Deyim yerindeyse, NFL’de dananın kuyruğunun kopacağı haftaya girdik. Orijinal takımlarındaki konumu sallantıda olan oyunculardan kimlerin işsiz kalıp sezon öncesi kendilerine yeni takım arayacağı, kimlerin kapağı 53 kişilik kadroya atıp derin bir “Oh” çekeceği bu hafta belli olacak. Öyle ki takımlar, şu anki 90 kişilik kadrolarını 30 Ağustos Salı günü 75’e indirecekler ve 4 Eylül Cumartesi günü de 53 kişilik resmi listeyi NFL’e teslim ederek sezona başlayacakları oyuncuları belirlemiş olacaklar.

Bu noktada aklınıza “Cidden bütün kesilme ihtimali olan oyuncuları inceleyecek misin?“ veya “Abi Houston Texans bu sene undrafted olarak Jackmerius Tacktheritrix diye bir wide receiver almıştı. Adamı, University of Tennessee at Chattanoga’daki ilk yılından beri izliyorum, müthiş bir yetenek. Ne olur söyle Texans onu da keser mi?” gibi sorular takılmış olabilir.

İlk soruya cevabım şu, soru sormadan önce bir düşünün. Salı günü 480, Cuma günü ise tam 704 oyuncu takımlarından kesilecek ve bu 1000’i aşkın oyuncunun çoğu hakkında NFL.com analistlerinin bile bir fikri olmayacak. El insaf, bu kadar adamın tamamını hangi yazıda değerlendirebilirsin.

Gelelim ikinci soruya… İlk olarak, sırf havalı olacağım diye adını söyleyemediğiniz üniversitelerden adını söyleyemediğiniz oyuncuları takip etmeyi bırakın artık Allah aşkına. Güzelim Alabama’da, Boston College’da oynayan John’lar, Tom’lar, Kevin’lar dururken ne gerek var macera aramaya? İkinci olarak, NCAA başarısıyla NFL başarısını bir tutmayın. İkisi arasında çoğu zaman dağlar kadar fark olur. Bu sebeple bırakın Jackmerius kesilirse kesilsin, hem çaylak hem de üstüne undrafted kalmış. Bu adamın kesilmesinden daha doğal ne olabilir?

Sonuç olarak bu yazıda inceleyeceğimiz oyuncular, NFL gündeminde kendisine yer etmiş ve takımdan kesilmeleri bir haber değeri taşıyacak olanlar. Bu küçük ayrıntıyı da hatırlattıktan sonra artık listemize geçelim.

Justin Gilbert, CB, Cleveland Browns

Cleveland Browns’un nasıl bir takım olduğunu anlayabilmek için 2014 NFL Draftı’nın ilk turuna bakmak yeterli. O sene ilk turdan iki seçim hakkına sahip olan Browns, ki bu bir takıma 20-30 yılda belki bir kez nasip olur, bu seçimlerle kadrosuna iki isim kattı: Bunlardan biri Johnny Manziel, birisi de Justin Gilbert. Manziel’ı çok da anlatmamıza gerek yok. Zaten attığı her adım ayrı bir sansasyon olduğu için sitemizden sürekli haberini geçiyoruz. Gilbert ise üzerine konuşulması gereken bir oyuncu.

2014 draftı’nın sekiz numarası Gilbert, aslında draft öncesinde scout’lar tarafından gerek fiziği gerekse de atletizmi ile beğenilen bir oyuncuydu ki bu da, o sene seçilen ilk cornerback olmasını sağladı. Buna karşın, performansı hiç de beklenildiği gibi olmadı. Öyle ki, bırakın sahaya artı bir şey koymayı genç oyuncu kadroya girmekte bile zorlandı ve draft sınıfının top cornerback’i olarak gösterilen Gilbert, son iki sezonda yalnızca üç maça ilk 11’de çıkabildi.

Geçtiğimiz sezon da sahaya çıktığı dokuz karşılaşmada dört tackle ve sıfır interception’lık performansıyla niye bu kadar az ilk 11’de yer aldığını bir bakıma göstermiş oldu. Öte yandan, Gilbert’ın bu kısa NFL kariyerinde yakaladığı yalnızca bir interception var ki (2014 sezonu 14. hafta) işe bakın ki onu da touchdown ile sonuçlandırmıştı. Tabi eğer bu siftah, cornerback’in Browns kariyerindeki son interception olursa çok da şaşırmamak lazım.

