Erik Lorig ile gerçekleştirdiğimiz röportaj, özellikle bu spora yeni başlamış olan oyuncuların mihenk taşı olacak nitelikte. Yetenekleri, fiziği ve hızı sayesinde birden fazla pozisyonda oynayabilen olan, çok yönlü bir oyuncu. Ne lisede, ne üniversitede, ne de NFL’de “Ben şuyum, bunu oynamam” demeyen, oynadığı takımı, koçları ve programı sahiplenen, inanan ve her şeyini ortaya koyan bir oyuncu. NFL gibi bir oluşumda bile ego sahibi olmadan, sadece football oynamaktan zevk alan ve yaptığı işe, bu işi yapan herkese saygı duyan bir kişilik.

For the English language version please click here.

Oktay Çavuş: Erik, how AFWB organizasyonuna nasıl dahil oldu?

Erik Lorig: Sadece Amerikan futbolundan tanıdığım birkaç arkadaşım AFWB’yi beraber kurmuştu. Onları duymuştum, geçtiğimiz iki sene onları takip ettim. Büyüdüklerini gördüm. Belki bir ya da iki ay önce kuruculardan biri olan Gary Barnidge ile iletişime geçtim. “Ekstra bir yer varsa veya biri son dakikada iptal ederse seyahate katılmayı, kamplarda çalışmayı ve hangi ülkeye giderseniz gidin o ülkede Amerikan futbolunun yayılmasına yardım etmeyi çok isterim.” dedim. Her şey yolunda gitti ve neredeyse son dakikada seyahate katıldım ve şimdi Türkiye’deyim.

O.Ç.: Ve Türkiye’de olduğun için teşekkür ederiz. Burada yaptıklarınız çok muhteşem bir iş. Türkiye’deki Amerikan futbolu organizasyonu hakkındaki izlenimlerin nelerdir?

Lorig: Çok etkilendim ve çok şaşırdım. Gelirken çok fazla bir şey beklemiyordum çünkü çok şey bilmiyordum. Ancak buraya geldiğimden beri, birçok Türk çocukla çalıştım ve oldukça etkilendim. Yani, Avrupa’da ya da Batı Avrupa’da Amerikan futbolu oynandığını biliyordum ama bu kadar uzağa, güneye gelindiğinin farkında değildim. Ancak gelinmiş. Özellikle çocuklar konusunda oldukça etkilendim, Amerikan futbolunu oldukça ciddiye alıyor gözüküyorlardı. Türk kültürü hakkında daha çok şey öğrenmeye başladığımda Türk kültürünün Amerikan futboluna çok yakın olduğunu gördüm. Oldukça fazla onur ve sertlik ve karakter içeriyor. Çocuklar aracılığıyla ne kadar ciddiye aldıklarını fark ettim.

O.Ç.: Bir rol model olarak, okurlarımızın seni daha iyi tanıması için; oyunun iki tarafını da oynayan ve çok yönlü bir atlet olarak defensive end pozisyonundan tight end/fullback pozisyonlarına kayman oyununu nasıl etkiledi?

Lorig: Oldukça iyi. Kolejde, Stanford’daki ilk iki yılımda iki pozisyonda birden oynuyordum. İlk iki yıl tight edn ve fullback’yim. İki pozisyonda da biraz oynadım. Diğer iki yılımda ise yeni bir koç ekibimiz oldu ve zaten liseden oyunun iki yönünü de oynayabilen bir oyuncu olarak gelmiştim. Hem defansta hem de hücumda oynayabiliyordum. Lisede iki yönde de oynadım ve büyük bir vücudum vardı. Stanford’daki yeni koç ekibi geldiğinde bana oyunun savunma tarafına ya da defensive end olarak savunmaya geçip geçemeyeceğimi sordular. O pozisyonda yardıma ihtiyaçları vardı. Ben de tabii dedim. Bilirsiniz, o sırada beni istedikleri pozisyon buydu ve bu yüzden benim istediğim de o oldu. Sonraki iki yılı defensive end olarak geçerdim. Bu çok iyi oldu. Sonra Tampa Bay Buccaneers tarafından draft edildim. Oraya gittiğimde, beni draft etmeden bile önce özel takımlarda ve defensive end olarak oynatmak istediklerini fark ettim hatta potansiyel olarak hücumda da oynayabileceğim akıllarında vardı. Özetle, oraya gittim. Kendime özel takımlar oyuncusu olarak tanıtmaya başladı. Sonra beni hücuma koydular ev tekrardan çalışmaya başladım, hepsi çok çabuk oldu. Yani, pozisyon değiştirme süreci çok da kötü değildi. Aslında oldukça kolaydı. Geçmişte hücumda oldukça tecrübem olduğu için pozisyon değişikliğim olduğunda bunu kendi avantajıma kullandım ve her gün bu işi çalışmaya başladım ve hala Amerikan futbolu oynuyorum. (Gülüyor)

Oktay Çavuş, Erik Lorig

O.Ç.: Tampa Bay’deki Amerikan futbolu programı hakkında neler düşünüyorsun? 2000’lerin başında bir patlama yaşamışlardı. 2002 yılında Jon Gruden ile Super Bowl şampiyonu olmuşlardı. Sonra Power Rankings’lerde tekrardan düşüşe geçtiler. Bucs futbolunun geleceği hakkında ne düşünüyorsun?

