Dallas Cowboys, 2016 NFL Draftı’nda dördüncü sıradaki hakkıyla Joey Bosa’yı seçmeliydi…. DeMarcus Ware’in ayrılmasının ardından takımın yaşadığı dominant bir pass rusher yetmezliği barizdi. Neyse ki Chargers, bir sıra yukarıdan Bosa’yı seçti.

Dallas Cowboys, dördüncü sıradan geleceği üzerine inşa edebileceği bir quarterback seçmeliydi… Tony Romo’nun artık bir rutine dönüşen sakatlıkları takımı yarı yolda bırakıyordu ve aynı zamanda takımın gelecek için bir plana ihtiyacı vardı. Ayrıca iyi bir takıma sahip olup dördüncü sıradan seçim yapmak her zaman ele geçecek bir fırsat değildi.

Dallas Cowboys, dördüncü sıradan Jalen Ramsey’yi seçmeliydi… 2012 NFL Draftı’nda büyük umutlarla altıncı sıradan seçilen Morris Claiborne ve yine aynı yıl Kansas City Chiefs’ten büyük paralara takıma katılan Brandon Carr büyük hayal kırıklıklarıydı. Öyle ki takımın elindeki en iyi cornerback slot oynayan Orlando Scandrick’ti. Üstelik Ramsey, tüm Draft’ın en iyi oyuncusuydu ve bir şekilde Cowboys’un kucağına düşmüştü.

Dallas Cowboys, dördüncü sıradan Ezekiel Elliott’ı seçmemeliydi… Ellerinde bir önceki sezon küllerinden doğan ve hali hazırda 1,000 yard koşmuş Darren McFadden vardı. Redskins’ten tam da bu koşu sistemine uyacak Alfred Morris transfer edilmişti. Hem Cowboys offensive line’ı ölüyü bile koşturacağını zaten göstermişti (bknz. McFadden). Fakat Cowboys, tam da Cowboys’un (daha doğrusu Jerry Jones’un) yapacağını yaparak dördüncü sıradan Ezekiel Elliott’ı seçti.

Bu yukarıda okuduklarınız 2016 NFL Draftı öncesi her aklı başında NFL izleyicisinin kurabileceği ve kurduğu cümleler. Bu önermelerin hepsine katılabilirdik fakat Jerry Jones bu kez belki de ilk kez herkesin yanlış diyebileceği aslında son derece doğru bir şeyi yaptı ve Elliott’ı seçti.  Neden olmasın? Aslında bu seçim Jones için belki de hayatının en kolay seçimiydi. Kolej futboluna az çok aşina biriyseniz Ezekiel Elliott ismini mutlaka duymuşsunuzdur ve Ohio State’in 2015 şampiyonluğunu kazanırken Elliott’ın rakiplerine nasıl acı çektirdiğinden haberiniz varsa bu çocuğun günün birinde iyi bir NFL running back’i olacağını tahmin edebilirsiniz. Bir de diğer perspektiften bakalım. Elinizde NFL’in gelmiş geçmiş en iyi offensive line’ı tartışmalarına ciddi bir biçimde konu olan bir oyuncu grubu varsa ve daha önce takvim yaprakları 2014 yılını gösterirken bu grubun arkasında efektif bir koşucu olduğunda takımın neler yapabileceğine tanık olmuşsanız, Elliott’ı bu grup ile harmanladığınızda olacakları az çok tahmin edebilirsiniz. O zaman ne Bosa’nın rakip arka alanında terör estirmesine, ne de Ramsey’nin rakip süperstar reciever’ları kilitlemesine ihtiyaç duyarsınız. Jerry Jones’un seçimi işte bu kadar basitti. Ligin 10 haftası geride kalmışken ve Cowboys dokuz kez sahaya çıkmışken bu görüntü çok daha net.

