Haftasonu nasıl da bir Bowl izledik ama; demek isterdim de diyemiyorum maalesef. Seattle Seahawks ve Denver Broncos, normal sezonun fırtına yaratan takımları oldular, NFC ve AFC liderleri olarak playoff’larda da teklemeden Super Bowl’a ulaştılar. Ancak karşılaşma öncesindeki kanıyı, bu yazıyı okuyan herkes biliyordur, Denver Broncos kazanmaya yakın, hatta neredeyse kesin favori.

NFL tarihinin en soğuk finali olması beklenen karşılaşma ki açık havada oynanacak olması sebebiyle de ayrıca ilgi çekici hal almıştı (gerçi maç beklenen kadar soğuk bir havada oynanmadı, o da ayrı bir mevzu). Yine de maçın nasıl bir atmosferde, nasıl bir ortamda geçeceğini anlamamız, pek de uzun sürmedi; zira ikinci saniyeden başlayarak, maçın sonuna kadar Seattle Seahawks, Denver Broncos’a neredeyse nefes alamadı bir iki drive haricinde. Seattle Sehawks, bilhassa savunması ile bilinen bir takım, çok da iyi bir savunma takımına sahipler, ayrıca hücum açısından da verimliler, e adamlar sezon finaline kadar geldiler zaten onlardan detaylı olarak bahsetmeye gerek yok; iyi bir takım nihayetinde Seahawks, ancak Broncos’u Super Bowl finalinde, üstelik favori olduğu bir karşılaşmada 43-8 yenecek kadar iyi bir takım mı? Orası tartışılır işte.
Seattle, Denver hücumunu ancak ateşli savunmasını cayır cayır rakibin üzerine salmakla durdurabileceğini düşünmüş olmalı ki maçın her anına hemen hemen bunu yaydılar ki başardılar da. Sezon boyunca Peyton Manning’in başarısında büyük sahibi olan Broncos hücum çizgisi de, bu maçta Manning’i zora soktu, Seahawks defansının varyasyonlarını çözemedi, Manning’i cepte zor durumda bıraktılar bunun da darbesini çok olumsuz biçimde hissettiler. Ayrıca Broncos, ilk birkaç drive’da başarılı olamayınca, neredeyse koşu hücumunu unuttu, oysa biraz tempo ve ritim bulabilmeleri için fiziksel mücadele, koşu oyunu ile kazanılacak yardlar da önemliydi. Denver pasla kazanan ve pasla kaybeden bir takım, Peyton Manning’i kadroya katarken de amaçları buydu zaten, etrafında Demaryius Thomas, Wes Welker, Eric Decker gibi adamlar da bulunurken Manning’in bireysel yeteneği çok daha fazla parladı normal sezonda ancak bu maç, olmadı. Manning, hemen hemen her pozisyonda, önünde patlayan bir savunma çizgisi ve kendisine doğru koşan koca koca adamlar gördü.
Seattle Seahawks hücumu için, olumsuz söylenebilecek bir şey elbette yok ancak bu hücum takımının işini savunma takımının çok kolaylaştırmasından kaynaklanıyor. Russell Wilson kendi standartlarında sıradan bir maç geçirdi. Karşılaşmaya Seahawks hücumu açısından imza atan isim ise, sezonun büyük bölümünü sakatlığı nedeniyle kaçırmış, playoff’larda dönmüş olsa da iyi ışık verememiş ancak her şeye rağmen tehlikeli bir oyuncu, iyi bir atlet, müthiş hızlı bir sporcu olan Percy Harvin oldu.
Hak edilmiş bir galibiyetten de ötesi oldu, eze eze yendi Seattle Seahawks ve yaşam boyunca taşıyacakları Super Bowl apoletini de taktılar böylece. Broncos için hayal kırıklığı bir maç olsa bile, normal sezonda ve playoff’larda ezici bir üstünlük kurdular rakiplerine ve en azından “kaybeden” yazsa Super Bowl 48’de onların da isimleri yazacak.

Yeni yazılarda görüşmek üzere.