Nasıl atlattık mı Super Bowl etkisini? Güzel sezondu kabul edelim şimdi. Sezon başından beri çok net favorilerin olmaması ve “aslında bak şu takım iyiymiş” dediklerimizin de kaybetmeleriyle güzel hikayeler yine ortaya çıktı. Ancak yorucuydu. Bu kısmı atlamadan geçemeyeceğim. Şahsen ben birkaç haftalık bir izin süreci kullandığımı ve bu süre zarfı içerisinde sosyal medyaya bile girmeden en az maruz kalabildiğim şekilde dinlenmeye çalıştığımı söyleyebilirim. Maç takibi, anlatımlar, yazılar, zaman zaman podcast davetleri derken böyle ufak bir araya ihtiyacım varmış. Özellikle bu süre zarfı içinde konser, listeme kaydettiğim filmler (evet, Letterboxd kullanıyorum) ve tiyatrolarla biraz sosyalleşmeye çalışmakla birlikte kültür seviyemi de arttırdım. (Canım popüler kültürüm). Ama tabi suların çok da durulmadığı NFL’de de öncelikle draft sezonu hazırlıkları başlarken aynı zamanda da Combine ve serbest oyuncu piyasası hareketliliği de hızla devam ediyor. Özellikle Combine için bu sene izlenirlik biraz daha artmış gözüküyor. Bu açıdan bakıldığında aslında NFL severler için off-sezonun bu kısmının da ne kadar önemli olduğunu anlatmaya gerek yok. Nitekim hemen şakkadanak Combine, free agent ve draft demeden az biraz daha geçen sezonun tozunu atıp neler olup bittiğinin kritiğini yapalım derim. Sezonda akılda kalıcı maddelere göz gezdirip, bazı isimlere ufak ufak sataşacağız, bazılarını da öveceğiz biraz gülerken biraz da… yok tamam. Yani genel hatlarıyla işte 2023 NFL sezonu cart curtları…

Şampiyon Kansas City Chiefs

Evet, klasik bir başlıkla giriş yaptık ancak şahsi olarak ufaktan bir “yav arkadaş bunlar nasıl şampiyon oldu?”, “Yaşadığımız bu hayat gerçekten bir simülasyon mu yoksa?” ve “Varlık eğer varsa yokluğun olması ise varlık değil mi? O zaman neden yokluk diyoruz?” gibi sorular silsilesi dolanmıyor değil. Yani sezon içerisindeki form grafiklerinde zaten iyi değillerdi; kazandıkları maçlarda da “wooav ne domine ettiler ama” şeklinde maçları da olmadı. Bu takımın hemen hemen bütün maçlarına bakmış ve yeri geldiğinde film kayıtlarıyla analiz etmiş biri olarak sadece kritik anlardaki fark yaratma potansiyellerinin çok büyük olduğuna tanıklık ettiğimizi düşünüyorum. En başta kendisinden bahsetmek gerekir ki belki maç başı planları tutmuyor ama kenarda head koç Andy Reid’in oyun tercihlerinin ve planlarının sahadaki gidişatı anlık olarak etkileyişi, neden büyük bir koç olduğunun göstergesi. Saha içinde de Patrick Mahomes’un yapabileceklerinin üst sınırını gördük mü? Emin değilim. Şu oyuncu grubuyla bile kazanan oyunu ihtiva edebilmek, en kritik anlardaki bitiricilik ve her an farklı bir şey yapabilme potansiyeli… Bunlar tam bir GOAT oluşturmak için ideal tarifler.

Bir devrin bitişi, Bir devrin başlayışı.

Bir üstteki maddeyle ilintili olarak aslında biraz Chiefs cephesine biraz daha yaşayan efsane Bill Belichick’e değinebiliriz gibi gözüküyor. Şüphesiz 20 yıllık uzun bir serüvenle birlikte birbirinden farklı Holywood hikayesi barındıran bir mirasla Patriots’tan ayrılan Belichick, bu ayrılıkla birlikte bir devrin sonunu da getirdi. Geriye dönüp baktığımızda kimisi için hoş anılar kimisi için de kızgınlık, nefret ve öfke gibi duyguları bırakmasıyla Bill Belichick ve Tom Brady’nin Patriots’u bir hayli özlenecek. Tabii bu noktada belki bir bayrak tesliminden de bahsedebiliriz sanki. İşte bu noktada Andy Reid ve Patrick Mahomes hikâyenin bu kısmına dahil olurken yeni bir hanedanlığın ve bölüm sonu canavarlığın da başlangıcını ve temellerini attık bu sezonla birlikte.

