Uykum kaçıyor sevgili okuyucular, uykum kaçıyor. Chargers iki haftadır divison rival’larına kaybediyor. Chiefs maçından sonra yazdığım ilk kısmı birazdan okuyacaksınız. Sonra da Broncos maçı bitince olanları önceden yazdıklarımla karşılaştıracağız. “Olur mu yahu sonradan yazmışsındır?” diyenler Kaan Özaydın’dan bilgiyi teyit ettirebilir.
“Hani Wright gene vasat bir ikinci CB olabilir ama Richard Marshall’ı TAFL’ye getirsen ilk gün kovarlar. Derek Cox’dan sonra ligin en kötü cornerback’i kesinlikle. Zaten herhalde Denver maçında 800 yard ve dokuz TD pasına izin verdiğinde takımdan anında atılır. Şaka bir yana, Chiefs’in bizi yenmek için kullandığı rakip takımın ofansını sahaya sokmama (Üçüncü çeyrekte sadece iki dakikaya yakın süre Rivers ve Chargers ofansı oyundaydı) taktiğini geçen yıl süper uygulamış ve Ryan Mathews önderliğinde maçı çok iyi oynayarak kazanmıştık. Bu yıl Mathews yok ama Branden Oliver var. Özellikle bu maç akıllara zarar kötü oynayan ofansif çizginin Broncos’a karşı en iyi oyununu sergilemesi lazım. Geçen yıl takımın guard Jeromey Clary’e bu kadar ihtiyaç duyacağını söyleseniz San Diego’nun ortasında linç ederlerdi. Şu an San Diego’da üretilen Amerikan standartlarına göre çok üstün biralarından birisini ısmarlarlar. Neyse, Broncos hakkında bu kadar konuşma yeter maça geçelim.
Chiefs, San Diego backup’larını bir field goal farkla yenmeyi başardı. Bunu diyorum çünkü özellikle defansta, ofansif çizgide ve RB pozisyonunda sezon başından beri başımızın etini yiyen sakatlıklar, Brandon Flowers’ın beyin sarsıntısı geçirmesiyle iyice büyüdü ve takım ya aşırı fazla yüklenilen veteranlara ya da practice squad seviyesindeki oyunculara kaldı. Bir de Branden Oliver’a. Ama o da fazla kullanılamadı. Bunu Andy Reid’in bye week’te hazırladığı game plan sayesinde ofansın sahada olmamasına bağlamak mümkün. “Adam çalışıp gelmiş beyler”…”
Yukarıda okuduklarınız Chiefs maçı kaybedildikten sonra yazdıklarımdı. Broncos konusunda yaptığım yorumlara bakalım. (Yazar burada narsisistliğin dibine vurmaya hazırlanıyor)
1) Wes Welker’ı tuttuk, Demaryius Thomas beklediğimden az fark yarattı ama maçın adamı hiç şüphesiz kariyer maçı oynayan ve ilk kez bir maçta birden fazla TD pası yakalayan Emmanuel Sanders’dı. Yani Thomas x2 ve Welker’ı bir yere kadar tuttun da adamlarda bütün Rusya ve Çin’den fazla silah var. İlla ki birisi vuruyor diğerleri tekleyince.
2) CB sorunu gene baş gösterdi. Hem de maçta sakat sakat oynayan rookie first round pick Jason Verrett’in off-season’dan beri başının etini yiyen omuz sakatlığı bu sezon 47.kez nüksetti ve sezonu kapatması ihtimali bile var. Brandon Flowers’ın yokluğunda Richard Marshall eboladan hızlı yayılan bir virüs olduğunu kanıtladı. Şu adamı takımda bir saniye bile daha tutmak ayıp. Philip Rivers bir hafta tackling antrenmanı yapsa CB’de ondan daha faydalı olur. Ne yazık ki şu an abartmıyorum. NFL’in top beş pas defansı iki sakatlıkla gene geçen yılı andırmaya başladı. Defans demişken zaten koşu defansı yok, o yüzden ondan bahsedemiyorum bile. Corey Liuget’a burdan selamlar, bir de koç Pagano’ya İstanbul’dan blitz göndermek istiyorum izninizle, belki four-man-rush görünce gözleri dolan bu mazlum taraftarı fark eder.
3) Koşu oyunu yoktu. Takımda koşu ile ilgili hiçbir şey yok. Ama suç RB’lerin değil fare deliği kadar holedan 12 yaş çocuk boyundaki adam bile geçemez (Branden Oliver bu sensin). Offensive line’a selamlar.
Önceki hafta yaptığım yorumlardan tutmayan yok sanırım. Görünen köy kılavuz istemez arkadaşlar, NFL hakemleri ister. Evet, 35 sayı yediğimiz maçta hakem hatalarından yakınacağım. Bu kadar sakatlık ve Richard Marshall yetmezmiş gibi bir de hakemlere karşı oynadık. Üç tane pozisyon vardı ki maçın kaderini değiştirdi (Broncos’a 14 puan kazandırırken 14 potansiyel Chargers puanını yedi, bir drive Broncos sahasından başlayacaktı). Birincisi ilk yarının sonunda Chargers skoru eşitlemişken kick returnde fumble yapan Broncos, topu kısa saha ile Chargers hücumuna vermişti. Tam da kısa bir two minute drive için yeterli drive vardı. Sahada fumble kararı veren hakemler, gelin görün ki pozisyonu tekrar izledikten sonra bütün twitter alemi tarafından öfkeyle (ve Broncos taraftarı tarafından hayretle) karşılanan bir karar ile tekrar Denver’a verildi. Böyle bir momentum değişikliğinden sonra devre arasına az kalmışken topu Peyton’a verirseniz, sonuç mağlumdur.
