Tarih bir kez daha allem etti kellem etti ne yaptı ne etti yine bizi dört sene öncesinin rekabetine geri götürüp bir kez daha San Francisco 49ers ve Kansas City Chiefs’i rakip etti. Öyle ki bu final aslında beklenen eşleşmelerden biriydi ancak oransal olarak maç önü tahminlere bakıldığında bir numara olduğunu söylemek zor. Nitekim Chiefs erken saatte oynanan maçta bu senenin favori takımını yenince “acaba mı?” soruları da yükseldi. Ancak 49ers’ın ilk yarıyı geride kapatması ihtimalleri düşürse de güzel geri dönüşle birlikte bizler de taptaze fırından yeni çıkmış Super Bowl rövanşımıza kavuşmuş olduk.

Burası Kaliforniya, Burada Kahramanlığa Yer Yok

Detroit Lions: 31 – San Francisco 49ers: 34

Lions için maçın hikayesi iyi hücumla birlikte henüz ilk denemeden sayı bulmalarıyla başladı. Sayı bulunan hücum sonrası sahaya çıkan savunmanın da destek vermesiyle Goff ve arkadaşları ikinci kez sahaya çıkışlarında bir sayı daha bularak erkenden farklı öne geçtiler. İlk yarıdaki peşi sıra hücumlarda koşu oyunlarını gerek 11 personel gerekse 12 personel ile rahatça kurarak ilerleyebilmeleri dikkat çeken noktaydı. Bunlar dışında kısa paslarda da AmonRa St.Brown ve LaPorta, ön planda mesai yapan isimlerdi. Öte yandan Jameson Williams’ın yaptığı TD’daki gibi oyunlar konusunda hücum koordinatörü Ben Johnson, cebindeki silahları erkenden kullanmaktan da çekinmedi. Ancak en büyük sıkıntı sürdürebilirlik konusunda oldu. İkinci yarıda rakibin de direnç kazanmasıyla kritik anlarda head koç Dan Campbell, kahraman olmaya çalışması pahalıya patladı ve rakibe de ekstra şans üstüne şans verdi. Bu dakikadan sonra artık oyun planından kopan Lions, özellikle hücumda paniklemeye ve işleri hızlıca rayına koymaya çalışmaya başladı ancak Kaliforniya deplasmanında ipin ucunu bir kere kaçırırsanız ve paniklerseniz daha da toparlayamazsınız. Nitekim Lions önce hücumda toparlayamadı ardından da savunmada da çöküşler ve üstüne bir de top kaybı gelince sonuç, peri masalına dönüşecek hikâye cadı masalına döndü.

Lions hücumda rakip secondary ve cornerbacklerinin koşu sorumlulukları olmadığı noktada çok iyi screen setleri kurdu ve iç koşularda da zaten destek de gelmediği için Gibbs ve Montgomery’den fazlasıyla katkı aldı. Özellikle kenar koşularının geldiği ve rakip savunmanın da ön tarafta secondary desteği almaya çalıştığı noktalarda ise receiverlarından koşu bloğu katkısı almaları kritik ilk hakları da peşinden getirdi. Pas oyunlarını ise playactionlarla çeşitlendirirken dropbacklerde ise ön tarafta Sam LaPorta’dan da blok desteği alarak Jared Goff’a temiz cep verdiler. Bununla birlikte yine pas oyunlarında iki uzun rota üzerinden recevierların çıkışları birçok noktada işe yaradı. Özellikle Fred Warner’ın komple bir linebacker olmasıyla birlikte pas savunmasında hem orta alana hem de cross rotalarına hâkim olduğunu iyi bilen Ben Johnson, double hitch rotalarıyla Warner’ı kısa veya uzun rotadaki oyuncuyu seçmeye zorlarken Goff da doğru pas zamanlamasıyla topu receiverıyla buluşturabildi. Tabii ki rakip savunmanın zaten gelecek pas oyununa hazır olduğu durumlarda üstüne Goff yoğun baskı altında kalınca tecrübeli oyun kurucunun mobilitesinin sıfıra yakın olması zorlama pasları doğurdu ve hücum etkinliği olarak da Lions’un verimi düştü.

