NFL’in rekabet kurulu’nun (competition committee) bütün çabaları, draft, free agency, salary cap ve diğer her şeye rağmen bazı takımlar hep kazanan, bazıları da kaybeden imajına sahiptir. Örneğin bir Dallas Cowboys, Pittsburgh Steelers, Green Bay Packers her zaman başarı beklenen takımlardan olsa da, kurulalı 20 sene geçmesine rağmen Jacksonville Jaguars taraftarları aralarda kaybolmaya alışıktır. Bu nedendir? Steelers’ın salary cap’i daha mı yüksek? Cowboys receiver’ları at üstünde mi koşuyor? Green Bay’de peynirlere steroid mi katılıyor?
Her ne kadar takımlar arasındaki farkın açılmamasını sağlayacak sistemler yürürlükte olsa da, bazı takımların avantajları var. Örneğin hem Giants’ın, hem de Packers’ın peşinde olduğu bir free agent’a iki takımın da önerdiği senelik üç milyon dolarlık sözleşme teklifi bir olmuyor. Eyaletler arasındaki gelir vergisi farklarını bir kenara bırakalım, New York, California ve Florida gibi eyaletlerde oynayanların reklam gelirleri ile Green Bay’in gariban reklam piyasası bir değil. Son 10 senede Green Bay’e gelen eli yüzü en düzgün free agent’lar Charles Woodson ve Julius Peppers zaten bir ayağı Hall of Fame‘de olan adamlar. Bunlar takımı şampiyonluğa yakın gördüğünden geldiler. Free agency’de hep dezavantajı bulunan Packers’ın draft’a diğer takımlardan daha fazla yüklenmesinin sebebi de budur. Takımın yaş ortalaması mütemadiyen düşüktür ve genç oyuncular alışana kadar sezona yavaş başlanması normaldir. Buradan yola çıkıp 2014 sezonuna belki bu yüzden yavaş başlayan Green Bay’i incelemeye koyulabiliriz.
Ağır Aksak Başlayan Sezon
2012’deki meşhur Fail Mary vakasından sonra ilk defa karşılaşılan son şampiyon Seattle Seahawks, ligin ilk maçında Green Bay’i 36-16 mahcup etti. Seattle maçını sezon başı bir güç ölçümü olarak görmek isteyen takım, boyunun ölçüsünü almış oldu. Akabinde New York Jets’i zar zor 31-24 geçen Packers, Detroit’e 19-7 yenilince taraftarlar paniğe kapıldı. Takımın oyun kurucusu Aaron Rodgers ise bir radyo programında taraftarlara harf harf R-E-L-A-X (Türkçesi: B-İ S-A-K-İ-N O-L-U-N Y-A) diye kodladı. Ben de açıkçası taraftarlarla aynı kanıda değildim. Sonuçta 2012 ve 2013 seneleri de 1-2 başlamıştı bu takım, ama playoff’ları kaçırmamıştı. 1-2’den sonra NFC North grubundaki iki rakibi Chicago Bears ve Minnesota Vikings’i 38-17 ve 42-10 yenince sular biraz duruldu.
Green Bay taraftarı ligin kuduz taraftarlarından değildir ama takımın sahibidir. Öyle iki maç kaybedince herkesin istifası istenmez. Sonuçta 3-2 ile grupta liderliğe ortak olununca daha pembe bir tablo çizilmeye başladı. Ekim ayına girdiğimiz için meme kanseri farkındalık pembesi de olabilir, o kadar emin değilim. Emin olduğum bir şey varsa, takımın büyük eksiklikleri olduğudur. Aaron Rodgers ligin en iyi oyuncusu, Eddie Lacy milletin üstünden koşuyor, Clay Matthews’un yanına Julius Peppers eklendi diye kimse Ekim ayında Lombardi Kupasını Wisconsin’e kargolayacak değil. Bu takımın eksiklikleri nelerdir? Sezon ilerledikçe nelere dikkat etmek gerekir? Neden Arap atı gibi sonradan açılınıyor? Bu Arap atlarına neden yarıştan önce bir tur ısınma koşusu yaptırmazlar? Bu gibi sorular için hepinizi aşağıya davet ediyorum. At konusundan vazgeçtim bu arada.