Bütün bunlarla birlikte Browns bu hafta, henüz üç yıl önce ilk turdan seçtiği Barkevious Mingo’yu New England Patriots’a göndererek ilk tur seçimlerinden ne kadar kolay vazgeçebildiğini gösterdi. Şu an için Gilbert’ın serbest kalmasının önünde takımın salary cap’i gibi bir engel de yok. Cornerback’in serbest kalması; 7,5 milyon doların bir anda salary cap’e hücum etmesi demek. Buna rağmen Browns, Gilbert’ı 1 Temmuz’dan sonra serbest bıraktığı için bu rakam ikiye bölünüp önümüzdeki iki senenin salary cap’ine pay edilecek ki zaten oyuncunun çaylak kontratının bitmesine de iki sezon var. Yani Gilbert’ın serbest kalıp kalmaması aşağı yukarı aynı hesaba denk geliyor.

Benim fikrimi soracak olursanız, Gilbert serbest kalması Browns için hayırlı olur ve böylece takım, kadrosundaki daha acil bir eksiği serbest oyuncu piyasası/antrenman takımından kapatabilir. Tabi bahsi geçen takım Browns. Herkesi ters köşe yapıp Gilbert’ı bu sezon için kadroda tutabilir ve hatta cornerback 2016 sezonunda biraz parladığı takdirde, önümüzdeki yıl beşinci yıl opsiyonunu (fifth-year option) kullanıp 2018 sezonu için bu adama Richard Sherman’ın ayarında bir maaş garanti ederlerse de hiç şaşırmayın.

Knile Davis, RB, Kansas City Chiefs

Kansas City Chiefs, bu ligin en derin running back kadrolarından birisine sahip. Zaten depth chart’ın en başında Jamaal Charles gibi NFL’de kendini kanıtlamış, sakatlıktan uzak kalabildiği takdirde her sezon 1000+ koşu yard’ı garanti bir workhorse oturuyor.

Onun arkasında ise özellikle geçtiğimiz sezon kendilerine verilen şansları çok iyi değerlendiren Charcandrick West ve Spencer Ware ikilisi var. West’in toplamda koştuğu 634 yard; sezon boyunca 72 taşıma yapan Ware’ın ise taşıma başına aldığı 5,6 yard istatistikleri, Charles’ın yokluğunu ne kadar iyi değerlendirdiklerinin en önemli göstergesi. Bununla birlikte, toplamda yaptıkları 11 touchdown ile ciddi bir skor bulma kaygısı yaşayan takımın bu yükünü fazlasıyla hafiflettiklerini de unutmamak gerek.

Durum böyle olunca, geçtiğimiz sezonki iş bölümünde fazla etkili bir performans gösteremeyen Knile Davis kendisini bir anda depth chart’ın son sırasında buldu. Oysa ki bir zamanlar Chiefs’in gelecekteki starter’ı olarak gösteriliyordu. İki sezon öncesine kadar Charles’ın sakatlandığı dönemlerde onu aratmıyor ve sorumluluk almaktan da çekinmiyordu. Mesela Davis’in, Charles’ın henüz ilk dakikalarda sakatlanıp terk ettiği o efsane wild-card maçında sahaya girip gösterdiği performans hafızalarımızdan uzun süre silinmeyecek.

Ancak burası NFL ve burada yakın geçmişte yaptıklarınızın pek de bir önemi yok. Hele ki, son sezonu sadece 72 koşu yardı ile kapattıktan sonra antrenman kamplarında da muadillerinizin gerisinde kaldıysanız, karşınızda size “Güle güle” demek için can atan bir koç kadrosu ve front office bulursunuz.

