Değerli Amerikan futbolseverler, uzun bir aradan sonra NFL’in belki de sizin için en “olmasa da olur” takımı konumundaki Jacksonville Jaguars’ın, off-season hamlelerini değerlendireceğim yazımla tekrar karşınızda olmaktan dolayı oldukça mutluyum. Genelde Jags, off-season’ları o kadar sönük geçirirdi ki ülkemizin bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaki Jags taraftarları dışında ( Amma da attın ha şimdi o kadar Jags taraftarı olsa iyi, bu ülkede Jags’i destekleyecek kadar aklını kaçırmış bir adam daha yok senden başka dediğiniz duyabilir gibiyim) en ateşli Amerikan futbol severler bile, off-season döneminde takıma kimin katıldığından veya takımdan kimin gönderildiğinden bihaber olurdu.

Gerçi, bizimkilerin yaptığı transferlere de transfer demeye bin şahit isterdi. Sanarsın takım, Jacksonville sokaklarından adam toplayıp imza attırıyor. Hal böyle olunca transfer edilen oyuncuların ismi ve cisminden başka hiçbir şeyini bilmezdik ve oyuncu hakkında iki kelam bile edemezdik. İşin ilginç tarafı bu transferler Jags’in resmi internet sitesinde öyle allanıp pullanırdı ki ister istemez gaza gelip  “Harbiden bu adam derdimize derman olacak” sanırdım ve her nasılsa, Jags’in internet sitesinde adeta iki çelik jant, iki de sis farı takılıp Doğan’a çevrilmiş bu Şahin’ler daha pre-season başlamadan takım tarafından serbest bırakılırdı. Mesela geçtiğimiz off-season döneminde Cleveland Browns gibi bir takımda bile zar zor forma şansı bulabilen wide receiver Mohammed Massaquoi’yı transfer ettiğimizi öğrenip, internet sitesinde adamı göklere çıkartan bir yazı okuyunca gecenin bir vakti Kaan Özaydın’ı aramış ve “Abi yıllardır aradığımız receiver’ı nihayet bulduk sanırım, Massaquoi’nın transfer haberini hemen yarına yazıp yolluyorum.” demiştim. Bunun üzerine Kaan Özaydın aslında  “Kaan bırak bu boş işleri ya, daha Percy Harvin’in Seahawks’a takasının haberini koyamadık, sen kalkmış neyden bahsediyorsun?” diyip ağzımın payını vermek isterdi elbette ama sağ olsun hevesimi çok da kırmamak için “Abi boşver ya, zaten serbest oyuncu piyasasında büyük bir yoğunluk var, siteye koyduğumuz haberler bir gün ya kalıyor ya kalmıyor” diyince ben de ne kadar uçtuğumun farkına vardım.

Aslında bu off-season döneminde de takıma katılan oyuncular öyle aham şaham değiller ama takımı ileri götürebilecek adamlar (özellikle Toby Gerhart ve Chris Clemons).  Jags her ne kadar bu off-season döneminde de serbest oyuncu piyasasında fazla ses getiren hamleler yapamasa da en azından NFL tarihinin  en büyük bust’larından Blaine Gabbert’ı ve adı Jags özdeşleşmiş olan Maurice-Jone Drew’u takımdan gönderince, yıllar sonra ilk kez NFL.com’un en çok okunan off-season haberlerinde dolaylı yoldan olsa bile Jacksonville Jaguars’ımızdan bahsedildiğini görebildik de fazlasıyla duygulandık. :)

Güle Güle Sana, Yolun Açık Olacak Mı Bakalım?

