Merhaba değerli okurlar. NFL’de geçtiğimiz haftanın en önemli maçı NFC konferansının iki iddialı takımı Green Bay Packers ile Arizona Cardinals arasında oynandı ve gülen taraf deplasmanda 24-21’lik skorla kazanan Packers oldu. İlk yarısı beklentilerden uzak geçse de ikinci yarıda tam anlamıyla bir playoff maçı havasında geçen mücadelenin son 15 saniyesinde 24-21 geride olan Cardinals, endzona’a beş yard kala ikinci hakkındayken FG vurmak yerine son bir deneme daha yapmaya karar verdiğinde hiçbirimiz az sonra olacakları tahmin etmiyorduk. Sezon başından beri adeta kusursuza yakın işleyen Cardinals hücumunda, Kyler Murray ve A.J. Green arasındaki interception’a neden olan akıl almaz bir anlaşmazlık sonucunda hem galibiyet olurken aynı zamanda namağlup ünvanı da kaybedilmiş oldu. Öte yandan Gren Bay Packers ise as WR ekibinden yoksun çıktığı bu maçı kazanarak NFC play off’ları için çok önemli bir maçı kazanmış oldu.
Maç Green Bay Packers ile Arizona Cardinals arasında olunca biz de sitenin düzenli yazan yazarları olarak haftanın hikayesini hep birlikte karar verdik ve Green Bay Packers yazılarını keyifle takip ettiğimiz Mete Ertuğrul’un da bize katılmasıyla bu haftaki yazılarımızı sohbet formatına çevirerek sevinen ve üzülenler olarak tek bir yazıda birleştirdik. Tabii dengeleri korumak adına benim moderatör şapkamı takmam gerektiği için bu hafta söz daha çok Mete ve Gökalp’de olacak. Keyifle okuyacağınızı umuyoruz.
Onur Aşar: Arkadaşlar öncelikle maç öncesine gidelim istiyorum. Haftanın başında Packers’ın eksiklikleri ön plandayken, maçtan bir gün önce Cardinals tarafında eksiklikler ortaya çıktı. Maçtan önce sizin beklentileriniz neydi?
Mete Ertuğrul: Açıkçası, ligin namağlup takımı Cardinals karşısında alınan bu galibiyet beni pek şaşırtmadı. Maç öncesinde tüm sezon boyunca olduğu gibi eksikler olması soru işaretlerini tabii ki de arttırıyordu. Özellikle defans açısından eksikler sezon başından beri oldukça can sıkıcı şekilde devam ediyordu. Takımın defansif koordinatörü Joe Barry’nin de takımın bir anda üstüne çöken COVID-19 belası yüzünden takımı yönetemeyecek olması işleri daha da zora soktu. Head koç olmadan kazanıldığını bu sezon gördük fakat bu çekinceleri maç öncesinde fazla azaltmadı. Bunun üstüne hücumda belki de ligin en iyi silahı (şimdi ortak yazıda fazla değinmeyelim, Hopkins-Adams tartışması uzar gider) olan Davante Adams’ın COVID-19 protokolüne girmesi ile bir eyvah dedik. Ardından, önceki hafta Washington Football Team karşısında bu sezonki en iyi maçını oynayan Allen Lazard’ın da Adams’a eşlik etmesi ve diğer wide receiver Marquez Valdes Scantling’in de hamstring sakatlığı yüzünden IR’dan aktifleştirilmemesiyle beraber Aaron Rodgers ana silahlarından mahrum kaldı. Yine de bu beni korkutmadı çünkü Rodgers daha önce bizlere kısıtlı imkanlarla kazanabildiğini göstermişti. Bunu bir meydan okuma olarak algılayıp güçlü bir rakip karşısında farklı bir motivasyonla oynayıp maçın rüzgarını bizim tarafa getirebileceğini az çok kestirebiliyordum. Kendisi en iyi oyunlarından birini oynamasına gerek kalmasa da sahada başka bir QB bulunsa bu galibiyeti yaşayamazdık. Aynı şekilde J.J Watt da sahada olsa Arizona cephesi adına da bu mağlubiyet olmayabilirdi. Bu özel oyuncular sahanın duruşunu, karakterini belirleyen isimler. Yine genel hatlarıyla her oyunda gereken şans faktörünün de devreye girmesiyle galibiyet serimizi yedi maça çıkardığımız için keyfimiz yerinde…
