Sezona Super Bowl heyecanıyla giren Indianapolis Colts ne oldu da bu hallere düştü? Ligin elindeki yeteneği kullanamama konusunda bir numarası olan koç Chuck Pagano niye kovulmadı? Bu hamle nasıl sonuçlar getirecek? İzge Can Günal, yazı yazmamaktan totem olmayacağını artık anlayabildi mi? Parmaktan sonra…

Hikayeyi hızlıca başa saralım: Bir önceki sezon 11-5’le bitmiş, Super Bowl’un sadece bir maç uzağında kalınmıştı. Andre Johnson ile Frank Gore takıma katılmış, sezona Super Bowl hayalleriyle giriliyordu. Zaten eleştirilerin odağı olan koç Chuck Pagano, kendisine önerilen 1 yıllık uzatma teklifini reddetmiş, bir nevi kendi üstüne bahis oynamıştı. Doğru karar gibiydi, Pagano işi için her şeyini verecek, şu yetenek grubuyla Super Bowl’a gidilecekti.

N’oldu peki? İlk iki maç kaybedildi, tam her şey normale dönüyor denilirken Andrew Luck sakatlandı, Matt Hasselbeck 41 yaşında 5 maç kazandı, sezon ortası hücum koordinatörü değişti, NFL tarihinin en saçma hücum oyunu denendi, Jaguars’tan 51 sayı yenildi, son maç Josh Freeman’la kazanılarak zar zor 8-8’e ulaşıldı, playoff kaçırıldı. Zaten koltuğu sallantıda olan Pagano’nun kovulması an meselesiydi.

Sonra, bekledik. Biraz daha bekledik. Kara Pazartesi’ydi, sağdan soldan koçların kovulma haberleri gelmeye başlamıştı. Pagano’nun gidişinin resmileşmesini bekliyorduk, Saban gelir mi, Payton’a kaçıncı tur draft hakkı verilir, Hue Jackson gelse, Adam Gase olsa ne güzel olur diye konuşuyorduk. Pagano, bu sıralarda takımın sahibi Jim Irsay’la toplantıdaydı. Beklemeye devam ettik.

Twitter’da, birkaç oyuncunun da dahil olduğu bir grup, açık açık Chuck’ın kalmasını istediklerini belirtmeye başladılar. Sadece formalite görülen toplantı uzadıkça uzuyor, Pagano’nun kalma ihtimali giderek artıyordu. Önce “karar bu gece çıkmayacak” haberi geldi. Sonra gazeteciler yerel saatle gece 10:30’da bir basın toplantısına çağrıldı. Koçun sözleşmesi uzatılmıştı. “Tamam” dedik, “demek ki GM Ryan Grigson kovuldu”. Fakat masada üç mikrofon vardı.

Irsay, Pagano ve Grigson, Indianapolis Colts’un dört yıl daha bu şekilde yönetileceğini açıklarken, kafamızda bir soru belirdi: YA SİZ KAFAYI MI YEDİNİZ, NEYİN PEŞİNDESİNİZ????? Sakinim, tamam.

Ryan Grigson, 2012 Draftı’nda, Andrew Luck’ın yanına iyi isimler eklemeyi başarmıştı, TY Hilton, Coby Fleener, Dwayne Allen gibi. Aynı yıl, Jerrell Freeman’ı da CFL’den çekip takıma kazandırmış, sezonu yılın yöneticisi unvanıyla kapatmıştı. Sonrası ise kara bulutlar. Önce Trent Richardson takası geldi. Bir sonraki yıl Bjoern Werner draft edildi ilk turdan, takıma katkısı minimal. Bu yıl ise takımın o kadar eksiği varken Phillip Dorsett seçildi. İyi WR ama takımda WR’dan bol hiçbir şey yok.

Pagano’nun zaten kafası karışık. Takım dört sezondur maçların yarısına hazırlıksız çıkıyor. İyi başlanılan nadir maçlarda ise takım ikinci yarıda çöküyor. Maç içinde oyuna müdahale edebilmek gibi bir yetiye sahip değil kendisi, her ne kadar bütün oyuncuları tarafından çok sevilse de. Üstelik omurga yoksunluğundan çekiyor bir miktar. Grigson’ın takımın bütün kadro tercihlerini kendisi yaptığı, utanmasa playcall’ları bile yapacağı konuşuldu uzun süre.

Mutsuzdu Chuck, en iyi ihtimalle. Saha içinde ve saha dışında başarısız ve mutsuzdu, uzunca bir süredir. Kendisiyle yeni bir kontrat imzalanması ciddi miktarda şanslı olduğunu gösterse de, Grigson’la devam ederken aynı statüko içerisinde durumun değişeceğini ummak aptallık olmalıydı. Fakat koçun açıklaması şu: “Bugün hayatımın en mutlu günü”.

“Aile babası” olmakla övünen bir adamdan bahsediyoruz. Eşiyle tanıştığı gün var, düğün var, gerd.. ııı, balayı var, üç kızının her birinin doğum günleri, adım adım büyümeleri, softbol maçlarını kazanmaları falan var. Onları geçtim, Pagano’nun baş antrenör olarak geçirdiği ilk sezonu hatırlıyorsunuzdur sanırım: Lösemiyi yendi ve aynı sezon takımının başına döndü bu adam. Ama hayır, son iki yıldır her kararda tartıştığı ve aylardır saha kenarında yüzüne bile bakmadığı Ryan Grigson’la dört yıl daha çalışacak olmak hayatının en mutlu günü öyle mi? Ben pek inanmıyorum. Dört yıldır Pagano mutsuzdu, artık ben de mutsuzum. Gideydi kendini çok sevdirmeden :(

Elinizde Andrew Luck varsa umut bitmez tabii, şöyle ki: Head coach pozisyonunda kalan Pagano bir iki adım geri atacak. Takımın lideri olacak, ana motivasyon kaynağı olacak, taktisyenliği koordinatörlerine bırakacak. 2000-2004 arası İsveç (normal) futbol milli takımı nasıl iki koçla ilerlediyse: Tommy Söderberg takımın motivasyonunu sağlarken Lars Lagerbäck oyun planını geliştirmekteydi, o hesap. İyi bir DB koçu Pagano, kampta secondary’siyle çalışmaya devam edecek, ama o kadar.