Lions savunması maçın başında ağırlıklı olarak adam savunması oynayıp Purdy’i zor okumalara itmeye çalıştı. Linebackerlar, 10 yard derine kadar inerek iki derin safety ile hem uzunu engellemeye çalıştılar ben de orta alanda kalabalık coverage oluşturdular. Blitz getirmeyip arka alanda zaman zaman quad coverage (cover-6) oynamalarıyla rakip hücumun etkinliğini de azalttılar. Nitekim üçüncü haklarda bile baskıyı dört kişiyle sınırlandırdılar ki böylelikle rakip hücumu da çabucak dışarıya çıkarttılar. Ancak onlar için de eşitliğin tekrar sağlandığı durumda ise acil düğmesine basan bir savunma koordinatörü Aaron Glenn vardı. Özellikle dördüncü çeyrekteki George Kittle’ın yakaladığı uzun topta linebacker blitzi orta alanda boşluk vermesine neden oldu. Tabii Lions savunmasını bitiren durumlar sadece bunlar değildi. Cornerback Cameron Sutton’un birebir savunmalardaki eksikliği, Vildor’un interception’u rakip uzun pas oyununa çevirmesi ve arka alanda secondaryler tarafından kaçırılan tacklelar küçük ama büyük maçlarda önemli noksanlıklar olarak öne çıktı.

49ers için maçın ilerleyişi ise şüphesiz kâbus gibiydi. Savunmada daha başında pas savunmasına odaklanan ekip, rakip koşuları durdurma konusunda beklenenin altında kaldı. Fred Warner ve Nick Bosa, ilk yarıda savunmayı ayakta tutmaya çalışırken, kendi kalibrelerinde alışılmadık TD’leri endzonelarında gördüler. Hücumda ise Brock Purdy, ilk yarıda “Hah işte bu sefer tökezledi” diye eleştiri yapmayı bekleyenleri haklı çıkarmaya hazırlanırken ikinci yarıda yine bireysel becerilerini de ortaya katarak geri dönüşün mimarlarından oldu. Hücumun hareketliliğine savunmanın da cevap vermesi zaten 49ers’ın neden tam bir takım olduğunu da bir kez daha gösterdi.

49ers hücumu için rakibin orta alan savunma tercihi Brock Purdy’nin ritim bulmasındaki başlıca engellerdendi. Bu hususta Purdy’de progression okumalarda ve karar vermede sıkıntılar yaşadı. Sadece koşu McCaffrey ile her zamanki gibi işledi ancak onda da pas oyunlarıyla desteklenmeyince süreklilik olmadı. Ancak ikinci yarıda gözle görülür değişiklikler maçın gidişatını olumlu yönde etkiledi. Brock Purdy’nin cepten kaçmalara başlaması ve zaman zaman oyunu esnetmesi rakip savunmanın da ayarlarını bozmaya başladı. Özellikle adam savunması oynana durumlarda McCaffrey’in pas oyunlarında devreye girmesi, George Kittle’ın safety ile eşleşmesi ve maçın başından beri birebir eşleşmelerinde iyi işler yapan Deebo’nun hafif sendeleyen savunmaya karşı koşu ve paslarda etkinliği iyice artması 49ers hücumunu canlandırdı. Üstüne bir de Kyle Juszczyk’ten de beklenmedik işlerin gelmesi hücum adına tadında doyum olmaz durumu ortaya çıkardı.

