Geçtiğimiz hafta sonu Üniversiteler Ligi 2010 sezonu açılış maçları oynandı. Maçların sadece bir tanesinde iki tarafta sayı atabildi. İşte bu yazı O maçın yazısı yani  Anadolu – Selçuk maçının. Bendeki de şans işte tam da o maçta sahada bulunma şansına sahiptim hem de birden çok sıfatla…

Sahada birden çok sıfatla nasıl bulunur ki insan, bakalım… Tabiî ki football sever olarak. Selçuk Üniversitesi Amerikan futbolu takımının kurucu kaptanı olarak ve aynı zamanda danışmanı olarak. Gazi Warriors scout’ı olarak. NFLTR yazarı ve fotoğrafçısı olarak ve son olarak da Eskişehir’de yaşamamdan dolayı ev sahibi olarak.

Hafta sonu Konya’dan eski takım arkadaşlarıma yaptırdığım küçük bir Eskişehir turu ile başladı. Önce takımla ilgili biraz bilgi aldım, sonrada bolca da eski günleri andık. Cumartesi günü işten çıkıp sahaya ulaştığımda maç başlamak üzereydi. Bir gün önceki yağmurdan dolayı çamur çim karışık bir hal almıştı saha. Ağır zeminde karşılıklı koşu denemeleri ve turnoverlarla başladı maç ve ilk sayı rakip redzone’da sahip oldukları topu endzone’a yuvarlayan Anadolu Üniversitesi’nden geldi 6-0. Bu noktada ilk görevim olan basın işleri vardı. Bir an önce fotoğraf işlerini bitirip takımın başına dönmek istediğim için bolca fotoğraf çektim.

Anadolu Üniversitesi hücumda sayıyı bulmalarının ardından, defansta 8 kişi koşuyu durdurmaya odaklandılar. Zemin  oyun ilerledikçe iyice ağırlaşmaya başladı. Bunun üzerine Selçuk hücumu pas oyunlarına ağırlık vermeye başladı. İlk yarının ortalarına doğru hücumda pas ve koşu oyunlarını dengeleyen Selçuk, Anadolu savunmasını zorlamaya başladılar. Anadolu DB’leri pas oyunlarında Selçuk WR’larını Cover 2 ile durdurmaya çalışınca  sahanın ortasında büyük bir boşluk oluştu ve bu boşluk kapanmadan Selçuk Üniversitesi 2  tane TE pası ile skoru 6 – 14 e getirdi. İlk yarının sonunda sayı için iyice yüklenen Rangers son hücumlarını sayıya çevirip devreye 14 – 14 eşitlikle girdiler.

İlk yarıda savunmalardan çok hücumlar etkiliydi. Anadolu Üniversitesi’nde RB 26, yanılmıyorsam Göksel Türe, Selçuk Üniversitesi’nde ise QB 10, Ali Yüzbaşıgil takımlarının öne çıkan isimleriydi.

İkinci yarıya return ile Selçuk başladı. Maçın başında devre arasında konuşulan oyunları arka arkaya gerçekleştiren Selçuk sayıyı buldu ve 14 – 20’lik skora ulaştı. Bu noktada Anadolu Üniveritesi ilk yarı başarı ile gerçekleştirdiği toss ve sweep dış koşulara yüklenip tekrar maçı dengeye getirmek istese de ilk yarının ardından gerekli düzenlemeleri yapan Selçuk savunması önce koşuları içeri çevirip sonrada durdurarak sayıya izin vermedi. Karşılıklı koşu oyunlarıyla 3. çeyrek hızlı bir şekilde tamamlandı. Son çeyrekte ağırlaşan saha şartları ve daralan zaman Anadolu hücumunu pasa zorlarken, Selçuk savunması önce cover 2 daha sonra cover 4  a dönüp Anadolu Üniversitesi’nin büyük oyununa izin vermeyince maç 20 -14 Kartalların lehine sonuçlandı. Centilmence geçen maç yine aynı güzel görüntülerle bitti.

İkinci yarıda ise etkili olan savunma takımlarıydı. Bunda sahanın son derece ağır olması etkiliyken, özellikle Selçuk dış linebackleri ve secondary’si arasındaki uyum Anadolu WR’larının ilk yarıda başarı ile uyguladıkları crack back blokları etkisiz hale getirdi. Anadolu savuması da 2. yarıda özellikle sonlara doğru süreyi geçirmek için koşu oyunlarına yüklenen Selçuk hücumuna fazla first down vermeyerek takımlarını son ana kadar maçta tutular.

Bu maçın belki de en önemsiz kısmı sonucu. 2 tane Anadolu takımı, bir tanesi Türkiye’nin ilk football takımlarından korumaların olmadığı zamandan beri bu işin içinde. Bir diğeri yeni kurulmuş var olma mücadelesi veriyor. İki takımda oyuncularını elinden geldiğince hazırlamış, oyuncular sahada canla başla mücadele ediyor. Ama üzerlerindeki malzemeyi çıkartın eskiden oynanan şeklinden çok farklı değil.

Bence bu sezon son bir kaç sezondur gelişen ve son noktasına gelen yeni bir dönemin başlangıcı. Artık takımlar ve oyuncular takım içinde hiyerarşi ile gidilen son noktaya gelmiş durumda. Hakemlerde aynı şekilde durumu kendi başlarına getirebilecekleri son noktaya kadar getirmiş durumdalar. Bu maç 5 hakemle oynandı ve bence son derece seri ve başarılı bir yönetim sergilediler. Artık Football’u bir sonraki seviyeye taşıma noktasındayız. Bunun için gerekli bağlantılar kurulmuş durumda. Alper Gerdaneri’nin forumlarda duyurduğu ve ilk olmasından dolayı çok ön plana çıkmayan EFAF bağlantılı koç ve hakemlik seminerleri bu aşamada büyük önem kazanıyor.

Football’u bir sonraki basmağa taşımak için bu organizasyonların devamı gerekli… Oyuncu temelleri, oyunun temelleri oturtulması için artık antrenörlük kursları daha ciddi boyutlarda yapılmalı, bu işi bilen Avrupa’dan, hatta ABD’den getirilecek danışmanlarla yapılmalı. Bunların yapılması içinse bütün takımların desteği ve kooperasyonu gerekli. Sporun amatör kalmasında hiçbir sakınca yok ama antrenörlük kurumu yavaşta olsa profesyonelliğe taşınamazsa sporun genel olarak yukarı doğru hareket etmesi mümkün görünmüyor.

Umarım bu konuda başlatılan çalışmalar tüm takımların desteği ile artarak devam eder. Bu sayede bizde sözde değil özde üniversite maçlarına oyuncu izlemeye gider hale geliriz.