Son mock draft yazımın üzerinden hatrı sayılır bir zaman geçti ve gerçek draft’a da bir o kadar yaklaştık. Son mock draft’ımı yayınlamadan önce bu kez farklı bir şey yapacağız. Takip ettiğimiz spor dallarında her zaman favori ouyuncularımızın yanı sıra evladım dediğimiz, kanımızın ısındığı, kendilerini başarılı olurken görmek istediğimiz oyuncular da vardır ya hani, işte bu yazıda size onlardan bahsedeceğim. Eğer ki siz de benim gibi kolej ligleriyle ilgili birisiyseniz bu bahsettiğim “evlat” hissi daha farklı bir boyut kazanıyor. Sonuçta bu çocuklar daha profesyonel değiller ve onları profesyonel olmadan çok daha önce takip etmeye başladıysanız ileride başaracakları size ‘vay be ben bu adamı şu zamandan beri takip ediyordum ve başaracağını biliyordum’ dedirterek haklı bir gurur yaşamanıza sebep oluyor. Tam tersi durumlar da söz konusu tabi. Mesela Trent Richardson ve Robert Griffin bu bağlamda beni üzen evlatlarım diyebilirim. Evlat tanımını açıklığa kavuşturduktan sonra artık konuya girelim. Bu yazıda en ünlü potansiyelleri bulamayacaksınız, onun yerine çeşitli nedenlerle göz ardı edilen ve değer kaybı yaşayan ama fırsatını bulduklarında tüm şüphe edenleri yanıltacaklarını düşündüğüm oyuncuları okuyacaksınız. Kısaca bu liste en az iki sezon yakından takip ettiğim ve yeteneğine güvendiğim isimlerden oluşturuldu. Başlıyoruz öyleyse;
Christian Hackenberg, Quarterback, Penn State
Hackenberg hakkında konuşurken aslında bu satırlarda çok başka şeylerden bahsetmemiz gerekiyordu. Mesela kesinlikle birinci sıradan seçileceğini, NFL’in sıradaki altın çocuğu olacağından falan konuşmalıydık. Hackenberg, son iki sezonda yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen hala bu sınıfın en cezbedici isimlerinden. İki sezon önce herkes kendisine kesin birinci sıra seçimi olarak bakarken şimdilerde ise o herkesin değerlendirme yapmakta en çok zorlandığı oyuncu konumunda. Peki olaylar nasıl böylesine dramatikçe değişti? Dışarıdan bakıldığı zaman “NFL Quarterback’i” diye bağıran Hackenberg, kolej tercihini o zamanlar Bill O’Brien’ın koçluğunu yaptığı Penn State tarafından kullandı. O zamanlar bu seçim mükemmel eşleşme olarak görülüyordu ki haksız da sayılmazlardı. Hackenberg gibi ender gelen bir yetenek O’Brien gibi bir mentörün ellerinde henüz freshman sezonunda parlamaya başladı. İşte yeni Andrew Luck geliyordu. Tabi işler hep böyle günlük güneşlik gitmedi. O’Brien, Hackenberg’in ikinci sezonu henüz başlamadan Houston Texans’tan gelen koçluk teklifini geri çevirmeyerek NFL’e geçti ve işte o günden sonra Hackenberg’ün değil düşüşü, çöküşü başladı.
O’Brien’ın pro sisteminde sanki bu işi yapmak için doğmuş gibi görünen Hackenberg, yeni koçu James Franklin’in bir kolej klişesi olan spread offense sisteminde koskoca iki sezon boyunca harcandı. Orijininde tam NFL tarzı dropback pasör olan Hackenberg, Franklin’in sisteminde daha hızlı, daha hareketli bir oyuna zorlanınca düşüş yaşaması da kaçınılmaz oldu. Ön önemli özellikleri cep içi farkındalığı, ayak hareketleri ve pas mekaniği olan bir oyun kurucuyu daha mobil bir şekilde oynatmak istediğiniz zaman sonuçları pek iyi olmuyor. Bunu Jay Gruden’ın RGIII’yi kendi özellikleri dışında cep içinde kullanmak istemesiyle bir tutabiliriz. Sonuç olarak kötü offensive line’ın da etkisiyle birlikte Hackenberg, pro style quarterback oynamak üzerine bildiği her şeyi unuttu bu dönemde. Ayak ve pas mekaniği bozuldu, büyük bir pas isabet oranı sorunu baş göstermeye başladı. Öyle ki en basit screen pasları bile atamaz hale geldi. Son iki yılında 82 kez sack’lenmesi de cep içindeki korkusuz adamın yerinde yeller esmesine neden oldu. NCAA’de üst üste kötüye giden sezonlar yaşayan bir quarterback’in draft tahtalarında da serbest düşüşe geçmesi kadar doğal bir şey yok. Yine de Hackenberg, günümüz NFL’inde her koçun quarterback’inde sahip olmak isteyeceği kol kuvveti, sertlik, liderlik, zeka ve cep içi yeteneğe sahip. Sadece kendisini draft edecek takımın QB antrenörü tarafından eski öz güvenini yeniden kazandırılmasına ihtiyacı var.