Off-season döneminin en önemli hamlelerinden biri şüphesiz Blaine Gabbert gibi umutsuz bir vakanın takımdan gönderilmesi oldu. Jags’in 2011 NFL Draftı’nda çok ama çok büyük umutlarla takıma kattığı Gabbert, aslında daha ilk sezonunda %50 pas isabet oranını zar zor yakalayıp tam 40 kez sack’lenip, 14 kez de fumble yapınca tarihin en kötü quarterback performanslarından birini çıkararak adeta “Gönderin beni bu takımdan da rahat edin, yoksa başınıza bela olacam bak.” diye haykırıyordu. Ancak, bizimkiler bu affedilemeyecek performansı tabi ki de genç çocuğun toyluğuna verdiler ve ikinci sezona da “Allah’ım sen bizim bu deli oğlanı bu sezon iflah et.” gibisinden temennilerle Gabbert’ı ilk 11’de sahaya sürdüler. Quarterback, 2012 sezonuna iyi bir başlangıç yaptı. (İyiden kasıt da bir maçta toplam 256 yardlık pas oyunu yapıp iki touchdown pası atmak ve bu istatistiklerle kariyerinin en iyi maçını çıkarmak, Tony Romo bir maçta bu performansı sergileyince Kaan Özaydın ve Görkem Şahinoğlu söylemedik laf bırakmıyorlar adama. Ha tabi mesele Romo ise bu istatistiklerin yanına +3 interception’ı ekleyin, orası ayrı.) Bu performansın ardından akıllara “Acaba?” soruları gelmeye başladı. Ancak sağ olsun Gabbert, bu sefer de Jags taraftarlarının umudunu boşa çıkarmayı başardı ve üst üste birçok karşılaşmada belki de çaylak sezonundan bile daha kötü performanslar çıkardı, en sonunda “Sakattık ya, o yüzden oynayamadık.” ayaklarına yatıp sezonu kapattı. Gabbert’ın geçtiğimiz sezonunu ise şu iki istatistik baya güzel özetliyor: “1 touchdown pası, 7 interception.” Eh bu performansın üzerine bize de İbrahim Tatlıses’in “Yallah şoför Yallah” şarkısını Gabbert’a armağan etmek düşer:

“Yallah şoför yallah ne beklisen
Yüreğimde kan eklisen
Hiç Allah’tan korkmisan
Beni yolda bırakisen”

Biraz geyikten uzaklaşıp Gabbert’ın San Francisco 49ers’a gönderilmesini daha stratejik bir zeminde değerlendirmek gerekirse, şunu söylemek gerekir ki bu hamle genel menajer David Caldwell’in dehasının bir ürünüdür. İlk başta bakınca “Yav süper bir hamle oldu da biz mi anlamadık, Gabbert gibi takıma hiç yarar sağlamayan bir adamı gönderip karşılığında da yine potansiyel olarak takıma çok da bir yarar sağlamayacak 6.turdan kıytırık bir seçme hakkı aldınız.” diyebilirsiniz ancak mesele o kadar basit değil. Jaguars, Gabbert’ı 49ers’a göndererek elde ettiği draft hakkıyla çok çok önemli bir eksiğini giderdi. Bildiğiniz üzere (Gerçi mesele Jags olunca hiç kimse hiçbir şeyi bilemiyor da) takımın en emektar oyuncularından center Brad Meester bu sezonun ardından emekliliğini açıkladı ve böylece zaten içler acısı olan Jags, O-Line’ı çok büyük bir darbe daha aldı. Ancak takım, elde ettiği bu 6.tur draft hakkı ile Virginia Üniversitesi’nden center Luke Bowanko gibi önemli bir ismi kadrosuna kattı ve böylece Jags, potansiyel ilk 11 center’ı Mike Brewster için de elverişli bir rekabet ortamı hazırladı. Yani kıssadan hisse diyeceğim odur ki Gabbert gibi, takıma bir yararının olmamasının yanında Jags’i sürekli ama sürekli aşağı çeken bir oyuncuyu göndererek elde ettiğimiz draft hakkıyla gerçekten büyük yaralardan birine merhem olduk gibi, ama tabi sadece şimdilik…

