Uzun, yorucu ve sonucu hüzünle biten bir sezonun ardından, yeni sezona başlamak aslında oldukça zor olmuştu. Henüz birkaç ay öncesinde kaybedilmiş olan iki tane final ve iki tanesi de tek touchdown ile. Oyuncular üzerinde oluşturduğu moral bozukluğu tarif edilemez olsa da, bu takımın birbirine olan inancı ve her zaman birlikte hareket etmesi takım ruhunu tekrar canlandırmaya yetti.
Önce yeni bir arayışa girildi, artık baba yadigârı sistemi değiştirmenin vakti geldi çoktan geçiyordu bile. Bu zamana kadar dinamo gibi işledi elbet fakat zafere giden başka yollarımız da olmalıydı. 2009 – 2010 sezonunda Warriors’ı tek yenebilen sistem Spread-Option oldu. Yönelmelerimiz o yöne doğru oldu. Fakat haliyle pas kolu ve oyun zekâsı çok iyi bir QB’ye ihtiyaç duyulduğu şüphesiz olduğu için biraz tedirginlik yarattı en baştan. Milli takım kamplarında tanışıp arkadaşlığımızı ilerlettiğimiz Gürkan Kenan Işıksal, Burak Şenyuva ve Kerim Uzun üçlüsünü kadroya katmaya karar verdik.
Uzun görüşmeler misafir ağırlamalar ve İstanbul’da kalmalar sonucunda Warriors forması giymeye karar veren bu ekip takıma çok büyük katkı sağladı. Her biri yeni sistemde farklı mevkilerde yol gösterici potansiyelde oyuncular olduğu için tam isabet transferler oldular. Ardından yine geçmiş senelerden iyi bir arkadaşımız olan ve Milli Takım kamplarında arkadaşlığımızı daha fazla ilerletme şansı yakaladığımız Bahadır Çakır ile anlaştık ve defansta geçilmesi zor bir Linebacker üçlüsü yarattık.
Her şey Gazi Warriors lehine ve istenilen şekilde başladı. Head coach problemi nasıl aşılır bu sıkıntı nasıl giderilir sorularına en güzel cevap; Cevat Yelkesen oldu. Dokuz yıldır bu sporda aktif olarak yer alan ve takımıyla her zaman iç içe olan Cevat Yelkesen’den başkası bu takıma faydalı olamazdı. Ofans anlamında Burak Şenyuva’ya sonuna kadar güvendik ve hiçbir müdahale olmaksızın veteran oyuncular dâhil, yeni bir şeyler öğreniyor olmanın heyecanı ile sezona başladık.
Birçok tabu vardır Warriors’da. Bunlardan bir tanesi kendi içimizden oyuncu yetiştirip gelecek yıllara bu şekilde devam etmek ve başarıyı da başarısızlığı da kendi sorumluluğumuza almaktır. Lakin bu seneki transfer politikamızın faydasını en iyi şekilde görmüş olduk. Bizimle birlikte bu yola çıkan başka takımlardan bize katılan kardeşlerimiz hiçbir zaman bu takımda “başka” oyuncu olarak muamele görmedi.
Birbirine bağlılığın en üst seviyede yaşandığı takımlardan biri olmanın en büyük sebebi kesinlikle devlet üniversitesi ve büyük şehir üniversitesi takımı olmaktan kaynaklanmaktadır. Şehir dışından gelen öğrencilere bulunması en zor fırsat sunulur; kardeşlik ortamı ve sosyal yaşam. Uzun yıllar geçtiği zaman bile takıma olan hizmetlerinden ötürü muhakkak vefa görür buradan gidenler. Örnek olarak Isparta Spartans, Akdeniz Heroes ve daha niceleri. Takıma ilk girenlere, kurallardan ve amerikan futbolundan önce bir şey söylenir: ”Siz Warriors’a hakkını verin, o sizi yüceltmesini bilir”. Kısacası bu söz bu sene yerine tam oturdu.
İdmanlar her zamankinden daha istekli ve daha neşeli başladı. En büyük sebebi artık oyuncuların yeni bir şeyler öğreniyor olması oldu. DB’lerin çalıştırıcısı olarak Mert Köse, OL-DL ‘na ben ve Kadir Çetin, QB-WR tayfasına Burak Şenyuva, LB-kondisyon idmanlarına Gürkan Aslan ve takımın geneline Cevat Yelkesen koçluk yaptı. Aslında OL-DL biriminde koçluktan ziyade yeni sistemi ve idman şeklimizi yıllardır bu işe emek vermiş oyuncularla hep birlikte yürüttük. Benim ekstra katkım oyunları önceden ezberlemiş ve mantığını kavramış olmamdı. Yoksa OL-DL anlamında takımda zaten en az tecrübeye sahip oyuncu dört yıllık.