Her yedek oyun kurucu Nick Foles değildir.

Tamam yeter Chiefs, Mahomes, Belchick falan… Biraz başka detaylara girelim. Nitekim NFL’in son yıllardaki en gözde olaylarından birisi ise yedek oyun kurucular. Kimi zaman takımların yaptığı yanlış oyun kurucu tercihleri sonrası kimi zaman da istenmeyen sakatlıklar sonrası sahaya adım atan yedek oyun kurucular, aslında bir noktada da sadece bulunduğu takımın değil aynı zamanda ligin kaderini belirliyor. 2023 rakamlarına baktığımızda tam tamına 66 oyun kurucu oynaması bu işin farklı bir boyuta da gittiğini gösteriyor. Yani pandemi sezonu olan 2020 sezonuna baktığımızda bile bu rakam 59’ydi. Ki hatırlarsanız o sezon bir takımın QB odasında üçüncü oyun kurucunun Covid olması sebebiyle kadrodaki üç oyun kurucunun da testi pozitif çıkmış ve teee beri zaman kolejde oyun kurucu oynamış fakat sonrasında receiver olarak lige girmiş olan oyuncu, maça oyun kurucu olarak çıkmıştı (Broncos, Kendall Hilton). Şimdilerde ise özellikle performansa bağlı değişikliklerin de sıklıkla arttığı noktada bu rakam çok da düşük seyirlerde olmasını şahsen beklemiyorum.

Ama tabii yedek oyun kurucuyla beraber başarı yakalanmaz mı? Yakalanır tabii. En akılda kalıcı ve belki de uzun yıllar unutulmayacak olan Browns sezonu bunun bir örneği. Toplamda beş farklı oyun kurucuyla bile playoff yapan Ohio ekibi, Joe Flacco’yu yattığı kanepeden kaldırıp “Gelsene iki dakika ufak bir işimiz var” diyen arkadaş gibi takımın başına geçirmişti. Sonrasında sürecin playoff’ta iki pick six ve büyük bir farkla bitmesi “aaaaaa” dedirtti ama yine de bu döneme tanıklık etmek bizler için keyifliydi. Bir de başarısız olan deneyler var ki Jets, Patriots, Titans, Raiders, Broncos, Giants, Vikings ve Falcons istenilen randımanı alamadı. Bengals ve Colts ise playoff yapmaya çok yaklaşsa da başarılı olamayarak senaryosu yarıda kesilmiş film gibi kalakaldılar. Artık bu noktadan sonra yedek oyun kurucular konusunda da biz NFL severlerin biraz daha kadro derinliğine en azından bu mevki için bakması gerekiyor gibi he? Ama tabi başlığı da es geçmeyin: Her yedek oyun kurucudan Nick Foles performansı da beklemeyin.

Bu aşil kimse ortaya çıksın. Kopmayan aşil istiyoruz. Kimse sakatlanmasın bu aşilden artık.

Tepkisel başlıktan da anlaşılabileceği üzere bu sezonun üzücü tarafında birden çok oyuncu aşil sakatlığından dolayı sezonu kapatmak durumunda kaldı. Aaron Rodgers, Kirk Cousins, Jaelen Phillips, Tre’Davious White, J.K. Dobbins, Alijah Vera-Tucker, Cam Akers ve daha niceleri bu tendon sakatlığının kurbanı olarak akıllara yer edindi. Nitekim Aaron Rodgers’ın daha top eline üçüncü kez değmişken sakatlanması ise hevesimizi kursağımızda bıraktı. Nitekim Kirk Cousins’in ise dört maçlık yenilgi serisi sonrası takımın toparlamaya başladığı ve Vikings’in sezonunun iyiye gitmeye başladığı yerde vuku bulması yürekleri paramparça etti. Tabii bir de işin MetLife boyutu var. Bilmeyenler için MetLife Stadyumu, New York Jets ve New York Giants takımlarının ortaklaşa kullandığı stadyum. Ancak bu stadyumun çiminin doğal olmaması ve her sezon birden fazla oyuncunun burada gerek ACL (çapraz bağ) gerekse aşil tendonu bırakmasıyla tartışma odağından bir türlü düşmüyor. Bu sene de Aaron Rodgers ve Jaelen Phllips’in buradaki mevzubahis aşil sakatlıkları ise artık “yeeeteeeeeer” dedirten cinsten. NE OLACAK BU METLIFE’IN çimleri diyerek haykırıp umarız ki milyarder takım sahipleri şu konuya el atar.

