Öncelikle herkese İzmir’den selamlar. Uzun süredir yazmıyordum. Dostum Kaan rica etti ve benim de söyleyeceklerim vardı, vesile oldu.

Bildiğiniz gibi Yaşar Üniversitesi Admirals’ın defans koçuyum. İnişli çıkışlı grafikleri olan takımımızla geçen sezon Süper Lig’de tutunamayıp Üniversite 1.Ligi’ne düştük. Kayıp bir sezondu bizim için; önce 20’ye yakın cezalı (koç kararı) oyuncu, ayrılanlar ve eldeki yeni oyuncular Bilgi Hunters maçına götürdü bizi. Kötü geçecek sezonun ilk haberlerini aldık orada. Evimizde Anadolu Rangers’a 29-20 kaybettiğimizde sonumuzu tahmin etmiştik. Isparta deplasmanında bir can sıkıcı sonuç daha alınca “kayıp” bir sezondu diye rahatlıkla söyleyebilirim. Kaybeden olmaktan kurtulup bir diriliş yaşamalıydık. Gerekli dersleri aldık ve bunun yanında da dört as oyuncumuzu da mezuniyet dolayısıyla kaybederek oldukça zayıfladık. (Mert Aylin, Osman Pulat, Uğur Arıkan ve Tolga Seyrek)

Sezonu belki de en erken açan takımlardan biri olarak 20 eski, 35 yeni oyuncuyla çok çalıştık. Çok sıkıntı çektik (saha problemi, sakatlıklar, takım içi huzursuzluklar vb.) ve bunun yanında da çok eğlenmeyi ihmal etmedik. Bizi sürekli koşulsuz şartsız destekleyen Yaşar Üniversitesi yönetimi ve can dostum Anıl Bayır (Yaşar Admirals Hücum koçu, Red Ders eski #20 RB, 2000-2002 sezonları arasında beraber terlettiğimiz kırmızı formalardan beri…) ile birlikte bu sezona final oynama parolasıyla girdik. Takım kaptanımız Kubilay Yılmaz #1 liderliğinde her istediğimizi yapan, ahenkle çalışan bir takım vardı elimizde artık.

Hazırlık amacıyla ilk maçımıza Kütahya deplasmanında çıktık. 32-0’lık sonucu abartmadık fakat tünelin ucundaki ilk ışıkları da gördük bunun yanında. Grubumuz belli oldu ve dört denk takımın bulunduğu grupta liderliği hedefleyerek çalışmalarımıza devam ettik.

İlk maç her zaman en zordur. Belki de önündeki ilk maç her zaman en zordur diyerek düzelteyim kendimi. Başkent Knights; sanırım 1999’du onlara karşı ilk maçım Red Deers formasıyla. Şimdi Amirallerim oynayacaktı onlarla. Sonuçta bir Ankara takımı, sert, organize ve ne yaptığını bilen. Ve gün geldi çattı, eksiksiz gidebildik Ankara’ya. Havanın güzel olması en büyük sevincimiz oldu ilk başta.

Sahaya çıktığımızda Knights koçu Aziz Erkin Altınok karşıladı bizi. Hakem ekibini görünce de maça verilen önemi gördüm, oyunu bilen, tecrübeli bir kadroydu, başlarında Umut Erdener. Hep düşünmüştüm üniversitemizin rektörü Prof.Dr.Murat Barkan haricinde maça giden rektör var mı acaba diye, cevabı almak burada nasip oldu. Başkent Üniversitesi rektörü Prof.Dr.Kenan Araz bize hoşgeldiniz dedi ve iyi dileklerini iletti. Bunlar Amerikan futbolunun geldiği noktayı açıkça ifade ediyordur herhalde. Her şey yolunda derken Başkent Üniversitesi kurucusu Prof.Dr.Mehmat Haberal ile tanışmak da kısmet oldu bize, yanımıza kadar gelip başarılar diledi. Bu, Konya deplasmanından sonra gördüğüm en misafirperver takım diye düşündürdü bana. Gelelim maça…

Kenarda başta Boğaçhan Karasu ve Alper Aruer olmak üzere yaklaşık 20 kişilik Red Deers maçı izlemeye gelmişti, kendi maçları var gibi tam kadroydular. Bu moralle girdiğimiz maçta ilk drive’da kazandığımız safety bize 2-0’lık avantajı verdi. İki takımın da defanslarının öne çıktığı ilk çeyrek bu sonuçla bitti. (özellikle Knights #45 çok etkili) İlk yarının sonuna doğru kısa bir pasla Mert Aktün’ü bulan QB’miz Arman Kutman skoru 8-0’a taşıdı. Extrayı değerlendiren Kubilay Yılmaz skoru 9-0’a taşıdı. Ciddi bir avantaj yakalamıştık. Tam bu sonuçla devre arası olacak derken Knights defansı koşucumuzu top kaybına zorladı ve TD yaptı, 9-6. Ekstra sayı denemsini vermeyen defansımız bozulan moralleri biraz da olsa düzeltebildi bu anda.

İkinci yarı da aynı havada gidiyor, maç böyle bitecek derken bitime 4 dakika 40 saniye kala Knights üst üste first down’larla ilerdiği drive sonucu kısa pasla TD yaptı ve 12-9 öne geçti. Kenarda yine kaybedeceğiz, bitti bu iş diye düşünmeye başlayan çoğu yeni oyuncumu extrayı vermeyen defansımız tekrar maça döndürdü. Bu sırada en etkili oyuncularımızdan Can Demirsoy sakatlandı ve ambulansla terk etmek zorunda kaldı sahayı, belki de dönüm noktası o andı bizim için. Hücum sıra bizde diyerek girdi sahaya maça yeni gelmiş gibilerdi, üst üste first down’larla ilerleyip 40 saniye kala orta mesafe bir pasla Mert Aktün yine TD yaptı tam her şey bitti derken, QB’miz Alper Sukar’ın pasında. Extra denemesini başaramayınca skor 15-12 lehimize oldu. Kalan 40 saniyede gelen cezalar ve etkili iki pasla redzone’umuza kadar geldi Knigths. Fakat endzone da yaptığı interception ile maçı bitiren “bence maçın en değerli oyuncusu” Ogün Öztürk oldu bizim adımıza. Maçı 15-12 kazanmıştık, bu iki sezon önceki üç uzatmaya giden 18-12 kazandığımız Yeditepe Eagles maçından sonraki en heyecanlı maçımızdı. Bu bizim “DİRİLİŞ”imizdi. Bununla birlikte akıllar Can’daydı, soluğu yanında aldık, röntgen, tomografi derken 15 gün takip edilmesi çıktı doktordan. Şu an durumu iyi.

Sonuçta zorlu deplasmandan galibiyetle dönerken çaylaklarımızı takıma entegre etmiş olmanın sevinciyle birlikte Ata’mızı huzurunda ziyaret etmenin verdiği duyguyla yola çıktık. Önümüzde ilk maçını EMU Crows’a 8-6 kaybeden İstanbul Conquerors var şimdi.

Daha önceden de bahsettiğim gibi, maç içindeki centilmekleri sebebiyle kaptan Sefa Hazır’a ve oyuncumuzu hastanede ziyaret edip bize otelimize kadar eşlik eden Knights koç ve oyuncularına tekrar teşekkür ederim.

Bu galibiyet bu uğurda ciddi şekilde sakatlanmasına rağmen desteğini her zaman arkamızda hissettiren İlhan Evin, Özgün Zor, Alkan Akar, İbrahim Dinçer ve her zaman arkamızda olan Amirallere hediyemiz olsun.

Kalın sağlıcakla…