Nasıl yani? Yok böyle bir şey? Bu takım şampiyon mu oldu? Eee hani kötüydü? Hani bu sene bu takım özellikle hücumda ritim bulamıyordu. Travis Kelce’nin var olmasıyla var olan; yok olmasıyla da Patrick Mahomes’un bireysel becerileriyle maç kazanan ya da kazanmaya çalışan bir takımdı bunlar? Evet, savunmalar iyiydi. O konuda söze ne hacet. Savunma koordinatörü Steve Spagnoulo, topun diğer tarafını sezon boyunca çok iyi idare etti. Ama hücum? Daha ilk hafta Kadarius Toney, Sky Moore ve Marquez Valdes-Scantling gibi isimler top tutma konusunda sıkıntılar yaşarken çok da aman aman bir Chiefs hücumu izlemedik sezon boyunca. Hele ki 16.haftada Arrowhead’de oynanan Las Vegas Raiders maçı tam bir faciaydı. O maç sonrasındaki eleştiriler, bu takımın bu sene çok bir şey yapamayacağı veya Super Bowl oranlarının düşmesi gibi silsileler etrafta gezinip duruyordu. Ama sonrasında artık başta Patrick Mahomes olmak üzere oyuncularda bir düğme var da “Beyler playoff dönemine girdik. Kendinize gelin alooo” moduna mı bağladılar bilinmez lakin bu takımın bu şampiyonluğu içinde yeni türden bir hikâye barındıran bir olay oldu.

Biraz diyalog tarzında iç sesimin de büyük yardımlarıyla hazırlanmış ve maçın bitiminde sıcağı sıcağına yazılmış bir giriş oldu. Her ne kadar içerisinde hayretler, şaşkınlıklar, soru işaretleri ve anlamlandırma çabaları yer alsa da Kansas City Chiefs, yine manalı yine özel bir şampiyonluk elde etti. Yani “özel şampiyonluk”, “anlamlı sezon” gibi klişe sözler biraz banal bu doğru, sonuçta hangi şampiyonluk sıradandır ki? Yine de dramayı elden bırakmamak bazen olayların önemini anlamak açısından faydalı olabilir. Tabii ki bu dramanın da bir dozajı vardır.

Öyle ki Chiefs’in 50 yıllık Super Bowl hasretini bitirdiği 2019 sezonu sonunda yine bu takım ile ilgili bir şeyler karalamış ve o zamanki takımın uzunca süren bir hasreti bitirmesine, takım içinde yaptığı ufak tefek değişikliklere ve sezondaki yaşananlara değinmiştim. Netice itibariyle çıkan sonuçlardan birisi “Yeni bir hanedanlık mı başlıyor?” sorusu olmuştu. Herhalde o tarihten bu yana beş sezonda dört Super Bowl ve üç kez kazanan tarafta yer almak “başlıyor” kelimesini “başladı hatta devam ediyor” ile değiştirmek gerekir. Hele ki bu süreçlerde de çeşitli zorlukları aşarak bu noktalara gelmeleri, hikâyenin belli başlı kahramanlarının ne denli kuvvetli karakterler olduğunu gösteren güzel bir ölçüt.

Galibiyetin Draması: Kansas City Chiefs

Sezona son şampiyon unvanıyla giren kırmızı beyazlı takım, bu unvanı sürdürür bir performansla lige başlangıç yapmadılar. Aldıkları mağlubiyet daha ilk haftadan soru işaretleri oluştururken bireysel performanslar da şampiyon takım hüviyetinde ve kalibresinde değildi. Öyle ki sonraki altı maçta alınan seri galibiyetler, sahada istenilen seviyede olmayan oyuna rağmen Chiefs’i üst sırada tuttu. Ancak ne olduysa Kasım ayına girişle beraber oldu. Altı maçtan alınan dört mağlubiyet, Patrick Mahomes ve arkadaşlarını konferans liderliğinden bir bir uzaklaştırırken Mahomes’un da 14.haftadaki Bills mağlubiyetinden sonra öfkeli halleri, işlerin iyi gitmediğinin de apaçık göstergesi olmuştu. Üstüne biraz önce esamesi okunan 16.haftada Arrowhead’de alınan felfelaket yenilgi de eklenince bu takımın karizması konferanstaki diğer rakiplerine göre biraz geriye düştü. Ama tabii kaybetmeyi sevmeyen “küçük GOAT” Mahomes, ne yaptı ne etti önce Kansas City soğuklarından ardından da Buffalo’nun karlı yollarından geçip Baltimore’un zorlu dağlarından da emin adımlarla Las Vegas’a ulaşıp buradan da “Ahan da size şampiyonluk. Winnerlık böyle olur” dercesine Lombardi Kupası’nı kaldırıp “Disneyland’e gidiyoruz!” diye aile pozunu verdi. Bize de buradan “vay arkadaş, yok böyle bir şey” demek kaldı.

