Rüya gibi bir başlangıç haftasından hepinize merhaba değerli okurlar.

Bu haftanın hikayesi bizim için 2015 sezonun başına uzanıyor. Hatırlanacağı gibi, O sezona Bruce Arians’ın koçluğunda NFC’nin en büyük favorisi olarak başlayan Arizona Cardinals’ın konferans finalinde karşısına o yılın süperstarı Cam Newton’lı Carolina Panthers çıkmıştı. O maçta alınan 49-15’lik ağır mağlubiyet ile başlayan düşüş süreci yavaş yavaş çöküşe dönmüş ve 2018 sezonunun 3-13 tamamlanması ile dibe vurularak son bulmuştu. Bu sayede elde edilen ilk sıra draft hakkı ile Kyler Murray’nin seçildiği gün aslında Cardinals için yukarı doğru ivmelenmenin ilk adımıydı. 2019 sezonunu 5-10-1 ve 2020 sezonu 8-8 tamamladıktan sonra önümüzde Kyler Murray’nin çaylak kontratı ile oynayacağı üç yıl daha olması nedeniyle düşen maaş tavanı limitine rağmen özellikle free agency’de mümkün olduğunca agresif hareket edilerek J.J Watt, A.J. Green gibi veteranların yanı sıra draft’ın ilk iki turundan yüksek potansiyelli oyuncular LB Zaven Collins ve WR Rondale Moore seçimleri ile kadro daha da güçlendirildi. En nihayetinde Tüm bu hikayenin sonunda pek çok Cardinals taraftarı gibi bizler de bu yıla büyük umutlarla başladık.

İtiraf etmek gerekir ki bizim bile beklemediğimiz kadar muhteşem bir performansla lige giriş yapmayalı epey zaman olmuştu. Hatta sezon öncesi son yazımızda bu deplasmanı zor maçlar arasında saymış ve muhtemel mağlubiyetlerimiz içinde değerlendirmiştik. Ancak pek çok kişi gibi biz de ilk haftalardaki tahminlerini yaparken (Yazarlar burada NFLTR tahmin ekibinin tamamını kastediyorlar) tüm takımlar için bir önceki sezon sonunda bıraktıkları noktayı baz almak gibi bir hataya zaman zaman düşebiliyoruz. Aslında her sezon kendi içerisinde ayrı dinamiklere sahip ve sezon hazırlıklarında takım kimyasının nasıl oluşturulduğu gerçekten çok önemli.

İlk haftanın sonunda Arizona Cardinals, AFC konferansının favori takımlarından Tennessee Titans karşısında üstelik de deplasmanda aldığı 38-13’lük galibiyet ile zorlu NFC Batı grubunda iddiasını en başından ortaya koymuş oldu.

Maçın değerlendirmesine geçtiğimizde sözlerimize Chandler Jones’a övgüler dizerek başlamamız gerekiyor. Geçen sezon beşinci haftadaki Jets maçında yaşadığı biceps sakatlığı yüzünden sezonun kalan bölümünü kaçıran ve kontratının son yılına giren Jones, off-season döneminde beklediği kontrat uzatmasını alamayınca takasını istemiş, ancak daha sonra bu konuda herhangi bir gelişme yaşanmayınca sorun dondurulmuştu. Bunun üzerine o da her profesyonel sporcunun yapması gerekeni yaptı ve tamamen sahaya odaklanarak kendisine yakışır şekilde adeta tek başına Tennessee hücumunu darmadağın etti. Maçı beş sack, altı tackle ve ikisi de Cardinals tarafından recover edilen iki forced fumble istatistikleri ile tamamlayan Jones, herkesi yeniden kendine hayran bıraktı. Chandler Jones, sack sayılarının resmi istatistik olarak kabul edilmeye başlandığı 1982 yılından bu yana üç maçta dört ve üzeri sack sayısına ulaşan NFL tarihindeki sadece dört oyuncu oldu. Üstelik bu maçların tamamı oynadığı son 16 maçın arasında bulunuyor. Jones bu performansıyla GM Steve Keim’e “O kontratı bana seve seve” vereceksiniz mesajını da vermiş oldu. Diğer türlüsünü Keim’in de tercih edeceğini zannetmiyoruz.

Son yazımızda vurguladığımız üzere bu maçta olduğu gibi ön tarafta yeterince baskı kurulduğunda secondary’ye fazla iş düşmeyeceğinin net bir örneğini gördük. Yine de özellikle CB Byron Murphy’nin  hazırlık maçlarındaki iyi performansını bu maçta da sürdürdüğünü ve sorumluluk aldığı anlarda yaptığı dört tackle ve bir pas engellemesi ile başarılı bir maç çıkardığını özellikle belirtelim. Çok övündüğümüz LB mevkisinde ise geçtiğimiz yılın ilk tur seçimi Isaiah Simmons, bir interception, yedi tackle ve iki yardım savunması ile ön plana çıkan isim oldu.