Gökalp Öztürk: Bir önceki Texans maçı yazımızda da belirttiğimiz gibi gibi biraz heyecanlıydım çünkü karşılaşacağımız en güçlü rakiple karşı karşıyaydık. Maç öncesi gelen J.J. Watt sakatlığının haberi benim gözümü çok korkutmuştu çünkü Cardinals defansındaki ciddi secondary eksikliğini ancak Cardinals defensive front’u düştüğünde belli olacaktı. Bu yokluk beni bir anlığına Aaron Rodgers’ın Cardinals defansını top yağmuruna tutabileceğini düşündürttü çünkü J.J. Watt Cardinals defansının bel kemiğindeki en önemli oyuncuydu. Sonradan kadroya baktığımda DL Zach Allen’ın sakatlıktan tekrar döndüğünü gördüm ve içim bir nebze de olsa rahatlamıştı. Cardinals yoluna mağlubiyetsiz ilerlerken alacağı bir mağlubiyet ile takımın gelecek maçlarda dengesinin bozulabileceğinden dolayı da biraz içim ürperiyordu. Açıkçası Packers’ın eksikleri olması benim gözümdeki korkuyu azaltmadı çünkü maçı izlemeden önce “O mağlubiyet geliyor” hissiyle yola çıkmıştım. Bu yüzden her ne kadar maçı kazanma ihtimalimizin daha yüksek olacağını düşünsem de hislerim beni yanıltmadı.
Onur Aşar: Maçın gidişatında ilk yarı Green Bay ikinci yarıda ida Arizona maça daha hakim görüntüdeydi. Takımlarınızın savunma ve hücum anlamında genel bir değerlendirmesini yapar mısınız?
Mete Ertuğrul: Baktığımızda Packers’a maçı kazandıran hücum gücü olmasa da Matt LaFleur’un kurgusuna bu maç çok bayıldım. Birçok eksiğin olduğu bu tabloda özellikle Aaron Jones’un kullanımı oldukça belirleyici oldu. Bazı noktalarda receiver gibi pozisyon olması opsiyonları geliştirerek bir nebze rahatlattı. Bu noktada Jones gibi bir isme sahip olmanın avantajını da gördük. A.J. Dillon da Jones üzerindeki koşu yükünü başarılı bir şekilde paylaşarak hücumun akmasını sağladı. Rakibe göre iyi hazırlanılmış bir şekilde sahada doğru bir çizgide ilerleyen bir takım izledik ve hem koşu hem pas hücumunda yapılması gerekenler yapıldı. Koşu oyunu da zaten sınırlı olan savunma karşısında Zaven Collins’in düşmesiyle iyice aktı. Üstüne hep vurgu yaptığım dengeli hücumu uygulayabilmek adına da böyle katkılar göründüğünden kat kat değerli hale geliyor. Bu maç pas ve koşu oyununda büyük oyun izleyemedik ama fazla da gerek kalmadı açıkçası. Karar ve düzen açısından isabetli kararlar ile doğru ilerlendi. Defans kısmı ise eksikler açısından tam anlamıyla bir felaket. Fakat bu demek değil ki oynayanlar kötü. Geçen sezon takımda adı okunmayan isimler Bears maçından beri bir adım ileri atarak maç kazandıran işler yapıyorlar. Önceki hafta WFT maçında kötü denilen red zone savunması ile maç aldılar bu maçta da ligin en etkili hücumlarından birine zor anlar yaşattılar. Packers savunması çok şaşaalı ve elite bir savunma olmayabilirler ama ortaya koydukları itibariyle taraftar olarak gurur duyuyoruz. Murray üzerine iyi bir baskı kurarak pas hücumunun işlemesi önemli ölçüde engellendi. Bu maç pass rush’ı bu yüzden bir ayrı beğendim. Halihazırda kötü snap’lerden yard ve zaman kaybeden Murray oldukça sıkıntı yaşadı..
