Geride kalan haftada EFAF  Challange Cup grup maçları ile TAFL final organizasyon hazırlıkları ön plana çıktı. Dolayısıyla bu iki konu hakkında yazmayı uygun buldum. EFAF maçları kağıt üzerinde 50% başarılı geçmiş olsa da, Sırp takımlarının bizim kalitemizde olmadıkları gün gibi ortaya çıktı. Cavs’in rakibi olan Royal Crowns bizim 2. Ligimiz ayarında bir takım. Zaten Sırp liginde de 3 maçta 3 mağlubiyet ile sonuncu sırada yer alıyor. Oynadıkları 3 maçta toplam 26 sayılık offensive production’a karşılık rakiplerine 136 sayı yapma şansı vermişler. Zaten İstanbul AFK da hemen hiç zorlanmadan farklı bir skorla maçı kazanma şansını yakaladı.

İstanbul Cavaliers vs. Ankara FalconsİTÜ Tigers’ın rakibi olan Klek Knights ise ülkemizdeki vasat bir takım görüntüsünde. Başarılı pas oyunları olan ancak son derece iri olmasına rağmen yaşlı ve hantal bir görüntü sergileyen O-line’a sahip offensive back’lerinin bireysel çabaları sonucu sayı arayan bir takım. Kaydettikleri sayıların 2. TD hariç tamamı 3rd & long yada 4th & long durumlarında gerçekleşti. #80 WR, running QB dışında sadece 2. TD’u #8 WR’larına post pattern bir pass ile kaydettiler. Onun dışındaki tüm TD’lar aynı oyuncunun bireysel çabaları ve yeteneği sonucu gerçekleşti. Maçın kaybedilmesindeki ana etken eksik oyuncular ve motivasyon kaybı olabilir. Zira 8 oyuncudan yoksun çıkılan bir maçta, kazanılması durumunda bile gruptan çıkma şansı olmaması oyuna tutunmayı zorlaştıran bir etken. En azından İTÜ’nün üniversite takımı Hornets oyuncularının büyük bir kısmı EFAF maçında sahaya çıkma şansı bulduğu için verimli geçti diyebilirim. Yine de kişisel kanaatim Türkiye’deki hiç bir 1. Lig takımının Klek Knights’a maç kaybetmeyeceği yönündedir.

Sultans’ın rakibi Çaçak Angel Warriors nispeten daha üst seviye football oynayan bir ekip. Ligde 4. Sıradalar ve Lig lideri Pançevo Panthers’a 44 – 39’luk bir skorla kaybettikleri düşünülürse, Amerikalı QB, zenci RB gibi import oyuncularla takviye edilmiş bir takım karşısında bile Sultans savunmasının ne kadar başarılı bir maç çıkardığı anlaşılabilir. Ligde oynadıkları 2 maçta 61 sayı kaydedip rakiplerine 58 sayı bulma şansı veren Angel Warriors aslında çok sayı üretip rakibini durdurmakta zorlanan bir ekip görüntüsünde. Eksik olan maçlarını Klek Knights ile oynayacakları düşünülürse, o maçı kazanarak liglerinde 2. Sıraya yükseleceklerine kesin gözü ile bakabiliriz.

Sultans yine başarılı defansına rağmen sayı üretmekte zorlandığı için maçın final skoru 6-6 olmuştur. Sayı üretme zaafı sene başından bu yana süregelen Sultans savunması aslında ligdeki en katı savunmalardan biridir. Gazi gibi üretken bir hücumu bile ilk maç 3 yarı final maçında tek TD’da tutmayı başarmışlardır. Ancak hücumları sayı üretmekte zorlandığı gibi, turnover’larla rakip savunmalara sayı yapma şansı vermekte ve bu sebeple maç kazanmaları zorlaşmaktadır. Yaz sezonunu verimli bir şekilde atlatıp revizyondan çıkmaları halinde önümüzdeki sene büyük değişiklikler yaşanmasına gebe olan ligde yükselen takımlardan biri olmalarına kesin gözü ile bakılabilir.