Kamu Spotu: Milyon dolar kontratlar ve sürüsüne bereket draft seçimleri verip oyun kurucu almayınız.

“Her şey bir QB için” mantığıyla hareket eden son takımlardan olan Denver Broncos, daha çok değil iki off-sezon önce, varını yokunu ortaya koyduğu Russell Wilson’u bu sene sezon bitmeden yedeğe çekmesi ve çok büyük ihtimalle de takımdan kesecek olması, “O işler öyle kolay olmuyormuş” dedirten süreçlerden birine tanıklık etmemize neden oldu. Hadi draft seçim haklarını geçtik diyelim, o kontrat ne öyle? 5 yıl 242 milyon dolar… Neyse geçti gitti diyelim ve lafı uzatmayalım ancak artık elit seviyesine henüz ulaşmamış, ya da ulaştığı kimiler tarafından kabul edilen kimiler tarafından ise tartışılan isimlere bu kadar büyük yatırımlar yapmasak mı? Belki de Broncos bu konuda bir milat olur. Yani öyle düşünelim, öyle olsun.

Taylor Swift’in maçları işgal etmesi

Şu konuya da açıklık getirmezsek olmaz sanki. Özellikle 2023 sezonunu Taylor Swift-Travis Kelce birlikteliği ile hatırlayacağımız kesin ve maçları yayınlayan kanalların yıldız şarkıcıyı göstermek için ayrı bir çaba sarf ettiğini de unutmamak lazım. Eee tabi yani her şey reklam; Taylor Swift gibi değil Amerika’nın küresel çapta en büyük figüründen bahsediyoruz. Dünya turuna çıkıp konserleri hınca hınç dolan, müzik platformlarında milyarlarca dinlenen ve tek bir hareketi ile sosyal medyada milyonlarca etkileşim alan ismi NFL’de yakalamış bir kere bırakır mı? Bırakmadı zaten. Şüphesiz işin matematiğine bakıldığında en basitinden Super Bowl’da bile toplam ekrana gelme süresi maçın tamamının yüzde çok ufağı. Her ne kadar bazı kesimler için “Yeter, bizi sal artık Taylor Swift” dese de kendisinin reklam değerleri ve izlenme açısından lige katkısı Chicago Bears’tan fazla. (Bunu beklemiyordunuz değil mi?) Yani Pittsburgh Steelers’ın Mitch Trubisky ile playoff mücadelesini izleyeceğime Taylor Swift izlemeyi yeğlerim.

Kardeşim, Tom Brady ve Peyton Manning’in yardımcı koçlarını head koç yapmayın.

Başlık gayet ne değil mi? Nitekim bu yoldaki son kurban Las Vegas Raiders olurken, Josh McDaniels’i, bir önceki head koçluk marifetlerinin başarısız olmasına rağmen ikinci şansı veren ekip olmuştu. Şahsi düşüncem Jimmy G’yi oyun kurucu olarak getirip üç yıl 72 milyonu verdikten sonra biraz olmayacağı belli gibiydi ama… Sonucun hüsran olması dışında McDaniels’in gidişi sonrası takım toplantılarının hangi havada yapıldığı, oyuncularının düşük motivasyonu ve takım içi iletişimin olmaması Raiders organizasyonunun ne kadar dağınık olduğunu gösterir derecedeydi. Sonrasında gelen Antonio Pierce ile toparlanma süreci ve kendisinin geçici head koçluktan terfi ettirilmesi ise yanlıştan çabuk dönülmesine vesile oldu. İşte bu noktada bu lige umarız bir mesaj olur da artık şu büyük oyuncuların koçlarını takımın başına head koç olarak getirmenin doğrudan bir çözüm olmayacağı anlaşılır. “Head koçluk müessesinin playbook’tan öte bir şey olduğunu burada anlattırmayın kardeşim şimdi” deyip ufaktan atarımızı da yapalım ki sonra vay ben duymadım vay ben görmedim olmasın. Yani son zamanlardaki genç koçların sayısının artmasıyla birlikte ligde de yenilikçi isimler izlemek saha içindeki oyun çeşitliliğini de arttırırken işleri daha keyifli hale getirebilirler.

