Son yıllarda konferans finallerinin gediklisi olan Kansas City Chiefs, iyi başlamadığı sezonu iyi bitirmek adına büyük bir fırsat yakaladı. Hele ki divisional maçında Buffalo Bills karşısında son bölümdeki oyunuyla göz dolduran kırmızı beyazlı ekip, yine evinde ağırladığı Cincinnati Bengals karşısında da iyi bir başlangıç yaptı. Lakin şu an için ligin yeni prensi olan Joe Burrow ve arkadaşlarının söyleyecek son bir sözü daha vardı.

Maça istediği gibi başlayamayan Bengals, hücumdaki verimsizliğe birlikte üretkenlik anlamında beklenenden uzak kalırken rakibin ataklarının sayıyla sonuçlanmasıyla bir anda kendini 18 sayı geride buldu. Ancak takım olarak harikulade bir reaksiyon gösteren turuncu siyahlı ekip, öncelikle Joe Burrow’un özverisi ardından da takımdaki hücum opsiyonlarının da özverisiyle eşitliği yakalamayı başararak maçı da uzatmalara taşıdı. Nitekim skoru eşitlerken yine üst düzey bir performans gösteren savunma ise uzatmalarda çok kritik bir turnover yaparak maçı kazanmaları için topu hücumlarına teslim etti. Hücumda bu ikramı Playoff başından beri alan golü olan pozisyonlarda takımını yüz üstü bırakmayan kicker Evan McPherson’a verdi ve genç oyuncu da takımın Super Bowl’a taşıdı.

Konuk ekipte maçın başında takımın yıldızlarından olan Ja’Marr Chase’in ikili coverage altında kalması işleri biraz zora soktu. Özellikle Chase üzerinden oyunu şekillendirip ardından diğer seçeneklerini de efektif olarak kullanan Joe Burrow, karşısında bu denli savunmaya takımına sayı kazandıracak oyunları bir türlü üretemedi. Lakin skorun çift ve en yüksek haneye çıktığı bölüm olan ikinci çeyreğin ortalarında Tee Higgins sahneye çıkan isim oldu. Öyle ki Chase’in ve Boyd’un uzun rotalarına müteakip yaptığı yatay koşularla kendisine alan yaratan ikinci yılındaki receiver, takımının ilk TD yaptığı oyunda da takımı taşıyan oyuncuların başında geldi. Nitekim maçın ilerleyen bölümlerinde rakip savunmanın da ritminin bozulmasıyla form tutan Joe Burrow, Chase ve Boyd’un da katılımlarıyla pas oyunlarından istediği verimi aldı. İşin koşu tarafında ise Uzomah sakatlıktan sonra süre bulan Drew Sample’ın da katkısıyla hücum hattı, Joe Mixon’a gerekli alanları verirken kısa paslardan sonra ikinci kademe bloklarında rakip linebackerları da durdurarak hücumculara yeterli alanı tanıdılar. Hele ki Samaje Perine’nin yaptığı TD’de maçın bir bölümünde sağ gard oynayan Jackson Carman’ın bloğu mühim olmasa da pozisyonu tamamlayıcı noktalardan biriydi.

Konuk ekibin savunması hakkında ise en azından maçın ilk yarısı için çok da iyi şeyler söylemek zor. Öyle ki rakibin ilk üç hücum drive’ından üç TD çıkarıp farkı ilk yarıdan açması şüphesiz dengelerini epey bir bozdu. Lakin savunma koordinatörü Lou Anarumo’nun liderliğindeki savunma koçlarının ikinci yarıdaki değişiklikleri meyvesini fazlasıyla verdi. Müsabakanın ilk bölümünde sıklıkla denediği dört kişilik pas rush setinden vazgeçen Bengals savunması, bu hususta kenar oyuncuları olan Sam Hubbard veya Trey Hendrickson’u zaman zaman line arkasına gönderdi. Bu görevde kenar oyuncularının asıl görevi rakip oyun kurucuyu takip edip hem pas açısını kapatmak hem de olası cep içinden çıkma durumunda takip etmek olurken, iki oyuncu da görevini ziyadesiyle ihtiva ettiler. Hem Hubbard hem de Hendrickson kritik yerlerde ki hamleleriyle rakip hücumun rüzgârını ciddi şekilde kestiler. Şayet bu tür bir savunma şeması genellikle 3-4 savunma düzeninde line arkasındaki tek linebacker ile oynanırken Bengals savunmasının bunu bir kenar oyuncusuyla yapması ise şüphesiz göze çarpan pozitif detaylardan birisiydi. Nitekim sadece ön alanda değil, arka alanda da aynı başarıyı maçın ilerleyen bölümlerinde gösteren savunma, iki derin safety ile oynadığı şemalarda ne Kelce’ye ne de Hill’e istediği alanları ve pas açılarını vermeyerek üst düzey bir performans ortaya koydular.  Tabii savunmanın bir diğer iyi işlere imza atan oyuncusu olan Mike Hilton’un playside’dan yaptığı blitzlerin ve kurduğu baskıların verimli olması da savunma direnci anlamında önemli hususlardan birisiydi.

