Boise Eyalet Üniversitesi ve Oklahoma Üniversitesi arasında oynanan BCS Fiesta Kupası bana bu spora niye aşık olduğumu bir kez daha hatırlattı. Maçı canlı izlemedim ama özellikle her zaman gezdiğim sitelere de bakmadım, olayın büyüsünü bozmamak niyetiyle. Dün akşama kısmetmiş, önce Louisiana Eyalet Üniversitesi ile Notre Dame Üniversitesi arasındaki karşılaşmanın sonunu izledim, sonrasında da Fiesta Kupası’nın başlayacağını görünce hemen arabaya atlayıp erzak almaya gittim. Ayıptır söylemesi, öncelikle Amerika’yı arayıp ablamdan bana New England bölgesine özgü olan Sam Adams (http://www.samueladams.com) birasından bir altılı göndermesini istedim ama kabul etmeyince dolaptaki Efes’lere gözü diktim. Burak (Korkmaz) ve Ayhan’a (Yavuzalp) çok teşekkür ederim bu arada, en son NFL maçı izleme organizasyonumuz için getirdikleri biralardan kalanları bıraktıkları için.

Öncelikle biraz bilgi vermekte fayda var. Boise Eyalet Üniversitesi Bronco’ları, Batı Atlantik Konferansı’nda sezonu 13-0 (konferansında yaptığı karşılaşmalarda 8-0) bitirerek NCAA’de 9. sıraya ulaştı. Oklahoma Üniversitesi Sooner’ları ise Big 12 Konferansı’nın Güney Grubu’nda sezonu 11-3 (konferansında yaptığı karşılaşmalarda 7-1) bitirerek NCAA’de 7. oldu. Boise sezon içerisinde karşılaştığı rakiplerin kolay takımlar olarak nitelendirilmesi ve sezonun 6. haftasında köprücük kemiğini kıran OU oyuncusu Adrian “All Day” Peterson’ın bu maçta sahaları dönecek olması dolayısıyla maça girerken favori Oklahoma’ydı. Hatta çoğu kişi daha da ileri giderek karşılaşmayı her küçük takım büyük takım mücadelesinde ortaya çıkan İncil’deki ‘David ve Goliath’ hikayesi benzetmesine dönüştürmüştü. Maçtan önce Fox’un yorumcuları da sürekli “bakalım küçük köpek büyük köpeklerle koşabilecek mi” dediler.

Gelelim maça. Maça topla başlayan Oklahoma, ilk serisinde tam olarak 3 hak oynayıp çıkmasada yine de 5 oyunda 1 ilk hak (first down) ve sadece 14 yard alınca degaj (punt) yapmak zorunda kaldı. Boise ise ilk serisinde topu yavaş ama istikrarlı ilerletiyor derken bir anda 49 yardlık bir pas oyunu sonucunda gelen sayıyla başta Oklahoma olmak üzere tribünlerde ve televizyon başındaki Sooners taraftarlarına soğuk duş etkisi yarattı. 3 dakika 31 saniyede 4 ilk hak alarak 72 yard ilerleyen Boise hücumu, skor tahtasını OU alehine değiştirdi: 7-0.

İkinci serisinde maça ortak olmak amacıyla çıkan OU hücumu, Boise savunmasının baskısına dayanamadı ve oyun kurucusu Thompson ilk oyunda 3 yard geride indirilirken topu düşürerek kendi 9 yard çizgisinde Boise’ye kazandırdı. Herkesin şaşkın bakışları arasında Johnson’ın bacaklarıyla iki oyunda topu kale bölgesine sokan Boise, favori Oklahoma karşısında aradaki farkı 14’e çıkarmış oldu. Herkesin beklediği tek taraflı karşılaşma daha ilk çeyrekte belirginleşmeye başlamıştı ama kimsenin beklemediği tarafın üstünlüğüyle.