Koşu Savunması Yine Olmadı
Taraftar denilen kitle, oyun kurucunun yanında hep sayı getiren koşucu ve top tutuculara odaklanır. Ben ise bu iki mevkiyi pek önemsemem. Sonuçta Adrian Peterson oynayamıyor diye Vikings koşamıyor mu? Ray Rice karısını dövdü diye Baltimore’un koşu oyunu bitti mi? Shonn Greene sakatlandı diye Bishop koşamayacak mı Sanki? Önemli olan, oyun kurucu, line ve pas savunmasıdır. Green Bay’de kaybedilen maçlarda, rakip hep savunmanın üstünden koştu. Burada maç kopunca rakibin koşu oyunuyla aldığı yardların tuzağına düşecek değilim. Maçların en başından beri rakip takımların koşusu durdurulamadı. Ben bunda en önemli etken olarak BJ Raji’nin sezonu daha açamadan kapamasını görüyorum. Yedeği olarak alınan Vikings eski oyuncusu Letroy Guion’un, kalıbının adamı olmadığını gördük. Feci şekilde geri itiliyor ve ortayı tutacak nose tackle olmayınca 3-4 savunmasının koşu oyununa karşı yapabilecek bir şey kalmıyor. Mike Daniels, Clay Matthews ve Julius Peppers ne yaparsa yapsın, Ortadan boşluk bulununca rakip bir anda bütün playbook’unu kullanabilir hale geliyor. Meşhur koç Paul Brown’ın zamanında dediği gibi; En iyi oyun dümdüz ortadan gidendir. Merak ediyorsanız, ikinci en iyi oyunu da neredeyse dümdüz ortadan giden olarak belirlemiş koç.
Koşamayınca Pas da Atılamıyor
Rakipler Green Bay’in koşu oyununu öndeki yedi kişi ile durdurunca, oyun kurucu Rodgers bile olsa pas engellenebiliyor. Bu şekilde gruptaki rakipleri yenip playoff’lara çıkılır ama orada Peyton Manning ve Russell Wilson’ınki gibi etkili hücumlara yetişecek hücum sahaya sürülemez. Lacy haftalar geçtikçe zone bloklama sistemine uygun olacak delikleri daha iyi görmeye başlıyor, ama ne olursa olsun line’da daha iyi performans gerekli. Center Tretter sakatlanınca bir anda çaylak senesinde ilk 11 çıkan center Corey Linsley’nin yanı sıra, Derek Sherrod da kendini toparladıktan sonra hem koşu, hem de pas oyunu yürümeye başladı. Korkulacak konu ise Don Barclay’nin sezonu kapatmasıyla beraber takımda yedek line kalmaması. Bu mevkide tek bir sakatlık ile takımın hücumu çökebilir, sonra da bana “Hilmi Abi nooldu bu Rodgers ve Lacy’ye?” diye sorarsınız. Bir şey olduğu yok; koşamazsan rakip yedi kişi alan savunması yapar. Alan savunmasını yenecek vakit de oyun kurucuya verilmezse maçı tek touchdown ile kapatırsın. Yoksa Lacy sakatlansa James Starks koşar; Nelson sakatlansa bütün receiver’ları bir yukarı çekersin. Hücum gücün %90’a düşer ama devam edersin. Line öyle mi?
Soruları Alalım
Hücum ve savunmadaki sıkıntıları gördükten sonra, And Kaan’ın hatırlatmasıyla yazıya soru-cevap olarak devam edelim. Hatta Green Bay dışı soru da alalım ki “Ligden Notlar” diye ayrıca bölüm açmama gerek kalmasın.
Soru: Hilmi Abi, geçen sene bu takımda safety sorunu vardı. Bu sene sanki o sorun yok gibi. Ha-ha Clinton-Dix draft edilince sorun çözüldü mü?