Zeke, hali hazırda 1,005 yarda ulaşarak 1,000 yard barajını sadece dokuz maçta aşmış durumda. Fakat yine de Erick Dickerson’ın 1,808 yard olan çaylak rekorunun yörüngesinden çıkmış durumda. Bu hızla devam ederse 1,787 yard ile sezonu bitirecek Elliott fakat gördüğünüz gibi rekor çok uzak değil. Cowboys’un kalan maçlarından sadece üç tanesi ligin en iyi on koşu savunmasına sahip takımlara karşı. Öte yandan kendisi 18 pas tutmada 250 yarda ulaşmış durumda, her ne kadar pas oyunlarında genelde ekstra koruma olarak kullanılsa da.

Pittsburgh Steelers maçının ilk çeyreğinin sonuna gidelim, Zeke burada topu yakaladığında da ne kadar ölümcül olabildiğini 83 yardlık touchdown ile gösterdi. Zeke, şu noktada sadece yılın en iyi hücum çaylağı değil ciddi bir şekilde MVP ödülünün de adayı. Oyunun her fazında o kadar etkili oynayabiliyor ki tek başına takımı taşıyabilecek cinsten fakat Cowboys, kendisinden henüz böyle bir şey istemiş değil. Burada da devreye diğer çaylak giriyor.

“Hepinizin takımımızın başına büyülü bir şeyler geldiğinin farkında olduğunuzu sanıyorum. Bu durumun sürekli dikkat dağıtıcı bir olgu olarak Dak’ı ve takımı negatif bir şekilde etkilemesine izin vermeyeceğim. Dak, onun arkasında olduğumu biliyor ve ben de onun benim arkamda olduğunu biliyorum. Nihayetinde önemli olan takım. Yaptıklarıyla bu takımın quarterback’i olmayı hak ediyor.”

Bunlar, Tony Romo’nun geçen gün düzenlediği basın toplantısından kendi sözleri ve evet, Dak Prescott, bu takımın quarterback’i olmayı hak ediyor. Bunu her hafta biraz daha, her hafta daha da üstüne koyarak kanıtlarken, yine her hafta Romo sağlığına biraz daha kavuşması quarterback kim olacak sorusunu daha da körüklüyordu. Prescott’ın Steelers karşısındaki performansı ve devamında Romo’nun açıklamaları bu tartışmalara son noktayı koydu. Jerry Jones’un da açıkladığı üzere Romo artık sağlığına kavuştu ve Romo’nun açıkladığı üzere bu Prescott’ın takımı.

Dördüncü turdan seçilen ve daha ilk günden ateşten gömleği giyen bir quarterback için sezonun şu noktasına kadar başardıkları gerçekten inanılmaz. 8-1 derecesiyle tüm ligin en iyi derecesine sahip bir takımın başındaki adamın pat diye değiştirilmesi zaten beklenilemezdi, bahsettiğimiz adam her ne kadar Romo olsa da. Ben dahil çoğu kişi sürekli bu takımın Romo ile daha büyük bir potansiyele sahip olduğunu savundu. Ancak Prescott, her geçen hafta oyununu ve buna paralel olarak potansiyelini geliştirmeye devam ediyor. Prescott ile alakalı savunduğum en büyük özelliği kendisini inanılmaz bir hızla geliştirmesi oldu. Spread offense’ten gelerek sadece yarım sezonda dönüştüğü quarterback profili dudak ısırtıyor. Benzer sistemden geldikleri için söylüyorum, Marcus Mariota’nın ancak bir buçuk sezonda NFL seviyesinde öğrendiği center altından “three-step drop back” pasları sadece dokuz haftada efektif biçimde uygulamaya başladı. Tabi ki Prescott artık oldu diyebilmemiz için erken ama Romo’nun da dediği gibi Dak bunu bileğinin hakkıyla kazandı. Dokuz maçtan sadece birini kaybeden ve onu da bir sayı farkla ve tartışılabilecek bir bireysel hata ile kaybeden takımın quarterback’ini düşünün. Ayrıca bunu sadece sıradan bir savunma desteğiyle yaptığını düşünün. Pekala, Ezekiel Elliott ve efsane bir offensive line desteğinden bahsedebiliriz ama bu adam sadece bir çaylak ve Elliott da öyle. Cowboys’un iki çaylağın sırtında geldiği nokta fazlasıyla etkileyici.

