Sezonun yarısı geride kalırken ligin en güzel hikayelerinden bir tanesi yazılmaya başlandı. Evet… başrol Minnesota Vikings’den başkası değil. Haftanın maçına değinmeden önce Vikings hakkında birkaç bilgi paylaşmamda fayda var diye düşünüyorum. Vikingler sezonun ilk sekiz haftası geride kaldığında MVP tartışmalarına dahil olabilecek seviyede oynayan oyun kurucusu ve kaptanı Kirk Cousins’ı sezon kapatan aşil sakatlığı yüzünden, ligin en iyi üç receiver’ından -hatta kimilerine göre en iyi- olan süperstarı Justin Jefferson’u uzun zamandır süregelen hamstring sakatlığından, ligin en verimli tackle’larından olan Christian Darrisaw’ı antremanda meydana gelen bir sakatlıktan, tüm bunlar yetmez gibi yedek oyun kurucusu Nick Mullens’ı da sakatlıktan dolayı kaybetmiş durumdaydı. Dokuzuncu haftaya girilirken 4-4’lük derecesi ile playoff potasını ucundan yakalayan Kuzey ekibi, kendi grubunun ilk sırasında yer alan Atlanta Falcons ile karşı karşıya geldi. Maç gününden sadece beş gün önce ligin geçici oyun kurucularından olan Cardinals QB’si Joshua Dobbs’u takaslayan Vikings, maça bütün hafta çaylak oyun kurucusu Jaren Hall’u hazırladı.

Maç başladığında Vikings’te, konu Vikings olduğunda aklıma direkt olarak Lemony Snicket’ın Talihsiz Serüvenler Dizisi serisinin gelmesini mantıklı zemine oturturcasına bir sakat verdi. Maça iyi başlayan üçüncü oyun kurucu konumunda olan çaylak Jaren Hall beyin sarsıntısından dolayı yerini takımda henüz beş gündür bulunan ve Kevin O’Connell’ın playbookundan bihaber durumda olan Joshua Dobbs’a bırakmak zorunda kaldı. Maçın henüz ilk çeyreğinin başına baktığımızda Vikings tüm hücüm silahlarından yoksun bir şekilde sahadaydı ve artık bu karşılaşmanın varacağı yer tahmin edilebilir nitelikteydi. Beş gün önce takıma katılıp takımın as center’ından tek bir snap tutmamış, takımın receiver’larına tek bir pas atmamış, koçun playbook’undan bi’haber geçici bir oyun kurucu ile Vikings lehine ne gelişebilirdi ki? Üstüne üstlük takım yıldız tackle oyuncusundan da mahrumdu. Kaldı ki Dobbs komutasındaki Vikings henüz ilk drive’da tam olarak beklentileri karşılar nitelikte bir oyun ortaya koyarak sıfır yarda kazanım ve rakibine iki puanı ikram eden safety ile taraftarlarına artık bu sezondan bir şey beklememesi gerektiğini göstermiş oldu.

Peki sonra ne oldu? Sonra NFL’de pek eşine rastlanmayan bir şey oldu ve Joshua Dobbs sanki takımın tüm hücum planlarını ezbere biliyormuşçasına hem kendi elini hem de takımı ısıtmaya başladı. Yine de maç onların istediği gibi devam etmeyecekti. Önce halihazırda en iyi receiver’ını kaybetmiş olan Vikings, K.J. “Acil durumda camı kırınız’’ Osborn’u da sert bir müdahale sonucu sakatlığa kurban verdi. Sonra da Rams’den takasladığı RB Cam Akers’ı aşil sakatlığı ile saha kenarına yollamak zorunda kaldı. Bu noktada ilginç bir bilgi vermek istiyorum; dördüncü oyun kurucusu ile sahada olan Vikings’in oyuna girebilecek başka QB olmaması sebebiyle belirlediği acil durum QB’si Cam Akers’dı. Yani bir bakıma Vikings, yedi günlük bir periyotta tam dört oyun kurucusunu kaybetti desem teknik olarak hatalı olmam. Tüm bu sakatlıklar silsilesi yaşanırken sahada gerçekten özel bir oyuncu grubu vardı ve onlar Minneapolis’den Atlanta’ya boyun eğip kaybetmek için gelmemişti. Bu oyuncu grubunun başını çeken kişi Joshua Dobbs’dan başkası değildi. Dobbs tüm hücumu sanki aylardır bu takım ile çalışıyormuşçasına, etkileyici bir şekilde işletmesini bildi. Maç boyunca kritik üçüncü hakları gerek koşu gerek pas oyunu ile kazanmasını bilen Dobbs’un tek bir eksiği kalmıştı ki o el yakan top maçın bitimine 02.08 kala Dobbs’un eline düştü…

