Kimin boyu  daha uzun tartışması maalesef erkek hegemonyasının olduğu tüm kategorilerde olan bir tartışmadır. Bu mücadeleyi kazanan yaptığı işin önemini arttırırken, kaybeden de önemli olan işlevi diye kendine yeni bir mücadele alanı yaratır. İşte İngiltere’de trafik bu nedenle soldan akmaktadır. Aslında tüm dünyada daha arabalar gelmeden tüm yol kullanımlarında sol taraf tercih edilmiştir. Ama gel gör ki zamanla, üzerinde çok spekülasyon olan bir konu, Kıta Avrupası ve tabii ki Amerika sağa geçmiş. İngiltere ise önemli olan işlevi deyip solda kalmakta inat etmiştir ve şimdi isteseler bile sağa geçememektedirler çünkü olay ciddi boyutlara ulaşmıştır. En azından o kadar ters direksiyonlu arabayı “Ne yapacaksın”…

İşte Türkiye’de korumalı futbolun geldiği noktada budur. Her sene ligde iddialı takımlar lig kalitesi artısın sponsor, canlı yayın, medya, yabancı koç ve yetenekli oyuncu peşinde koşarken, iddiası kalmayan takımlar aman ne olacak modundan çıkamamakta. Buna ek olarak bir hamle yapmak isteyen her bir birey kaosun içinde yok olmaktadır. Aynı bir kara delik gibi lig organizasyon(suzluğu)muz, yörüngesine giren her şeyi içine çekip parçacıklarını uzaya püskürtmektedir. Bu büyük patlamaların arasında hala bir umut ışığı olan yeni gezegenler küçük küçük oluşmakta ama yaşam şartlarını oluşturması gereken yıldızlar kara deliğin yılgınlığından kendi başlarında takılmaktadırlar. Hâlbuki gezegenlerin yörüngeye ihtiyacı var. Çoğu bunun farkında olmasa da…
İşte bu yörünge çabasında atılması gereken ilk adım nedir?
İki senedir tacizlere rağmen yazmayan bu yazarın, bu felsefi ikileme iten nedir? Kendi kendime aldığım bir karardı, o kadar sıkılmıştım ki bu kaostan çözüm bulmadan dönme demiştim kendime!!! Al sana bir hata daha çözümü yıllar önce sunmuşum hâlbuki sallayan yok.
Bu sezon başında yoğun bir medya çalışması ile başladık takımı pazarlamaya, yerel basın yazılı ve görsel çok büyük ilgi gösterdi. Öyle ki maçlar başladığında onlar ulaşıyordu bize saati nerede, canlı yayın yapalım fikstürü yollar mısınız? Destek istediğimiz kurumlar sadece destek vermekle kalmadı, aynı zamanda bire bir katılım sağlamak istediklerini belirttiler ve ilk darbe fikstürü görünce geldi. Bir kısmı yazım hatası sandı nasıl yani iki maç iki ay ara, bir maç iki ay ara, “Are you freaking kiding me!!!”
Ama buna rağmen ilk ev maçında tribün dolmuş, çevredekiler maç var gelin gidelim demeye başlamıştı. Bu heves bizimki gibi sönmeyecek sanırsınız. İki ay sonra ki maçta haber geçmemize rağmen ne bir basın, ne de bir önceki seyircinin üçte biri vardı. Nasıl suçlayabilirisin ki bu kadar uzun aralıklı lig olur mu be hey gafiller. Vurun kellesini… Ama alışmış kudurmuştan beterdir pes etmek yok… Maçları canlı verip kim var kim yok alıştırmak lazım spora. Sonra Koç Rams, Boğaziçi Sultans ile oynayacağı maçını canlı yayınlayacaktı. Bizim kurduğumuz sistemin aynısı. Gel gör ki maç zaten geç başladı. Kamera açısı, hakem toplantısı, oyucuların kimin boyu uzun telaşı ile yan yana durmaları. Ben bile bir çeyrek izleyemedim. İlgisi çeyrek olan nasıl izlesin.
Şimdi aynı hataları Üniversiteler Sporları Federasyonu yapmaya başladı. Üç maç, her biri ayda bir. Sanırsın aybaşına göre ayarlanmış. O kadar oyuncu nasıl tuttursun aynı tarihe gününü…
Tekrar sesleniyorum. Be hey kendini bilmez gafil. Bilmez misiniz ki bu spor çarpışma sporudur. Sporcunun performansını zirvelemesi gerekir ki, yaptığı iş ses getirsin. Sen ki hayatında ayağı yer görmemiş askı ineği gibi 5-7 maçı, 6-7 aya yayarsın. Kurban etinin anca yumurtalıklarını alırsın. (Seviyorsan orası ayrı tabi).
Bu saçmalığa bir an önce son verin dostlar. Göçebe hayatını bırakıp kalıcı eserler inşa etme zamanı gelmedi mi!!!
1.Dünya Üniversiteler Arası Amerikan Futbolu Şampiyonası bu sene Mayıs ayında İsveç’te oynanacak. http://www.uppsala2014.com/extra/pod/ var mı gelmek isteyen?