Prescott hakkıyla kazandı. Amerikan futbolunun iki mabedinde, önce Lambeu Field’da Aaron Rodgers’ı kendi oyununda mağlup etti. En son da geçen hafta Heinz Field’da Ben Roethlisberger’ı yine kendi oyununda hatta Big Ben’in tüm maharetlerini gösterdiği oyunda dize getirdi. Prescott sade bunlarla kalmadı. Cowboys taraftarları bilir, Romo aslında bu konuda hakkı yense de yıllarca maçların kırılma anlarındaki hatalar nedeniyle dalga konusu olmuştur. Prescott, kariyerinin bu denli başında bu alanda inanılmaz işler yapıyor. Steelers karşısında deplasmanda son bölümde iki kez geriye düşmelerine rağmen takımı geri getirdi.

İkinci haftadaki Redskins deplasmanına dönelim, son periyotta karşılaşmayı, altı dakikalık drive ile bitime dört dakika kala Cowboys’un maçı kazanmasına sebep olacak noktaya taşıdı. İki hafta öncesi, Prescott’ın şimdiye kadar oynadığı en kötü maç olan Eagles maçı… Takımı geriden getirerek maçı uzatmaya taşıyan ve uzatmadaki beş pasında da beş isabet ile maçı kazandıran yine Prescott. Bunlar kadar clutch olmasa da dördüncü haftada ilk çeyrekte 49ers karşısında 14-0 geriye düşmesine rağmen takımı geri getirdi Prescott. Dördüncü turda seçilen bir çaylak olarak sürekli mükemmel olması gereken şartlarda sınandı ve hepsini başarıyla geçti. Çaylak yılında bu tarz performanslardan bahsederken akla gelen ilk isim Ben Roethlisberger’dır. Prescott şu anda Big Ben’i de geçerek yeni bir standart oluşturmak üzere. Raiders’ın efsane isimlerinden Rich Gannon’ın sözleri durumu çok iyi özetliyor; “Sürekli bir noktadan sonra tökezlemesini bekliyorum ama tökezlemeyecek.”

Evet, Dak Prescott bu takıma liderlik etmeyi hak etti.

Amerikalılar çok enteresan zamanlardan geçiyor. Donald Trump’ın başkan olduğu ve Dallas Cowboys’un NFL’in lideri olduğu bir senaryo, çoğu insanın en çılgın düşüncelerinde bile olacak cinsten değil ama bu yaşanıyor. Başta Skip Bayless olmak üzere tüm Cowboys taraftarları çoktan Super Bowl havasına girmiş durumda. Normalde bunu söylemek için erken ancak Cowboys, hiç yenilmeyecekmiş gibi oynuyor. Yine normalde Cowboys’un bu savunmayla hiç bir yere varamayacağını düşünürdüm, bu konuda da yanılıyorum. Bir Super Bowl takımı gibi dominant ve maç kazanan savunmaya sahip olmasalar bile “bend not break” savunma tipinin sözlük karşılığına bürünmüş durumdalar. En iyisi olamıyorsan en kötüsü de olmayacaksın, Cowboys’un savunması takıma maç kazandırmasa da maçların kazanılmasında yardımcı oluyor. Bu da takımın Super Bowl şansını arttıran bir faktör. Özellikle Steelers gibi ligin en ölümcül hücum güçlerinden biri karşısında bir şekilde takımın en iyi savunma oyuncusuna dönüşen Morris Claiborne’dan ve yıllardır savunmanın en istikrarlı isimlerinden olan Barry Church’ten yoksun olmalarına rağmen yıkılmayıp ayakta durmayı başardılar.

Elliott ve Prescott… Bu iki çaylağın bir noktada çaylak duvarına çarpması hala muhtemel ama Rich Gannon’ın da dediği gibi, bu hiç de olacakmış gibi durmuyor. Dallas Cowboys, şu anda net olarak NFC’nin en iyi takımı ve dolayısıyla ligin bu tarafının en büyük Super Bowl adayı konumunda. Kim bilir, şuana kadar tanık olduğumuz hikaye belki de daha büyük bir hikayenin sadece gelişme kısmıdır…