Bir sezonun daha sonuna geldik, bir suredir yazamıyordum yazacak şeyler birikti, bugün kısaca Koç Stallions’ın Sırbistan, Avusturya ve BSK Dolphins maceralarını inceleyeceğim. İlk olarak bu sezonki ilk Avrupa maçımız olan Sırbistan deplasmanındaki Pancevo Panters maçına bakalım…
Değinmek istedigim önemli konulardan bir tanesi futbol konusunda Sırbistan ve Avusturya’nın Türkiye ile arasında farklar olduğu. Öncelikle ilk maçımız Sırbistan da Pancevo Panthers’a karşıydı Bir kere maçtan önce daha ülkeye girdiğimiz anda komplekse girmeye başladık. İlk göze çarpan şey adamların görüntüsüydü. Herkes iki metre, abdominaller, bicepsler, tricepsler havada uçuşuyor. Sonra donuyorum bizimkilere bakıyorum herkes de az, çok göbek, boylar adamlara gore bir hayli kısa…
Bir an önce ülke olarak ‘’hadi ben kafaya kaskı takayım, çıkıp birilerine vurayım’’ mentalitesini tamamen geride bırakıp artık profesyonel sporcu mentalitesi’ne girmemiz lazım. Takım antrenmanları dışında da haftanın diğer günlerinde kendimiz GYM olsun vesaire olsun çalışmak çok önemli.
Yani illa ki doğru yolda olan bir çok takım da var onlar üzerine alınmasın ama adamlarla fark ortada adamların line’ları bile fit.
Neyse maçı özet geçiyorum. Çok sıcak bir gündü, tribünler doluydu, ilk yarıda biz maça daha hızlı ve baskın başladık zor da olsa ilk yarıyı önde bitirdik. İkinci yarı da işler değişti tabi. Adamlar bize göre daha atlet ve sporcu, kondisyonları çok başarılı. Öğlen sıcağında ikinci yarıda bu gerçek ortaya çıktı tabi. Bizde performans düşmeye başlayınca adamlar arayı kapamaya başladı neyse ki biraz direnç ve zamanın da bizden yana olmasıyla maçı 30 – 20 kazandık.
Şimdi gelelim Avusturya U19 Milli Takımı ile yaptığımız maça…
Avusturya bambaşka bir dünya, çok farklı bir seviye. Hani nasıl anlatsam bilemiyorum o derece. Maçlar televizyonda yayınlanıyor, Amerikan futbol stadyumları, her takımda 7, 8 tane pozisyon koçu, tribünün tepesinde analistler, koçla kulaklıktan iletişim halindeler insanlar sporu biliyor, destekliyor ve takip ediyor oyuncular çok profesyonel, teknik seviyesi çok yüksek stadın yanında Amerikan futbol mağazası vardı zart zurt… Daha say say bitmez yani bizden nereden baksan bir 10 sene ilerideler. Zaten adamların senelik 700-800bin Euro gibi bütçeleri varmış. Ben öyle diyeyim gerisini siz anlayın.
Maç ile ilgili anlatacak çok bir şey yok genel olarak çok baskındılar. İlk yarıya kadar maç bir nebze de olsa kafa kafaya gitti, hala döndürülebilir gibi duruyordu ama ikinci yarıda adamlar vites değiştirdi ve farkı iyice açtılar. Beni en çok şaşırtan şeylerden biri şuydu;
Maç boyunca video çekenler, analistler, koçlar ve video editörleri ilk yarının görüntülerini hızlı bir şekilde elden geçirmişler ve biz soyunma odasında muhabbet ederken adamlar arada maçın analizini çıkartıp videoları izlemişler ve bunun üzerinden her şeyimizi çözmüşler. Hani Madden’da NFL’de falan gösteriyorlar ya koşularda %70 sağdan koşuyor %30 soldan. Pas yüzdeleri, formasyonlar vs. videolarla ve yazılı her şeyi aynı o şekil ortaya dökmüşler. Gerçekten hem şaşırdım hem de helal olsun dedim, tabi fark hemen ortaya çıktı ve maçı 50 – 6 kaybettik.
