Avusturya Amerikan Futbolu Ligi AFL’de geçtiğimiz hafta Viyana’da oynanan Vienna Vikings – Danube Dragons derbisini izleme fırsatı buldum. 2009 senesinden beri Blue River Bowl olarak adlandırılan bu derbi Viyana şehrinin en büyük Amerikan futbolu olaylarının başında geliyor. Öyle ki geçtiğimiz Pazar günü 14.sü gerçekleştirilen Blue River Bowl öncesi gazetelerde tam sayfa maç haberleri dahi görmek mümkündü.
Maça geri dönecek olursak, Dragons hücumun ilk yarının sonunda Vikings’in 20 yardına kadar gelmeyi başardı ancak sürenin erimesi sebebiyle alan golü ile yetinmek zorunda kaldılar ve ilk yarı 20 – 3 sona erdi. Yine de ilk yarının sonunda skor bulmaları sebebiyle ikinci yarıya moralli girip, sezon açılışında Swarco Raiders’ın çok yaklaşıp ancak başaramadığı tarzda bir comeback yapmaya çalışacaklarını düşünüyordum. Ancak yanıldım, ikinci yarının ilk iki dakikasında sahada kalan Danube Dragons hücumu kendi 23 yardından punt yaparak topu Vikings’e teslim etmek zorunda kaldı. Üçüncü hakta QB Alex Good’un -3 yardlık koşusu sonrası Dragons molası geldi ve mola sonrası yapılan yard sadece sekiz (8) yardlık bir punt oldu. Uzun süre sonra gördüğümen kısa punt’tı sanırım.
Doğal olarak bu punt sonrası Vikings oldukça iyi bir bölgede topa sahip oldu ve touchdown’ı buldu. Postel’dan bir touchdown daha geldi, 26 – 3, ekstra yine kaçtı. Buradaki punt bence maçın kırılma anıydı. Postel’ın touchdown’ından sonra Dragons return’de fumble yaptı. Oldukça fazla sahada kalan ve yorulan Dragons savunması adına da işler kötüye gitmeye devam ediyordu. Savunmada takımın dört starter’ı bu maçta oynamazken, hücumun pek varlık gösterememesi defans adına da oldukça kötü oldu. Fumble recovery sonrası Vikings hızlı bir touchdown daha yaptı: 33 – 3. İkinci yarıda tight end Uras Aslan savunmada daha çok görev aldı, karşılaşmayı iki tackle ile tamamladı.
Dördüncü çeyrek artık “Garbage Time” olarak geçecekti ki bir Amerikan futbolu sever olarak fantasy football’da değilsem, bir “Garbage Time” izlemeyi veya anlatmayı hiç sevmem. Ancak burada dikkatimi çeken iki takımında as oyuncularını aradaki 30 sayılık farka rağmen son çeyrekte sahada tutmaları oldu. Maçın bitimine beş dakika kala Postel bir touchdown pası daha yakaladı ve 40 – 3’e getirdi. Ardından bitime dört dakika kala Danube Dragons’ın tek touchdown’ı geldi. İki hafta önceki Swarco Raiders maçının kahramanı quarterback Alex Good’dan 66 yardlık bir touchdown koşusu. 40 – 10. Ancak Vikings kendi seyircisi önünde durmak bilmedi, bir touchdown daha ve 47 – 10. NFL’de bildiğiniz üzere skor açılmışken halen bu tarz touchdown’lara oynayan Pete Carroll, Sean Payton gibi koçlar zamanında çok eleştirilmişlerdi ancak AFL’de böyle bir durum yok, sanırım.
Özetle Dragons’ın bu denli farklı yenilmesi herkesi şaşırttı diyebilirim. Bu maç sonrası Vikings yoluna AFL’deki tek yenilgisiz takım olarak devam ederken, Dragons, bir sonraki hafta Prag deplasmanın Prague Panthers karşısında bir sayı fark ile 35 – 34 yenildi. Ancak bunun sebebini AFL’in sürekli sürpriz sonuçlara gebe olan bir lig olmasına bağlayabiliriz. Örneğin Danube Dragons’ın rahat yendiği Swarco Raiders, bu Pazar, Vikings’i yenmeyi başardı. Sonuçta beş takımlı ancak ilk dördün playoff’lara kaldığı bir ligden bahsediyoruz. Hangi takımın daha üstün olduğu kanısına ancak playoff’larda varabiliriz…
Sonuç olarak geçen Pazar, her şeye rağmen Blue River Bowl’da farkın açılmasına rağmen izleyiciler eğlenmeye devam ettiler. Gerçi bunda çoğunluğun Vikings taraftarı olmasının da etkisi olabilir, bilemiyorum :) ama dediğim gibi Hohe Warte stadındaki maçlar adeta şenlik havasında geçiyor. Sözün özü, eğer fırsatınız olur ve Blue River Bowl XV tarihinde Viyana’da olursanız bu derbiyi kaçırmayın derim…