Gökalp Öztürk: İlk yarıda hücum tarafında Packers büyük bir üstünlük sağlarken maçın öncesindeki düşüncelerimin gerçekleştiğini gördüm. Hücum açısından Cardinals gerçekten gerideydi. her ne kadar 7-0’lık bir üstünlükle başlasa da top Cardinals’a tekrar geçtiğinde hiçbir atağı ilerletemedi. İlk yarıdaki topun elinde kalma süresinde Packers, Cardinals’ı neredeyse 3’e katladı ve ilk yarı boyunca Cardinals neredeyse sadece defansı ile oynadı. Özellikle maç içinde gerçekleşen DeAndre Hopkins sakatlığı ile moraller ciddi oranda düşmüştü. Defans açısından ise Packers’ın maçın genelinde ortalama bir performans gösterdiğini fakat bu performanslarında hiç düşüş görülmeden stabil bir şekilde ilerlediğini ifade etmek isterim. Cardinals defansı ise JJ. Watt’ın eksikliğini bizlere tam olarak gösterdi. Buna rağmen Cardinals defansının maç genelinde güzel bir performans gösterdiğini söylemeliyim. Fakat sezon başlamadan önceki yazılarımızda da bahsettiğimiz gibi defensive front düştüğü anda Cardinals defansının gerçek yüzü yani secondary eksikliği bize Cardinals defansının bir yandan da çok kırılgan olduğunu gösterdi.
Onur Aşar: Peki takımlarınız açısından öne çıkan ve hayal kırıklığı yaratan isimleri detaylıca değerlendirebilir misiniz?
Mete Ertuğrul: Böyle bir galibiyetten sonra hayal kırıklıklarından bahsedersem ayıp etmiş olurum. Öne çıkan oyuncu sayısı ise bir hayli fazla açıkçası. Özellikle defans konusunda maçın kahramanları var. Günün kahramanı, maçı kazandıran Rasul Douglas’tan daha bahsederiz ama daha yeni takıma katılan bir oyuncunun bu şekilde bir hikâye yazması çok ilgi çekici. Hayatının en güzel günlerini yaşıyor olsa gerek. Ayrıca bu sezon üstüne koyan D-Line’a da değinmemiz gerekiyor. Kenny Clark’ın seviyesi malumunuz ama Dean Lowry bu sene atladığı seviye ile fark yaratıyor. Bu maçta da Kyler Murray’nin sıkıntı yaşamasını sağlayan isimlerin başında geldi. Joe Barry’nin eksikliğinde de defansta oyunlara karar veren Jerry Gray de çok başarılı bir maç geçirdi. Elinde birçok yıldız oyuncunun da eksik olduğu tabloda gerçekten saygıyı hak etti. Geçtiğimiz sezon en çok başımızın yandığı mevkilerden biri olan linebacker mevkisini de Cardinals’ın takımda tutmamasıyla FA’den bize kalan De’Vondre Campbell’ın oyununu yukarı çekmesiyle seviye atladık ve linebacker tandemi açısından da bu konuda ligde çok iyi bir konuma geldik. Meğer, pozisyonda tam aradığımız adam kendisiymiş. Cardinals karşısında da bunu net bir şekilde bir defa görmüş olduk. Bir diğer yandan, hücumda takımın ve sahanın lideri olan Aaron Rodgers’a bir selam çakmak gerekir. Ortaya büyük rakamlar koymadı ama sonda her ne kadar başaramasa da iş bitirici oyunuyla maçın otoritesini sağladı. Ona değinmişken bir de ekürisi Randall Cobb’dan bahsetmek gerekir. Şu an herkes Joe Burrow ile Ja’Marr Chase arasındaki kimyayı konuşuyor ama LSU ikilisi daha football topu ne bilmezken bu ikili çok can yakıyordu. Bu maçta ise end zone’da iki defa buluşan bu ikili Adams’ın eksikliğini daha az hissettirdi. Cobb alınmasının sebebini gösterir bir maç daha oynadı. Öne çıkan diğer isimler de takımın koşucularıydı ama onlardan yeterince bahsettiğim için detaya girmiyorum.
