Biraz önsöz, biraz da itiraf minvalinde bir giriş yapmam gerek. Bir sonraki yazı için Patriots, Super Bowl’a kalırsa şartı koşmuştum fakat sürpriz bir Chiefs değerlendirmesiyle çıkagelme hesapları yapıyordum AFC Finali arifesinde…

Bir takım düşünün koşudan en çok TD yapanı quarterback, pas başına en çok koşanı running back, pastan en çok ilerleyeni tight end, en yüksek QB reytingine sahip ismi defensive tackle olsun. Alışılagelmişin dışında olan fakat kazanmak için de öyle olmayı sürdürmeye mecbur bir takımdı Chiefs. Sürpriz yapamadığından ya da yapacak fırsatı bulamadığından Steelers karşısında elenmesi kaçınılmazdı nitekim öyle de oldu. Bu sezon sonrası yazı işlerine en az bir yıl ara vereceğimden bir önceki yazım aynı zamanda son yazım da olabilirdi. Nitekim Pittsburgh Steelers, son karşılaşmadan bu yana ciddi bir dönüşüm geçirdi. Lafı çok uzatmadan başlığın konuyla alakasına gelelim.

Başlığı basitçe tanımlarsak bir metalin başka bir elementle oluşturduğu bileşimin adıdır. Komponentlerin oranı değiştikçe alaşımın karakteristiği değişir fakat alaşım yine de metalik niteliğe sahip olmayı sürdürür. Sözgelimi çelik alaşımının ana maddesi nasıl ki demir elementiyse, Steelers hücumunun da ana unsuru Le’Veon Bell. Tesadüfe bakın Bell’in forma ve Ferrum’un (demir) atom numarası 26. Tabir-i caizse Steelers’ın hücumdaki anlayışı Marty Ball’un Le’Veon Bell türevi.

Le’Veon Bell, an itibariyle QB’leri konu dışında tutarsak ligin en iyi hücum oyuncusu konumunda. Bell, ilk altı maçında koşu başına 4.33 yard ile fena bir ortalama tutturmasa da üzerinden fazla koşu hücumu denenmediği için koşudaki yard ortalaması 71,2’de kaldı. Sonraki yedi maçta maç başına fazladan 10 koşu hücumu daha yapmaya başlayınca, deneme başına verimliliğin de artmasıyla birlikte ortaya Priest Holmes’ün scrimmage rekorunu kıl payı kaçıran bir canavar ortaya çıktı. Canavar diyorum, çünkü son altı maçtaki koşu ve scrimmage ortalamalarını sezon geneli için geçerlilik kazansa sezonluk koşu yardı rekorunun üzerine 100, scrimmage rekorunun üzerine 400 koymuş olacaktı. Son sekiz maçlık performansı da tarihin en iyi beşinci scrimmage performansı. Tabii her elit RB performansının altında bir O-Line yattığı gerçeği de var. Steelers koşucuları O-Line sayesinde rakiple temasa geçene dek her denemede ortalama 3.2 yardı garantilemiş oluyor. Yine sezon başından bu yana değişmeyen bir başka artıları da Ben Roethlisberger’ı en az sack yiyen oyunculardan biri yapmaları.

Kağıt üzerinde işler koşuda bu kadar yoğunlaşmışken Antonio Brown’ın ve diğer receiver’ların rolü haliyle azalıyor. Bell’in boyut atladığı 11. hafta öncesinde Brown, dokuz maçın yedisinde en az 11 kez hedeflenirken, 11. hafta sonrasındaki altı maçta sadece bir kez 11 kez Roethlisberger’in hedefi oluyor. Sezon başında özellikle buluştukları derin paslarla aşina olduğumuz Eli Rogers, Sammie Coates ve Darius Heyward-Bey’in 11. hafta sonrasında toplamda bulduğu TD sayısı yalnızca bir. Yanlarına Jesse James’i de eklesek netice yine değişmiyor. 40+ paslarda önceki iki sezonda zirvede veya zirveye ortak olan Roethlisberger bu sezon sekiz pasla, geçen iki yılın ortalamasının yarısında kaldı. Ligde as QB’ler arasında air yard yüzdesi en düşük Alex Smith bile sekiz kez 40+ yard gördü. Takımın adeta miladı diyebileceğimiz 11. hafta itibariyle 40 yardı yalnızca bir kez görebildi Roethlisberger.

Hücum kısmından yeterince bahsettik bir de işin savunma kısmına değinelim. Steelers secondary’si ortalama itibariyle NFL vasatının (241.5) hemen altında dursa da bu noktaya nasıl geldiğine bakınca yüzeysel bir bakış açısının yetersiz kaldığı ortaya çıkıyor.

Grafikten de anlaşılacağı üzere Steelers her defasında üzerine koyarak ilerlemiş vaziyette. Tablo haricinde üç grupta performansı toplarsak Steelers ilk üç maçın hepsinde 300’ün üzerinde yard verip sadece bir sack yapabildi. Sonraki altı maçta 200-300 arası yard verdiler (251.2 ortalama) ve maç başına iki sack yaptılar. Kalan yedi maçta 197.0 yard ortalamayla oynadılar. Ligde maç başına 200’ün altında pas yardı veren tek takım Denver Broncos. Üstelik aynı süreçte 25 sack ve dokuz interception yaptılar, maç başına 3.57 sack ve 1.28 interception yapıyor ki ligde genel ortalaması üç sack’i geçen veya 1.2’yi bulan takım yok. Son yedi maçın bir başka özelliği de bana göre dördüncü Killer B olan Bud Dupree’nin rotasyona dahil olması. Çaylak LB, sezon başı itibariyle oynamaya başlasaydı çift haneli sack yapmış olacaktı. Yine de sadece sack’lere odaklanmak hatalı olur nitekim Steelers’ta birden fazla interception yapmayı başarmış üç oyuncudan ikisi ve fumble yaptırmış beş oyuncudan dördü LB. Tahmin edileceği üzere ikisinde de başrol Ryan Shazier’a ait. Uzun lafın kısası AFC Finali’nde Patriots, ligin en underrated pas savunmasına sahip takıma karşı oynayacak. Tabii ki de hücum pastan ibaret değil lakin gücünü de buradan alıyor tıpkı Steelers’ın son dönem Bell’den aldığı gibi. Felaket tellallığı yapmak istemem ama havada upset kokusu var. Korkulan başa gelmez umarım.