Austin, Texas’da, 05 Temmuz 2012 tarihinde yapılan IFAF Kongresi alınan IFAF – Avrupa kararı sonrasında yaşananlar ve muhtemel yaşanacaklar bu yazımızın konusu olacak.
IFAF Kongresi öncesi alınacak bu karardan haberi olan EFAF Yönetimi son bir çaba ile tüm EFAF üyesi ülkelere 03 Temmuz 2012 tarihinde gönderdiği bir mail ile bunun kabul edilmemesini, bu yapılmakta olanların Avrupa Amerikan Futbolunun gelişmesini ve kurumsal yapısını baltalayacağı, kongreye mutlaka katılınmasını ve karşı oy kullanılmasını istedi.
Ancak, EFAF’ın uğraşına rağmen kongreye Avrupa’dan katılım çok az oldu. Toplam 64 IFAF üyesinin 33 tanesi kongreye katıldı ve katılımcıların 16 tanesi EFAF üyesi Avrupa ülkesiydi. İşin ilginç yanı bu kongrede Türkiye temsil edildi ve Türkiye’yi temsil eden, camiadan kimsenin haberdar olmadığı, hiçbir kimsenin tanımadığı “Osman“ isimli, soyadı bile IFAF tutanaklarında bulunmayan birisiydi. Sonuç olarak IFAF hedeflediği kararları aldı.
Bu karar sonrasında EFAF kendi sitesinden bu konuda bir açıklama yayınladı. Bu açıklamaya göre;
EFAF, IFAF Kongresinde alınan kararların kendi onayı olmadan alındığını, katılan üyelerden yalnızca 31 tanesinin oy verme hakkı olduğunu, salt çoğunluğun olmaması sebebi ile kararların hükümsüz olduğu ve bu konuda gerekli kanuni girişimlerin yapıldığını belirtti.
Alınan bu kararların EFAF çoğunluğu tarafından alınmaması sebebi ile EFAF’ı hükümsüz kılmayacağı, EFAF’ın görevine devam etmekte olduğunu ve IFAF Avrupa Yönetiminin istemesi halinde EFAF Yönetim Kurulu ile irtibata geçebileceğini, görüşmeye açık olduklarını belirtti. EFAF’ın halen Avrupa Amerikan futbolu yönetim mercii olduğunu, bu sebeple Avrupa’da yapılacak uluslararası karşılaşma ve kupalarda EFAF’ın halen tek yetkili olduğu iddia edildi.
Bu yazıya baktığımızda EFAF’ın yeni oluşuma şiddetle karşı çıktığını, tek yetkilinin kendileri olduğunu, kupaları kendilerinin düzenleyeceğini iddia ettiğini, Kongrede alınan kararların salt çoğunluk olmaması sebebi ile geçersiz olduğunu ve IFAF’la görüşmeye açık olduğunu anlıyoruz.
EFAF tarafından baktığımızda büyük bir savaş yaşandığını ve EFAF Yönetimini EFAF Kongresinde ele geçiremeyen bazı çevrelerin, IFAF vasıtası ile üstten inme bir şekilde ele geçirmeye çalıştığını görmekteyiz.
Peki durum böyle mi? Bir kere EFAF Yönetiminde olduğu halde, IFAF Avrupa Yönetiminde de olduğunu bildiğimiz 2 kişi var. Bu kişiler EFAF Birinci Asbaşkanı Roope Noronen ve EFAF Asbaşkanı Michael Eschlböck. Aldığım bilgiler bu kişilerin EFAF Yönetimine bir daha katılmayacakları ve yönetiminden ayrılacakları yönünde. Bu kişilerin EFAF ile ilişkilerini keseceklerini biliyoruz, ki bu EFAF Yönetime ciddi bir darbe vuracaktır.
IFAF Avrupa yönetiminde olan kişilerin EFAF ile ilişkilerini kesmesi demek, EFAF Yönetim kurulunun Baş Asbaşkanı ile asbaşkanın ayrılması ve Avusturya, Fransa ve İngiltere gibi Almanya’dan sonra Avrupa Amerikan Futbolunda söz sahibi ülkelerin EFAF’dan desteğini çekmesi demektir.
Yani ilk yazımda yazdığım gibi EFAF Yönetimi IFAF – Avrupa Yönetimi içerisinde değil. Avrupa Amerikan Futbolunda ciddi bir yol ayrımı var. Avrupa Amerikan Futbolu iki parçaya ayrılmış ve bu iki parçadan biri olan Almanya hızla yalnız kalmakta. Zira IFAF – Avrupa Yönetimine baktığımızda Avrupa Amerikan Futbolunun Almanya dışında tüm etkin faktörlerinin IFAF – Avrupa safına geçtiğini görmekteyiz.