İkinci olarak ise maçta çok daha sonra olan Eric Weddle’ın endzonedaki interception’ının Gilchrist’e çalınan hayalet holding penaltısıyla geri alınması.
Üçüncüsü ise Rivers’ın ilk interception’ında topun yere değip değmemesi sorunsalı. Amerika’da Colorado denen bir yer dışında herkesin fikri sanırım bu konuda aynı. Ama sorun şu ki hakemler o sırada Colorado’daydı.
Hakem hatası olmayıp da maçı etkileyen diğer faktör Eric Weddle’ın fumbleını hiçbir Chargers oyuncusunun yakalayamamasıydı. Wes Welker’ın maçtaki tek pozitif hareketi o fumbleın üstüne yatması olabilir.
Chargers Kaybetmiş Gibi Yansıtılıyor
Önceki hafta verdiğim algı operasyonu sözünü tutuyorum. NFL önümüzdeki iki yıl içerisinde Los Angeles’a bir franchise götürmeyi düşünüyor. Önceki yıl bu Londra’ya açılma fikri nedeniyle geri planda kalmıştı fakat bu sezon daha önce LA’de boy göstermiş üç takım olan Chargers, Raiders veya Rams’den bir veya ikisinin şehre yerleşebileceği konuşulmaya başlandı. Sorun şurada; Chargers şu an güney Kaliforniya’da bulunan tek franchise ve takımın sahibi olan Alex Spanos takımı San Diego’da tutmaya oldukça kararlı ama LA’e gidecek bir takım Chargers için büyük bir sıkıntı demek. Burada biraz yavaşlamak istiyorum.
Chargers 1967 yılından beri Qualcomm Stadyumunda maçlarını oynuyor ve burası NFL standartlarına göre oldukça geri kalmış durumda. Oyuncuların preseason’da San Francisco 49ers’ın yeni yapılan Levi’s Stadyumunda oynadıkları maç sonrası deplasman takım soyunma odasının modernliğini çok beğendiği ve öyle bir soyunma odaları olsa çok mutlu olacaklarını söyledikleri bir gerçek. Fakat sorun şu ki San Diego şehri şu an yeni bir stat yapabilecek bütçeyi elinde bulundurmuyor. 800 milyon dolarlık bir proje hali hazırda bulunmakta, ve her sene vali yoklanıyor. Chargers stadyum projesi kabul edilirse 1 Aralık – 1 Mart tarihleri arasında Qualcomm stadyumundan ayrılabileceklerini bildirebiliyorlar. Yani takımı bağlayan bir sözleşme var, fakat 2007’den beri her sene bir yıl uzatılarak gidiyor. Şu anda Chargers’ın elindeki en büyük koz “Baba gözünüzün yaşına bakmayız Los Angeles’a gideriz hayırdır yani?” blöfü. Ama şehir bunu yemeyebilir çünkü yıllardır yeni bir stat istendiğini fakat nolursa olsun takımı San Diego’da tutmak istendiğini Spanos ailesi dile getiriyor. Gelelim diğer takımlara…
Raiders son 10 yılda ligin en başarısız takımlarından birisi olarak gözüküyor. Belki de Los Angeles’a taşınmak en çok Bay Area’da her yıl playoff gören 49ers’ın yanında ezildikerinden onlara yarar. Tabi bunu istemediğimizden Chargers organizasyonu da bu harekete karşı çıkıyor. Ayrıca Chargers güney Kaliforniya’da marketini son yıllarda iyice büyüttü ve gelirlerinin %30’u Los Angeles’dan geliyor. Oraya gelen bir takım finanslarına darbe vurabilir.
Rams NFC West grubunun en zayıf halkası olarak duruyor. Bana göre eğer iki takım Los Angeles’a gidecekse ikincisi Rams’dir, birincisi Raiders. Oradaki denemelerinde pek taraftar desteği yakalayamayan üç franchise dışında Florida’nın evlatlık çocuğu konumundaki Jags belki LA’in yeni yüzü olabilir. Fakat burada da kötü reklam işin içine giriyor. Jags taraftarlarına ayıp olmasın ama “Koskoca Los Angeles’a vere vere vasat Jags’i mi verdiniz?” demez mi 16 şampiyonluk gören Lakers (beş tanesi Minneapolis’te), altı kez şampiyon olan Dodgers (bir tanesi Brooklyn’de), dört kez MLS’i kazanan Galaxy, iki kez Stanley Cup şampiyonluğu yaşayan Kings ve birer kez şampiyon olan Ducks / Angles taraftarları? Amerika’nın spor tarihinde en başarılı dördüncü kenti (merak edenlere, üçüncü Chicago, ikinci Boston ve birinci New York) kendisine başarılı bir franchise istemez mi?
Unutmadınız değil mi Jamaal Charles’ı, Emmanuel Sanders’ı, leş Chargers performansını? Ben de unuttum desem yalan olur. Umarım haftaya bye week öncesi Chargers için sezonun ilk saat sekiz maçında (TSİ) Dolphins karşısında şom ağzımla başlayan mağlubiyet serisini sonlandırırız, kendimi kandırmam gerekmeyen bir yazıyla karşınızda olurum. Son olarak Jahleel Addae’nin stingerları konusuna ayrı bir yazı yazmam lazım, çünkü takıma olan sinirimi bir maç analizinin içine sığdırmam mümkün değil. En kısa sürede görüşmek üzere.