Super Bowl’da sahaya çıkan Chiefs ise beklenenden çok da farklı bir görüntüyle başlamadı. Maçın başında geriye düştükten sonra ilk sayılarını maçın önemli isimlerinden kicker Harrison Butker’ın alan golüyle buldular. Öyle ki ikinci yarıda gelen interception ise aslında her şeyin bitmesine yeterdi fakat sezon boyunca ayakta kalan savunma yine büyük bir direnç göstererek rakibe izin vermedi ve maçın ortak gitmesini sağladı. Nitekim Chiefs için kıvılcım, özel takımın rakip yarı sahada top kazanmasıyla geldi ve sonrasında yavaş yavaş yükselen ritimle, en azından maçın sonuna beraberlikle girdi. Maçın son iki dakikasına üç sayı geride girerken hücum, sürprize mahal vermedi ve maçı uzatmalara götürmeyi bildi. Uzatmalarda ise savunmayla başlayan Chiefs, rakibi alan golüyle durdurduktan sonra Mahomes için “Hadi baba sendeyiz” ikramını sundu. O ana kadar ki tüm “Mahomes anlarına” bir yenisini daha ekleyen 28 yaşındaki oyun kurucu, dördüncü hak bile oynadığı drive’ı mükemmel bir şekilde endzone’a kadar getirdi. Bu noktada Andy Reid’in devreye girip meşhur “Corndog” oyununu isim değişikliğiyle “Tom and Jerry” şeklinde verdi ve Chiefs’in müzesine dördüncü Lombardi Kupası girmiş oldu.

Head koç Andy Reid’in elindeki malzeme belki de son yıllardaki en kötülerinden biriydi. Yani ikinci yılındaki receiver Sky Moore’un “göklere” çıkması beklenirken yerin dibine çakıldı; Kadarius Toney’in gelişimi beklenirken “gidişi” beklenmeye başladı. MVS’nin ise ellerini zeyMtinyağı banyosuna sokup maça çıkması iyi bir tercih değildi. Travis Kelce magazin gündemini meşgul ederken yine performans veriyordu ancak ufak tefek sakatlıklar ve yaş almasıyla biraz daha korumacı olduğu açıkça gözüküyordu. Nitekim Reid’in bu durumdan başta Isiah Pacheco’nun kullanımı ardından da daha önce oynatmadığı şemaları oynatmasıyla işler bir anda değişti. Öyle ki Chiefs’in bu sene üç tight end ile sahaya çıkıp kritik anlarda o kadar çok iş yaptığı maç var ki… Dönüşümün artık “geliyorum” dediği anlarda Reid, beklenen esnekliği sağlayarak takımın üzerinde en etkili isim oldu. Tabii Reid’in belki de en büyük yardımcısı Steve Spagnuolo’yu saymazsak büyük hata ederiz. Tüm sene boyunca kendi çizgisini koruyan, farklı işleri yapabilen ve iyi bir ekip kuran tecrübeli çalıştırıcı, bir takımın savunmasından alınabilecek maksimum verimi almayı bildi. Zaten Andy Reid’in kürsüye çıkıp konuşmasında öncelikle savunmasına selam göndermesi ve Mahomes’un da ilk cümlelerinden birinin savunma olması durumun gözle görülür özeti oldu.

2023 sezonunun özetlerinden belki de ilk maddesi Patrick Mahomes’un büyük bir seviye atladığı sezon olarak gözükebilir. Yani bundan önce dört senede üç Super Bowl ve iki yüzük var, daha ne seviyesi denebilir ancak kaptanın iyisi dalgalı denizde belli olur misali dalgalı geçen sezonda gemisini limana yanaştıran Mahomes, artık Tom Brady’den yeni “kurtulmuş” bizler için halef-selef ilişkisinin çabucak dolmasını sağladı ve bizleri de lidersiz veya diğer takımlar için “kötü adam” rolünü boşta bırakmadı. Hem normal sezonda hem playoff’ta hem de Super Bowl’daki full konsantrasyonu, kazanmaya odaklanması, saha içerisindeki maestroluğu tek kelimeyle muazzamdı. Hata da yaptı ancak telafi etmekle kalmayıp işler iyi gitmediğinde de bu sefer sorumluluk alarak durumu toparlamaya çalıştı. Her şeyi denedi, denedi ve denedi en sonunda da mutlu tarafta yerini aldı. Belki de saha kenarına kendisini yere atış şekli de aslında tarih sayfalarında yer alacak dışavurumdu diyerek biraz durumu dramatize edebiliriz.