Derrick Henry’yi alışılagelmiş rakamlarının oldukça altında (17 taşımada 58 yard koşu, taşıma başına ortalama 3.4 yard) tutan savunma, Tennessee’nin birkaç yıldır süregelen hücum düzeninin de bozulmasına ön ayak olarak oldukça başarılı bir iş çıkarmış oldu.

Şimdi de resitalin ikinci perdesini veren hücum takımına kısaca göz atalım. Geçtiğimiz sezonun son maçında geçirdiği sakatlık ile sahadaki yokluğunun sonuçlarını çok net şekilde gördüğümüz Kyler Murray de sezona mükemmel bir giriş yaptı. Maçı 21/32 isabetle 289 yard pas atarak dört TD pası, bir TD koşusu ve bir interception istatistiğiyle tamamlayan Murray’nin yıl sonuna kadar içinde olacağı MVP yarışına ilk haftadan iddialı bir şekilde katılmış olmasını ümit ediyoruz. Murray’nin bu performansı sonucunda NFL tarihinde ilk kez aynı takımdan bir QB’nin beş TD ve bir savunma oyuncusunun beş sack’lik rakamları aynı maçta bir araya gelmiş oldu.

Elbette Kyler Murray’nin bu başarısının temelinde bu sezon kendisine verilen silahların faydası yadsınamaz. WR ekibinde ikişer TD pası yakalayan DeAndre Hopkins ve Christian Kirk ön plana çıkarken bu performansları ile Cardinals tarihinde ilk kez bir maçta birden fazla WR iki ve üzeri TD yapmış oldu. WR ekibinde en çok dikkatimizi çeken oyuncu Christian Kirk oldu. Kendisini her sezon daha çok geliştirmesinin yanı sıra bu sezon kendisini apayrı bir seviyede göreceğimizin işaretlerini hazırlık sezonundan beri gösteriyor. Rondale Moore’un ise 68 yard’lık performansının yanı sıra maç içindeki hırsı ve performansı çok dikkat çekici idi. Çaylak bir oyuncu için taraftarlara fazla iddialı ve hırslı imajı vererek umut verdi. WR pozisyonunun yanı sıra Christian Kirk yerine returner olarak da görev yapmaya başlayan Rondale Moore’dan henüz kayda değer bir koşu göremedik fakat böylesine bir hırslı oyuncuyu bu alanda da takipte olduğumuzu söylemeden geçmeyelim. A.J. Green’e ise bu maçta pek iş düşmedi ve maçı toplamda 25 yardlık iki pas yakalayışıyla bitirdi. Ancak önümüzdeki maçlarda onun da iyi performanslarını göreceğimizden eminiz.

Yeni RB komitemiz Chase Edmonds-James Conner ikilisinden Edmonds, taşıma başına 5.3 yard ortalama ile 63 yardllık koşu istatistiğinin üzerine dört pas yakalayarak kattettiği 43 yardı da ekleyerek toplamda 106 yardlık bir katkı sağlarken, Conner ise taşıma başına 3.3 yard ile 53 yard koştu. Onun da koşu başına mesafesini 45 yard aralığına çıkarması durumunda bu pozisyondan beklentilerimizi rahatça karşılayabilecek gibi görünüyorlar. Ek olarak koşu ekibine Kyler Murray’i de katarsak takımdaki koşu istatistiğinin ortalaması, diğer takımlar arasında Cardinals’i üst seviyeye çıkarıyor. İlerleyen maçlarda Kyler Murray, Chase Edmonds, James Connor üçlüsü koşu oyunlarında rakip defansları fazlasıyla zorlayacak gibi görünüyorlar.

Kyler Murray’nin sadece iki kez sack olmasına müsaade eden hücum hattı Center Rodney Hudson’ın da katılımıyla birlikte bu sene daha başarılı olacağının ilk işaretini bu maçta verdi. Tabii  cezalar konusunda biraz daha dikkatli olmaları gerekiyor. Yine de geçtiğimiz yılı ligin zirvesinde kapattıkları bu alanda ilk haftayı sekizinci sırada bitirmeleri de iyiye işaret sayılabilir. Her şeye rağmen bu konuda biraz daha aşağılara gidebilirsek çok daha iyi olacak.