Burada bütün kozların IFAF lehine geçtiğini düşünebilirsiniz. Ancak, EFAF Cuma günü itibari ile kongreye itiraz etmek için mahkemeye başvurdu. İşte bu hiçbir yerde bulamayacağınız bir bilgi. Yani bu kongrede alınan kararlar birçok sonuca gebe gözükmekte.
EFAF, IFAF’ın aldığı bu karar ile pes edip bu işin peşini bırakmayacaktır. Bu da Mart 2013’e kadar birçok yeni gelişme yaşayacağımızın göstergesi.
Bu işin sonuçları ne olur derseniz, bunun cevabını Mart 2013 de yapılacak EFAF Kongresine kadar alamayız. Zira mevcut EFAF Yönetim Kurulu parçalara ayrılmış olsa da arkasına Avrupa Amerikan Futbolunun en kuvvetli ülkelerinden Almanya’yı alarak bu tarihe kadar çalışacak ve 2 başlılığı destekleyecektir. Bu tarihte yapılacak Kongrede Rober Huber yeniden EFAF başkanı seçilir ise işte o zaman Avrupa Amerikan Futbolu tamamı ile iki parçaya ayrılır. Ancak, başkan seçilmez ise muhtemelen IFAF – EFAF ilişkilerinde normalleşme ve işbirliği süreci başlar.
Peki TBSF’nin bu dönemde ne yapması lazım? Öncelikle yapılması gerekeni kaçırdık. Bu karmaşık dönemde IFAF – Avrupa Yönetiminde yer almamız lazımken bu imkanı kaçırdık. Hatta, yedek üyeliklerde bile olabilirdik ki, bu bize bir sonra ki dönemde Yönetim Kurulunun yolunu açabilirdi.
Şuan için bu seçimlerden geriye kalan Teknik Kurul delegelikleridir. IFAF – Avrupa daha teknik kurul delegeliklerini seçmedi. EFAF da ise bazı teknik ve hakem kurulu üyelikleri boşaldı. TBSF’nin çok acilen EFAF veya IFAF – Avrupa ile irtibata geçip, EFAF veya IFAF – Avrupa Teknik Kurul ve IFAF – Avrupa Hakem Komitesine, kişiler ve isimler hiç önemli olmadan gerçekten Türkiye’yi temsil edebilecek birer üye vermesi lazım. Bu üyelikler uzun vadede Türkiye’nin tanınması ve IFAF Yönetimlerinde söz sahibi olmasın için çok yararlı olacaktır. Ayrıca, bu kişilerin kurullarda olması, Türkiye’nin Genel Kuruldan Genel Kurula yılda bir kere hatırlanmasının, bilgi almasının önüne geçerek bilgi sürekliliğini sağlayacak ve gerektiğinde lobi faaliyeti yapabilecek düzeye getirecektir.
Amerikan Futbolunun bir takım oyunu olduğu gibi, Federasyon işleri de bir takım oyunudur. Federasyon içinde iyi bir takım kuran federasyonlar, uzun süreli ve stabil başarıları yakalarlar. Bu sebeple, federasyonların her türlü ortamda kendisini temsil edebilecek ve ilgili kurullara verebileceği adamları olması gerekir.
Şuan için baktığımızda, TBSF bu yapıyı oluşturamamıştır. Dünya Amerikan Futbolu için bu kadar önemli bir toplantıda, Türkiye’yi temsilen, kimsenin tanımadığı, kimseyi tanımayan, Amerikan Futbolu camiasından olmayan, yalnızca adının “Osman” olduğu bir kişinin gönderilmiş olması camiamız adına son derece üzücü ve bir o kadar da düşündürücüdür.
Bu sebeple, çok acilen Amerikan Futbolu Kulüpler Birliğinin oluşturulması gerekmektedir. Türk Amerikan Futbolunun günümüzdeki durumunda Kulüpler Birliğinin, Türk Amerikan Futbolunun geleceği ile alakalı kararları alıp, Türk Amerikan Futbolu’nun kısa ve uzun vadeli kararlarının kimsenin tanımadığı, camiadan olmayan “Osman”ların elinden alıp, TBSF’ye bir yol haritası sunması ve hatta kendi içinden bu IFAF – Avrupa Kurulları için adaylar belirleyip, bu mevcut kimin Türk Amerikan Futbolunu yönettiğinin belirsiz olduğu durumu düzeltmesi gerekmektedir.
Gelecek hafta yazımız, dönemin popüler konusu Amerikan Futbolu ve Olimpiyatlar olacaktır. Görüşmek üzere…