Lorig: Tampa için dört yıl boyunca oynadım. Muhteşem bir organizasyon olduklarını düşünüyorum. Evet. Amerikan futbolu değişken bir şey. Programlar değişiyor, çeşitli dönemler geçiyor. Bence normal bir dönemden geçiyorlar. Bence yükselişteler ve şuanda oldukça iyi kararlar veriyorlar.

Kaan Özaydın: New Orleans Saints ile ilgili ne diyeceksin, önümüzdeki sezon sizi playoff’ta görebilecek miyiz? Geçtiğimiz sezon oldukça yakın bir yarışta playoff’u kaçırmıştınız.

Lorig: Evet, New Orleans Saints, çok iyi bir organizasyonlar. Bu yıldan daha fazlasını istiyorlar, onların olduğu gibi çok iyi bir organizasyon olarak gelecek yıl daha iyi olacaktırlar.

O.Ç.: Bounty Skandalı’nın (Saints oyuncularının rakip oyuncuları sakatladıklarında prim almaları skandalı) Saints organizasyonun defansını etkilediğini düşünüyor musun?

Lorig: Hiçbir fikrim yok. O zamanlar takım değildim, hatta sanırım NFL’de bile değildim. Hiçbir fikrim yok. (Gülüyor)

K.Ö.: Hala soyunma odasında bunu konuşuyor musunuz?

Lorig: Haayırr. (Gülüyor)

O.Ç.: Özel takımlarda oynayan bir oyuncu olarak fikrini alamk istiyorum, -Green Bay’ın Seahawks’a yenildiği Konfreans finalinde- tight end Brandon Bostick’in mağlubiyetin günah keçisi olduğunu düşünüyor musun?

Lorig: Hayır. Bunlar Amerikan futbolunda her zaman olur. Amerikan futbolunda her zaman maç birçok oyuna dayanır. Maçın tek bir oyuna geldiği durumlar çok azdır ve her zaman bunun kolektif bir efora dayandığını düşünürüm. Olaya bakış açınız şu şekilde olmalı, belki başkası farklı bir şey yapabilirdi. Demek istediğim, genelikle olay diğer oyunlarla dengelenir. Ben Bostick’in filmlerini izledim. Genç biri için oldukça iyi bir oyuncu. Onu izledim. İyi bir oyuncu. Biliyorsunuz bu bir takım eforu…

O.Ç.: NFL’deki Amerikan futbolunun evrimi hakkında oynadığın pozisyonlar açısından ne düşünüyorsun? Koşu hücumu eskiden olduğu kadar popüler değil. Çoğu takım çeşitli formasyonlarda tight end veya fullback’lerin rolünü azaltacak şekilde oynuyor. Ne düşünüyorsun?

Lorig: Katılıyorum. Haklısınız. Amerikan futbolunu değiştirmeye devam edecekler, izliyorsanız farkındasınızdır. Özellikle NFL’i, Amerikan futbolunu uzun süredir takip ediyorsanız, mevcut yeteneklerin sayısı, her şey değişiyor. Bu pozisyonları da etkiliyor. Kontratları da etkilediğini görebilirsiniz. Bunun koşu oyununa veya fullback’lere de yansıyor. Her zaman farklı trendler görüyorsunuz. Spread offense şuanda Chip Kelly ile birlikte oldukça popular. Bununda zamanla değiştiğini göreceksiniz. Belki beş yıl sonra bu kadar popular olmaz. Belki bazı takımların şuanda yaptığı gibi daha klasik bir şekilde koşu hücumuna dönebilirler. Biliyorsunuz, Power, Weak side, Iso… Neler olacağını bilemezsiniz. Ancak tek bildiğim şey Amerikan futbolunun sürekli evrim geçirdiğinin doğru olduğudur. Her yıl değişiyor.

O.Ç.: Peki bir Punter’ın bir Fullback’ten fazla para kazanması canını acıtmıyor mu? (Gülüyor)

Lorig: Evet. Evet acıtıyor. (Gülüyor) Üzücü olarak oyunun ekonomisi bu… Bunu sıklıklı duyuyorum. (Gülüyor)