Aslında maç ile ilgili yazılacak, söylenecek çok fazla da bir şey yok. Avrupa’da spora verilen önem ile Türkiye’de amatör sporların kadrelerine terkedilişlerinin öyküsü. Daha önce de müsabık olarak pek çok spor yaptım, hatta Türkiye dereceleri kaydederek milli takımlar seviyesine yükseldim. Orada da gözlemlediğim şey şuydu. Amatör sporlarda, ancak kendi çabanla uluslararası bir başarı kaydedebilirsen destek bulabilirsin. İşte bu bizim hikayemiz. Biz uluslararası bir başarı bile kaydetsek, bu kadar pahalı bir spora destek, yani sponsor bulmamız zor olacaktır. Zira 35 kişilik bir kafilenin antrenman masrafları bile ciddi bir maliyet tutmaktayken, şehirlerarası, uluslararası ulaşımlar, konaklamalar, ekipman bakım ve yenileme masrafları pek çok potansiyel sponsorun gözünü korkutmaktadır.

Gelelim maça, İstanbul takımlarından gelen oyuncularla kadrosunu güçlendirmesine rağmen, iki takım sahaya çıktıkları anda maçı kimin kazanacağı belliydi. Rakip çok daha iri, güçlü, atletik ve profesyonel bir takım görüntüsü sergilemekteydi. Maça kontrollü başladı iki takım da. Silverhawks daha çok #4 RB’leri Moncur ile topu koştururken, Cavs genelde QB’leri Ahmet Kıtırcı ve Güçhan ile 1st down kazanma fırsatı yakaladı.

Ljubljana’nın sayıları #4 RB’i Moncur’un off-tackle koşularından geldi. Her koşusunda en az 3-4 tacke kıran RB’leri off tackle’dan sideline’a inerek uzun koşularla birbirinin kopyası TD’lar kaydetti. Kaçırılan 1 PAT ile maçın ilk yarı skoru 27 – 0 oldu.

İkinci yarıda #4 RB Moncur’u çok fazla oyunda tutmayan Silverhawks daha rölantide bir oyun planı ile sahaya çıktı. Karşılıklı TD’larla maç 42 – 14 sona erdi. Cavs’in TD’ları QB Güçhan’ın koşularından gelirken 2 Point Conversion ise QB Güçhan’ın WR olarak sahaya çıkan diğer QB Ahmet Kıtırcı’ya pası ile kazanıldı.

Maçla ilgili akılda kalan tek şey ise, kulüpler bazında hala kendimize bir yer edinemediğimiz gerçeği ile yaşamak zorunda olduğumuzdu. Cavs takım şeması olarak en iyi organize olan takımlardan biri. Oyuncu sıkıntıları yaşamalarına rağmen, özellikle finansman, yabancı Coach, yabancı oyuncu bakımından diğer pek çok takıma göre daha çok yol kat ettiler. Finansman bakımından da diğer takımlara kıyasla oldukça başarılı oldukları aşikar. Yine de, ülkemizdeki oyuncu kalitesi Balkan’ların üzerinde, Orta Avrupa ülkelerinin altında. Bulgar, Romen, Belarus, Rus ve Ukrayna takımlarından çok daha iyi seviyedeyiz. Ancak, kulüpler bazında, Orta Avrupa ülkelerinin oldukça gerisindeyiz. Bunda en büyük sıkıntı finansman sıkıntısı. Hiç unutmam, Boğaziçi Sultans’ın oyun kalitesi ’96 yılında inanılmaz artmıştı. Bunda en büyük rol ise o sene Shaine Deike’ın takıma katılması oldu.

Texas El Paso’da DE oynayan Shaine’in College’deki oda ve takım arkadaşı LB Seth Joyner 13 yıllık NFL kariyerini 3 yıl üst üste NFL Defensive Player of the Year seçilerek taçlandırmıştı. Yine Shaine’in sayesinde NY Giants’ın DE’i Coleman Rudolph dahil pek çok veteran NFL oyuncusu ile kamp yapma fırsatı yakalamıştık. Bu tür aktiviteler ne yazık ki takım bütçelerinin çok üzerinde bir finansman gerektirmekte. Zira, kişisel görüşüm, Orta Avrupa takımlarının büyük bir kısmını Milli Takımlar bazında yenecek güçte olduğumuzdur. Bu takımlar American import oyuncuları kadrolarından çıkardıkları anda daha denk maçlar çıkarabileceğimiz takımlarken, özellikle birkaç yabancı oyuncu takviyesi ile takımlarının performansını çok üst seviyelere taşıma şansına sahip olmaktalar.

Gelelim ulusal ligimize…

Gazi Warriors @ Bogaziçi Sultans finali Sakarya’da gerçekleşecek. Genel kanının aksine, bu tür beklenen organizasyonların İstanbul, Ankara ve İzmir’in dışına çıkması gerektiğine inanıyorum. Eğer bu sporu yaygınlaştırmak niyetindeysek, bu sporu yapmaya çaılşan Eskişehir, Kıbrıs, Mersin, Afyon, Sakarya, Konya gibi takımlara organizasyon şansı tanımalıyız. Bu şehirlerde Amerikan Futbolu’nun ilgi çekmesi için hepimizin yapması gereken bir fedakarlık olduğunu düşünüyorum.

Gelelim maçın analizine. Boğaziçi perfect bir sezon geçirdi ve finale adını yazdırdı. Gazi ise ligin açılış maçının aksine ezeli rakibi Hacettepe’yi net bir skorla mağlup etmeyi başardı. Benim için bu finalin favorisi yok. Her iki takım da tecrübeli. Daha önce birbirlerine üstünlük kurma başarısı gösteren, birbirlerinin zaaflarını ve güçlü yanlarını iyi bilen takımlar. Hırsını sahaya daha iyi yansıtabilen takım ön plana çıkacaktır. Ancak hırsını kontrol edemeyen ve daha fazla ceza alan takım kesinlikle kaybedecektir diye düşünüyorum. Sakatlıklarından dönen oyuncuların performansı da maçın kaderini önemli ölçüde etkileyecektir. Boğaziçinde Can Kos, Göker ve Attila, Gazi’de ise Ali Artuk Şedele ve Gürkan Kenan Işıksal başta olmak üzere pek çok tecrübeli oyuncu dinlenme fırsatı bularak formalarını tekrar giyecekler. Uzun bir süreden sonra ilk kez favorisi olmayan bir final maçı seyredecek olmanın heyecanı ile tüm takımları Sakarya’daki Amerikan Futbolu sölenine davet ediyorum.

Football dolu günler dilerim.