Oklahoma Boise’nin ikinci sayısından sonra kimin büyük köpek olduğunu hatırlamış olacak ki üçüncü serisinde hücumu topu maçta ilk defa istikrarlı bir şekilde ilerleterek 6 dakika 34 saniye süren 15 oyunda 6 ilk hak ve 82 yard kazanarak 7 yardlık bir pas oyunu sonucunda Johnson’la kale bölgesine girmeyi başardı. Oyunu başlatan vuruş ile birlikte ilk çeyrek Boise’nin 14-7 üstünlüğüyle sona erdi.

İkinci çeyreğin başında başarılı bir hücum sergilemeyen BSU, 37 yard ilerletmesine rağmen topu sonunda degajla karşı takıma vermek zorunda kaldı. Topu kendi 15 yard çizgisinde teslim alan OU, bir önceki serisinin verdiği ivmeyle tekrar yola koyulup 6 oyunla 53 yard alarak Boise’nin 32 yard çizgisine kadar geldi. Bir sonraki oyunda Thompson’ın pası kale bölgesinin hemen içinde rota koşan OU oyuncusundan önce BSU’lu Tadman tarafından yakalandı ve kale bölgesinde indirilerek Boise hücumuna topu kendi 20 yard çizgisinden başlatma olanağını tanıdı. Maalesef Boise hücumu sadece üç yard ilerleyerek bundan faydalanamadı ve yine topu Oklahoma’ya degajla vermek zorunda kaldı.

Boise’nin başarısız serisinden sonra topu orta sahaya çok yakın bir noktadan serisine başlayan OU, saha avantajından faydalanarak oyuna denge getirmek istiyordu. İlk oyununda Patrick’in 30 yardlık koşusuyla Boise’nin 22 yard çizgisine kadar gelen Oklahoma, sonraki iki oyunda Peterson’ın koşularıyla 8 yard alarak serisine 3. hakkında 2 yard kazanarak devam edebilecek duruma geldi. Serinin başında başarılı bir koşu yapan Patrick, bu 3. hak denemesinde ise çizgide indirilerek OU’nun 4. hak denemesi yapma olasılığını da ortadan kaldırmış oldu. Başarılı bir kale isabeti (field goal) aradaki farkı biraz daha azalttı: 14-10.

Boise hücumu maçın ilk çeyreğindeki halinden çok uzak bir görüntü sergileyerek üst üste ikinci serisinde 3 hakta başarılı olamazken ayrıca üst üste üçüncü serisini de sayısız tamamlamış oldu. Ama maç boyunca şahane bir oyun disiplini gösteren BSU degajcısı Stringer yine mükemmel bir vuruşla topu kendi kale bölgesinin içinden Oklahoma’nın 35 yard çizgisine ulaştırdı ve OU special teams’e verilen ceza sonrasında Oklahoma oyuna kendi 25 yard çizgisinden başladı. Bir başarılı ve iki başarısız pas denemesi sonrasında maçta ilk defa öne geçme şansını başka bir seriye bırakan OU, topu degajla BSU’ya teslim etti.

İlk yarının bitimine 2 dakika 5 saniye kala topu devralan Boise, iki dakika çalışmasıyla sayıya ulaşarak ilk yarıyı farklı bir şekilde önde bitirmeyi umuyordu. BSU oyun kurucusu Zabransky’nin 18 ve 9 yardlık iki pasının yanı sıra 16 yardlık koşusuyla birlikte takımını Oklahoma’nın 32 yard çizgisine kadar getirdi. Takip eden oyunda James’e 32 yardlık bir pas atan Zabransky, kale isabeti ile birlikte takımının ilk yarıyı 21-10 önde bitirmesinde önemli rol oynadı. Bu sayıyı yaparken Bronco’lar 1 dakika 32 saniye içerisinde 8 oyunda 3 ilk hak ve 65 yard kazandılar.

