İyi günler TAFL takipçileri. Bu sene teknik kurul toplantısında oyuncu sağlığı, lig kalitesi ve lig, antrenör ve oyuncu gelişimi ile müsabaka sayısında artış sağlanması adına köklü kararlar alındı ve Türkiye Ragbi Federasyonu’na önerildi. Bu kararların en çarpıcı olanlarını kısaca açıklamak için bu yazıyı ele aldım. Umarım kafasında soru işareti olan insanlar için aydınlatıcı bir yazı olur. Aksi durumda, soru ve öneriler için benimle iletişime geçebilirsiniz.

Kararların tamamına bu link’ten ulaşabilirsiniz.

Öncelikle, ilk ve en önemli gündem maddemiz oyuncu sağlığı. Ne yazık ki pek çok kulüp hala saha, ekipman ve coaching bakımından yeterince şanslı değil. Saha konusunda yapılabilecek çok fazla bir şey yok. Mevcut imkânlar doğrultusunda drill ve idman programlarını sahaya uygun hale getirmeye çalışarak, zeminden kaynaklı sakatlıkların önüne geçebilme şansımız var. O sebeple, idman sahalarının mevcut özelliklerini bilerek ayakkabı, ekipman ve kontakt seviyesini gözden geçirmek şu an takımlar için en geçerli yöntem olacaktır. Ancak, ekipman ve coaching bakımından yapılabilecek çok şey bulunmakta. Öncelikle, tüm vücudu kapatacak ve koruyacak, darbe emici özelliğinde yıpranma olmamış ekipmanların tercih edilmesi gerekmektedir. Ucuz ya da hibe denilen, asırlık malzemelerin ıskartaya çıkartılması azami önem taşımaktadır.

Coaching konusunda ise çok daha kesin kararlar alınması gerekmekteydi. Bu bağlamda elimizi kolumuzu bağlayan GSGM Antrenörlük Kursu genelgesini bypass edebilecek bir sistem kurulmasına karar verildi. Bu sistemde, bir hafta teorik branş ve bir hafta genel sportif kursa katılıp, iki hafta boyunca her gün bizzat ders görme ve sınav geçmeye yönelik kursların yerine, birden fazla şehirde, birden fazla sayıda koç eğitim seminerleri düzenlenmesine ve bu seminerlere katılan ve başarı sağlayan koçlara federasyon tarafından “Antrenör Kimlik Kartı” verilmesine karar verildi. Böylece hem antrenörlük yapmak isteyen, ancak iş hayatı yoğun olan insanlar da bu seminerlere katılabilecekler, hem genel coaching kalitesi ve dolaylı olarak da sporu sağlığı konusunda somut adımlar atılacaktır.

Sporcu sağlığı açısından alınan bir diğer önemli karar da, maçların çift ambulans ile başlatılması kararıdır. MHK’nın da tam kadro katılım sağladığı bu teknik kurul toplantısında en yoğun şikayet maçlarda gerçekleşen sakatlıklar sonrası alınan kararların zorluğu ve bağlayıcılığı üzerineydi. Şöyle ki, A takımından bir sporcu sakatlandığında, ambulans bu sporcuyu en yakın ya da anlaşmalı hastaneye nakledip, dönene kadar maç durduruluyor. Maçın durmasının istenmediği durumlarda takımlar sporcularını hastaneye göndermek yerine ayakta tedavi almalarını sağlamaya ya da nakil için maçın sonlanmasını bekleme yoluna gidebilmekteler. Her iki durum da sporcu sağlığı açısından büyük riskleri beraberinde getirmektedir. Bu sebeple, ambulansın dönmesini beklerken soğuduğu için sakatlanma riski artan sporcular olmaması adına, cüzi bir mali yük getirmekle birlikte, olası riskleri hafifletmeyi hedef aldık.

Saha, forma ve ekipman standardizasyonu açısından alınan en önemli kararlar ise her iki tarafta da sağlam, eğilip-bükülmeyen, yerden sabitlenmiş kale direkleri olması, sahalarda yapılması gerekebilecek olası küçültmelerin sadece 50 ve 40 yard arasında kalan bölümde yapılması ve maç topları ile topların oyuna sokulması açısından hakem ekibine yardımcı olacak ball boy’ların ev sahibi takım tarafından hazır tutulması yönündeydi. Maç topları Wilson GST 1003 ya da 1005 olarak belirlenmiştir. Maç topları deri olacaktır. Ev sahibi en az üç, misafir takım ise dilediği kadar maç topunu, maçtan önce hakem kadrosuna teslim edecek. Hakemlerin içlerinden en uygun olduğunu belirlediği üç top ile maç oynanacaktır. Topların oyuna hızlı sokulabilmesi adına, ev sahibi takım iki kişiyi hakemlere yardımcı olacak ball boy olarak belirleyecek ve hazır bulunduracaktır. Geçen sene NFL ve NCAA arasındaki kural farkından dolayı ev sahibi açık, misafir takım koyu renk forma giymek durumundayken, bu yıl kural değişti ve ev sahibi koyu, deplasman takımı açık renk forma giyecek şekilde düzenlendi.

Yabancı oyuncu konusunda geçen yıl genel bir çerçeve çizilmiş olmasına rağmen, bazı kişi ve kuruluşlar sistemin açığını bulma yoluna gitmeyi tercih ettiklerinden dolayı “import oyuncu” tanımının net olarak yapılmasına karar verilmiştir. Bu bağlamda IFAF’ın uyguladığı tanım ve kriterlerin benimsenmesi konusunda hemfikir olunmuştur. IFAF’a üye ülke federasyonları “import oyuncu” statüsünde oynatılması düşünülen oyuncular için ITC belgelerini onayladıkları durumda bu oyuncular bir sezon içinde, sadece bir takımda oynama hakkı kazanırlar. Bu kara ülkeden giden yerli oyunculardan ziyade, ülkeye gelen yabancı oyuncular için uygulanmaktadır. Dolayısıyla, ülkeler arası yapılan geçişlerde, IFAF’ın onayını almayan oyuncuların oynaması söz konusu olmamaktadır.

Son olarak da, en çok sorulan ve spekülasyon yapılan konu olan, 1. Lig takımlarının sayısında artış yapılması kararına değinmek istiyorum. Amerika’da bir 5A lise takımı sezonda 10, NCAA takımı ise 13 maç oynarken, bizim sezonumuz çok daha az maç ile sonlanmaktadır. Bununla birlikte, sezon sıralamaları bir ya da iki kritik maç ile netleşmekte ve ligin heyecanını azaltmaktaydı. Bu sebeple, kontrollü bir şekilde 1. Lig’de mücadele eden takımların sayısının arttırılmasında fayda olacaktır. Bu konuda, üst lige çıkacak takımların belirlenmesi konusunda azami önem gösterilecek ve bu takımlar en adil yöntemler kullanılarak, şaibeye mahal bırakmayacak şekilde belirlenecektir.

Teknik kurul kararlarını konuşacağımız ve TAFL için geçmişe dönük bir inceleme ile, önümüzdeki sezonu değerlendireceğimiz podcast’imiz için ise And Kaan Yılmaz ile birlikte kısa bir süre sonra sitenin podcast bölümünde olacağız. Olası soru ve önerilerinizi, bu podcast’te tartışabilmemiz için yorumlarınızı bekliyorum.

Football dolu günler dilerim…