Tahmini Raunt: 2-3
En Uygun Takımlar: Arizona Cardinals, Houston Texans, Denver Broncos, Chicago Bears
Derrick Henry, Runing Back, Alabama
Alabama çıkışlı bir running back’in evlatlar kontenjanında kendisine yer bulamaması görülmüş bir şey değil. O yüzden Henry’nin sevgimi kazanması için 2,219 yard koşmasına, 28 touchdown yapmasına, Heisman kazanmasına falan hiç gerek yoktu, tüm bunları başarması da fena olmadı değil. Derrick Henry, geride bıraktığımız sezonda bırakın NCAA’in en iyi running back’i olmayı, tüm ülkenin en iyi oyuncusuydu. Sonuçta Heisman kazanan bir oyuncudan bahsediyoruz. Aynı zamanda ulusal şampiyonluk da kazanmış bir oyuncunun hem bireysel hem de takım olarak elde ettiği bunca başarıya rağmen hak ettiği değeri görmediğini düşünebilirsiniz. İşte burada bazı defolar başlıyor. Günümüz NFL’inin geldiği noktada running back oynuyorsanız ilk turdan draft edilmeniz için çok üstün bir running back olmalısınız keza NCAA’de çok iyi running back’lerden geçilmiyor.
Henry, 1,90 cm boyunda ve 110 kg ağırlığındaki bir runnig back’ten bekleneceği üzere klasik “one-cut downhill runner” sıfatında bir oyuncu. Elimden geldiğince Türkçe terim kullanmak istiyorum ama inanın bazı durumlarda doğru kelimeleri bulmak çok zor, o yüzden orijinaline sadık kalıyorum. Ne yani “tek kesiş, yokuş aşağı koşucu” desek daha mı iyi? Konuya dönelim, bu tarz oyuncular hızlarından çok güçlerine güvenerek oynarlar ama Henry burada bir istisna. Bir ayı kadar güçlü olduğu gibi o bir cut sonrası boş alanı yakaladığında inanılmaz hızlara çıkabiliyor. Enteresan bir vücut yapısı var, 110 kilo olmasına rağmen dünyanın en fit adamı görünümünde, bir Lacy değil yani. Peki Henry ile ilgili sıkıntı ne? Ne kadar açık alan süratine sahip olsa da yatay çabukluk ve çeviklik pek sahip olduğu şeyler değil. Her şeyden önce Alabama RB etiketi taşıyor ve bu son zamanlarda NFL takımlarını korkutan bir şey. Ağırlıklı olarak önündeki offensive line’ın açacağı boşluklara bağımlı olarak yaşıyor ve bu NFL’de sıkıntı yaşamasına neden olabilir. Yine aynı sebeplerden ötürü görüş yeteneği bir üst seviye için soru işareti. Bir de geçtiğimiz sezon 395 kere top taşımış olması iş yükü olarak NFL takımlarını korkutuyor. Sonuç olarak doğru takıma giderse Eddie Lacy tarzı belki daha da iyi bir katkı verebileceğini düşünüyorum.
Tahmini Raunt: 2
En Uygun Takımlar: Dallas Cowboys, Denver Broncos, Carolina Panthers
Jonathan Williams, Running Back, Arkansas
Odak noktamızı running back pozisyonundan ayırmayıp biraz daha orta turlara kaydırdığımız zaman karşımıza çıkan isim Jonathan Williams. Arkansas’tan senior Jon Williams aslında NCAA’deki en iyi running back’lerden birisiydi, tabi bir sezon öncesine kadar. Williams, o zamanlar sophomore olan ve yine bu draft sınıfında yer alan takım arkadaşı Alex Collins ile topları paylaşmasına rağmen 1,190 yard ve 12 touchdown ile sezona damga vurmuştu. Gel gelelim o sezon drafta girmeyip senior sezonu için takıma dönünce (bu kararın daha yaradığı bir oyuncu da görmedim) sezon öncesi kampta sakatlandı ve tüm sezon forma giyemedi. Dolayısıyla draft hissesi bir hayli düştü. Williams göz önünden kaybolurken takım arkadaşı Collins liderliği ele aldı ve şimdilerde ikinci turdan seçilmesi bekleniyor. Bana soracak olursanız Williams daha iyi prospect ve gayet iyi bir nedenle bu listede.