Acı Kaybımız…

Off-season döneminin şüphesiz en üzücü hamlesi büyük bir yıldız olmasının yanında Jags denince akla ilk gelen oyuncuların başında gelen Maurice Jones-Drew’ün serbest bırakılması oldu. Tam sekiz sezon bu takımın formasını terleten ve geçtiğimiz iki sezon hariç harika istatistiklerin altına imzasını atan Jones-Drew, takıma şu anda bu yazımda sayamayacağım kadar katkı yaptı, yani Gabbert gibi 2-3 satırda kariyeri özetlenecek bir adam değil. Hal böyle olunca Jacksonville şehrinde taraftarlar Jones-Drew için kazanlarca helva döktürseler üstüne de binlerce kez Fatiha okusalar da adamın hakkını ödeyemezler. Amerikan futbolunu sevmemi sağlayan aynı zamanda benim bu “Jags” illetine kapılmama da neden olan Jones-Drew’ün takımdan ayrılmasından dolayı oldukça derin bir üzüntü yaşadığımı belirtmek istiyorum. Ancak şunun da bilincindeyim ki “Jaguavs biv kuvumduv, Jones-Drew biv şahıstıv.”, bu nedenle her oyuncudan önce Jags gelir ve takımın sahip olduğu “gençleştirme” vizyonuna uymaması sebebiyle Jones-Drew’ün takımdan gönderilmesi de her ne olursa olsun haklıdır.

Sen Daha Yenisin Evlat…

Eh biraz da gelenlerden konuşalım. İlk isim Vikings’in müzmin yedeği running back Toby Gerhart. Ancak böyle dediğime bakıp Gerhart’ı çok da küçümsemeyin, adamın önünde Adrian Peterson gibi bir canavar vardı. Tam dört sezon boyunca, bıkmadan usanmadan Peterson’ın yedekliğini yaptı ve bu süreçte “Jaguars bile teklif verse gideceğim, bu ne abi otura otura Vikings bench’ini aşındırdık.” modundaydı. Artık tam da futboldan umudunu kesmişti ki beklediği teklif Jaguars’tan geldi. Gırgır şamata bir yana, Gerhart fiziki özellikleri itibariyle oldukça güçlü bir running back. Daha kendisinin koşup koşamadığını bilen veya görebilen yok (Dört sezon kenarda oturunca), ama görüntüsü itibariyle “tacklebreaker” teriminin vücut bulmuş hali. Basit bir mantıkla bu adam ortalama bir NFL running back’i kadar bile hızlı olsa ki bize bunun cevabını ilerleyen süreç verecek, Jags’a çok şey katar. En azından takıma, geçen sezon vahim durumdaki Jones-Drew’dan daha faydalı olur.

Off-season döneminde takıma katılan ikinci önemli isim şampiyon Seahawks’ın defansif end’i Chris Clemons. Kariyeri ve oynadığı futbolla adeta “Jags böyle bir adamı nasıl aldı ya?” dedirtecek türden bir oyuncu. Bir diğer kariyerli defansif end Jason Babin’i takımda tutmayı başaran Jags, Clemons hamlesiyle D-Line’ını muazzam bir şekilde güçlendirdi. Her ne kadar iki oyuncuda da yaş biraz kemale ermiş olsa da, Jags’e inanılmaz derecede katkı sağlayacaklarını düşünüyorum ki defansif end pozisyonu herhalde Jags’in diğer pozisyonlara göre şüphesiz çok daha üstün olduğu bir pozisyon.

Son Eklemeler…

Öncelikle böyle bir yazıyı biraz da olsa geciktirdiğim için bütün okurlardan özür diliyorum. İnşallah en yakın zamanda, başta Blake Bortles ve güzeller güzeli kız arkadaşı olmak üzere, Jags’in draft karnesini değerlendireceğim yazımla karşınızda olmayı umuyorum. Hilmi abi her yazısını “Futbol zevkiniz azalmasın.” diye bitiriyor, ben de ona özenip bu yazımı, her ne kadar şu söylediğime kendim bile inanmayacak olsam da şöyle bitireyim: “Jaguars sevginiz azalmasın.”