Eski Yeşilçam filmlerinde Cüneyt Arkın sahnelerini hatırlarsınız. Ne kadar kalabalık düşman olursa olsun, kaç mermi, ok, kılıç darbesi alırsa alsın, işte şimdi öldü dendikçe ayağa kalkardı üstat. Tıpkı bu seneki 49ers desem artık sıradanlaşmaya yüz tutan bir Rams galibiyetine fazla mı anlam yüklemiş olurum acaba? Azını çoğunu bilemem ama sakatlıklar yüzünden kolu kanadı kırılmış, adeta geçen haftaki bay haftasından önceki maç ile sezonu kapatmış gibi görünen 49ers, 7-3 ile division lideri olarak maça çıkan Rams’i rakip sahada yenerek taraftarlarına yine playoff hesapları yaptırmaya başladı. Richard Sherman, Deebo Samuel, Raheem Mostert gibi esas adamların dönüşüyle takımın da çehresi bir anda değişmiş göründü. Hele de Deebo Samuel, pek de güven hissi uyandırmayan bir oyun kurucu var iken bile ne kadar önemli bir silah olduğunu bir kez daha gösterdi.

Aslında Los Angeles yolundayken antrenman sahası ve maçları oynadıkları Levi’s Stadyumu’nun bulunduğu Santa Clara bölgesinde önümüzdeki üç hafta boyunca COVID-19 tedbirleri nedeniyle maç ve antrenman yapamayacakları haberini almıştı 49ers ekibi. Buna rağmen maçı konsantrasyonlarını kaybetmeden haftayı tamamlamayı başardılar. Maça gelince; tam bir top kayıpları maçı oldu. Takımlar karşılıklı olarak, biri Mullens, ikisi Goff olmak üzere üç interception ve 49ers’ın ikisini kaybettiği toplam üç, Rams’in hepsini kaybettiği iki fumble yaptılar. Bunun sonucunda maç da top kayıplarının doğrudan skora etki ettiği bir tanesi Rams adına bir fumble return touchdown, diğeri de 49ers adına Kinlaw’ın pick six’i olmak üzere tam bir top kaybı festivali şeklinde geçti. Tabi top kayıplarının sebebi sadece oyuncu sakarlıkları değil aynı zamanda her iki savunmanın da NFL’in kalburüstü savunmaları oluşu ve potansiyellerini sahaya yansıtmış olmalarıydı. Rams’de fumble ve sonrasında touchdown’a neden olan müdahaleyi yapan olağan şüpheli Aaron Donald’ın yanında 12 tanesi solo olmak üzere 15 tackle yapan Troy Reeder, Niners hücumunu zorlarken Nick Bosa haricinde neredeyse ideale yakın savunma kadrosuyla sahada yer alan 49ers da geçen seneki o göz alıcı savunma performansını sahaya yansıtarak son çeyrekte 14 dakika boyunca rakibe skor şansı tanımayıp, maçı üst üste iki field goal ile kazanmayı başardı.

49ers, yani dolayısıyla Kyle Shanahan, Sean McVay’in şifrelerini çözmüş olmalı ki, bu iki ekibin son dött karşılaşmasından da sahadan galibiyetle ayrılan taraf Shanahan’ın Niners’ı oldu. Tesadüfe bakın ki Goff’un bu sezonun ilk yarısında attığı 198 yard, bir TD ve iki INT istatistiklerinin neredeyse tıpatıp aynısı bu maçta da 198 yard, sıfır TD ve iki interception olarak gerçekleştirdi. Aradaki bir touchdown’lık farkı yaratan da sakatlıktan geri dönen savunma oyuncularının etkisi olsa gerek. Sean McVay geçen sezonun altıncı haftasında 20-7 kaybettikleri maç sonu, “49ers bizi sahada hem skor hem de maç yönetimi olarak yendi” manasına gelen açıklamayı yaptığından bu yana değişen pek bir şey olmamış. Niners yine koşuyor, yine koşturmuyor. Bakmayın siz bu maçta 49ers’ın toplam 115 sayı koşmuş gibi durduğuna, Deebo Samuel’in maçtaki topu tuttuğu andan sonraki kat ettiği yard mesafesi 136, toplam kat ettiği yard ise 133. Yani Samuel her topu line of scrimmage’ın arkasından alarak koşmuş. Üstelik şöyle de ilginç bir istatistik oluyor bu: Nick Mullens top tutucu Deebo Samuel’e attığı paslardan -3 yard kazanmış…

Maçın fark yaratan oyuncusu ise açık ara Deebo Samuel’di. Dört-beş tackle birden kırarak ilerlediği bir pozisyon var ki resmen buzkıran gibiydi. Mullens demişken rakibin kafasında sektirerek yaptığı top kaybı dışında fazla bir falsosu olmadı. Belki de takımın en kötü unsuru olan hücum hattının baş edemediği Aaron Donald ile defalarca burun buruna geldi. Donald tek başına dört kez Mullens’a müdahale etti. Bu şartlar altında sadece iki kez sack olmuş olması ve Deebo Samuel’den hiç istatistiksel katkı almadığı halde 253 yard ve son iki hücumda takımı en azından field goal mesafesine getirmeyi bilmesi ona bu sezon Eylül ayından beri çıktığı maçlardaki ilk galibiyetini getirdi. Samuel’e topu teslim etmediği zamanlarda da öyle belirli bir hedefi olmadan altı farklı ismi kullandı. Maçın 49ers adına açılış sayılarını yapan isim olan Raheem Mostert da sakatlıktan döndükten sonraki ilk maçında 16 top taşımada 43 yard ve bir touchdown ile maçı tamamladı.