Bütün bunlarla birlikte, önümüzdeki günlerde Davis’in takımdan kesilmesine sebep olacak bir etken de genç running back’in, kısa NFL kariyerindeki fumble sorununu bir türlü halledememiş olması. Ware-West ikilisinin gerisinde pek fazla görev almadığı 2015 sezonunu saymazsak Davis’in önceki iki sezonda tam altı fumble’ı bulunuyor. Bu kadar fumble’ı değil bir yedek oyuncu, bir three-down back yapsa bütün NFL siteleri o running back’i linç eder. Bu sebeple, hem performansında düşüş yaşayan hem de her an topu kaybetme ihtimali olan bir oyuncuyu, böylesine derinlikli bir kadroda tutmak Chiefs için çok da akıllıca bir hamle olmayacak olmayacak.

Darren McFadden, RB, Dallas Cowboys

Artık duymaktan sıkıldığınız ve benim de az önce kullandığım “Burası NFL, burada performansını sürekli yüksek tutmak zorundasın. Öyle iki sezon önce ligin kralı olmuşsun bizi alakadar etmez.” argümanının yemeyeceği bir yer arıyorsanız, Darren McFadden’ın şu anki durumu sizin için fazlasıyla yeterlidir; çünkü kariyeri boyunca sakatlıklarla boğuştuğundan doğru düzgün sahaya çıkamayan ve bu sebeple; her yıl Fantasy Football’da bir umut kendisini draft edenlerin ana, avrat, Al Davis (adamı mezarında ters döndürdünüz) bırakmayan küfürlerine maruz kalan DMC, beş yıl sonra ilk kez 1.000 yard barajını aştığı harika bir sezondan geliyor.

Talihsizliğe bakın ki DMC, kariyerini nihayet bir düzene sokmaya çalıştığı bir dönemde olmasına rağmen biz, Dallas Cowboys kendisini takımdan kesecek mi diye konuşuyoruz. Bunun sebepleri az çok belli: Draft’ın dört numarası Ezekiel Elliott’ın daha tek bir resmi maça çıkmamasına karşın kendisini şimdiden ispat etmesi, serbest oyuncu piyasasından Alfred Morris gibi bu ligde birçok takımın ilk 11’inde sahaya çıkabilecek bir veteranın takıma katılması ve tabi ki; McFadden’ın geçtiğimiz sezonki performansını, önümüzdeki sezonlarda da sergileyip sergileyemeyeceğinin büyük bir muamma olması.

Eğer genel menajeri ben olsaydım, gerçi Cowboys’da sadece takım sahibi Jerry Jones’un borusu öter ama çaktırmayın, bu off-season döneminde benim de yapacağım hamleler az çok bu şekilde olurdu, çünkü; McFadden gibi bir injury-prone oyuncunun hiçbir zaman sakatlanmayacağının bir garantisi yok. Kaldı ki, draft’ın dördüncü sırasından seçiyorsunuz ve önünüze, NCAA’in son yıllardaki en hazır running back’i geliyor. Bu tarihi fırsatı tepip DMC’de ısrarcı davranmak hiç de akıllıca bir hamle olmazdı.

Bütün bunlarla birlikte, DMC’nin artık 28 yaşına gelmiş olması ve Morris’in de pre-season’da oldukça iyi işler çıkarıyor olması artık bu takımda DMC’ye ihtiyaç olmadığını gösteriyor. Eğer gerçekten de McFadden takımdan kesilirse Cowboys’un üçüncü running back’i Lance Dunbar olacak. Ligde dördüncü senesini geçiren Dunbar’ın henüz NFL kariyerinde tek bir touchdown’u bile yok ancak iş yükünün çok büyük bir kısmının Elliott ve Morris’te olacağı bir kadroda, bu ikilinin arkasına DMC gibi NFL’de miyadı yavaş yavaş dolan bir oyuncuyu koyacağınıza bırakın orada genç bir oyuncu kalsın daha iyi. Hem Tony Romo da dördüncü senesinde ilk 11’e yükselip kendisini gösterme fırsatı bulmamış mıydı?

Geno Smith, QB, New York Jets

Doğruyu söyleyin, geçtiğimiz yıl IK Enemkpali Geno Smith’e o yumruğu attığında içten içe sevindiniz değil mi? Jets’i destekliyor veya desteklemiyor olabilirsiniz; ancak sonuçta bir NFL takımının bir sezon daha Geno Smith gibi bir quarterback’e emanet edilecek olması, her Amerikan futbolu sever için üzücü bir şeydir. Bu sebeple, Enemkpali’nin attığı o yumrukta aslında milyonların hıncı, siniri ve nefreti vardı ve zaten o yumruğun Smith’in çenesini kırmasındaki en büyük etken de buydu.