Taze head koçlar ve ikinci şanslar

Yeni head koçlar diyerek buradan mükemmel bir geçişle bu sene ligdeki koordinatör performanslarını ve bir üst mevkiye terfi konularını konuşabiliriz gibi geliyor. Nitekim ilk defa head koçluk deneyimine hazırlanan isimlerin koordinatörlük dönemlerinde başarılarıyla gelecek sezona da şimdiden heyecan kattıkları söylenebilir. Bunun en akılda kalır örnekleri Mike McDonald, Dave Canales ve Brian Callahan öne çıkan adaylar. Her üç isim de gerçekten güzel işlere imza atarken oyuna kattıklarının yanında, bireysel anlamda da birlikte çalıştıkları oyuncuların performanslarını arttırmalarıyla takımlarına katkı sağladılar. Nitekim Dan Quinn ve Jim Harbaugh gibi Super Bowl oynamış koçların ikinci şanslarına da tanık edeceğiz ancak kendimce ilk kez head koç olan çalıştırıcıların takımlarını yakından takip etmek daha çok heyecan barındırıyor.

“Hocam tuttu diyorum neyi görmüyorsun? Ya bırak Allah aşkına.” Verilmeyen holdingler ve hakem kararları

Az biraz da böyle saha dışı yapsak nasıl olur? Çok uzatmadan şu hakem konusuna da değinelim herkesin gönlü olsun. Evet, bu seneki belki konuların kimileri için gündem maddesi hakemlerin verdiği veya vermediği kararlardı. Her sporda olduğu gibi yine hakemler üzerinden bir maçı okuma işi ön planda olsa da en azından NFL için ligin genelinde bunun az olduğunu söylenebilir. Lakin şu holding yani tutma konusunda net bir standardın olmaması bazen kör göze parmak durumlarını oluşturabiliyor. Her ne kadar akıllarda Super Bowl’daki pozisyonlar gelse de normal sezondaki maçları da es geçmemek gerekiyor. Örneğin Miami Dolphins-Philadelphia Eagles maçında Eagles aleyhine hiç bayrak çıkmaması ve Eagles’in ceza almadan maçı bitirmesi…(BU LİG MIAMI DOLPHINS’E KARŞI OYNANAN BİR OYUNDUR). En azından şunu umut edelim ki öncelikle bu holding cezasının 10 yard gibi ağır bir ceza yardından düşürülüp ardından belli standarda bağlanması bizleri mutlu edecektir.

Tom Brady’siz ilk sezonumuz. Keyif aldık mı?

Ne yani, GOAT’a değinmeyeceğimizi mi sandınız? Tabii ki de olmaz. Nitekim bu sezon Tom Brady’nin emeklilik kararı sonrası kendisinin sahada olmadığı ilk sezondu. Nasıldı diye sorarsanız, kâğıt üzerinde “biri bitti, biri başladı” gibi Mahomes’un sahneye çıkışını izlemekten dolayı biraz göz ardı edildi. Nitekim Brady’nin oyun görüşünü, kritik anlarda o yaşına rağmen yaptığı işleri ve maç önü hırslı hallerini görmemek bendenizi biraz üzdü. Doymadınız mı 20 sene görmeye demek de doğrudur tabi ama böyle karakterlerde dünyaya ara sıra uğradığından dolayı bulunduğu dönemi ucundan kıyısından yakalamak keyifli olabiliyor. Şayet Brady’i yakından takip edenlerin yaptığı podcast’i dinlediğini de varsayıyorum ki aslında kendisi yine bir şekilde işin içindeydi. Öyle ki CJ Stroud ile yaptığı bölümde, genç oyuncunun yaz döneminde Brady ile hem saha içi hem de saha dışı mental olarak çalıştığını da hatırlayacaktır. Özellikle yeni nesil oyun kurucular için bu adam tam bir veli nimet. Nemalanın da biz de şöyle güzel QB performansı izleyelim.

Sezon içerisinde yayınlanan “Hard Knocks: Miami Dolphins in Season” nasıldı?