Şu ana kadar kovulan asistanlar da bunu gösteriyor aslında. Savunma koordinatörü Greg Manusky’nin yanında secondary ve safety koçlarıyla da yollar ayrıldı. DC rolüne kimin geleceği henüz çok belli değil ama defensive back’ler konusunda Pagano’nun daha çok inisiyatif alacağını, belki de yetiştireceği birkaç genç koçu o pozisyonlara getireceğini gösteriyor bence bu. Vontae Davis’in karşısına yetenek yoksunu Greg Toler’dan başka bir CB bulup press man oynarsak çok sıkıntı yaşamayız, hele ki LB Jerrell Freeman takımda kalırsa. Sack miktarını arttırmak gerekecektir ama Jonathan Newsome’ın Robert Mathis’ten öğrendiklerini sahaya tam olarak yansıtacağını düşünüyorum önümüzdeki yıl.

Takımdan ayrılan bir asistan daha var, tight end koçu Alfredo Roberts. O konu da Rob Chudzinski’nin uzmanlığı. Sezon ortasında hücum koordinatörlüğünü devralan Chudzinski, bu kez kendi playbook’unu oturtmuş olarak sahada yerini alacak. İsminiz Pep Hamilton değilse Luck’ın dümeninde olduğu bir hücumla pek başarısız olma şansınız yok. Normal şartlar altında tabii. İlk soru işareti, kendisi kötü gözükmemek için inatla şişmanlamayı sürdüren Trent Richardson’ın sahaya sürülmesini zorlayan Ryan Grigson. GM’in artık sahada ne olup bittiğine bu kadar müdahil olmaması gerekiyor. İkincisi ise Luck’ın bir hücum sistemi daha öğrenmek zorunda kalacak olması.

Bruce Arians, şu anda Cardinals’ta da büyük başarılara ulaşmakta kullandığı pasa dayalı sistemiyle Luck’ı yıldızlaştırmayı başarmıştı. Baskıyı QB’nin üzerinden alacak bir running back’i yoktu belki ama gerektiğinde west coast usulü kısa paslara dönüp savunmayı rahatsız edebiliyordu. Pep Hamilton ise Stanford’daki sistemi NFL’e uygulamaya çalıştı, fecaat bir o-line’la büyük hayal kırıklığı yaşadı. Maç içerisinde adapte olamıyordu bir türlü, sıkça 3 TE’yle oynadığı misdirection koşu sistemi Eagles maçı hariç pek işe yaramasa da aynı şekilde devam ediyordu. Chud ise benim büyük hayranı olduğum Norv Turner’ın Air Coryell sistemini uygulamaya çalışacak. Tight end’lerini akıllıca kullanabilir, Fleener fena bir possession receiver değil ve büyük ihtimalle takımda kalacak. Frank Gore, bu sezon pek mutsuz olsa da ciddi bir koşu tehdidi olduğunu gösterdi ve Chud’a play action’ları kullanıp TY Hilton’a boşluk yaratma fırsatı tanıyacak.

Bütün bu planın işlemesi içinse tek bir şart var: Sağlam offensive line. Anthony Castonzo, bu sezon performansı düşse de sağlam bir LT, Joe Reitz ise joker olmaktan vazgeçip starter RT olarak hiç fena iş çıkarmadı. Jack Mewhort, kolejde tackle oynasa da NFL’de pek başaramadı bunu, ama LG olarak Castonzo’yla iyi bir tandem oluşturdu. Gore’a koşu yolu açabilecek bir C-RG ikilisi lazım ama. Artık mümkünse draft ederiz diyoruz, bir WR daha seçersek gerçekten kendime zarar vereceğim çünkü. Peyton Manning yıllarca Jeff Saturday’le oynadı, biz dört yıldır Luck’ı Jonotthan Harrison’a falan mahkum ediyoruz. Jonotthan evet.

Offseason tam anlamıyla başlayınca hangi free agent’lar takımda kalmalı, kimlere güle güle denmeli, hangi pozisyonlar draft edilmeli gibi analizlere girilir. Ama şu anda Colts’tan, hele ki şu acayip “Pagano kalacak mı gidecek mi” hikayesinin ardından ne beklemeliyiz kimse pek bilmiyor.

NFLTR’deki ilk yazıma şöyle başlamıştım: “Belirsizlik. TDK’ya göre belgisizlik, müphemiyet, vuzuhsuzluk. Bana göre mide bulantısı, karın ağrısı, kafayı yemek.” Üç yıl boyunca ne beklediğimizi bilemedik, üç yıl boyunca her maç sancı çektik, üç yıl boyunca başarılı olduk, playoff ‘a kaldık, Super Bowl’dan bir maç uzaktaydık. 2015’e ise şampiyonluk şarkıları söyleyerek başladık, sonuç 8-8, Jaguars’tan 51 yemek, playoff’un dışında kalmak. Belki de bu takım gerçekten Beşiktaş’ın uzaktan kuzenidir, belki de başarılı olmak için o aşkın ızdırabını çekmek gerekiyordur, kim bilir?