üç yılın en iyi savunmasına yaptığını düşünürsek bu performansı kendisi açısından zirveye koyabiliriz. Bir interception ve iki fumble dışında kendisini eleştirebilecek bir hususun olduğunu düşünmemekteyim.
Hava trafiğinde yumuşak karnımız, kör noktamız tight end üzerine hücumu yıkmadan yaptılar bu başarıyı. Larry Fitzgerald ile başladılar, hızına yetişemediğimiz Michael Floyd ile devam ettiler, kendisi sakatlanınca göreve Jaron Brown devam etti ve Larry Fitzgerald dinamo olarak tüm maç hücumun orijinindeydi.
Dallas Cowboys maçı ile son iki seneki “shut down cornerback” performansına döndüğüne ve böyle devam edeceğine inandığım Richard Sherman beni hayal kırıklığına uğrattı. Sezon öncesi sakatlıktan mıdır bilemeyeceğim ama kendisi sezona hazır girmedi ve bunun etkisinden kurtulamadı. 2013 ve 2014’ün en iyi savunma takımına seçilen 25 numaramı, Michael Floyd’un hızı karşısında yaya kaldı, yavaş kaldı, seyre daldı… Son iki yılın en iyi savunmacılarından ve kendisine/bize göre de ligin en iyi cornerback’i olan Richard Sherman’ı rakibini markajlarken rakibi kaçırdığında bu anlardaki “eslerini”; holding, pass interfence cezalarına çarptırılırken; yardım savunmasında cılız, işlevsiz ve sonuçsuz tackle’lar yaparken görüyor, seyrediyor, endişeleniyor ve üzülüyoruz.
Seneye yerine biri mi transfer edilir, drafttan oyuncu mu eklenir yoksa kendisi beklenmedik şekilde oyununu geliştirir ve bu mevkide olması gerektiği gibi durur, bilemem. Bildiğim husus ise Seahawks sağ kanat cornerback’i Carry Williams’ın üzerinden rakiplerin maden buldukları ve ekmek çıkardıklarıdır. Tuttuğu adama atılan pas yüzdesinde – böyle bir istatistik varsa- bizim Carry Williams ligin en kötülerinden biridir. Dördüncü çeyrekte geriye düşen Arizona imdat camını kırdı ve diğer takımların yaptığı gibi Carry Williams kanadından yüklendi galibiyete doğru. Nitekim başarılı oldu.
İkinci devrenin ortasındaki 10-15 dakikalık bölümde hücum ve savunmanın getirdiği sayılarla maça ortak olduk. Jimmy Graham’in unutulduğu, hatırlanmadığı playbook’larda Jermaine Kearse ve Doug Baldwin üzerinden hava trafiği işletilmeye çalışılırken Russel Wilson’un birkaç tane play option koşusu ikinci çeyrekteki akıl almaz hezimetten bizi kurtardı. Takımımızın hücumdaki başarılı ismi, tek yıldızı Marshawn Lynch’ti. Beast Mode maç boyu performansı ile yıkılmayan neferimizdi. “First and 10” oyunlarından tek başına ilk haklar kazandırdı, alternatif güzergahlar üreterek topu mümkün olduğunca ileri taşıdı ve üç-beş adamla anca zapt edilebildi. Sakatlıktan dert yandığı sezondaki açık ara en iyi maçını izledik Beast Mode’un.
Takımımızın oyunun her iki alanında da yaptığı, bolca yaptığı gereksiz faullerden/penaltı cezalarından bıktık. Sayıları yuvarladığımızda maçın altmış dakikasının 40 dakikasında kırmızı takımın hücumunu ve hücumcularını izledik. Hal böyle olunca maçı kazanmanız da epey zorlaşıyor. Bu sezon, muhtemelen önümüzdeki sezon için düzeltilmesi / yamanması gereken eksikliğimiz topla oynama süresi.
Elde var yedi. Fikstürün kolay bölümüne kötü başladık ve NFC West birinciliği zora girdi. Geçtiğimiz hafta play off hesabımızı içeren fikstür yazısı yazma niyetindeydim. Sitenin yenilenmesinden ötürü olsa gerek bunu gerçekleştiremedik. Bu yazımızda kısaca değineyim. NFC West için bolca maç kazanıp Arizona’nın bolca kaybetmesini beklemek zorundayız. Artık ipler onların elinde. Wild card maçı için beş ve altıncı sıralar var dediğinizi duyar gibiyim. Hala bir ihtimal var.
6-3 derece ile Atlanta ve Green Bay şuanda bu koltuklara sahipler. Green Bay’e kaybettiğimiz için bir adım daha gerideyiz yarışta. Yedi maçta en azından 6-1’lik derece yapmalıyız ki kendimize Ocak soğuğunda çimlerde yer bulalım. Beş maç kazanırsak 9-7 ile playoff yapabileceğimize inanmıyorum. Bu tabloda Green Bay’e kaybettiğimiz için Minnesota’nın önünde onların grup lideri olmaları bizim avantajımıza olur. İçerideki üç maçlık dönem San Francisco ile devam edecek. Bu maçı çok büyük hatalar olmazsa kazanacağımızı düşünüyorum. Sonrasında AFC’nin Seattle’ı olan Pittsburgh ile oynayacağız. Playoff yarışında geride olmalarına rağmen altıncı sıradan playoff biletini kapıp seri başlarını eleyebilecek en önemli iki takım bence bu ikisi NFC ve AFC’de. Sonrasında da Minnesota deplasmanı var. O deplasmana 6-5 ile gidersek fotoğraf fluluktan az buçuk kurtulacaktır. Playoff yarışında iki üç hafta sonra abaküslerle hesap yapma zamanı gelecektir. NFL’in son dönemdeki en alevli rekabetinin soğuduğu maçın yazısında görüşmek dileğiyle.