Kaybeden tarafta ise şüphesiz 18 sayılık fark erkenden tabelaya yazdırmayı başarınca finalin kapısını aralamışlardı. Lakin Patrick Mahomes’un bu seneki dalgalı performansı bir anda maç içinde yeniden vuku bulunca kırmızı beyazlı takım için işler sarpa sarmaya başladı. Hücumda harcanan fırsatların üstüne bir de turnover gelince savunma da karşılarındaki ritim bulan hücum karşısında hata yapmaktan başka çaresi kalmadı. Nitekim uzatmalardaki gelen interception ise şüphesiz savunmanın da moralini alt üst ederken rakibin de galibiyet yolunu açtı.

Maça çok iyi başlayan Chiefs hücumu rakip ağırlıklı olarak iki derin safety ile oynayan savunma karşısında koşucu McKinnon’un ürettiği kısa pas oyunlarıyla ve Mahomes’un cep çöktüğünde kaçıp topu Travis Kelce ve Tyreek Hill ile buluşturmasıyla momentumu yakalamıştı. Bununla birlikte tüm planlar işlerken Mecole Hardman’da bir uzun top yakalayıp bir de TD yaparak devreye girince ibreler artık Chiefs lehine dönmüştü. Lakin biraz önce de bahsi geçen rakip savunmanın yaptığı değişiklilerde çözüm üretmede çok zorlanan Chiefs hücumunun verimi gözle görülür bir şekilde dramatik bir düşüş yaşarken Mahomes’un da bu süreçte “bir şeyler” yapma kaygısı coverageları doğru okuyamama ve cebi erken terk etme gibi hususlara vesile oldu. Öte yandan bu süreç içerisinde koşu oyunlarından da istenilen verimin alınamaması işleri de bir hayli zora soktu. Nitekim önündeki hücum hattı pas korumasında güzel işlere imza atsa da Mahomes’un cepten kaçtığı durumlara daha fazla ayak uyduramayarak rakip savunma hattını ve ekstra gelen savunmacıyı durdurmakta zorluk yaşadılar. Planların bir bir çökmesiyle birlikte son dakikalarda maçı uzatmaya götürüp bir şans daha yakalamış olsalar da Mahomes’un gelen interception’u tüm planları alt üst etti.

Hücumun ritim bulduğu bölümde iyi işlere imza atan savunma olması gerektiği gibi pas savunmasında rakibin en iyi silahı olan Ja’Marr Chase üzerinde safety desteği ile birlikte iki coverage uyguladılar. Bunun yanında secondary’nin de maçın başındaki oyunuyla birlikte bir nebze de olsa rakibin pas hücumundan verim almasını engellemeyi başardılar. Nitekim savunmada ön alandaki baskının yeterli olmaması ilerleyen bölümlerde rakibin istediği alanları bulmasının önünü açtı. Bu hususta takımın yıldız isimlerinden Frank Clark ve Chris Jones ikilisi bir önceki hafta dokuz kez sack olan Burrow’a hemen hemen hiç ulaşamamaları öne çıkan olumsuz detaylardan birisiydi. Hele ki bu durumun üzerine çok kritik bir üçüncü hakta Chris Jones iki kere tackle kaçırması da çok da iyi bir maç geçirmediklerinin bir ispatı. Lakin takıma sonradan katılan Melvin Ingram’ın kenar oyunlarında bulunduğu bölgeden birden fazla sefer rakibi durdurması belki de son bölümde savunmanın işleyen nadir bölgelerinden biriydi. Madalyonun öteki yüzünde ise hücumun sürekli eli boş dönmesinden sonra savunma hattına eşlik eden secondary’nin de oyuna düşmesi uzun rotalarda olmasa da kısa rotaları ve line arkası pasları durdurmayı epey bir zorlaştırdı. Büyük ölçüde uzun pas şansını azaltmak için çabalayan savunmanın zaman zaman safety’de Tornhill-Matheiu-Sorensen üçlüsüyle oynayıp Matheiu öne atması “catch and run” oyunlarının da rakip için verimli olmasına neden oldu. Şüphesiz uzatmalarda gelen turnover sonrası savunmanın da hemen hemen hiç reaksiyon verememesi de maçın genelindeki hikâye göz önüne alındığında pek de sürpriz olmadı.

En nihayetinde, wild card’dan başladığı playoff macerasını konferans finallerine taşıyan oradan da Super Bowl’a uzanmayı başaran Cincinnati Bengals, uzun süre anlatılacak hikâyesini kazanmamış bile olsa finale çıkarak bile hafızalara kazıdığı söylenebilir. Sezon başındaki Super Bowl tahminlerinde esamisi bile okunmayan Ohio ekibinin, Joe “Brrr” Burrow liderliğinde uzun yıllar unutulmayacak bir yolculuğun son aşamasın geldiği bu hikâye ise çok ve çok daha sihirli bir yere doğru gidebilir. Öte yandan son dört senedir konferans finali oynayan Kansas City Chiefs ise her ne kadar “Bölüm sonu canavarı” hüviyetine bürünmüş gibi gözüküyor. Lakin mevzubahis bu dört senede iki kez konferans finalinde kaybedip bir kez de Super Bowl’da sürklase olan kırmızı beyazlı ekibin şapkayı önüne koyup düşünme vakti de geldi…