Maçın üçüncü çeyreği başladığında top tekrar BSU hücumundaydı ama ikinci çeyreğin sonundaki ivme sanki soyunma odasında sönmüştü. 9 yardlık pas oyununa rağmen koşu oyunlarının başarılı olamaması sonucunda Boise 3 haktan sonra topu rakibine teslim etti. Topla kendi 32 yard çizgisinde oyuna başlayan OU hücumu, Peterson’ın birbirini götüren iki koşu oyunu sonrasında Thompson’ın maçtaki ikinci interception’ını atması sonucunda bir seriden daha sayısız ayrılmak zorunda kaldı. Orta sahaya yakın bir noktada oyuna başlamanın verdiği saha avantajını 15 yardlık bir ceza ile zedeleyen Boise, ikinci çeyrekte yaptığı son sayıdan sonraki ikinci serisinde de başarılı olamadan topu degajla Oklahoma’ya gönderdi.

Oklahoma’nın kendi 12 yard çizgisinde başlayan serisin ikinci oyununda başarılı bir Peterson koşusunu takiben Boise’ye verilen cezayla ilk hakkı elde eden OU, bir sonraki oyunda Boise savunmasından Tadman’ın maçtaki ikinci, sezonda ise altıncı interception’ı yapması ve sayı için 28 yard koşarak Oklahoma kale bölgesine girmesiyle birlikte maçta fark iki sayının üzerine çıktı: 28-10.

OU’nun special teams kadrosundaki disiplinsizlik bu noktada tekrar ortaya çıktı ve 15 yard’lık karşılamadan sonra kendi 16 yard çizgilerinde başlayacak olan OU hücumu başlama vuruşunda verilen ceza sonucunda bir anda kendilerini 8 yard çizgisinde buldular. Maçta 3 interception atan Thompson, sakin bir şekilde 15 ve 25 yard’lık iki pas oyunuyla takımını orta sahaya getirerek üzerlerindeki baskıyı biraz da olsun azaltmayı başardı. Sonraki üç hakta başarılı 5 yardlık bir pas oyununun yanı sıra iki başarısız pas oyunu sonucunda degaj yapan OU, şanslarının yaver gitmesiyle aradaki farkı kapatmak için altın bir fırsat elde etti. Boise special teams takımında karşılama görevini üstlenen oyuncusu arkadaşlarını uyarmadan (ya da bu uyarının ilgili oyuncular tarafından duyulmaması dolayısıyla) topun sekmesine izin verince top sırtı dönük şekilde blok yapan Key’in ayağına çarparak Boise’nin 6 yard çizgisinde Oklahoma oyuncularında kalmıştır. Patrick’in 3 yard’lık koşusunun ardından Peterson’ın 8 yard’lık sayı koşusuyla OU umutlarını devam ettirecek bir skor elde eder: 28-17.

BSU’nun yine başarısız bir 3 haklık serisinden sonra devreye giren Stringer, 40 yardlık bir degajla topu rakip takımın 39 yard çizgisine gönderdi. Thompson’ın koşu ve paslarıyla birlikte Patrick’iın koşuları Oklahoma’yı Boise’nin 4 yard çizgisine getirmeye yetti ama gerisini getiremedi. 3. haklarında Thompson’ın sack yemesi yine OU’ya kale isabeti yolunu gösterdi. 4. çeyreğin başında kale isabetini rahatlıkla gerçekleştiren Oklahoma, aradaki farkı bir sayıya indirmeyi başarır:28-20.

