Ligde beş haftayı geride bıraktık. Seahawks sezona çok hızlı girdi, Chargers mucizeler izletiyor, Luck ile yeni bir Colts izleniyor, Sherman hala bipolar bozukluk yaşıyor, Browns taraftarı halen Lebron’a seviniyor, Tim Tebow muhtemelen şu an Pazar ayinine hazırlanıyor ve Falcons hala savunma yapamıyor. Tabii ki ligi özetlemeye çalışmıyorum. Bu muhtemelen çok başarısız bir girişim olurdu. Bu hafta konumuz daha farklı, yine biraz tarihin tozlu sayfalarını karıştırma işini üstleniyorum. Bu grup neler gördü, neler geçirdi, neydi, ne oldu, ne olmalı diyorum. Tabi ki de bu meşakkatli işe büyük ölçüde gönül verdiğim renkler ve biraz da gönül verdiğim şehir için katlanıyorum. Zaten bu iki takım grubun şanlı ve bir o kadar acem oyunlarına doygun tarihini oluşturuyorlar. Son satıra geldiğimde nelerle karşılaşmış olabileceğimi şu an ben bile tam olarak kestiremiyorum, dört takım da farklı farklı tatların ve sembollerin temsilcisiler, ama işin güzel yanı da bu, sonun belirsizliği. Aynı NFC East takımlarının sonunun belli olmadığı gibi…

Dallas Cowboys: Televizyon Dizisinden Gerçek Hayata, Pembe Dizi Tadında

Cowboys’un iddialı bir sezona girmediğine yalnızca bu sene tanık olmuş bir izleyiciyim. Amerikanın Takımı’nın son şampiyonluğunu, ulu önder Emmitt Smith önderliğinde 1995 yılında kazandığını da bu sözün ucuna ekleyecek olursak, biraz da bu takımın ligin marka değeri bakımından en pahalı takımı olduğundan bahsedip her sene en fazla lüks vergisi ödeyen ekip olduğunun da altını çizersek aslında nelerden bahsedeceğim hakkında az çok bir fikriniz oluyor. Her sene rekor sayıda taraftar ürünü satıp, bu taraftarların “Romo lanetine” tanıklık etmelerini sağlamak kolay iş olmasa gerek. İşin franchise kısmında gerçekten çok sadık bir kitleleri var, hakkını vermeliyim. Hakkını veremediğim, asla da veremeyeceğim olay ise Jerry Jones ve ailesinin takımı ata biner gibi yönetmesi.

Sosyetik takımların laneti diyebilirsiniz, haklılık payınız elbette olacaktır. Ancak büyük organizasyon yönetmenin -ÇOK büyük organizasyon yönetmenin- gerektirdiği sorumluluklara katlanamıyorsanız, her sene contender takım sözü vermemelisiniz. Tony Romo gerçekten çok kaliteli kumaşa sahip bir QB, Dez Bryant ligin tepesindeki beş receiver’dan biri, Demarco Murray patlayıcılığıyla göz kamaştırıyor, defans takımı da şekillenmeye müsait, peki hiç de fena olmayan bu durumu nasıl her sezon berbat bir sonuçla noktalamayı başarıyorlar?

Cowboys çok köklü bir organizasyon. Çoğu takımın büyük sorun diye niteleyebileceği şeyleri kolaylıkla çözüme kavuşturabiliyorlar. Nakit gücüne, eyalet lobisine, taraftar gücüne sahipler. En baştan Teksas gibi bir eyaletin takımı olarak birkaç puan önde başlıyorlar yarışmaya. Ancak her büyük servet kötü yönetimle harcanabilir. Cowboys’un da birkaç sezondur yılmadan yaptığı bu. Draft stratejisi konusunda böyle bir lobi gücüne sahip bir takım için inanılmaz kötü performans gösteriyorlar. Backroom staff’a ciddi paralar harcanıyor, ancak beklenen verim alınamıyor. Takımın yönetimi çok göz önünde tutuluyor -ultra medyatik bir takım için dahi- ve oyuncular da bundan oldukça etkileniyor. Ne olmuş yani Romo ilk hafta üç INT fırlattıysa…

Takım yönetiminin takımın önüne geçme durumu önlenmediği sürece Cowboys bu dengesiz gidişatını değiştirmekte oldukça zorlanacak. Jones ailesinin aile saadetini tartışmak elbette bana düşmez, fakat daha kendi içinde anlaşamıyorken takım konusunda anlaşmalarını da kolay bir beklenti olarak niteleyemiyorum. Bu sezon için konuşmak gerekirse, gayet iyi bir başlangıç yaptılar. 4-1 dengesindeler, ligin en fazla koşan ikinci takımı konumundalar, Romo etkileyici oynuyor, Witten kimyanın adamı olmuş durumda. Belki de doğru şeyleri yapmaya başlamışlardır az da olsa, fakat hala Üzerine düşünülecek çok şeyleri var önlerinde, arkalarında da güzel günlerin anısı ve dört Lombardi kupası.