Maç esnasında dikkat çeken konular ise şunlar oldu; adamlar gerçekten çok teknikler. Hiç bir adımı boşa harcamıyorlar, kimse sert vurayım, iyi görüneyim derdinde değil onun yerine nasıl daha doğru tackle, block yaparım, nasıl daha doğru adımlar atıp doğru rotayı koşarım, nasıl takım olarak daha senkronize işleriz gibi bireysellikten uzak,profesyonel kaygıları var.
Ve en çok taktir ettiğim şey kimse asla konuşmuyor. Sen karşındaki adama holding yap, bir şey yap kimse gıkını çıkarmıyor. Ne hakeme bir şey söylüyor, ne sana bir şey söylüyor. Adamın ağzı değil oyunu konuşuyor. Senden o yaptığın yanlışın cezasını legal olarak çıkartıyor adam.
Bizim burada olsa “hocam kör müsün holding var yeaaa” , “şşş kardeş bir daha yaparsan kötü olur” , ”holding yapma lan skrm” edalarıyla karşılaşıyoruz.
Bu yenilgiyle ilgili şahsi düşüncem gerçekten gerekliydi, ben bunu bir yenilgi olarak görmüyorum orada çok şey gördük ve öğrendik. Zaten koçun da söylediği gibi şuan ki hedeflerimizden biri bu adamları üç sene sonra yenmek ve bunun için çok ciddi çalışıyoruz.
Şimdi gelelim hafta sonu oynanan maça..
Koç Stallions – BSK Dolphins 1.Lige Yükselme Maçı
Ya şimdi bir şey diyeceğim ama lütfen kimse alınmasın, amacım Ege’li kardeşlerimize laf söylemek değil. Şimdi yukarıdaki iki maçtan sonra gelip Türkiye’de bu maçı oynayınca biraz attan inip eşeğe binmiş gibi olduk. Yanlış anlaşılmasın biz de eşeğiz şuan.
Genel olarak Ege çok misafirperverdi, maçtan önce rakip takımdan arkadaşlarla sohbet ettik iki taraf da çok keyifliydi.
Maça gelince, doğru hatırlıyorsam ilk çeyrek skorsuz ve kafa kafaya geçti, daha sonra ilk sayıyı Stallions yaptı, ardından Ege’de bir sayıyla durumu tekrar eşitledi. İlk yarıya kadar maç zorlu geçiyordu daha sonra Stallions arayı açtı ve maçın geri kalanı boyunca öndeydi. Maç skoru ise 22 – 6 Koç Stallions. Sta maçın geri kalanını domine etti.
Egeli arkadaşları tebrik etmek istediğim bir konu var. Gerçekten maç boyunca çok sert ve istekli oynadılar. Skor olarak ileride bile olsak maç boyunca bize önde olduğumuzu hissettirmediler. Güzel bir maçtı herkesi tebrik ediyorum.
Değineceğim tek negatif şey tribünde terbiyesiz hareketler oldu. Zaten forumda da arkadaşlar konuyla ilgili yazmışlar çok uzatmayacağım.
Maç esnasında tribünden, “beyleer bacak kırın, bacak istiyorum, bacaklarını kırın” diye bağırışlar yükseldi. Milletin annesi, babası oturuyor tribünde sen geliyosun “bocak gırın” diye bağırıyorsun, ne diyeyim ki ben şimdi.
Hadi anne, babayı da geçtim hani sporun amacı bu değil, öyle olsa maç skorları, “Stallions 3 bacak – 2 bacak Dolphins” şeklinde olurdu. Arkadaş konsepti yanlış anlamış. Ben bunu yapan insana futbolcu demem, sporcu hiç demem. Ve camiamız adına da beni baya bir üzüyor.
Neyse Egeli arkadaşların konuyla ilgisi olduğunu düşünmüyorum, X bir kişinin bireysel davranışları bir kulübü temsil etmez diyerek konuyu kapıyorum
Özet geçmek gerekirse hem Avrupa’yla ilgili hem kendi ligimizle ilgili bizim daha çooook fırın ekmek yememiz lazım. :)
Herkese iyi bir off-season diliyorum. Bu yaz yatmayalım çalışmaya devam edelim bakarsınız Avrupa’da iki bacak fazla kırarız :)