Peki kendisi nasıl bir oyuncudur? Standart bir running back vücut yapısında. Bir running back için ince baldırlara sahip olsa da geçen yılı kaçırdığı sakatlık dışında geçirdiği başka ciddi bir sakatlık yok. Çok yüksek hızlara çıkmasa da patlayıcı ve yatay çabukluğu üst düzey. Bir üstte bahsettiğim Henry’nin tam tersi özelliklere sahip. Henry için “bruiser” tanımı yapacak olursak Williams için “slasher”diyebiliriz. Trafik içinde yaratıcı bir oyuncu ve bu tackle yapılması zor bir oyuncu yapıyor onu. Yaşadığı sakatlık ve bir yıl futboldan uzak kalması nedeniyle takımlar kendisine temkinli yaklaşacaktır. Seçen takım için ise draftın en büyük sleeper’larından biri olma potansiyeline sahip.
Tahmini Raunt: 3-4
En Uygun Takımlar: Oakland Raiders, Miami Dolphins, New England Patriots
Michael Thomas, Wide Reciever, Ohio State
Ohio State bu sezon drafta o kadar çok yetenekli oyuncu veriyor ki Michael Thomas onların arasında hak ettiği dikkati çekebilmiş değil. Tabi bunda Ohio State’in koşu öncelikli bir takım olmasının ve geçtiğimiz sezon quarterback pozisyonunda istikrar sorunları yaşamalarının da nedeni büyük. Buna rağmen Thomas, bulduğu kısıtlı şanslarda kalitesini dikkatli gözlere ispat etmeyi başardı. Çoğu sıralamalarda wide reciever sınıfının en iyi beş oyuncusu arasına ucundan girse de yıllar sonra en iyi olarak anılma ihtimali hiç de az değil.
NFL takımlarının no.1 wide reciever’da aradıkları üç temel element olan güç, fizik ve hıza sahip. 1,90 boyunda, fiziksel oynayabilen ve açık alan buldu mu yakalaması zor oyuncu. Ohio State’teki son yıllarında rota koşma yeteneklerini geliştirmiş olsa da hala kısıtlı bir rota ağacına sahip. Bu da Ohio State’in sadece belirli bir kaç tane rotayı kullanmasından kaynaklanıyor. Şu haliyle NFL’e pek hazır görünmüyor olabilir ama dönüşebileceği oyuncu kendisini cezbedici kılıyor. Cordarelle Patterson tarzı bir “bust or boom” potansiyeli var. Ayrıca eski bir numara seçimlerinden Keyshawn Johnson’ın yeğeni.
Tahmini Raunt: 1-3
En Uygun Takımlar: Cincinnati Bengals, San Francisco 49ers, Los Angeles Rams
Reggie Ragland, Linebacker, Alabama
Yine Henry’de olduğu gibi Alabama mezunu bir linebacker’a da evlat gözüyle bakmamam düşünülemez. Alabama özellikle iç linebacker pozisyonunda geçtiğimiz yıllarda oldukça önemli oyuncular çıkardı. Rolando McClain, Dont’a Hightower ve C.J. Mosley’nin arkasından Reggie Ragland da NFL’e yolcu oluyor ve kendinden öncekiler gibi ilk turda seçilecek büyük bir sürpriz olmazsa. Alabama’daki son iki yılına kadar fazla göz önünde olan bir oyuncu değildi aslında. Mosley’nin NFL’e gidişiyle bayrağı devraldı. Geçen sene drafta girmesi beklenirken şampiyon olarak Alabama’dan ayrılmak istediğini söyleyerek takıma dönmesi ve akabinde şampiyonluğu da kazanması çok güzel hareketti.
Ragland, klasik eski tarz diyebileceğimiz bir iç linebacker. Sert, güçlü ve koşuya karşı aşılmaz duvar. Saha içinde ve dışında özel bir lider. Buraya kadar her şey çok iyi ancak çoğu takım kendisini 2-down linebacker olarak görüyor. Bunun nedeni ise NFL takımlarının artık iç linebacker’larda ilk aradığı şeyin hız ve cover yeteneği olması. Bu da ligin her geçen gün daha fazla pasa dayalı hale gelmesinin bir sonucu. Ragland aslında yeterli düzeyde coverage yeteneğine sahip olsa da sahanın bir ucundan diğer ucuna uçacak kadar hızlı ve atletik değil. Ancak kendisini özel kılan özelliği ise bugünlerde iç linebacker’larda fazla bulunmayan pas ruher yeteneği.