Gökalp Öztürk: Cardinals açısından öne çıkan öne çıkan iki oyuncu Kyler Murray ve Zach Ertz oldu. Cardinals hücumu, Packers defansı karşısında ilk yarı çok top oynayamasa da Zach Ertz en kritik anlarda topu yakalayıp first down alan ve hücumu kurtaran isim oldu. Texans maçı yazımızda da bahsettiğimiz gibi Zach Ertz takıma henüz yeni gelse de playbook’a alışma süresinin hızlı olması bizi gerçekten mutlu etti. Kyler Murray ise aynı şekilde ikinci yarı 10 sayı geriden gelerek 4. çeyreğin sonuna doğru maçı kazandırmaya çok yaklaştı. İlk yarıdaki yedi dakikalık bir top tutma süresi olmasına rağmen ikinci yarının sonuna kadar tam performans ilerledi ve toplamda 295 yard ile maçı bitirdi. Fakat biraz sonra daha çok bahsedeceğim üzere hayal kırıklığına uğratan isim ise sadece A.J. Green oldu. Kyler Murray’nin önderliğinde ikinci yarıda çok güçlü bir şekilde ilerleyen Cardinals maçı neredeyse zafere götürüyordu fakat her şey A.J. Green’in bir anlık hayattan kopan bağlantısıyla sona erdi. Önceki haftalarda bizlere ne kadar umut verse de bu maç bizi hayal kırıklığına uğrattı.
Onur Aşar: Gelelim maçın son hücumuna. O an neler yaşadığınızı ve hislerinizi anlatır mısınız?
Mete Ertuğrul: Bu soruya cevap vermek için Aaron Rodgers’tan bir alıntı yapmak istiyorum. Bu sezon üçüncü haftada 49ers karşısında “Football hakkında nasıl romantik hissedemeyesin” şeklinde bir cümlesi olmuştu. Ben de aynı bu şekildeyim, duygu açısından o gitgeli yaşamak belki football’un en eğlenceli kısmı. O duyguyu, coşkuyu, sevgiyi binlerce kilometre öteden hissetmek ve yaşamak paha biçilemez duygulardan. Bazen üzüntüsündeki heyecan bile insanı tatmin edebiliyor ve belki de bu işin en güzel parçası. Ve bunu da maçın en kritik noktasında birkaç hafta öncesine kadar tanımadığım bir oyuncunun, practice squad’tan alındığı takıma karşı böylesine clutch ve şahane bir hareket yapması daha anlamlı hale getiriyor. Maçın o noktasında kazanmayı pek beklemezken, en iyi bir alan golünün alınıp uzatmanın oynanacağını düşüncesinde olduğum sıra -kicker’ları da güvenilir oldukça güvenilir bir isimdir- bir anda her şey değişti ve A.J. Green’in müthiş (!) çevre kontrolü maçın hikayesini yazdı. Kingsbury, burada saygı duyduğum bir seçime giderek maçı kazanmak istedi ve risk aldı. Cardinals cephesi adına her ne kadar kötü sonuçlansa da yapılması doğru olduğunu düşündüğüm bir karardı. Dediğim gibi böyle ucundan gelen maçlar kadar heyecanlandıranı yerinden kaldıranı yoktur, temennimiz bunları play-off maçlarında yaşamak tabii ki (Tersinden olmadığı sürece). Eninde sonunda bu biz, Packers taraftarlarına yaradı ve bu hafta sahadan galip ayrılan taraf biz olduk.
Gökalp Öztürk: Son hücum gerçekten de bir hayal kırıklığıydı. Ben şans eseri internet üzerinde gezerken yabancı sitelerden spoiler yediğimi söyleyebilirim ve bu da hayatımda yediğim en kötü spoiler oldu. A.J. Green’in bir anlığına hayattan bağlantısı koptu ve topa bakmaya unuttu. En başta Kyler Murray’nin erken davranıp pası biraz erken attığını düşündüm fakat pozisyonu tekrar izlediğimde fark ettim ki pas gerçekten de gol çizgisinde atılabilabilecek en doğru şekilde kullanıldı. Ancak A.J. Green bizleri hayal kırıklığına uğrattı. Pası yakalayan ismin ise Cardinals’ın practice ekibinden alınan eski oyuncusu Rasul Douglas olması da ayrı bir ironi oldu. Cardinals’ın maç geneli boyunca yaşadığı her şanssızlığa rağmen gerçekten de hala bir şans vardı ve o şansın da böylesine bir hataya kurban gitmesi gerçekten kötü etkiledi. Aslında pozisyonun başından beri düşündüğümüz şey şuydu. Alan golü ile beraberliği garantileyip maçı uzatmalara götürmek. Öte yandan bir yanım da istiyordu ki bir pas atalım ve bitsin bu iş derken o pas atıldı ve A.J. Green bize son üç yıldaki performansını anlattı. Umarım A.J. Green yoluna bu şekildeki hatalarla devam etmez çünkü DeAndre Hopkins’in eksikliğiyle beraber Green de bu şekilde devam ederse Cardinals’ın pas hücumu beklenmedik bir anda çökebilir.