Kariyeri boyunca hiç maç kazandıran driveı olmayan Dobbs’un kısıtlı zamanı, kısıtlı line koruması, kısıtlı pas opsiyonu ve neredeyse 0 takım kimyası vardı. Üstüne üstlük son 02.08’e 4 sayı fark geride giren Vikings’in tek çaresi touchdown yapabilmekti. Topu kendi 25 yardasından oyuna sokan Vikings hiç aksamadan hem pas hem koşu oyunu ile touchdownı buldu ki bu sekansta Dobbs bir dördüncü hakta 22 yarda koşarak takımına hayat öpücüğü verdi. Maç bitimine 22 saniye kala atılan touchdown pasını tutan oyuncu ise takımın dördüncü receiver’ı konumunda olan Brandon Powell’dı, kendisi hakkında küçük bir parantez açmak gerekirse yıllardır NFL’de antreman kadrolarının müdavimi olan Powell bu sezon sakatlıkların ardından kendisine Vikings As kadrosunda 4. Receiver olarak yer buldu ve tüm ailesinin stadyumda izlediği maçta çok özel bir galibiyetin oyunu kazandıran skorunu kaydetmiş oldu. Yani Kuzey ekibi tüm yedekleri, as oyuncuları fark etmeksizin var gücüyle savaştı ve maçı kazanmış oldu. Bütün maç boyunca biri koşu ikisi pas olmak üzere üç touchdown’a imza atan Dobbs Vikings taraftarlarının bu sezona tekrar inanmasını sağladı.

Peki Dobbs’un bu özel performansının arkasında yatan şey neydi ve sezonun geri kalanında Vikings’i ne bekliyor? Dobbs hakkında yazıp çizilecek çok şey olsa da önce kendi ağzından söylediği bir şeyin altını çizmek istiyorum. Dobbs tüm bunları takımdaki bir çok arkadaşının adını dahi bilmeden yaptı. Maç sonrası verdiği demeçte; “Eğer bugünün işi takım arkadaşlarımın adını söylemek olsaydı, ben kötü bir takım arkadaşıydım. Takımdaki bazı oyuncuların adlarını biliyorum fakat bu haftanın görevi kalanını ezberlemek olacak.’’ dedi ve bu durumun bu galibiyeti daha da eşsiz kıldığı aşikar. Takımın koçu Kevin O’Connell ise Dobbs’un durumuna dair; ‘’Sanki bütün yıl İspanyolca dersi almışsın, Çarşamba günü buraya gelmişsin ve birileri sana Pazar günü Fransızca sınavın olduğunu söylüyor’’ sözlerini kullandı. Bütün bunlara bakıldığında Dobbs’un ortaya koyduğu azim, sahadaki uyum becerisi ve maçı kazandırabilmesi hem Dobbs’un hem de takımın geleceğine dair inanılmaz bir ışık vadediyor. Dobbs’un elit bir oyun kurucu olmadığı aşikar fakat NFL’de bir oyuncunun sıfırdan gelerek tepelere yükselmesi çok da yabancı olduğumuz bir durum değil. Dobbs ve Vikings, takımın kalan fikstürünün kolaylığını, Justin Jefferson ve Christian Darrisaw’ın dönüşünü değerlendirebilirse, sezonun kalanına hayli rekabetçi bir takım olarak devam edecek gibi duruyor. Kaldı ki Vikings’in her üyesi as oyuncuymuşçasına performans vermeye bu denli gayret ederken sezonun geri kalanında Dobbs; kendisine koşu alanı açabilecek bir O-Line, ligin en iyi receiver ikilisi ve şimdiden yılın koçu ödülü adaylarından olan bir koç ile oynayacak. Hal böyle olunca kim bilir; belki de Kirk Cousins’ın sakatlığı Vikings için sonun başlangıcı değil, küçük başlangıçların azameti olmuştur…