Tahmini Tur: 1
En Uygun Takımlar: Atlanta Falcons, Oakland Raiders, Green Bay Packers
Mackensie Alexander, Cornerback, Clemson
Belki de bu sınıftaki en sevdiğim oyuncuya geldi sıra. Clemson ile geçtiğimiz sezon ulusal şampiyonluk maçına çıkan Alexander, sezonun en ilgi çekici cornerback performanslarından birini gösterdi. Kendisini bu kadar sevme nedenimin başında bir cornerback’ten beklediğiniz tavır kendisinde fazlasıyla mevcut. Ben her zaman cornerback oynayan oyuncuların mental açıdan da en az fiziksel olarak oldukları kadar yetenekli olmaları gerektiğini düşünüyorum. Yani bir cornerback oyun kuralları içinde kalarak savunduğu oyuncunun aklına girebilmeli. Sonuçta başka hiç bir pozisyonda olmadığı kadar bire bire dayalı bir pozisyon ve rakibinizi durdurmanız için her yolu denemelisiniz. Alexander da bu seviyenin über noktası olan Richard Sherman kadar olmasa da oldukça yetenekli birisi.
Boyu istenilen seviyenin biraz altında olsa da fiziksel oynamayı seven bir cornerback. Topsuz cover yerine adam adama cover’da daha iyi hem de size dezavantajı olmasına rağmen. Her şeyden önce çalışma ahlakı üst düzey birisi ve öğrenme isteği onu her koçun isteyeceği bir oyuncu yapıyor. Cobine sırasında yaptığı şu basın toplantısıyla ağızları açık bırakmayı başardı. Yine de analiz etmesi zor bir oyuncu. Tüm sezon boyunca tek bir touchdown’a bile izin vermemesi mest ederken iki yıllık Clemson kariyeri boyunca tek bir interception’ı bile olmaması düşünmeye sevk ediyor. Kısa boyu ve kısa kolları da gözlemcileri düşündüren diğer negatifler. Fakat çalışma azmi ve her türlü oyuncuyu savunabilme yetisi Alexander’dan özel bir oyuncu oluşturmak için iştah kabartıyor.
Tahmini Raunt: 1-2
En Uygun Takımlar: Pittsburgh Steelers, Kansas City Chiefs, Dallas Cowboys
Karl Joseph, Sefety, West Virginia
Bu draft sınıfının en zayıf yanı olarak üst seviye safety ihtiva etmemesinin gösterildiğine bir kaç yerde rastlamış olabilirsiniz. Yine denk geldiğiniz mock draftların neredeyse hiç birinde ilk turdan seçilen bir safety göremezsiniz. İlk bakışta ilk turda seçmeye değer safety potansiyelleri göremeyebilirsiniz ama derinlik olarak oldukça zengin ve iyi potansiyellere sahip bir sınıf olduğundan bahsedebiliriz. Vonn Bell ve Keanu Neal isimleri daha ön plana çıksa da Karl Joseph bana kalırsa bu grubun en iyi oyuncusu. Çok başarılı bir West Virginia kariyeri sonrası drafta girecekken tek aksilik kariyerinin en iyi sezonunu geçirirken sakatlanması. Dile kolay ilk dört maçta beş interception’a imza atmıştı sakatlanarak sezonu kapatmadan önce.
Joseph bir safety’de isteyebileceğiniz her şeye cevap verebilecek donanımda. Muazzam bir oyun aralığına (range) sahip. Strong safety olarak tackle box içinde oynayabiliyor ve çok iri olmayan fiziğine rağmen etkili bir tight end savunucusu ama daha mobil hedefleri savunmakta biraz sıkıntı yaşayabiliyor. Bir safety’den olmasını beklediğiniz derecede top kaybı oluşturma yeteneğine sahip. Eski tarz sert vuran safety ailesinden ve tartışılmaz bir lider. Tek sıkıntı son sezonunda yaşadığı ve hala tam anlamıyla iyileşemediği ACL sakatlığı. Eğer o sakatlığı yaşamasa tartışmasız bir ilk tur seçiminden bahsediyor olacakken şimdi ilk tur için belki diyebiliyoruz. Sağlıklı döndüğü takdirde kendisini seçecek takıma çok şey katabilecek bir oyuncu.
Tahmini Raunt: 2-3
En Uygun Takımlar: Oakland Raiders, Pittsburgh Steelers, Washington Redskins