Philadelphia Eagles: Hücum Sistemlerinin Yeni Çağı… mı acaba?

“Chip Kelly offseasonda DeSean Jackson’u takımdan kestiğinde hepimiz şok geçirmiştik. Çocuk inanılmaz oynuyordu, Chip ise bunun hakkında konuşmak dahi istemedi. Olayın üzerinden bir ay kadar geçtikten ve DeSean, Redskins ile anlaştıktan sonra Chip ile bir röportaj yapmak ve olayın aslını öğrenmek istedim. Chip’i tanırdım, DeSean’ı da öyle. Aralarında bir sorun yoktu, Chip çete hareketlerini bu şekilde ofansif bulacak bir adam değildi. Onunla oturduğumuzda bu konuyu açmak için sabırsızdım. Neden ligin en iyi receiverlarından birini böylece kesip göndermişti?…”

“‘Tamamen teknik bir karardı’ dedi Chip. ‘Receiver pozisyonunda daha kuvvetli ve geniş bir sisteme geçiş yapmak hedefimdi, ben de DeSean’ı kestim. Bu konuda ilerleyen günlerde bir hamle yapacağız, belki bir takas, bilmiyorum.’ O takası yaptılar. Takıma katılan isim kim miydi? Darren Sproles. En son baktığımda DeSean 1.78 boyundaydı, Darren ise 1.68. Kilolar? DeSean. Kas Yoğunluğu? DeSean. 40-yard dash? DeSean. Chip Kelly bu ligin en inanılmaz adamlarından biridir, her anlamda.”

– Brian Jackson, Chip Kelly ile görüşmesinin ardından.

Chip Kelly gerçekten bu ligin en inanılmaz adamlarından biridir. Draft gecelerindeki tutumu hakkında yaptığım goygoydan çoğu şeyden aldığım zevkten daha çok zevk alırım. Eagles’ın doğru draft stratejisiyle bundan da daha iyi bir hücum düzenine sahip olabileceği fikri sizi de korkutmuyor mu?

Evet, Chip Kelly’i korkutmuş olmalı. 1980 ve 2004’ün ardından çok iyi kadrolar ve sistemler oluşturup beklentileri son anda karşılamaktan vazgeçen bir Eagles izlemekten inanılmaz kararlı taraftarı sıkılmamış olabilir, ancak analistler için işin cılkı çıkmış durumda. Kelly’nin son iki sezonda rayına oturttuğu inanılmaz dinamik hücum sistemi ligdeki her takıma zorluk çıkarabilecek durumda, ellerinde ligin en iyi ikinci running back’i var, impact sezonundan özgüvenle çıkmış bir Nick Foles, kolay çatırdamayan bir hücum hattı. Durdurulamaz duruyor-du, son iki hafta gördüklerimize kadar. Özellikle receiver’ların Jackson’un kaybıyla gereken yükü taşıyamaması ile McCoy’un yollarının çözümlenmesi Kelly’nin ışıltılı hücumunu yavaş yavaş kararttı. Eagles defansı her zaman tartışmalıydı, hücumun gücünü yitirmesiyle daha da göz önüne gelmeye başladılar. Kötü performans göstermiyorlar, gösterseler son iki maçın sonucu muhtemelen böyle olmazdı ancak Eagles’ın bir sonraki seviyesi için hala hazır değiller.

Vick’in gönderilmesini sürekli isabetli bir karar olarak gösteriyorum, fakat Foles üretkenlikte bu kadar sıkıntı yaşarken arkasında bir veteranın olması faydalı olabilirdi. Gerçi Jets’te Geno’ya ne kadar faydalı olduğunu düşününce insan bu düşüncesinden de vazgeçiyor.

Bu sezonun sonunda Eagles kendini playoffa taşıyacak kapasiteye kesinlikle sahip, öncelikle üstten iyi yönetiliyorlar. Cowboys’un ceremesini çektiği problemleri onlar yaşamıyor. Backroom staff her oyuncu için çok iyi çalışıyor ve sonuçları ortaya konuyor. Chip Kelly savunma hattına da kademe atlatmayı başarırsa Eagles playoff seviyesinde de daha kuvvetli bir hale gelecektir…