Bu tarz, fazlasıyla romantik goygoyları bir kenara bırakıp işe biraz da Amerikan futbolu açısından bakacak olursak Smith’in Jets’teki ömrünün çok da uzun olmadığını söylemek gerek. Ya bu hafta olacak, ya da 2016 sezonu sonrası ama mutlaka Smith, bir zaman bu takımdan gönderilecek ve Jets, kendisini takımdan keserken vicdanen fazlasıyla rahat olacak; çünkü diğer Smith, diğer NFL takımlarında hayalini bile kuramayacağı süreler aldı bu takımda.

Söyleyin bana, hangi takım Smith’i 29 maçta ilk 11 başlatırdı? Jaguars bile Blaine Gabbert’a bu kadar sabretmedi. Smith, bu 29 karşılaşmada neler yaptı peki? 27 touchdown pasına karşılık 35 de interception atarak passer rating’ini yerlere düşürdü, bundan daha önemlisi tek bir karşılaşmada dahi doğru düzgün bir game manager’lık yapamayarak oldukça pasif kaldı.

Bütün bunlara ek olarak, Jets’in şu an kadrosunda Bryce Petty ve Christian Hackenberg gibi iki potansiyelli quarterback’i bulunuyor. Hackenberg’in bu sene draft’ın ikinci turundan seçildiğini tekrar hatırlatalım. En az birkaç yıl daha, kariyerinin ikinci baharını yaşayan Ryan Fitzpatrick’in bu takımı sırtlayacağı düşünüldüğünde Hackenberg-Petty ikilisinin bu süre içerisinde bir üst seviyeye çıkabilmek için fazlasıyla şansı olacak. Bu şans bir zamanlar Smith’in elinde de vardı. İster “Daha NFL’e tam hazır değilken hemen sahaya sürdüler çocuğu.” isterse de “Elinde düzgün receiver vardı da pas mı atmadı?” deyin ancak Smith, sahada kaldığı süre boyunca tek bir olumlu hareket bile göstermemişken halen kadroda bulunuyor olması yenilir yutulur cinsten bir durum değil.

Lawrence Timmons, ILB, Pittsburgh Steelers

Timmons, NFL’in en emektar oyuncularından bir tanesi. 2007 draftı’nın ilk turundan seçildikten bir sene sonra ilk 11’e yükselen Timmons, o zamandan beri Steelers savunmasının lideriydi. Bir inside linebacker olmasına karşın bazı sezonlar adeta bir pass rusher performansı çıkarıp altı-yedi sack’leri gören tecrübeli oyuncu, takımın bu süreç içerisinde iki kez Super Bowl’a yükselmesinde de önemli bir etkendi.

Geçtiğimiz sezona kadar da bu performansını koruyan Timmons, Steelers ile sürekli kontratının şartlarını yeniliyor ve karşılığında da takımdan oldukça yüklü  “kontrat yenileme bonusu” (kendisi bir çeşit garanti ücrettir) alıyordu. Ancak bu çark, Timmons’un geçtiğimiz sezon formunda yaşadığı bariz düşüş sebebiyle adeta patladı ve üst üste binen garanti ücretler sonrası linebacker’ın kontratı, bir anda ligin en külfetli kontratlarından birisine dönüştü.

Öyle ki, en son 2015’te yenilenen kontratının son senesini önümüzdeki sezon oynayacak Timmons’ın, 2016’da takımdan alacağı garanti ücret 6,3 milyon ve net maaşı da 8,75 milyon dolar olacak. Zaten kontratın bitimine bir sene kaldığı için eğer Timmons serbest kalırsa, ekstra bir garanti ücretin salary cap’e hücum etmesi gibi bir durum yok.