49ers savunmasında maçın başında kötü gözükmelerinin temel sebebi koşu oyunlarında savunma oyuncuların sorumluluklarıydı. Çoğunlukla Lions receiverlarının cross veya post rotalarına karşın derinde beklemeyi tercih eden linebacker ve secondary oyuncuları, rakibin koşu ağırlıklı sisteminde savunma hattı arkasındaki boşlukları doldurmada geç kaldılar. Bunun nedenlerinden birisi ise pas savunması için yaklaşık beş yard derinde beklemeleriydi. İşlerin iyi gitmeye başladığı noktada ise koşu savunmasına ağırlık verip önce kenar oyuncularından koşu desteği aldılar. Sonrasında secondary’den de ön alana destek gelince iş artık zaten en başından beri oynanan pas savunmasına döndü ki bu hususta da son bölümde iyi bir savunma ortaya koydular.  Öte yandan Lions’un pas ağırlıklı hücumuna döndüğü noktada ise derinde bekleyen Fred Warner ve arkadaşları için rakibi kritik üçüncü hatta dördüncü haklara oynamaya zorladı. Şüphesiz savunma koordinatörü Steve Wilks ise bu noktadan sonra zaman zaman linebacker blitzi kullansa da kritik oyunlardaki kalabalık coverage’ı maçın genelinde tutan planlarından oldu. Bu kadar şeyin üstüne bir de fumble zaten maça ortak etti. Sonrasında da momentumu arkalarına alıp kaybetmediler.

En nihayetinde Lions’un bu noktaya kadar gelmesi ve hatta Super Bowl uçak biletleri için ön rezervasyonlarını bile yapar hale gelmesi, son yıllarındaki durumları düşününce büyük başarı. Ancak Amerikan futbolunun önemli mabetlerinden dolan Kaliforniya’da hele ki 49ers gibi köklü bir franchise’un sahasında öyle kahramanlık her baba yiğidin harcı da değil olduğunu bir kez daha gördük.

Biri Bitti Biri Başladı

Kansas City Chiefs: 17 – Baltimore Ravens: 10

Bir kez daha neden yeni “bölüm sonu canavarı” olduğunu hatırlatan Kansas City Chiefs, kötü giden sezondan sonra playoff’ta adeta “Super Bowl modunu” tekrar aktif ederek kariyerindeki üst üste iki deplasman maçından da galibiyeti takımına kazandıracak kadar harikulade performans ortaya koymasını bildi. Tabii tekrardan aramıza katılan Travis Kelce’yi de es geçmemek gerek ki onun zaten ağırlığını koyması Mahomes’un da elini kuvvetlendirdiği bir gerçek. Ravens cephesinde ise aslında şu iki soruya verilecek cevap maçın hikayesini oluşturuyor:

1- Zay Flowers, neden oyunun en tıkandığı yerde sahneye çıkıp kahraman olmaya bu kadar yaklaşmışken yerde duran adamı iterek 15 yard daha geri takımını götürdün?

2- Lamar Jackson daha maçın bitimine altı dakikadan biraz fazla varken iyi de bir saha pozisyonundayken neden sanki son saniyede atılan hail mary gibi üçlü coverage’ın ortasına pas attın!? Sanırım yeterli olmuştur ev sahibi için maçın özetine.

Chiefs hücumunda pas oyunları genel olarak Rashee Rice ve Travis Kelce üzerinden şekillendi. Rice’ın özellikle alan savunmasına karşında cross rotasındaki verimliliği sezon boyunca yaptığı catch&run oyunlarla birleşince bireysel anlamda iyi bir maç çıkarmasına yetti. Nitekim Kelce için şurada bir iki satır yazmak büyük haksızlık olacaktır ancak elden bir şey de gelmiyor. Öyle ki kısaca belirtmeye çalışırsak: Playoff modunu açmış bir Kelce varsa, Chiefs de vardır. Mahomes’un man coverage durumlarında cep içerisindeki hareketliliği sonrası Kelce’nin boşa çıkması ve yine rakip savunmanın blitz getirdiği durumlarda coveragelarda üstünlük sağlaması Chiefs’in fark yaratan hemen hemen bütün oyunlarının ana gündem maddesiydi tecrübeli tight end. Zaten geniş alanda alan savunmasına karşı üstünlük sağlayabilecek veya uzun rotalarda çabuk yön değiştirebilecek bir receiverı olmamasından dolayı Chiefs için maksimum hücum planı pas oyunları cephesinde ancak bu kadar ilerleyebilirdi. Koşuda ise Isiah Pacheco’nun “Kaç yard lazım abi? Üç mü? Hemen bir koşu gidip alıyorum.” şeklindeki oyunu pozitif yard anlamında fazlasıyla takımın işine geldi. Öyle ki Pacheco’nun temas sonrası aldığı 34 yard zaten maçın da ufak nüanslarından biriydi denebilir. Bunlar dışında koç Reid’in göstere göstere üç tight end’li formasyon dizip buna rağmen koşudan verim alabilmesi de sahada uygulama anlamında Chiefs’in kalitesini bir kez daha ortaya koyuyor.