NFL’in sezon başındaki ve sonundaki içeriklerinin yanında bir de sezon içerisinde de normal sezon oynanırken başlatılan Hard Knocks’un bu seneki konuğu Miami Dolphins’ti. Benim de Dolphins’li olmamdan dolayı yakinen takip ettiğim Hard Knocks, en azından sezon içinde yapılanlar arasında en iyisi olduğunu söyleyebilirim. Tabii ki bu düşünceyi takımı tuttuğum için söylemiyorum (Hayır takımı tuttuğum için) ancak turkuaz beyazlı ekibin sezon gidişatını da göz önünde bulundurduğumuzda cuk diye oturan bir seçim oldu. Bireysel performanslar, sakatlanan oyuncular, sakatlanan oyuncular yerine takımda yer bulan oyuncuların bir sonraki maçtaki büyük etkileri, koç ekibi, kulüp çalışanları ve Mike McDaniel… Bunlar şu an aklıma ilk gelen detaylar. Ancak saha içindeki başarılı olan karakterlerin takım içindeki etkisi ve Tyreek Hill gibi tecrübeli yıldızların takım toplantılarında verdiği tüyolar gibi mevcut serisinin hoşuma giden detaylarından. Off-sezon için içerik arıyorsanız bir göz atın derim.

Asoşeyşın Pirez Kural Kitabi Madde 1: QB dışındaki oyuncular ağzıyla ejderha yakalasa da MVP olamaz. Nokta.  CMC?

Artık buna ne denir bilemiyorum. 2020 Derrick Henry, 2021 Cooper Kupp ve 2023 Christian McCaffrey… bu saydığım isimler bulundukları yakın zamandaki yılların dominant performanslarını gösteren isimlerdi ve gerçekten de sahaya etkileri yadsınamayacak kadar fazlaydı. Bu konuda hem fikiriz diye düşünüyorum. Oyunun kaderini değiştirmeleri, son saniyelerde takımlarını kurtarmaları ve istatistiki anlamda rekor kırmalarıyla “MVP olmak için daha ne yapalım” dedirtip yıl sonunda “hadi hadi gel seni de yılın en iyi hücum oyuncusu yapalım” demeleri büyük haksızlık. Bu sezon özelinde ise CMC’nin 49ers hücumuna kattıkları, üzerinden yönlendirilen oyunlar ve maç kazandıran hareketleriyle MVP olmaması “aman tanrımm” dedirtti. Ancak ödülün karar vericileri olan AP’nin bu seneki oylamasında 50 oyun içinden McCaffrey oy bile alamadı. Aslında aldı. MVP oylaması şu şekilde gerçekleşiyor: oy verme hakkı bulunan 50 kişinin beş oy hakkı bulunuyor. Bu oyların da puanları var. Yani birinci oyları10 puan iken, ikincisi beş, üçüncüsü üç, dördüncüsü iki ve beşincisi ise bir puan olarak sıralanıyor. Bu noktada oy veren 49 kişi 10 puanlık ilk seçimlerini Lamar Jackson’dan yana kullanması zaten Lamar’ı doğrudan ödüle ulaştırıyor. Tüm bu puanlamaları topladığımızda aslında ortaya çıkan tabloda CMC’nin 147 puanla üçüncü sırada yer aldığını görebiliriz. Yine de Dak Prescott’un gerisinde kalması bile CMC’nin bu seneki performansının ne denli göz ardı edildiğinin de göstergesi. Bu adamların hakkını yedirmeyecek bir MVP ödülü isteriz…

Bir efsanenin sonu: Peter King’in emekliliği

NFL’in medya cephesinin önemli isimlerinden olan Peter King, Super Bowl sonrası yazdığı yazıda emekliliğini açıklayarak uzunca ve bolca başarılı kariyerine son noktayı koydu. Eğer içerik okumayı seviyorsanız, King ismini takip etmemek böyle bir isme bir haksızlık olabilir. Her ne kadar yakın dönemde de birçok isim detay yazılarıyla doyurucu içerikler kaleme alsa da Peter King’in özellikle oyuncularla yakınlığı ve bunları yazılarında farklı temalarla ortaya koymasının tadı bir başkaydı. Son derece keyifli ve uzun yazılarla yıllardır medyanın içinde olan Peter King’in yokluğu ciddi şekilde hissedilecektir. Her şey için teşekkürler “KRAL”.