Varoluşçuluk, kısaca insanın bir olaydan kazanımlarını ancak kişisel bir deneyim sonrasında yapabileceğini savunur. Daha derine indikçe ise ölümden sonra hayat yoktur tarzı felsefenin en iç boğan kısmına giriş yapar (daha sıkça kullanılan terimlerle “Varoluş özden önce gelir”). NFL Draftı yazısında bunun ne işi var derseniz 2013’ün Nisan ayına hızlı bir geri dönüş yapmak istiyorum.

Chargers ilk turda sezon içinde kafasını kaldırdığı anda 300+ poundluk dev adamları gözünün dibinde gören Rivers’a yardım için DJ Fluker’ı almış, hem koşu hem de pas oyununda bu koca bebeğin büyük bir yardımı olmuştu. İkinci turda ise Chargers OLB Manti Te’o için bir dördüncü tur seçim hakkını takas etmişti. Üçüncü turda herkesin yakından tanıdığı ve sezonun en başarılı üç çaylağından birisi olan Keenan Allen seçilmişti. Sonrasında Allen’ın Cal’den takım arkadaşı (aynı zamanda preseason’da yaşadığı sakatlık nedeniyle bütün sezonu kaçıran) Steve Williams, Tourek Williams ve son olarak da Rivers’dan öğrensin diye alınan QB Brad Sorensen alınarak belki de o sezonun en iyi draft’larından birisi kapanmıştı.Bu yılın draft’ı Chargers için ayrı bir önem taşıyordu. Geçen yıl tamamen yeniden kurulan bir takım vardı. Emektar veteranlardan bazılarıyla yollar ayrılmış, Dwight Freeney gibi daha tecrübeli ve gençlere öğretecek şeyleri bulunan aç oyuncular takıma katılmıştı. Bu sene ise kurulan ve başarılı olunan bir düzenin üstüne artık yavaş yavaş Broncos ve Patriots’tan AFC tacını almak için eklemeler yapılan bir takım vardı. Tabii aşırı başarılı geçen 2013 draft’ından sonra 2014 draft’ı GM Tom Telesco ve Mike McCoy üzerinde ayrı bir baskı oluşturuyordu, fakat genel olarak bütün Chargers front office’i oldukça başarılı bir süreç geçirdi dersek yalan olmaz.

İlk turda tıpkı geçen yıl olduğu gibi takımın en belirgin eksiği, cornerback dolduruldu. San Diego’da oldukça iyi bir ünü olan TCU’dan (bknz. LaDainian Tomlinson) Jason Verrett seçildi. Seahawks’ın oluşturduğu “yapılı ve güçlü secondary” mentalitesine karşın boy olarak küçük kalan Verrett’ın en büyük özelliği oyunu okuması ve ruhu. Üniversiteden ilk çıktığında aynı bu şekilde bahsedilen oyunculardan birisinin Ray Lewis olması da beni umutlandıran şeylerden birisi. İddialı sözler pek tarzım olmasa da: “Jason Verrett bu yıl en az bir kere Peyton Manning’e interception yapacak”

Bunu üstümden attığıma göre ikinci turda ve benim, çoğu görüşün aksine en beğendiğim ve bir dördüncü tur seçim hakkı ile takas etmenin mantıklı olduğunu düşündüğüm saf bir 3-4 defans OLB’ı olan Jeremiah Attaochu’nun seçildiğini söyleyebilirim. Üçüncü tura geçmeden önce; “Attaochu bu yıl Raiders’ın beşinci sıradan seçtiği Khalil Mack’den fazla sack yapar”

Aşırı cap space kaplayan ve pozisyonunda takımın en gereksiz oyuncularından biri olan yaşlanmış oyuncu kimdir? Jeromey Clary. Gelecek sene serbest kalacak olan guard kimdir? Jeromey Clary. Bu adamın yerine geçecek genç kan kimdir? Üçüncü tur seçimi Chris Watt. Notre Dame’de iken geçen yılın ikinci tur seçimi Manti Te’o ile iyi arkadaş oldukları sonradan ortaya çıkan Watt, eski ve yeni takım arkadaşı tarafından gezdirilmiş, iyice şehri öğrenmiş bile. Bu sezon her maça başlamasa bile rotasyonun önemli bir parçası haline gelir ve seneye 16 maçın tamamına başlar.

Cornerback’den sonra en çok yardım gereken pozisyon nose tackle idi. Tom Telesco’nun da söylediği gibi sıradan bir NT için fazlasıyla katkı sağlayan Ryan Carrethers, takım tarafından beşinci turdan seçildi. Çoğumuzun kendisi hakkında pek bilgisi olmamakla beraber, seçildiğinde kollarının resmini ve combine’da koşmasını izleyince bana “Jamaal Charles kopup gitse yakalayacak adam bu olur” dedirten bir 150 kiloluk kas kütlesi. İzlediklerimden gördüğüm kadarıyla beşinci tur için süper bir seçim olma potansiyeline sahip.6. ve 7. turlarda seçilenler ise takımda ne iş versen yapacak iki tane hücum silahı. Philip Rivers sıkıldığında, Ryan Mathews sezon sonunda gene bileğinden sakatlandığında, maç içinde Danny Woodhead’in pili bittiğinde, Donald Brown için fazla yumuşak bir rakip karşısında backfiel’da koyulacak bir isim olan Marion Grice neredeyse bütün NFL scout’larına göre gereksiz bir seçimdi… Bana göre değil. Dördüncü running back gereksiz gözükse de bu adam NCAA’de iki sezonda 39 touchdown ve sıfır fumble yapan birisi. Kick returner olarak da gayet başarılı bir profil çiziyor. Special teams’in de büyük bir ismi olma şansına sahip. Bana göre oldukça başarılı bir deep round seçimi.

Deep demişken, fade route koştuğuna yok olup bir daha bulunamamasından korktuğumuz yedinci tur seçimimiz Tevin Reese hızı ve atletikliği ile tam anlamıyla bir derin tehlike. WR konusunda geçen yıl gereken tek şey olan hız (ki bu sonradan Ladarius Green ile sağlanmaya çalışılmıştı) Reese ile beraber dolduruluyor. Sahayı genişletme açısından mantıklı bir tercih. 74 kilo olmasının dışında yedinci tur seçimi için pek bir eksiği yok. Nasıl bir oyuncu olduğunu anlamak için combine’da receiverlar içinde en iyi vertical jump, broad jump ve üç cone drill derecelerine sahip olduğunu söylemek yeterli olur sanırım.

Varoluşçuluğa geri dönersek, Tom Telesco geçen yılın başarılı draft’ından yeterli geri bildirimi almış ve bu yıl da kullanmış gibi gözüküyor. Ayrıca yaptıklarını ölüm sonrası için değil, şu an için yapıyor, kısa sürede güçlenecek bir playoff takımı kuruyor. Eğer 2015 draft’ında da ikinci turda takas yapıp OLB alırsak sonsuz bir paradoksa gireceğiz sanırım… Ve tabii ki son olarak; In Tom Telesco we trust!