Yeni sezonun ilk Miami Dolphins yazısından herkese merhaba saygıdeğer NFLTR okurları. Bilindik üzere turkuaz beyazlı takım yıllar sonra tekrardan playoff adayı takımlardan biri olarak sezona giriş yaptı. Lakin gidişat playoff takımından çok “Bu senede hüsran” takımına dönüş için sadece üç haftalık bir süreç yetti. Nitekim alınan mağlubiyetlerden öte bu mağlubiyetlerin şekli gelecek adına “spoiler” olabilecek durumlar oluşturduğu söylenebilir. Bu satırların sahibi bendeniz ise ilk haftalarda yazamamamın da tesiriyle detaylıdan hallice üç maçlık bir inceleme ile karşınızdayım.
Oynanan iki maçtan çok kısa bir özet alacak olursak, açılış haftasını Patriots deplasmanında yapan Dolphins, rakibinin yeni bir ekip olmasını da fırsat bilerek maçtan galibiyetle ayrıldı. Tua Tagovailoa’nın bir TD koşusu ve bir TD pasıyla oynadığı maçta savunma yine ön plana çıkarken Tua’da zaman zaman sıkıntı yaşadığı gözüktü. İkinci maç olan Bills maçı ise kelimenin tam anlamıyla bir hezimetti. Savunmanın daha maçın başından TD’lere izin vermesi ve hücumun sahaya sanki “Bir arkadaşa bakıp çıkacağım” diyenler gibi son derece verimsiz olması en temel manada mağlubiyetin nedenleriydi. Tabii bu kötü oyuna Tua’nın sakatlığı ve sakatlar listesine gönderilmesi eklenince de başta Raiders maçı olmak üzere sezonun geri kalanı içinde işler değişti.
Jacoby Brissett’in starter olarak başladığı Raiders maçı ise beklenenden daha iyi başladı Florida ekibi adına. İlk çeyreğin ortalarında gelen Elandon Roberts’in pick six’i takımın savunmada en az bir turnover yapma serisini uzatırken adeta maça önde başlanmasına vesile oldu. Peşi sıra gelen rakip hücumun durdurulmasına karşılık bu sefer Malcolm Brown 24 yardlık koşu TD’si yapınca acaba mı dedirtti. Nitekim oyunun geri kalan bölümünde hücumda verilen çok yanlış kararlar ve Brissett’in verimsiz oyunu takımı bir arpa boyu ilerletemezken, savunmada bir türlü durdurulamayan koşular ve uzun pas oyunları son çeyreğe girilirken farkın çift haneli olmasına neden oldu. Buna rağmen toparlanmayı bilen Dolphins, son çeyrekte iyi bir oyun ortaya koyarak maçı uzatmaya götürecek gücü kendisinde buldu. Fakat uzatmalarda yeniden ilk yarıdaki oyununa döndü ve Raiders’a son saniyede alan golü fırsatı vererek maçtan mağlup ayrıldı.
Hücumla ilgili başlamadan önce bu yeni “İki Ofansif Koordinatör” hakkında iki kelam etmek gerekirse, pek işe yarayacak bir sistem olarak gözükmüyor. Özellikle Raiders’in safety ile sayı bulduğu pozisyonda yapılan playcalling, belki de lig tarihindeki en kötü oyunlar arasında kendisine yer bulabilir. Bu manada iki hücum koordinatörü olması ne yazık ki eldeki malzemeden yüksek verimli alma konusunda pek işe yaradığı söylenemez.
Tekrardan hücuma dönecek olursak Jacoby Brissett’in maç boyunca en iyi yaptığı şey line arkasında başta Devante Parker ve Jaylen Waddle’a attığı paslar oldu ki son çeyrekteki bulunan sayıda bu pasların etkisi büyüktü. Öte yandan cep çöktüğünde koşup yard almasıyla bu kısa pas oyunlarını destekledi. Lakin uzun pas oyunlarının yapıldığı playcalling’lerde pas opsiyonlarını değerlendirmede ciddi sorunlar yaşayan Brissett, birçok pozisyonda sahayı taramak konusunda bir hayli geç kaldı ve saçma sapan işlere imza attı. Bununla birlikte pas tutma yeteneği olan Myles Gaskin’i de checkdown veya screen paslarda bir türlü bulamaması da hücumda işleri tekdüze bir sisteme indirgedi.
Devante Parker, sezon başından beri kısa yardların bir numaralı hedefi olurken bu görevde de fena işlere imza atmadı değil ama yine de Parker’ı böyle kullanmak hücumuda bir hayli sıradanlaştırdığı da bir gerçek. Birinci turdan seçilen Jaylen Waddle ise ilk üç maçta da arka alanda istediği alanları bir türlü bulamazken kısa yardlarda hızından yararlanılan bir oyuncuya dönüşmüş gibi duruyor. Benzer şekilde uzun paslardaki başarısıyla bilinen Will Fuller’da halen istediği oyunları yakalayabilmiş değil. Preston Williams’ın sakatlığı devam ederken Albert Wilson, Jakeem Grant ve Mack Hollins gibi receiverlar vasatı aşamayan performanslarda kaldılar. Lakin kontrat yılında olan Mike Gesicki, ilk iki maçında istediği topları alamamasına karşın Raiders maçında Brisset’in favori hedefi haline geldi ve 12 pastan 10 tanesini yakalamayı başardı. Özellikle Gesicki’nin Dolphins hücumuna kattığı esneklik takımın en büyük ihtiyaçlarından birisi gibi gözüküyor. Koşu da ise Myles Gaskin ana top taşıyıcısı olurken hücum hattından istediği boşlukları elde edememesi ve ekstra yaptığı iş olan checkdown paslarda top tutamaması ilk üç maçta hücuma pek bir şey katamamasına neden oldu.