Mağlubiyetin Draması: San Francisco 49ers

“Yine olmadı”, “başaramadık”, “bu sefer de güldürmedi”, “biz yine kayıplarda” ve “ben yanmışım kaderime” gibi serzenişleri cümlelerin sahibi olan San Francisco 49ers ise dört sene aranın ardından yine bir finalin kaybeden tarafında olarak sevenlerini üzdü. Lakin onlar içinse hikâye rakiplerinden farklı bir konumda başlamıştı.

Eğer 2022 sezonun 4 Aralık tarihine gidecek olursanız, adı sanı duyulmamış ve draftın son sırasından seçilmiş bir oyun kurucunun sahaya adım attığını göreceksiniz. Sonraki senaryoya uzun uzadıya girmeye gerek yok; Tom Brady’i yenerek başladığı starter kariyerinde takımını playoff’a taşımış ancak konferans finalinde çok şanssız bir sakatlık geçirip maçı henüz başında terk etmişti. Nitekim bu sezon ise Brock Purdy ve 49ers için bir nevi geçen sene yarım kalan işi bitirme durumundan ibaretti. Sezona da iyi bir giriş yaptılar ve ilk beş haftalık süreçte ortalama 33 sayı ile oynayıp dominant galibiyetlerle bu iddiayı da desteklediler. Lakin sonraki süreçte üç haftalık bir tökezleme yaşasalar da ligin sonuna kadar yine üst düzey form grafiği yakalamışlardı. Bu sürecin en belirgin noktası Brock Purdy’nin bir ara Christian McCaffrey ile MVP yarışında yer almasıydı. Bu aday olma mevzusu ise normal sezonun 16. Haftasındaki mağlubiyetle son bulurken en azından konferans liderliği ile playoff’a giriş yaptılar.

Playoff’ta işler beklenildiği kadar kolay olmadı. Her ne kadar kendilerince “biz favori değiliz” deseler de baya baya favori oldukları iki playoff maçında da ecel terleri döktüler. Packers karşısında son saniyedeki Brock Purdy’nin drive’ı ile kazanırken konferans finalinde de Lions karşısında 17 sayı geriden ancak ikinci yarıda yine Purdy’nin hareketlenmesiyle geçmeyi başardılar ve geçen sene yarım kalan işi bitirmek için hedefe bir adım uzaklığa eriştiler. Peki her şey yolunda mıydı? Bu sefer istediklerini elde etmek için yeterli donanıma sahipler miydi? En son Super Bowl’da Jimmy Garoppolo, eleştirilen isimlerdendi ve Brock Purdy ilk finalinde kazanan oyunu sergileyecek oyunu oynayabilecek miydi? Kyle Shanahan omuzlarındaki kaybeden tarafta olma yükünü atabilecek miydi? Bunlar kafalarda dolanan soru işaretlerinden ilk akla gelenleriydi belki de. Çok da uzatmadan neticeye gelelim: “Soru işaretlerinde haklıymışız.”

İstenilen gibi başlanılmayan maç sonrası skor üstünlüğünü ele geçirmek aslında 49ers için en güzel senaryolardan biriydi. Hele ki ilk yarıyı en azından bir oyun farkla kapatmak, hiç de fena değildi. Ancak Shanahan’in sürdürebilirlik anlamındaki sıkıntılarının bir kez daha vuku bulduğu üçüncü çeyrekte, savunmanın ikramına rağmen eli boş dönülen hücumlar sonrası rakibin skoru eşitlemesi ve hatta öne geçmesi panik butonuna bastırdı. Kritik dördüncü hakkın sayıya dönüştüğü pozisyon sonrası 49ers, nihayet yeniden üstünlüğü almıştı ancak bu sefer de savunmada gözle görülür düşüşlere engel olamamıştı. Tabii ki de bu noktada rakibin hücumlarına karşı tepki veremeyen savunma, TD izni vermese de maçın uzatmaya götürülmesine engel olamamıştı. Uzatmalarda ise iyi başlanılan hücum şansı sonrası, son topta rakibin en iyi savunma oyuncusunun elini kolunu sallayarak cebin içerisine girip Purdy üzerinde kurduğu baskı belki de 49ers’ı TD fırsatından ederken ancak alan golüyle sahadan çıkabildi. Sonraki süreç ise malumun ilanı: 49ers kötü savunmayla, dördüncü denemede rakibi durduramamasıyla ve izin verilen TD ile Super Bowl hasretini 30 yıla çıkardı.