Lig geldi çattı. Yine iki ligde de şampiyonluğa oynayan bir ekiple yola çıktık. Kulüpler 1.Ligi’nde ilk rakibimiz eski oyuncuları ile güçlenen Hacettep Red Deers oldu. Maçın en zor anlarında, geriye düştüğümüz zaman ve hiç yard alamadığımız zaman bile Spread-Option’dan vazgeçmedik. Kendimize güvendik ve maçın sonunda gülen taraf olduk. Uzun lig maratonuna Üniversiteler Ligi de eklenince haliyle sakatlıklar arttı ama geniş kadromuz bu eksikliği çok fazla hissettirmedi.
Bu sene içinde takım olarak oynadığımız en zor maç ilk Red Deers maçımız oldu. En kolay kazandığımız maç ise haliyle geçtiğimiz sezona göre epey kan kaybetmiş olan İstanbul Cavaliers maçıydı. Yenildiğimiz Boğaziçi Sultans maçında ALES sınavından dolayı as kadrodan yedi oyuncunun olmaması sonuca etki etti. Ama problem değil, çünkü plafyoff’ları garantilemiş ve sakatları iyileşen bir Warriors geliyordu. Yarı finalde ki Hacettepe Red Deers maçı oldukça çekişmeli başladı fakat bu maçı da alarak kupaya bir adım daha yaklaştık.
Üniversiteler Ligi’nde ise Hacettepe’ye yenilerek ikinci olduk ama sonuçtan daha çok üzücü olan bir sakatlık yaşadık. Kardeşimiz ve as line oyuncumuz aynı pozisyonda Cem Uzun’un hem kolu hem bacağı aynı anda kırıldı. Ona olan sözümüzü Üniversiteler Ligi’nde tutamadık ama daha büyük ve daha prestijli bir kupayla gönlünü aldığımıza inanıyorum.
Artık finale iki hafta kalmıştı ve tüm Warriors geri sayıma başlamıştı. Yıllardır son anlarda, uzatmalarda kaybedilen şampiyonluk bu sefer her zamankinden daha yakındı. Takımda sakatlar oynayabilecek durumda, sistemde herkes yapması gerekeni biliyor ve konsantrasyon en üst düzeydeydi. Ve Warriors yıllardır mücadelesini verdiği şampiyonluğu aldı hem de son saniyeye kadar son ana kadar motivasyonundan hiçbir şey kaybetmeden.
Bu sezon aslında Warriors için çok büyük bir karakter testi oldu. Takımın başında işi sadece koçluk yapmak olan kimse olmadan bu başarıyı yakalamak her takımın başarabileceği bir şey değil. Her oyuncu iki kat sorumluluk ile çalışmak zorunda olduğunun farkındaydı sene başında. Takıma yeni katılan genç kardeşlerimize iki kat emek harcayıp onları önümüzde ki senelere hazırlamak olduğunu biliyordu herkes. Bu bilinçle, bu özveri ve istekle mücadele edecek her takım bir gün o kupayı kazanacaktır. Biz bunu bu sene çok iyi gördük.
Bu şampiyonluğu, Warriors takımını kurduğu günden beri her zaman savaşçı olarak yaşayan Ergun babamıza, bizleri yıllardır yalnız bırakmayan, uzaklarda yaşasalar da kalpleri bizimle olan ağabeylerimize armağan ediyoruz.
Herkesin merakla beklediği transfer konusuna gelince; Hacettepe Red Deers forması ile yıllardır mevkisinin iyi oyuncularından olan Birkan Meracı, 2011 – 2012 sezonunda Gazi Warriors forması giyeceklerdir. İhtiyaç duyulan mevkilere öncelikli olarak bu sene takıma yeni katılan arkadaşlarımız tercih edilecektir fakat gerekli duyulduğunda takımımıza katkı sağlaması amacıyla izlediğimiz oyuncular ile temasa geçilecek.
Altyapı çalışması olarak liselerin 2. ve 3. Sınıflarından potansiyelli arkadaşlar yazın seçmelerimize katılacaklar ve önümüzde ki senenin projelerinden olan altyapı takımının ilk adımlarını oluşturacaklar. Yaz aylarında, hem TBSF hakemleri için faydalı olabilecek hem de takım gelişimine katkı sağlayacak organizasyonlar için farklı şehir takımlarıyla görüşmeler yapılacak. Herhangi bir hazırlık maçı veya ortak kamp talebi olan takımlar bizimle iletişime geçebilirler, diyerek yazımı burada sonlandırıyorum.
Son olarak, final maçının anlatımını, sunumunu ve canlı yayını sağlayan NFLTR ekibine Amerikan Futbolu camiası adına teşekkürü borç bilirim. Özellikle Efe Cem Elçi, Kaan Özaydın ve kız arkadaşı Fulya Çolakoğlu’nun yorucu uğraşlarına ne kadar teşekkür etsek azdır.
2011-2012 Sezonunda Görüşmek dileğiyle…