Onur Aşar: Sevgili Mete, bizim takım bu seneye kadar bu seviyelerden epey uzaktaydı. Birden bire yükselen bu performansı nasıl değerlendiriyorsun? Cardinals’a ilişkin senin yorumlarını çok merak ediyorum.
Mete Ertuğrul: Açıkçası, Arizona Cardinals geçmişte Packers taraftarlarına güzel anılar bırakmamış olsa da sempatimin olduğu bir takım. Bu sene de özellikle J.J. Watt’ın gelmesiyle ayrı bir boyuta çıkmış bir şekilde sezona başladı. Özellikle defansta çok ihtiyaç duyulan bir oyuncudan çok takımdaki bir karakter. Bazen takımların aradığı da budur ve bu doğrultuda onun sağlığı gelecek adına oldukça mühim. Kyler Murray’nin bu noktada devralması gereken şeyler var artık ve bu geçişi yaparsa hem takım olarak hem oyuncu olarak farklı bir kategoriye girecektri. Yetenek açısından inanılmaz bir takım izliyoruz. Ligde kesinlikle seyretmesi en keyifli takımlardan biri. Murray’nin oyun stiline, iki yönlülüğüne ve oyunu uzatabilme yeteneklerine hayranım. Kol yeteneği de asla inkâr edilemez bir tehdit. Pas yakalama açısından da Hopkins gibi akıl almaz ellere ve özelliklere sahip ligin en iyi iki wide receiver’ından birine sahipler. Cardinals’ın böyle Super Bowl’un bir numaralı favorisi olduğuna vs. çok inanmıyorum ama buralara gelebilecek potansiyele sahip takımlardan olduğu apaçık bir gerçek. Kliff Kingsbury de çok eleştirilen bir koç olsa da beğendiğim bir isimdir ama ligde hep sorgulanacaktır. Bu yüzden bir noktada karar vermek gerekebilir ve bu birkaç ay belki kariyerinin en önemli zamanları olacak. İyi bir yönetim ile güzel işler yapabilirler, bir de şu kötü snap’leri düzeltseler çok güzel olacaklar. Olası bir NFC konferansı finalinde de yine ortak bir çalışma yapacak şekilde Packers-Cardinals karşılaşmasını izlemeyi isterim, dilerim artık finaller lanetimiz size vurur da eski günlerin acısı çıkar. Yine, Cardinals Lombardi’yi kazanan takım olursa da sevinirim, en azından yabancıya gitmez..
Onur Aşar: Sevgili Gökalp, senin de Green Bay ile ilgili yorumlarını rica edebilir miyim?
Gökalp Öztürk: Packers ilk hafta Saints’e karşı aldığı 38-3’lük büyük yenilgiden sonra Packers’ın çöküş dönemi olduğunu düşünmüştüm. Ancak sonrasında art arda kazandığı 6 maç ile takımın hayata döndüğünü hep beraber gördük. Maç esnasında ise ilk yarıda süreyi ne kadar güzel kullandıklarını görünce takım içi tecrübelerinin ne kadar iyi olduğunu gördüm. Her ne kadar eksik olsalar da Packers’ın bu maçı yılların tecrübesi ile kazandıklarını düşünüyorum. Cardinals 3. yılında çok güçlü bir çıkış yaptı fakat arada bir takım içi iletişimsizlikleri görebiliyoruz. Maça gelecek olursak maç öncesi de düşündüğüm gibi gerçekten de karşılaştığımız en zorlu rakipti ve izlerken gerçekten terlediğimi hissettim. Sezonun güçlü rakiplerinden Tennessee Titans, Cleveland Browns ve özellikle de Los Angeles Rams maçları olsun Cardinals hiçbirinde bu kadar ter dökmemişti. Cardinals taraftarları division içi rakibi olan Sean McVay önderliğindeki Rams’e karşı olan korkusunu bu sezon yenmişti fakat prime time maçı olmasının etkilerinden midir artık bilemeyiz ama genel bir heyecan vardı. Green Bay Packers’ı maç boyunca performanslarının düşmeden ilerlemeleri gerçekten bir başarıydı. Bu sezon bizi yenen ilk takım olarak Green Bay Packers’ı tebrik ederiz
Onur Aşar: Son olarak sezonun bundan sonraki bölümü için NFC konferansı ve takımlarınızın grup içi durumlarına ilişkin tahminleriniz ve beklentileriniz neler? Takımınızı sezon sonunda nerede görüyorsunuz?
