Değerli Amerikan futbolu severler rahat olun, playoff gibi oldukça önemli ve bir o kadar da heyecanlı geçen koskoca bir ayın içerisinde, NFL’in en iyi takımlarını değerlendirmek varken gidip de bu sezon beş galibiyet alabilmiş, bunlardan biri de yüzde yüz şaibeli bir field goal’la geldi, Jacksonville Jaguars yazısı yazıp bu zevkinizin içine limon sıkmayacağım. Neden içinizi rahatlatmak istiyorum çünkü geçtiğimiz yıllarda playoff’ların tam ortasında anlamsızca Jaguars yazıları yazıp kafanızı şişirdiğim olmuştu, takip edenler rahatlıkla hatırlayacaktır.

Gelelim bu haftanın yazısına… Müthiş wild-card maçları izledikten ve ardından da muazzam divisional round eşleşmelerini gördükten sonra “Bu yazıyı yazmazsam içimde kalır.” dedim. Bu wild-card haftasını benim için oldukça ilginç kılan şey ise, şüphesiz, maçların tamamını Los Angeles’ta, hatta bir tanesini onlarca ateşli Packers taraftarı arasında, sitemizin kurucusu Kaan Özaydın ile birlikte izleme şansı bulmuş olmamdı. Hadi şunu belirtmeden de geçmeyeyim, şehirde kaldığım süre boyunca hava, Kaliforniya’dan beklenmedik bir şekilde soğuk, keza şehir Noel tatili nedeniyle görece boştu. Ancak tam benim döneceğim gün, hava bana nispet yaparcasına ısındı, millet yine plajları doldurdu, şehir bir anda oldukça kalabalık bir hal aldı ve hatta Rams bile benim dönmemi bekliyor olacak, Türkiye’ye ayak bastığım anda Los Angeles’a taşındığını açıkladı. Eh bir Jaguars’lının da ancak bu kadar şanslı olması beklenirdi diyelim ve daha fazla tatava yapmadan asıl konumuz olan wild-card haftasında yaşanan ilginç olaylar ve divisional round eşleşmelerine dönelim.

1) Chiefs @ Texans: Biz seni adam biliyorduk Hoyer

Bundan yıllar sonra bile bu karşılaşma, Texans tarihinde şüphesiz bir yüz karası olarak anılacak. Evinizde oynadığınız bir karşılaşmada, hele bu karşılaşma playoff gibi oldukça özel bir motivasyonla hazırlanılmış olması gereken bir karşılaşmaysa, hiç skor bulamadan tam 30 sayı yemenin hiçbir mantıklı açıklaması yok. Hele ki bir de bu hezimet rakip takımın öyle aham şaham oynamasından değil de sezonun başında tecrübeli quarterback dediğiniz adamın peynir ekmek gibi interception atmasından kaynaklanmışsa. Nitekim Hoyer sadece dört interception da atmadı bu muazzam istatistiğinin yanına bir de fumble ekleyerek, ki bu fumble da takımın ofansif tackle’ı Chris Clark ile çarpışınca geldi, NFL tarihine geçmeyi başardı.

Ayrıca quarterback, bir playoff karşılaşmasının ilk çeyreğinde toplamda dört top kaybederek, 2000 playoff’larında Miami Dolphins-Jacksonville Jaguars karşılaşmasının ilk yarısında yine dört top kaybeden Dan Marino’nun ardından bu ulaşılması güç performansa imza atan ikinci oyuncu oldu. Şimdi, bu noktada şaşılacak iki durum var: Bunlardan ilki, Dan Marino gibi efsane bir quarterback nasıl olup da ilk yarıda dört top kaybettiği… Tabi Marino’nun Wonderlic Test skorunun 50 üzerinden yedi olduğunu öğrendiğim günden beri ister istemez quarterback’e duyduğum saygı da azalmıştı… İkincisi ve çok daha ilginç olanı ise, Jacksonville Jaguars’ın bir playoff maçı oynuyor olması, üstüne üstlük Marino’nun kariyerini noktalayan o karşılaşmanın 62-7 Jaguars üstünlüğüyle bitmesi. Evet, evet 62-7… Gözlerinizi ovuşturmayın çünkü doğru okudunuz. O zamanlar cidden de Ordu’nun derelerinin yukarı aktığı zamanlarmış herhalde.

2) Steelers @ Bengals: 11’e 11 halı saha maçı mı olur arkadaş?