Cevap: Aslında sıkıntılı safety’ler MD Jennings ve McMillian gidince, Micah Hyde’ın cornerback’ten safety’ye geçmesine kesin gözüyle bakıyordum; öyle de oldu. Yeri gelince nickel ve dime da dizilebildiği için, yeni çağın pas hücumlarına karşı çok iyi bir hamle gerçekten. Clinton-Dix bazen hatalar yapıyor, ama bazen de neden ilk turdan seçildiğini gösteriyor. Önü gerçekten çok açık. Morgan Burnett ise kendini tamamen bulmuş durumda. Herhangi bir maçın bir çeyreğini açın ve sadece Morgan Burnett’i izleyin; ne demek istediğimi anlarsınız. Safety sorunu çözülmüştür. Sıradaki!
Soru: Randall Cobb bu takımın ikinci receiver’ı. Neden punt return’lerde riske atılıyor?
Cevap: Doğru dürüst punt return yapacak adam bulunamadığı için. NFL’de kick return konusu zaten kapandı. Green Bay’de ise Micah Hyde bu takımda ilk 11 oynuyor. Jared Abbrederis de çaylak sezonunu sakat geçireceği için olay Randall Cobb’a kaldı. Sonuçta zamanında Charles Woodson ve Tramon Williams punt return yapmadı mı? Kendini koruyup tek return’de maçı kurtarmaya çalışmazsan ve gereksiz risklere girmeden topu korursan punt return’cü sensin arkadaşım.
Soru: J.J. Watt, Jets receiver’larından daha fazla touchdown yapmış. Ehe ehe!
Cevap: Burada çıkıp J.J. Watt’ın atletizmine veya yeteneğine laf edecek değilim. Belki şu anda en iyi savunma oyuncusu da kendisi ama sonuçta endzone’da bir pas tuttu, biri interception biri de fumble return olmak üzere iki de savunmada touchdown yaptı diye abartmaya gerek yok. B-İ S-A-K-İ-N O-L-U-N Y-A. Sonuçta daha beş maç oynandı. 32 takımı receiver’larının touchdown’larına göre sıralarsan illaki bir takımınki üçten düşük olacak. Aynı mantıkla J.J. Watt’ın touchdown sayısı; Matt Forte, LeSean McCoy ve Maurice Jones-Drew’un toplam touchdown sayısından da fazla. İstatistikleri eğip bükmeyi bırakın artık.
Soru: Hilmi Abi, benim adım Şahithan. Florida’da bir futbol takımı satın aldım ama ne yaptıysam olmuyor. Bir türlü başarıya ulaşamıyorum. Ne yapmam gerekiyor?
Cevap: Şimdi Şahithan’cım; öncelikle o bıyıkları kesiyorsun. Ne o öyle? Sonra hemen kendine Bill Belichick, Ted Thomspon veya Ozzie Newsome okulundan yetişme bir personel adamını GM yapıyorsun. Onun seçeceği bir head koç ile birlikte takımı baştan kuruyorsun. Draft’a dayalı gelişime odaklanıyorsun. Tampa Bay ve Miami gibi takımların olduğu yerde yerel taraftarların fazla yok; o yüzden Los Angeles veya Londra trenlerini de kaçırmamaya bak. Hadi Şahithan’ıma. Üzme taraftarlarını. Bak bizim burada bir çocuk var, kahroluyor siz kaybettikçe.
Abi Yazı Uzadı, Toparlayalım
Yazıyı burada kapatalım ki tl;dr konumuna düşmeyelim. Fanatik taraftar olmayın; takımınızın yaptıklarından dolayı gözünüzü kan bürümesin. 32 tane takım var ve hepsi yetenekli oyuncu ve koçlardan oluşuyor. Şaibe yok, hakemler iyi, camiamız da çok şeker. Dört maçlık gereksiz preseason bitti, asıl preseason’da olması gereken takım içi kaynaşmayla geçen Eylül ayı da arkamızda kaldı. Gerçek sezon şimdi başlıyor. Keyfine bakın, bakamıyorsanız ben size gerekli perspektifi yakalamakta yardımcı olurum. Beni dinleyin; hem dediğimi hem yaptığımı yapın ki futbol zevkiniz azalmasın.