BSU hücumu başarısız bir seri daha geçirerek üst üste üçüncü serisinden sayısız çıkar ve bu maçta ikinci kere üst üste üç seriden sayısız ayrılmış olurlar. Kendi 27 yard çizgisinde aldıkları topu orta sahaya (Okl. 49 yard çizgisi) getiren Boise, Stringer’ın mükemmel oyunu sayesinde Oklahoma’ya 6 yard çizgisinde topu teslim eder. BSU savunmasının başarılı oyunundan sonra 3 hakta başarılı olamayan OU, topu degajla tekrar kendi 49 yard çizgilerine gönderir. Maçın son çeyreğinde Johnson’ın bacaklarına güven bağlayan Boise, bu oyuncunun peş peşe 6, 5 ve 3 yard’lık koşular yapmasıyla ilk hakkı ve daha fazlasını alır ama aynı oyuncunun üst üste dördüncü oyununda 6 yardlık koşusu sonrasında OU savunmasının topu sökerek alması ve Lofton’ın Oklahoma adına kendi 29 yard çizgisinde topun üstüne atlayıp hakim olması Boise’nin üst üste dördüncü serisinden de hüsranla ayrılmasına neden olur.

Çeyreğin başındaki kale isabeti sonrasındaki seride başarılı olamayan Oklahoma, Thompson’ın pas ve koşularıyla, Peterson’ın koşularıyla ve Johnson’ın top tutmasıyla ancak kendi 47 yardlarına gelebiliyor ve degajla topu Boise kale bölgesine atıp rakip takımın 20 yard çizgisinde başlamasına olanak sağlıyor. Boise’de bu fırsattan ancak bir ilk hak kazanabiliyor ve OU savunması serinin sonunda iki kere sack yaparak rakip takımı kendi 44 yard çizgisinden degaj yapmaya mahkum ediyor.

Topu kendi 23 yard çizgisinde teslim alan Oklahoma hücumu, Thompson’un pas oyunlarında 5’te 5 yaparak 59 yard kazanması ve 8 yard’lık koşuyla biraz daha katkıda bulunmasıyla OU son çeyreğin bitimine 1 dakika 31 saniye kala iki sayılık denemede 3. kerede başarılı olması sonucunda maçta 0-0’dan sonra ilk defa skora denge gelir:28-28.

Başlangıç vuruşundan sonra maçın bitimine 1 dakika 16 saniye kala topun başına gelen Boise hücumu, oyun kurucusu Zabransky’yle top tutucusu arasında zamanlama rotası anlaşmazlığı dolayısıyla pası Walker tarafından intercept edilerek 34 yard geri koşularak sayıya dönüştürülür: 28-35.
Maç boyunca önde olan Boise takımı başlangıç vuruşu sonrasında kalan 56 saniye içerisinde sayı yapamadığı taktirde Oklahoma kupanın sahibi olarak sahadan ayrılacaktı. İlk oyunda 36 yard’lık bir pas oyunu gerçekleştiren BSU, Zabransky’nin sack yemesiyle orta sahaya kadar geriler ve 2. ve 3. denemesinde başarısız olunca maçın bitimine 18 saniye kala 4. hakkında en az 18 yard ilerlemesi gerekir. Maç boyunca hiç supriz oyuna başvurmayan Boise, maçın belki son oyunu olacak bu oyunda 20 yardlık bir pasın ardından geriye pasla touchdown’a gitti ve maçın bitimine 7 saniye kala skora eşitlik getirerek maçı uzatmalara götürdü: 35-35.

Çizimimin size yeterince iyi bir şekilde ifade edemeyeceğini düşündüğüm için görüntülerin bağlantısını da veriyorum, daha sağlıklı bir şekilde görebilirsiniz oyunu. (Bağlantıları foruma atan Kerem Ateş’e de teşekkürler)
http://www.youtube.com/watch?v=uJCRIAA1e8A

Uzatmalara geçmeden önce BCS’te uygulanan uzatma kurallarını aktarmak gerekiyor tabii ki. Aslında futboldaki gümüş gol uygulamasına çok benziyor, her takımın rakibinin 25 yard çizgisinden bir seri hakkı var. Normal kurallar geçerli, 10 yard ilerlemek için 4 hak veriliyor takımlara. Seri sonucunda alınan sayı veya kale isabetini rakip takımda elde ederse eşitlik bozulana kadar tekrar ediyor. Ama bir takım tur sonunda diğer takımdan daha fazla sayı almışşa o takım kazanıyor. Eğer bir takımın savunma ekibi sayı yaparsa o takım kazanıyor çünkü rakip takımın sayı yapma şansı ortadan kalkıyor.