Savunmaya gelince. Kaybettiğimiz maçlar da dahil bu sene Fred Warner ile birlikte en dikkat çeken isim olan Dre Greenlaw beşi solo olmak üzere yedi tackle ile en çok tackle yapan ikinci oyuncu oldu. İkinci derken bu alanda birinci sırada alışılagelmiş Fred Warner ismi yerine ilk maçtan sonra sakatlandıktan sonra ilk kez forma şansı bulan Richard Sherman vardı. Sherman atlı tanesi solo olmak üzere toplam yedi tackle’ın yanında 49ers adına maçtaki iki top çalmadan birini gerçekleştiren isim oldu. Rakipten topu çalan diğer isim ise bunu 27 yardlık koşu ile doğrudan touchdown’a çevirmeyi başaran kişi olan çaylak Javon Kinlaw oldu. DeForest Buckner’ın kaybına karşılık onun yerini doldurmak üzere bu yılki draftın ilk sırasından seçilen Kinlaw böylece sezonun kendi adına ilk top çalmasını bir de skor üreterek taçlandırmış oldu. Hatalar zinciri şeklinde geçen maçın son ve skora belki de doğrudan etki eden son hatasını ise Jalen Ramsey’den geldi. Ramsey, Robbie Gould’un maçın bitimine dört saniye kala 47 yarddan vuracağı field goal denemesi sırasında savunma ofsaytı yaparak Gould’u kaleye beş yard daha yaklaştırdı. Maç geçen sene pek çok kez gördüğümüz gibi yine Gould’un field goal vuruşunu sayıya çevirmesiyle 23-20 sona erdi.

Genel olarak bakacak olursak: 12. haftaya kadar bu kadar da olmaz dedirtecek oranda sakatlıklarla boğuşan 49ers’ın son maçta Nick Bosa, Garoppolo ve Kittle hariç (ki bu üçü bile takımın en önemli isimleri listesinde en üstte yer alan isimler) neredeyse eksiksiz çıkmasının oyun ve sonuca olumlu yansıdığını görmüş olduk. Artık bu üç isim için, mucizevi bir playoff senaryosu hariç, geri dönüş yok. Ancak Bradon Aiyuk’un takıma katılması ile artacak olan hücum seçeneklerinin yanına topu biraz daha iyi korumayı başarabilirsek, herkesin herkesi yenebildiği bu division’dan bile playoff’a ulaşma ihtimali hala var. Önümüzde nerede oynanacağı belli olmayan Bills ve Washington maçları ile Cowboys deplasmanından alınacak üç galibiyet, 49ers’ı, herksin kendi göbek bağını kendi kesebileceği son iki haftadaki division maçlarına umutlu getirir. Sonuçta tam da çıkmadık candan umut kesilmez günlerindeyiz. Zor ama imkansız değil.

Haftanın bir diğer önemli maçında Tennessee Titans ilk maçta kendi evinde yenilerek ikili avarajda büyük yara aldığı en büyük division rakibi Indianapolis Colts’u bu kez deplasmanda yenerek hem ikili avarajı eşitlemiş hem de division liderliğini geri almış oldu. Maçı kısaca özetlemek gerekirse Colts savunmasındaki üç önemli ismin yokluğunda Derrick Henry, 178 yard ve üç touchdown ile Indianapolis’in adeta üzerinden geçti. Tannehill tam 27 kez topu Henry’ye teslim etmiş olmasına rağmen 221 yard pas atmayı da bildi. Hücum anlamında Titans’ın bir diğer göze öne çıkan isim 98 yard ve bir touchdown ile maçı tamamlayan A.J. Brown oldu. 45 sayı ile sezonun en yüksek skorunu elde eden Titans adına sevindirici bir diğer husus sezon başından bu yana pek de iyi görünmeyen savunmanın nihayet tam da yeri ve zamanında toparlanması oldu. Aslında Derrick Henry sayesinde sahaya rakip savunma oyuncularından dokuz dakika daha az çıkma şansı yakalayan Titans savunma oyuncuları. Bu aktif dinlenmenin meyvelerini de oyunun ilk üç çeyreğinde rakibe sadece 14 sayı şansı tanıyarak toplamış oldu. Önünde Jaguars, Lions ve Texans gibi bu sezon pek varlık gösterememiş ve Packers gibi özellikle koşu savunmasında çok büyük sorunları bulunan bir takvimde division’ı alarak gruptan çıkmaları işten bile değil…