Tabii bir de hücumdan bahsediyorsak en sıkıntılı yer olan hücum hattı var ki aslında onların performansı neredeyse doğrudan hücumun verimini etkiliyor desek yanılmış olmayız. Lakin son derece uyumsuz olan hücum hattı ne koşu blokları açma ne de pas korumasında güvenilir bir ekip değil. Sol tackle Austin Jackson, Bills karşısında kötü bir görüntü çizse de Raiders maçında toparlanmış gözüktü. Nitekim yanında oynayan sol gardın sürekli değişmesi de bir bakıma bir türlü ritim bulunamamasına neden oldu. Öte yandan takımın tecrübeli isimlerinden Jesse Davis’in kötü formu ise dillere destan. Özellikle Bills maçında yaptığı büyük hata Tua’nın kaburgalarına mâl olurken gard olarak oynadığı Raiders maçında da adam kaçırmaktan öteye geçmedi. Davis’in kötü performansından dolayı sağ tackle’a geçen Liam Eichenberg ise henüz çaylak olmasının sıkıntılarını yaşıyor.
Savunma kısmında ise turnover serisinin devam etmesi güzel bir durum. Ancak linebacker hattındaki sıkıntılar, kaçan tacklelar ve pas oyunlarında nickelbacklerin savunması bu sezon özelinde Flores’in savunmasının dengesini bozan durumlar olduğu söylenebilir. Jaleen Philips’in gelmesiyle birlikte ön alanda genellikle üç defansif lineman oynatan koç Flores, Philips’in yanına diğer bir outside linebacker Andrew Van Ginkel’i ekleyerek şu üç hafta boyunca pass rushta farklı formasyonlar denedi. Patriots maçında bunun meyvesini alsa da Josh Allen ve Derek Carr gibi topu elinden hızlı çıkarabilen ve oyun bilgisi daha iyi olan oyun kuruculara karşı planlar tam manasıyla tutmadı. Nitekim ön alana destek olarak muhakkak bir secondary oyuncusunu da savunmada line arkasına atan Dolphins’te Eric Rowe ve Brandon Jones bu görevi üstelenen oyuncular oldular. Lakin Flores’in bu tarz bir savunma şemasını sık sık tercih etmesi line arkasını iyice takımın zayıf karnına dönüştürdü. Koşu oyunlarda ikinci kademeyi kolay blok yapılabilen bir alan haline getiren bu plan aynı zamanda pas oyunlarında da ideal bir kısa yard hedefi oldu. Bu hususta Jerome Baker’ın da joker gibi gerek ön tarafta gerekse savunmanın farklı bölgelerinde kullanılması middle linebacker Elandon Roberts’ın da tek başına bıraktı ki Roberts tackle konusunda çok kötü olmasa da zaman zaman zorlandığı da gözüktü.
Secondary’de ise Xavien Howard sol; Byron Jones ise sağ cornerback olarak formasyonlarını sürdürdü. Her iki oyuncu Patriots ve Bills maçlarında güzel bir oyun ortaya koysa da Raiders maçında epey bir terlediler. Özellikle Raiders receiver’larının rotalarının sürekli yön değiştirmeye dayalı olması gerek Howard’ın gerekse Jones’un man-to-man coverage’larda oyuncu peşinde koşmasına ve oyun kurucuyu da görememelerine vesile oldu ki özellikle Howard mevzubahis husustan dolayı kariyerinin en kötü maçlarından birisini oynadı. Takımın kanayan yarası olan nickleback için ilk tercih olan Nik Needham, blitzl’er dışında çok verimli coverage yapamaması Bills ve Raiders maçlarında rakip receiver’lara büyük avantaj sağladı. Safety’de ise çaylak Jevon Holland ve tecrübeli Jason McCourty snap paylaşan isimler olurken genellikle Cover-1 oynayan Dolphins’te her yere yetişmeye çalıştılar ancak verimli bir oyun ortaya koyduklarını söylemek zor.
En nihayetinde üç maçtan iki mağlubiyet alan bir de üstüne Tua’yı sakatlığa kurban veren Dolphins’i daha sezon başından zorlu bir süreç bekliyor. Brissett’in hücumu idare ederden bir seviye üste çekmesi kuvvet ve muhtemel savunmanın da verimini etkileyecektir. Nitekim bunu yaparken eldeki malzemeden verim almak konusunda yeni ofansif koordinatörlerin çok umut verdiğini söylemek zor. Öte yandan savunmadaki linebacker’daki eksikler ve son derece dar bir oyuncu havuzunun olması sezon boyunca baş ağrıtacak gibi gözüküyor. Son derece zorlu bir takvimi olan turkuaz beyazlı ekibin ise beş haftanın üçünde dışarıda oynaması da dezavantaj hanesine yazılan durumlardan. Yine de umut ediyoruz ki bu takım bu durumdan kurtulacaktır…