Uzatmalarda Boise para atışını kazanıyor ve Oklahoma’yı hücum yaptırmayı seçiyor. Böylece kendisi hücuma geçince ne yapması gerektiğini biliyor olacak rakibinin sonucu doğrultusunda. Tabii diğer taraftan bakınca rakip takım sayı yaparsa bu sefer BSU’nun hücumu baya baskı hissedecek sayı yapmak için. Oklahoma’nın ilk oyununda Peterson tekrar sahneye çıkarak 25 yardlık bir koşuyla Boise’ye ne yapması gerektiğini hemen gösterdi: 35-42.

Maalesef Boise’nin maç boyunca oldukça iyi bir takım olduğunu göstermesine rağmen benzer bir koşuyu Oklahoma savunmasına karşı yapabilecek oyuncusu olduğunu düşünmüyorum. Topu rakibin 25 yard çizgisinde alan Zabransky, iki başarılı pas oyunuyla takımını 13 yard çizgisine getirerek ilk hakkı aldı. Perretta ve Johnson’ın koşularıyla Oklahoma’nın 4 yard çizgisine kadar gelen Boise, Johnson’ın çizginin gerisinde indirilmesiyle 4. haklarında Oklahoma’nın 5 yard çizgisinden sayı yapmaları gerektiğini biliyordu. Oyun kurucusunu motion’la koşuya çıkaran BSU hücumu, Perretta’yla tam ters tarafa koşu görünümlü bir oyunda Perretta’nın kale bölgesine aşırtma bir pas ile Schouman’ı bulması sonucunda kale isabetiyle eşitliği sağlayıp uzatmaların devamını kesinleştirebilecek konuma geldi: 41-42.

Ama her küçük köpek gibi, Boise artık büyük köpekle dövüşmekten bıkmıştı. Her ne kadar maçın çoğunu önde götürsede artık yoruluyordu ve deneyim Oklahoma’nın tarafındaydı. Herkes biliyordu ki ani ölüm olarak adlandırılan bu uzatmalar hata affetmezdi ve Boise maçın son çeyreğinde iki tane cornerback’ini kaybettiğinden beri o önemli pozisyonda çaylaklarla oynuyordu. Ve Boise iki sayı denemesiyle bu maçı bitirmeye karar verdi, ya kaybederek ya da kazanarak.

İki sayılık denemesini pas yapacağını belli eden Zabransky, topu aldıktan sonra geri çekilerek topu sağ tarafta flatte duran top tutucuya attı… ama sağ elinde top olmadığı için kimse birşey göremedi, ve geri çekilmekte olan Zabransky aynı anda bel hizasında olan sol elindeki topu arkasından yavaşça yürüyen Johnson aldı ve sol tarafa geniş bir koşu yaparak Özgürlük Anıtı (Statue of Liberty) oyununu kusursuz bir şekilde yapmış oldular. Bu oyunu çizmeye bile çalışmayacağım, akıl sağlığınız için doğrudan bağlantıyı yazacağım.
http://www.youtube.com/watch?v=fMRai1KZ9Zk

Fox’un yorumcularından biri maçın bitiminde çok güzel bir yorum yaptı. Aslında pek yorum sayılmaz, yıllardır kullanılan bir laf ama benim gerçekten çok inandığım bir deyim:
“It’s not the size of the dog in the fight, it’s the size of the fight in the dog.”
(Önemli olan kavgadaki köpeğin boyutu değil, köpekteki kavganın boyutu)

Yazının ikinci bölümünde ise daha çok maç hakkında düşüncelerime, belirli konular hakkında yorumlarıma, vb. konulara yer vereceğim.