Gelelim final maçı organizasyonuna. Aslında çok fazla konuşulacak bir konu da yok. Alper Gerdaneri ve birkaç çalışkan arkadaş dışında federasyonun varlığını, ne yazık ki, sadece aksaklıklar olarak hissediyoruz. Kayıp, tamamlanmamış, geç kalan evraklar, yarım yamalak, dostlar alışverişte görsün faaliyetleri ile günü kurtarma çabaları dışında elle tutulur, somut bir proje üretilemiyor. Aylar öncesinden bilindiği halde yumurta kapıya dayandığı zaman harekete geçilmesi bizim kaderimiz mi, yoksa hakkımız mı bilememkteyim. Zira biz bunu hak ediyoruz, daha iyisini hak etmiyoruz diye düşünmeye başlamış bulunmaktayım. Her takımın kendine yonttuğu, “ben olayım, başkası olmasın” dediği, birliğin ve ortak hareket etme düşüncesinin tozlarının bile olmadığı bir ligde mücadele ettiğimi düşünülürse ne demek istediğim daha net anlaşılabilir sanırım. Bunun örnekleri çok fazladır. Atılım Rhinos ile Ankara’da oynadığımız üniversite ligi maçına Gazi Warriors oyuncularının gelip maç boyunca takım oyuncularına küfür etmeleri ne kadar anlaşılamaz bir hareketse, Sırplarla oynadığımız ve milli mücadele olarak da görülebilecek bir müsabakada tribünde yer alan bir grup Cavaliers oyuncusunun maç boyunca Sırp takımı lehine, Türkçe (?), tezahürat yapmaları da o derece tuhaftır. Söz konusu durumlar sadece bizim tarafımızdan yaşanmamaktadır. Yazıda belirttiğim örnekler birebir yaşadığım örnekler olduğu için birinci ağızdan aktarmakta sakınca görmediğim örneklerdir. Benzer durum hemen tüm takımlar ve oyuncular arasında yaşanmaktadır. Biz Tigers olarak, sırf bu sebeple oyuncularımıza herhangi bir foruma üye olmama, yazı yazmama, tribünden izlediği ve bizim dışımızdaki iki takımın oynadığı maçlarda taraflı yorum/tezahürat yapmama kuralını getirdik ve sıkı bir şekilde uyguluyoruz.

Neticede bu ligde yer alan diğer takımlar bizim rakibimiz olabilir ama düşmanımız değildir. Günün sonunda oluşacak olumlu ve yapıcı bir tablodan tüm camia yararlanacaktır. Burada bahsettiğim olayların gerçekleşmesinin bir başka sebebi de alt yapı eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Zira hiç bir takıma ait olmayan, tarafsız sahalarda yaşanan olaylardan bahsedilmektedir. Üniversite kampüsü içinde yer alan hiç bir tesiste sigara ve alkol tüketilip küfür edilmesine hiç bir üniversite izin vermeyecektir. Zira bize son derece geniş olanaklar tanıyan İTÜ Spor Birliği de bu konuda son derece hassas olduğunu bildirmekte ve bu tür olayların önüne geçme sorumluluğunun tarafımızda olduğunu vurgulamaktadır. Dolayısıyla İTÜ kampüsü içinde oynanan ve oynanacak olan tüm karşılaşmalara katılım göstermek, taraf olduğu takımı desteklemek, tezahürat yapmak ne kadar hoş karşılanacaksa alkol, sigara ve keyif verici madde kullanımı ve küfürleşmelere ise hiç bir şekilde fırsat verilmeyecektir. Söz konusu davranışları sergileyen katılımcılar tesislerden çıkartılacak, ısrar yada tekrar durumunda kampüs girişleri yasaklanacaktır.

Konumuza dönecek olursak, yıllardır kulüpler birliğinin toplanmadığı, herkesin kendi tarafına çekiştirip kendine pay çıkarmaya çalıştığı bir federasyondan camia yararına bir hareket beklemek de imkan dışı kalmaktadır. Zira ortak hareket, birlik ve uyum içinde çalışmanın mümkün olmadığı bir ortamda kaotik ilişkiler ve günlük çıkar kavgalarının oluşması kaçınılmaz hale gelmektedir. Mevcut durumda herhangi bir iyileşme görülmemesi durumunda Tigers olarak rotamızı Avrupa’ya çevirme kararı almış bulunmaktayız. Alt yapı takımımız olan Hornets Türkiye Liginde mücadele etmeye devam etse de, gerek daha düzgün saha ve tesis, daha donanımlı hakem ve daha renkli atmosferi ile EFAF ve CEFL ligleri ilk tercihimiz olacaktır. Ülkemizde 10 ayda 10 maç yapmak yerine söz konusu liglerde 4-5 ayda 10-12 maç yapmanın da çok daha cazip ve verimli olduğu gün gibi ortadadır.

Umarım son derece çekişmeli ve seyir zevki yüksek bir Pro Lig finali ile Üni Lig yarı finalleri ve finali seyrederiz. Sahada mücadele edecek tüm takımlara başarılar dilerim…