Aylardır yazdığımız süreç gerçekleşti ve Türkiye Ragbi Federasyonuna “kayyum” atandı. Bir federasyona “kayyum” en son 2008 yılında Türkiye futbol federasyonuna atanmıştı. Futbol federasyonu bütçesini düşündüğümüzde “kayyum” atanması nasıl normal ise, bu kadar küçük bütçeli özerk bir federasyona “kayyum” atanması için çok ciddi usulsüzlüklerin olması ve bakanlığın artık iyice çileden çıkmış olması gerekir.

Geçmişe, yaşananlara ve yapılanlara yeniden değinmeyeceğim, ancak bizlerin yani Amerikan futbolunun yüzde 90 oranında temsil edildiği bir genel kurulda Şahin Kömürcü’yü seçmiş olmamız ve Şahin Kömürcü ile beraber Amerikan futbolunun içinden çıkan asbaşkanımızın da beş ay ceza almış olması bizim için yeterince utanç kaynağı olması gerekir. Aslında hangi açıdan bakarsanız bakın, Perşembe’nin geleceği Çarşamba’dan ve hatta taa bir önce ki Cuma’dan bağıra bağıra geliyordu. Şahin Kömürcü’nün ilk seçildiği yönetim kuruluna ben de seçilmiş ve ilk yönetimin Amerikan futbolunda sorumlu asbaşkanlığı ve yurtdışı sorumluluğu görevlerini yürütmüştüm. Bu süreçte yanlış ve haksızlıkları gören birçok arkadaşımız, benim gibi istifa etti ve ayrıldı. Sayın Kömürcü’nün uğraşmak istemediği işleri yapanlar ise kaldılar ve spora yaptıkları ihanetin karşılığı olarak hak ettikleri cezaları aldılar.

Öncelikle süreç hakkında bilgi vermek gerekir ise; her dört yılda bir olimpiyatları takip eden altı ay içerisinde federasyonların genel kurul yapması gerekir. Bu sebeple Türkiye Ragbi Federasyonu ilk genel kurul tarihini 30 Ekim 2016 olarak belirledi. Genel kurul tarihi belirlendikten ve delege süreci başladıktan sonra Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın oluru ile Spor Genel Müdürlüğü, Teftiş Kurulu’nun 12 Ekim 2016 tarihli raporu ile “Türkiye Ragbi Federasyonu” hakkında çok ciddi usulsüzlüklerin sıralandığı 14 sayfalık rapor hazırlandı. Bu raporu ve cezaları genel kuruldan önce almayarak seçilme hakkını kaybetmek istemeyen Şahin Kömürcü, Spor Genel Müdürlüğü’ne yurt dışında olduğuna dair bir dilekçe verdi. Ancak yurt dışında olduğunu iddia ettiği süreçte şahsen yapması gereken başkanlık başvurusunu yaptığı görülünce, çekirge sıçrayamadı ve başkan adaylığı düşürüldü. Bunun üzerine de hak kaybı olmaması için tahkim kurulu, genel kurulu iptal etti.

Genel kurul süreci yeniden başlayınca bu süreçte ceza tebliğini almış ve savunma süreçleri de geçmiş olması sebebi ile Türkiye Ragbi Federasyonu başkanı Şahin Kömürcü’ye sekiz ay hak mahrumiyeti verildi. Yönetim kurulu üyelerinin neredeyse hepsine muhtelif süreler ile ceza verilmesi sebebi ile federasyon “organsız” kaldı ve “kayyum” atanması zorunluluğu oluştu.

Bundan sonra yaşanacaklar şöyle olacak… Federasyona atanan “kayyum”, federasyonun yapması gereken genel kurul süresinin geçmiş olması sebebi öncelikle Türkiye Ragbi Federasyon’u Ana Statüsü’ne uygun olarak hazırlanmış yeni delege listelerini yapacak ve genel kurul sürecini yeniden başlatacak. Yani atanan “kayyum” federasyonu yönetmeyecek, federasyonu yönetebilecek başkanın seçileceği genel kurulun usulüne ve ilgili yönetmeliklere uygun olarak yapılmasını sağlayacak süreci yönetecek.

İşte burada Amerikan futbolu takımları yöneticilerine iş düşüyor. Geçmiş süreçlerden ders alıp, artık birbirimizi yemeyi bırakıp, gerçekten bu sporun içinden gelmiş, spora ihanet etmeyecek bir adayı federasyon başkanlığına taşımamız gerekir. Bizi başkalarına yönettirdiğimiz ve kendi sporumuzu başkalarına emanet ettiğimiz sürece bu problemleri çekmeye devam edeceğiz.

Bence öncelikli olarak yapılması gereken; bu boşluk alanı oluşmuş ve daha önce toplantıyı yapacak takımı kapattırmak ile tehdit etmiş sayın kendi takımının deplasmanlarını ayarlarlamalardan sorumlu asbaşkanımız, beş ay hak mahrumiyeti almış iken, Amerikan Futbolu Kulüpler Birliği’nin mutlaka kurulması gerekir. Hatırlarsanız bununla alakalı bir tüzük çalışması daha önce hazırlamış ve NFLTR’nin forumlarında yayınlamıştım. Tüzük olsun olmasın, birlik olsun olmasın, üniversite takımları dahil tüm takımların toplanıp birlikte hareket etmesi gerekir.

Eğer Amerikan futbolu olarak biz birlik olmayı gene başaramazsak, dün bir kötüden kurtulmak için daha kötüsünü seçtiğimiz gibi, bugün bir kötü gidecek, yerine yarın daha da kötüsü gelecek. Bizim sporumuz da hiçbir zaman ilerlemeyecek.

Arada takımların kendi çabaları ile bir şeyler yapılacak, aynı sorunlar büyüyerek artacak, yeni asbaşkan atanacak, o da Amerikan futbolu kulüpler birliği toplantısı yapacak, takımı kapattırmak ile tehdit edecek… Dokuz Eylül Efeleri’nin kapanmaması için düzenlediğimiz gibi yeni takımlar için de kampanya düzenleyeceğiz ama federasyon kılını bile kıpırdatmayacak… Tüm başkanların değiştiğii görevden alındığı halde aynı adamlar merkez hakem kurulunu yönetecek… Sonuçta dünü aradığımız gibi, yarın da bu günü arayacağız.

Bundan sonra yaşanacak süreç Amerikan futbolunun “Olmak ya da Olmamak” sürecidir…