Maxx Williams ve Demetrius Harris’den oluşan TE ekibinden ise beklediğimiz üzere pas yakalamaya hiç bir katkı gelmedi. Aslında hiç bir katkı gelmesine de gerek kalmadı dersek daha doğru olur. WR ekibi her türlü oyunlarda fazlasıyla kullanıldığından ve Kingsbury’nin playbook’unda TE’lere pek yer kalmadığı için onları oyunda aktif olarak göremememiz çok normal. Yine de canları sağolsun diyerek blok desteklerini beklemeye devam ediyoruz.

Yeni kicker Matt Prater ise iki denemesinin ilkini golle sonuçlandırırken ikinci denemesinde 43 yarddan kaçırdığı FG ile bize “Yine mi?” sorusunu sordurdu. Ancak sonuca herhangi bir etkisi olmadığından bu kaçan FG’ü nazar boncuğu olarak kabul edelim.

NFC Batı grubunun tüm takımları ilk maçlarını galibiyetle kapatırlarken hem birbirlerine hem de diğer gruplara göz dağı verdiler. Seaatle Seahawks’ın Indianapolis Colts deplasmanında aldığı 28-16’lık galibiyetle sezonu açtığı maçta, Russel Wilson 254 yard pas attığı maçı dört TD pası ile tamamlarken, Chris Carson taşıma başına 5.7 yard ile 91 yard koştu. Tyler Lockett 100 yard pas tuttuğu maçı iki TD, DK Metcalf ise 60 yard pas yakaladığı maçı bir TD ile tamamladı. Takıma bu yıl katılan TE Gerald Everett da bir TD pası tutarak skora katkıda bulundu. Böylesine temiz ve etkili bir hücum performansıyla lige başlayan Seattle Seahawks defans tarafında sorun yaşamazsa bu yıl da bu gruptan playoff’a giden takımlardan olacaktır.

Geçtiğimiz yılki sakatlık problemleri ile sezonu gerilerde kapatan San Francisco 49ers ise Detroit deplasmanından 41-33’lük galibiyetle döndü. QB mevkisine Jimmy Garoppolo ile başlayan 49ers’ta Deebo Samuel 189 yard top tutarak bir TD yaparken eski Cardinals’lı Trent Sherfield’da ilk maçında bir TD yapmayı başardı. Koç Kyle Shanahan’ın bu yılki RB komitesindeki sürpriz ismi Eli Mitchel bu maçta work horse olarak görev yaparak 104 yard koşu ve bir TD’lık performansı ile fantasy liglerinin trend listelerinde en tepeye yerleşti. Maçın sonunda rehavete kapılan 49ers, Detroit’e bir geri dönüş şansı verse de son hücumda TD bulamayan Lions maçı çeviremedi.

Los Angeles Rams ise Matthew Stafford’ın 321 yard pas yardı ve üç TD pası ile LA kariyerine merhaba dediği maçta Chicago Bears’ı 34-14’lük skorla rahat mağlup etti. Derrell Henderson’ın 70 yard koşu ve bir TD ile oynadığı maçta yeni transfer Sony Michel’e sadece bir kez top taşıtılması dikkat çekiciydi. WR ekibinde Cooper Kupp ve Robert Woods’un birer TD’u yanında Van Jefforson’un iki top yakalayıp 80 yard ve bir TD’luk performansı da dikkatlerden kaçmadı. Rams için de sezon oldukça iyi başladı.

Son yıllarda RB komiteleri ile koşmalarını izlemeye alıştığımız 49ers ve Rams’in work horse RB’ler ile oynamaları bu haftanın ilginç ayrıntılarından biri oldu.

Önümüzdeki hafta sonu Arizona Cardinals bu sezon kendi evinde oynayacağı ilk maçta Minnesota Vikings’i konuk edecek. NFC Batı grubunun tam tersine tüm takımları ilk haftayı mağlubiyetle kapatan NFC Kuzey grubu takımları için bu hafta bir reaksiyon verme adına önemli olacaktır. Geçen haftayı Bengals’e karşı uzatmalarda yediği field goal ile kaybeden Vikings, her şeye rağmen dikkatli olunması gereken bir takım. Ancak Cardinals savunması, Derrick Henry’i olduğu gibi Delvin Cook’u da yavaşlatabilirse ve ön alanda yine iyi bir baskı kurabilirse Justin Jefferson ve Adam Thielen’ın da performanslarını düşürerek maçı Arizona lehine çevirecektir. Hücum tarafında ise “Air Raid” hücumu iyi işlerse Arizona Cardinals’ın maçı kazanmasını bekliyoruz.

Yeniden görüşmek üzere…