Hatta bu hamle, Steelers için maddi anlamda akıllıca bir hamle olur çünkü en azından Timmons’ın dokuz milyon dolara yakın maaşını ödemek zorunda kalmazlar. Zaten NFL’de kontratların back-heavy, verilecek maaşların kontratların sonuna doğru artma prensibi, olarak düzenlenmesinin bir sebebi de oyuncuları, daha iyi performanslar gösterdikleri genç yaşlarında daha az para vererek oynatmak ve olası bir performans düşüklüğü yaşayabilecekleri ileriki yıllarda da onları takımdan göndererek yüksek ücretleri vermekten kurtulmaktır.

Burada Steelers’ın takım olarak kendisine sorması gereken soru şu: Timmons’ın geçtiğimiz sezon yaşadığı düşüş bir seneye mi özgüydü, yoksa bu düşüş artarak devam mı edecek? Takım, geçtiğimiz sezon Timmons’tan süre çalan Vince Williams ile nikah tazeleyerek aslında bu soruya bir cevap vermiş oldu. Buna rağmen Steelers, kontratının son sezonunda Timmons’u takımda tutup onu, Williams’ın gelişimi için bir sezon daha kullanmayı tercih edebilir.

Colin Kaepernick, QB, San Francisco 49ers

Ve geldik en bold (cesur/cüretkar) tahminimize. Büyük ihtimal 49ers, Kaepernick’i takımda tutacak ancak takım için quarterback’i serbest bırakmanın bariz avantajları var ve bu avantajlardan ötürü eğer Cuma günü Kaepernick serbest kalırsa çok şaşırmamak lazım.

İlk olarak Kaepernick’in dev bir kontrat problemi var ki oyuncunun bu sene 16 milyon dolar olan cap hit’i önümüzdeki yıllarda 20 milyon doları bulacak. Yedek kalması bir hayli muhtemel bir quarterback’e bu meblağları vermenin kolay izah edilebilir bir tarafı yok. En son bu kadar büyük paralar alıp kenarda oturan bir Daniel Güiza vardı. Bu sebeple 49ers, Kaepernick’in serbest kalma bedeli olan (dead cap) 19 milyon doları salary cap’ine yansıtıp çok daha büyük paralar harcamadan quarterback’ten kurtulması muhtemel.

İkinci olarak, şaka yaptığımı düşüneceksiniz ama takıma yeni katılan quarterback Christian Ponder, hiç de fena olmayan bir pre-season dönemi geçiriyor. Ponder için bu kadar “iyi” konuşacağım hiç aklıma gelmezdi ancak son yılların en büyük hayal kırıklıklarının başında gelen oyuncu, kendisini 2011 draftı’nın ilk turuna taşıyan potansiyeline bir nebze olsun yaklaşabileceğinin de sinyallerini veriyor.

Üçüncü olarak ise şu bir gerçek ki köprünün altından çok sular aktı. 2012 sezonunda müthiş atletizmi ve option hücumlarında savunmayı okuma becerisiyle bizleri derinden etkileyen eski Kaepernick karşımızda yok artık. Bunun önemli sebeplerinden bir tanesi, o sezon Green Bay Packers savunmasının option hücumlarında dağıldığını gören takımlar, Kaepernick gibi mobil quarterback’lere karşı ciddi önlemler aldı ve halen de almakta. Öte yandan, bu tehdidini nispeten kaybetmiş olması halihazırda çok iyi bir pas atıcısı olmayan Kaepernick’i sürekli pas oyununa zorluyor ve sonuç olarak da ortaya doğrularla birlikte en az onlar kadar yanlış pas seçimleri çıkıyor.

Bütün bu sebeplerden ötürü, Kaepernick’in 49ers için vazgeçilmez olduğu günler çok uzakta kaldı. Vazgeçilmez olmayıp üstüne üstlük “vazgeçilmez” bir oyuncu gibi paralar aldığınızda da takımınızın sizi kadrodan kesme ihtimali epeyce gerçekçi bir hal alıyor.

Son Eklemeler

Bold tahminimizi de verdikten sonra artık, kimlerin takımlarında kalıp kimlerin serbest kalacağını izleme vakti geldi. Biz bile bu kadar heyecanlıysak, bu işten para kazanan oyuncuların, özellikle draft edilmemiş çaylakların, halini siz düşünün. Umarım bu son kesintiler sonrası, izlemekten zevk aldığınız oyuncuları en az bir sezon daha sahalarda görme fırsatını bulursunuz.