Cumartesi akşamı öyle bir karşılaşma izledik ki sanki 22 adam, iş çıkışı Cincinnati Paul Brown Stadyumu’nu kiralamış ve tribünü de eş dost kim varsa doldurmuş gibiydi. Karşılaşma boyunca oynanan sert futbol, gerek oyuncular gerekse de taraftarlar arasında yaşanan kavgalar, çıkan karar sonrası hakemin üzerine yürümeler, havada uçan flag’ler ve daha nicesi… Hele Bengals’ın iki oyuncusu vardı ki… Hani her halı saha maçında, mutlaka bir tane oldukça sert oynayan ve “Karşımdaki oyuncuyu durdurayım da nasıl durdurursam durdurayım.” zihniyetinde olan bir “futbol katili traktör” vardır ya işte o Bengals linebacker’ı Vontaze Burfict. Öncesinde Big Ben’e yaptığı hit ki pozisyon sonunda quarterback’i sack’liyeceği kesindi ama yine de Burfict sakatlık riskini düşünmeden adeta Allah ne verdiyse quarterback’in üzerine çullandı ve 109 kiloluk dağ gibi adamı sakatladı. Ardından da Antonio Brown’a yaptığı, pozisyonla hiçbir alakası olmayan ve yıldız receiver’ın kariyerini bitirebilecek nitelikteki hit spor ahlakının asla kabul edemeyeceği hamlelerdi.

Bir de tabi ki her halı saha maçında bu tarz sert oyuncularla aynı takımda olup da onların yancılığını yapan ve sürekli “Kardeşim kalk ayağa ya, kızlarla mı oynuyoruz bu oyunu?” diyen bir çirkef vardır. İşte o da Bengals’ın “Pacman” lakaplı cornerback’i Adam Jones. Nitekim, karşılaşma sırasında Burfict’in Brown’a yaptığı sert hit’e verilen 15 yardlık cezanın ardından hakemin üzerine yürüyen ve takımına bir 15 yard daha kaybettirip Steelers’ı maç bitiminde field goal alanına sokan Jones karşılaşmanın ardından ısrarla Brown’ın aldığı hit’i abartıp, hakemin gözüne sokmaya çalıştığını söyledi ancak bu hafta başında yıldız receiver’ın ciddi bir beyin sarsıntısı geçirdiği doktorlar tarafından da tasdik edilince her nasılsa (!) bizim “Pacman” bir anda “Maç kaçırırsa Brown’dan özür dilerim.” ayağına yatmaya başladı.

3) Seahawks @ Vikings: Günah keçisi Walsh

Değerli Amerikan futbolu severler, bildiğiniz üzere bu karşılaşma kicker Blair Walsh’un son saniyede 27 yarddan kaçırdığı field goal sonrası Vikings adına oldukça dramatik bir şekilde sonuçlandı. Öncelikle şunu kabul edelim, Walsh gerçekten de oldukça müsait bir field goal’u kaçırdı, hatta sadece kaçırmakla kalmadı aynı zamanda kick’i adeta dağlara taşlara vurdu. Ancak buradan soruyorum: kick sırasında topu oldukça yanlış yerleştiren holder’ın hiç mi suçu yoktur, sezonun ikinci yarısında kanaatimce ligin en iyi hücum performansını gösteren Seahawks’ı bu kadar kısır bir gününde yakalamışken bir touchdown pası bile atamayan Teddy Bridgewater’ın hiç mi suçu yoktur? Şunu unutmamak gerekir ki karşılaşma boyunca Vikings’in bulduğu dokuz sayı da Walsh’un kick’lerinden geldi. O yüzden günahların, hataların hepsini gencecik Walsh’un üzerine yüklemek düpedüz insafsızlık.

4) Packers @ Redskins: Önceden rahatlıkla tahmin edilebilir sonuç

Bu karşılaşmanın benim için oldukça ayrı bir yeri oldu. Nitekim çok heyecanlı geçmeyeceğini düşündüğüm bu maçı, Los Angeles’a gitmeden önce Kaan Özaydın’ın anlata anlata bitiremediği Mom’s Bar adlı bir Packers barında, “Kuduz Raiders taraftarı da yanlarında halt etmiş.” diyebileceğim onlarca Packers taraftarıyla bir arada izleme fırsatı buldum. Tek kelimeyle inanılmaz bir tecrübeydi. Bir Packers taraftarı olmamama rağmen, takımın bulduğu her touchdown’da beş altı taraftarın arasında adeta kaybolmam herhalde hayatım boyunca unutamayacağım anlardı.