Mete Ertuğrul: Mevzu bahis Green Bay ise her zaman kuzeyin sahibi bellidir. Grubumuzdan rahat bir şekilde çıkacağımızı düşünüyorum. Rakiplerimiz bizim gücümüze asla denk değiller ama iş play-off boyutuna geldiğinde her şey değişebiliyor. Son zamanlarda bizim sıkıntımız da bu. Rodgers artık kendisini Brady’den ayıran şeyi görmeli ve ona göre hareket etmeli. Yetenek açısından her ne kadar ikisi arasında büyük bir fark olsa da football komple bir oyun ve hepsini kazanmak için bazı özelliklere sahip olmak gerekiyor. Rodgers’ın gittiği yolu da açıkçası fazla anlayamıyorum. Play-off zamanı geldiğinde artık onu izleyeceğiz ve göreceğiz. Play-off yapıldıkça konferanstaki sıralamanın çok değerli olduğuna inanmıyorum. Wild card maçı oynansa da oynanmasa da asıl değerli olan sezonun nasıl kapatıldığı oluyor. Geçtiğimiz sezon Tampa Bay’den gördüğümüz gibi ritme giren takımların post-season’da fark yarattığını net bir şekilde gördük. Bu seneki takımımızı açıkçası defansı da daha iyi görmemle beraber geçen seneye göre daha çok beğeniyorum. Kesinlikle kupayı kazanabilecek bir takımız fakat kavram olarak kazanmak ayrı bir olay. Eğer bu kısmı iyi tamamlarsak başarabiliriz ama öyle ya da böyle bir sıkıntı yaşayacağız düşüncesi içimde bulunmuyor değil.
Gökalp Öztürk: Cardinals’ın NFC konferansında hala birinci bitirebileceğini düşünüyordum fakat sürprizlere karşı hazırlıklı olmamız lazım. J.J. Watt’ın sezonu kapatması ve DeAndre Hopkins’in ne zaman sağlıklı bir şekilde oynayabileceği henüz bilinmiyor derken son dakika gelişmesi ile Kyler Murray’nin bilek sakatlığı nedeniyle iki veya üç hafta yokluğu haberini aldık. Cardinals gelecek üç hafta boyunca Kyler Murray yokluğunda alabileceği bir zaferle bile division içi durumda halen birinci sırayı kaptırmayacağını düşünüyorum fakat NFC konferansı genelinde ise bu üç hafta yoklukta first seed’i başka bir takıma devretme ihtimali çok yüksek. Düzenli sezon sonunda Cardinals’ın playoff yapma ihtimalini garanti fakat NFC Championship maçına kadar ilerleyebileceği normal sezondaki ilerleyişine bağlı değişecek. Cardinals’ın genel güç sıralaması olsun gerek konferanstaki sıralaması olsun Divisional Round’da başlama ihtimalinin yüksekliği Cardinals’ın hep lehine olacaktı çünkü playoff’ların ayrı bir dünya olduğunu ve orada her takımın sıfırdan başladığını hepimiz biliyoruz. Cardinals’ın da henüz üç yıllık bir tecrübesi ile Wild Card’dan başlaması büyük bir problem haline gelebilir. Bu yüzden Cardinals gerçekten bir Super Bowl adayı olduğunu göstermek istiyorsa bu problemlerinden hızlı bir şekilde kurtulup Divisional Round’dan başlamayı en önemli hedef olarak görmesi gerekiyor.
—–
Ben de hepiniz adına arkadaşlarıma yoğun emekleri çok teşekkür ediyorum. Umarım memnun kalmışsınızdır. Mete’ye bize katıldığı için tekrar teşekkür ediyoruz ve NFC şampiyonluk maçında yeniden karşı karşıya olmayı diliyoruz.
Önümüzdeki hafta ayrı ayrı yazılarımızla yeniden birlikte olmak dileğiyle…