Tabii bu noktada herhalde eleştiri oklarının head koç Kyle Shanahan’a gitmesi herkes tarafından en beklenilen durum. Öyle ki yine bir maç planlamasında hata yapan, işler kötü gittiği noktada sahaya müdahale edemeyen ve en önemlisi maç sonrası açıklamalarından anladığımız kadarıyla koskoca Super Bowl maçının uzatma kurallarıyla ilgili takımıyla konuşmamış olan tecrübeli çalıştırıcının kazanma olgunluğuna erişmediği açıkça ve tartışmasız bir şekilde gözüküyor. En fazla Super Bowl kazanan head koç olan Bill Belichick’in meşhur mottosu olan “Detaylara hakimiyet” konusunda Shanahan’ın henüz bu seviyede aşık atabilecek bir koç olduğunu söylemek zor. En basiti, önde olduğundaki oyun tercihlerinde bile yenilik, değişiklik veya farklılık ortaya koyamazken aynı şeyleri deneyip başarılı olmaya çalışması bariz akıl tutulmasından başka bir şey değil. Hele ki elde bu kadar malzeme varken sadece sahanın bir bölümünü kullanarak ilerlemek şampiyonluk eden detaylardandı. Buradan çıkarım olarak “Atın bu adamı, kovun. Ne hali varsa görsün” çok mantıklı bir yaklaşım olmayacaktır; sonuçta bu takım bu noktaya da kırmızı halılarla, ikramlarla veya siparişle gelmedi. Sahadaki birçok değerli oyuncusuyla hak ederek kazanarak kupanın bir ucundan tuttular. Ancak en son noktada kazanmak; kazanmaya inanmak, içinde kazanan tarafta yer almayı hissetmek bu çok başka bir hissiyat ve ne kadar playbook, konsept, dizayn veya playcalling bilirseniz bilin öyle çok kolay edinilecek şeyler hiç değiller. Şu husus da aslında göz önünde bulundurulmalıdır: İkidir kaybettiği Andy Reid’in kariyeri de güllük gülistanlık mıydı? Her şeyi dosdoğru yaparak mı bu noktaya gelmişti? Tabii ki hayır. Philadelphia Eagles yıllarındaki kayıplar ve bunların oluşma çeşidi hala akıllarda. Süre yönetimini yapamaması ve sezon içerisinde uçan kaçan takımının finallerdeki düşüşü… Lakin Chiefs dönemindeki gözle görülür değişimi de kendisine beş senede üç Super Bowl zaferi getirmesini bildi. Burada saha içi liderinin de etkisi yadsınamaz ki Shanahan’ın bu konuda da iki seferdir saha içi lideri konusunda eli güçlü müydü? Hayır. Baba Shanahan’a bakarsanız, kazandığı şampiyonluklarda saha içindeki lider kimdi? John Elway. Mesele burada Brock Purdy’i yermek değil ancak bu seviyede sahaya karakter katabilmek de her yiğidin harcı değil; öyle olsa tüm son sıradan seçilen oyun kurucular Tom Brady olurdu deyip yine olayı abartayım. Ünlü yazar James Clear’ın da kitabının en başında yazdığı gibi “Küçük değişikler, olağanüstü sonuçlar” gibi Shanahan’ın da alışkanlıklar konusunda dönüm noktasına ve saha içinde de aynı kendisi gibi düşünen fark yaratacak oyuncuya ihtiyacı var. Purdy gelecekte bu isim olabilir; ancak bu durumun parmak şıklatmayla şipşak olması mantıksız bir beklenti.

Peki ne oldu şimdi? Chiefs artık ligdeki diğer tüm takımların ortak düşmanı. Bu bir kere su götürmez bir gerçek. En azılı rakipler bile konu bir diğerinin Chiefs ile oynadığı maç olduğu zaman her zaman birbirlerini bir maçlık da olsa destekleyecekler. İkincisi, Patrick Mahomes bu ligin yeni bölüm sonu canavarı ve herhangi bir oyun kurucu kazanmak istiyorsa, özellikle AFC konferansında, önce bir Mahomes’u geçmesi lazım. Ama normal sezonda değil sadece; playoff’ta da. Üçüncüsü, Shanahan ne kadar normal sezon maçı kazanırsa kazansın üzerine yapışan unvanı sökmesi çok kolay olmayacak. Bu mudur çıkan sonuçlar? En azından şimdilik öyle gözüküyor. Şimdi bir süre arkamıza yaslanıp Chiefs’in kutlamalarını izleyip ekrana karşı tebrik etmek veya “vay kardeşim o maçta hakem o bayrağı atsaydı böyle olmazdı” söylenmek gibi iki temel seçenek var gibi. Artık hangisini seçerseniz.

Tüm bunlar bir yana her biten Super Bowl bir sonraki sezonun başlangıcı olurmuş deyip 2023 sezonunu teşekkür edip uğurlarken 2024 NFL sezonuna da buradan herkese merhabalar diyoruz…