Chiefs savunmasında ise aslında arka alandaki tercihler maçın kaderini de belirleyen nokta oldu. Savunma koordinatörü Steve Spagnoulo, yine kalitesini konuştururken snap öncesi coverage değişimlerden geç blitzlere kadar savunmayla alakalı ne var ne yok hepsini ortaya serdi. Pas savunmasında istatistiklere de yansıyan blitzlerle birlikte Lamar’ın dropbackler sonrası hem okumalarını engellediler hem de cep içerisinden hareketlenmesi için de alan bırakmadılar. Toplamda 17 kez blitz gönderen Chiefs savunmasında cornerback blitz en çok tercih edilenlerden olurken genellikle 5-Teknik savunmacının pas baskısı sonrası blitzlerin gelmesi ise fazlasıyla verimli işlerin başında geldi. Belki de tek sıkıntı yaşadığı noktalar ise 2×2 setlerdeki uzun rotadaki receiverların paylaşımı oldu. Lakin bu savunmalara karşı risk alıp ön tarafta baskı getirmeye çalışmasının bir sonucu olduğu da not düşülebilir.

Ravens hücumu pin&pull koşu oyunları dışında hücum ritmini bulmakta çok sıkıntı yaşadı. Özellikle Chiefs savunmasının değişimlerine cevap verememeleri ne koşu ne de pasın işlemesini uygun bir ortam oluşturdu. Nitekim en kritik oyunlar ise Lamar Jackson’un bireysel anlamda koşularından veya oyunu genişletme çabalarından geldi. Yine de Lamar’ın en çok başarı sağladığı oyunlardan olan RPO veya playaction oyunlarının yerini uzun dropbacklere bırakılması sahada da gözüktüğü üzere pek fayda sağlamadı. Orta alan denemelerinde pas koruması yeterli olmazken running backlerin iç taraftan gelen blitzlere karşı da çok zayıf kaldı.

Ravens savunması, hücumun aksine yine yüksek kalitede bir performans ortaya koydu. Her ne kadar rakibe sayı izni verilmiş gibi gözükse de Patrick Mahomes-Travis Kelce ikilisine karşı bundan daha da iyi bir savunma yapan takım üç sene önceki oynanan Super Bowl’da kazanan taraf olmuştu ki o takımda bir de Tyreek Hill de vardı. Neyse tekrardan günümüze geri dönersek linebacker ikilisi Roquon Smith ve Patrick Queen, orta alan isabetlerini büyük ölçüde engellerken empty set veya bunch formasyon gibi setlerde de hemen hemen hiç hata yapmadılar. Kelce’nin birebir savunmaya çalışılmasında, kenar savunmacının orta alana inip center üzerinde blitz denemeleri de başarılı olan savunma şemalarındandı. Arka alandan boyuna destek getiren ve bu senenin önemli savunmacılarından olan Kyle Hamilton, yaptığı blitzlerle Chiefs hücumlarını sonlandırmaya çalışırken man coverage durumlarında da Kelce ile eşleştiği pozisyon haricinde hiç hata yapmadı. Yine de hücum adına işlerin iyi gitmediği ve hata üzerine hata geldiği yerde savunmanın da yapabilecekleri ancak bu kadardı.

En nihayetinde yeni bölüm sonu canavarımız, daha eskisinin yaraları tazeyken ve henüz soğumamışken ortaya çıkması özellikle AFC Konferansı için moralleri biraz bozmadı değil. Adeta yerden biten bu bölüm sonu canavarlarına karşın yeni kahraman veya kahramanlar bakalım kimler olacak; en azından Baltimore’un bu şansı kaçırdığını söyleyebiliriz…