İşin biraz da futbol tarafına geçersek, başlıkta da yazdığım gibi karşılaşmanın Packers galibiyetiyle biteceği su götürmez bir gerçekti. Çünkü, ligin ikinci yarısında Packers savunması oldukça olumlu bir grafik çiziyordu ve her ne kadar bu sezon o eski şanlı dönemlerini mumla aratsa da, hücum takımının elinde halen çok ciddi silahlar vardı. Bir de tabi ki bu sezon başlı başına bir hayal kırıklığı olan running back Eddie Lacy’nin artık bir şeyler iyi bir şeyler yapması gerekiyordu. O da kendisine en çok ihtiyaç olduğu zamanda sahneye çıktı ve farkın açılmasında belki de en büyük etken oldu.

Bu hafta neler olur?

Açıkçası divisional round’lar için bir karşılaşma hariç hiçbir sürpriz beklemiyorum. Bana kalırsa hepsi oldukça net eşleşmeler. İlk maç bu gece Kansas City Chiefs ve New England Patriots arasında oynanacak. Patriots’ta uzun bir aranın ardından wide receiver Julian Edelman ve ofansif tackle Sebastian Vollmer geri dönüyor. Ayrıca playoff farklı bir mecradır ve o mecranın kazananı genellikle Tom Brady olur. O yüzden Chiefs için umutların pek de yüksek olmadığı bir karşılaşma bizleri bekliyor. Umarım yanılmış olurum da oldukça yakın ve zevkli bir maç izleriz.

İkinci karşılaşma Packers ve Arizona Cardinals arasında oynanacak. Her ne kadar Mom’s Bar’dan sonra kalbimin bir parçası Packers için atıyor olsa da bu karşılaşmanın galibi bence Cardinals olacaktır. Nitekim, aslında bu karşılaşmanın bir simülasyonunu ligin 16. haftasında izlemiştik ve o maçta Cardinals, evinde Packers’ı 38-8 ile çok rahat geçmişti. Tabi biraz önce de söylediğim gibi playoff çok ayrı bir motivasyondur ve her an her şey olabilir. Ancak Packers, bu gece karşısında son yılların en komplike takımı Cardinals’ı bulacak. Hem hücum hem de savunma yönünden bu sezon harika işler çıkaran ev sahibi ekibin, Packers’a karşı bir üstünlüğünün olduğu açık.

Üçüncü karşılaşmada ise Seahawks, Carolina Panthers deplasmanına çıkacak. İşte bu karşılaşma gerçek anlamda sürprizlere gebe bir karşılaşma. Futboldan anlayan birçok yazar ve yorumcu Panthers’ın karşılaşmadan galibiyetle ayrılacağını düşünüyor. Ancak bence Seahawks, hiç de hafife alınmaması gereken bir takım. Savunmaları halen kusursuz ve hücum anlamında Russell Wilson dört yıllık NFL kariyerinin zirvesinde. Ayrıca bu takımın son iki Super Bowl’da da var olduğunu ve buraları oynama konusunda ne kadar tecrübeli oluğunu hatırlamakta fayda var. O sebeple ben bu karşılaşmanın Seahawks’a gideceğini düşünüyorum.

Ve son karşılaşma… Denver Broncos, Pittsburgh Steelers’a karşı oynayacak. Bundan iki sezon önce Broncos, Seahawks karşısında Super Bowl’a çıkarken Fanatik sitemizin kurucusu Kaan Özaydın’la bir röportaj yapmış, Super Bowl ile ilgili yorumlarını sormuştu. Kaan Özaydın da karşılaşmanın oldukça zorlu geçeceğini ancak sonuçta Broncos’un galip geleceğini söylemişti. Bunun üzerine ise Fanatik, oldukça iddialı ve bir o kadar da abartılı bir şekilde röportajın başlığını “DENVER KAZANIR” şeklinde atmıştı. Tabi o Super Bowl’da ne olduğunu hepimiz biliyoruz. 43-7’lik skorun ardından Kaan Özaydın, ülkemizin var olmayan Amerikan futbol medyası ve takipçileri tarafından büyük bir eleştiri yağmuruna tutulmuştu. Ama sen içini ferah tut Kaan çünkü bu sefer gerçekten de Denver Broncos kazanacak.