Son yılların en ortada maçı olarak görülen ve neticesinin merakla beklendiği San Francisco 49ers – Philadelphia Eagles karşılaşması özellikle konuk ekibin başına gelen silsileler fırtınası sonrası tek taraflı bir mücadeleye dönüştü. Şüphesiz henüz maçın başından konuk ekibin işlerinin sarpa sarması maçın kalitesini de epey düşürürken yine de sahada olan tüm oyuncuların mücadelesi görülmeye değerdi. Kimsenin istemediği bu senaryo sonrası ev sahibi taraf olan Philadelphia Eagles, rahat bir galibiyetle Super Bowl biletini cebine koyarken San Francisco 49ers da üst üste ikinci kez konferans finalinden sahadan yenik ayrıldı.
Kazanan ekibin hücumuna bakıldığında sezon boyunca bildiği ve alışılagelmiş sistemini biraz küçük değişiklikler ile karşısındaki zorlu savunma karşısında uygulamada gayet başarılı oldu. Özellikle bireysellikten ziyade takım çalışması kısmını ön plana çıkaran Eagles hücumunda koşu ve pas oyunlarında hemen hemen sahadaki her oyuncunun aktif bir rol üstlenmesi hücumun işlemesindeki en mühim etmendi. Koşu tarafında sezon boyunca kendisine hayran bırakan hücum hattı yine verimliliğinden bir şey kaybetmezken center All pro Jason Kelce liderliğinde inside veya outside zone oyunlarında yine çok başarılı işlere imza attılar. İkili bloktan sonra ikinci kademeye yükselen hücum hattı oyuncuları, pull oyunlarında koşu tarafına geçip koşucu için blok yapan guardlar ve daha nicelerini ihtiva etmede son derece güvenilir olan ekip, hücum planının süreyi eritmek olduğu bölümde de sürekli pozitif yard üretmede büyük iş çıkardılar. Tabii koşu anlamında Eagles’ın sıkıntı çekmediğini söylemek zor.
Özellikle zone oyunlarında Jalen Hurts’un takip ettiği kenar oyuncusu geçmesine rağmen arka alandan sürekli secondary ve linebacker’dan destek alması istenilen yardların üretilememesine neden oldu. Nitekim bunu da aşmayı bilen Nick Sirianni, 12 personnel yani iki tight end’li sisteme geçip arka alandaki motionları bu tight endlerle yapınca playside’da da rakip savunmayı şaşırtarak istediklerini elde etti. Ayrıca Miles Sanders’ın yaptığı sayıdaki gibi sağ taraftaki bunch formasyonuyla birlikte tackle box’daki oyuncu saıyısını azaltıp ardından Jason Kelce’nin pull’a çıkıp Sanders’a koşu için yol açması da yine güzel dizayn edilen oyunlardan biriydi.
Pas oyunları tarafında da aslında en temel oyun empty set denilen arka alanda koşucunun olmayıp beş receiverlık setlerdi. Öyle ki bu maç senaryosunun da farklı olmasıyla birlikte mevzubahis oyun şemasını çok fazla kullanmayan Eagles, genellikle AJ Brown üzerinden orta alan veya çabuk paslara yönelirken aynı zamanda tight end Goedert üzerinden swing rotalardaki line arkasına paslara yöneldi. Eagles adına pas oyunlarının kullanılmasındaki asıl amaç ise sahada kalacak pozitif yardı üretmekti ki bunu da başarıyla yerine getirdiler.
Belki de galibiyetin mimarı denebilecek Eagles savunması ise daha maçın başından yoğun bir baskı ile rakip hücumun oyunlarını bozmaya başladı. Genellikle agresif başladıklarında beş kişilik pas rush seti kuran Eagles savunması, bunu dört kişi ile yaparak arka alanda Cover-2’ya dönüp rakibin screen pas ve catch-and-run oyunlarına da ek olarak izin vermeyerek oyunu tek taraflı hale getirdiler. Öte yandan maçın yıldızı denebilecek Haason Reddick, hemen hemen karşısındaki tackle oyuncusuyla çoğu eşleşmeyi kazanıp rakip oyun kurucuya ulaşmayı başarırken ön tarafta oynanan over-under oyunlarıyla da rakip hücum hattını zaman zaman center ve guard arası da çökertmeyi ve koşuları başlamadan durdurmayı başardılar. İşin secondary kısmına çok fazla iş düşmemiş olsa da koşuları okumada çok iyi seviyede oldukları söylenebilir ki özellikle CJ Gardner Johnson bu hususta sürekli ikinci kademeye gelerek ön tarafa destek oldu. Nitekim rakibin sakatlıklardan dolayı işlemeyen hücumuna karşı çok da zor bir maç çıkardıklarını söylemek zor ama yine de savunma anlamında da geri kalmadılar.
Kaybeden cephede ise en başta şüphesiz Brock Purdy’nin sakatlığı tüm planları alt üst etti. Normal şartlarda 49ers’tan beklentiler yine hızlı bir başlangıçtı. Lakin sol kulvardan gelen rakip savunma oyuncusu, Purdy’nin koluna teması sonucu çaylak oyun kurucunun sakatlık geçirmesi tüm her şeyi yerle yeksan etti. Belki de eleştirilebilecek noktalardan birisi, 12 personel ile oynayan 49ers hücumunun rakibin en iyi pas rush’ına karşı George Kittle yerine ikinci tight end Tyler Koft ile eşleştirmesi olarak değerlendirilebilir ama Shanahan’ın bunu düşünememesine inanmak pek de mantıklı değil. Öyle ki Purdy’nin sakatlığında ise kolundaki bağların koptuğu ve off-sezonda ameliyat olup iyileşme sürecinin yaklaşık altı ay ile bir sene olacağı açıklandı. Durum bu kadar vahimken bile Purdy, yine sahaya çıkıp bir iki pas denerken aynı zamanda takımını yalnız bırakmamak adına handoff’larla destek vermeye çalıştı ki gerçekten takdire şayan bir efor olduğu söylenebilir. Purdy’nin sakatlığı sonrası 49ers cephesinde aslında çöküş dönemine hemen girilmedi; ama çöküşün ayak sesleri ligin gezgin oyun kurucusu Josh Johnson’un sahaya girmesiyle “Geliyorum” dedi. Hiçbir baskıyı okuyamayan, bu kadar yıldır ligde olmasına rağmen snap öncesi gözünü toptan ayırdığı için fumble yapan, kısa pas opsiyonlarında bile doğru açıyı bulamayan Johnson, yavaş ve ızdırap çektirerek Kaliforniya ekibinin fişini çekti. Şüphesiz Kyle Shanahan hücumlarının “esprisi” zaten en basiti yapan oyun kurucuları bile oynatabilen bir sistem olarak bilinmesine rağmen Josh Johnson, Shanahan’ın sistemini çökertmek konusunda “ustaca” bir işe imza atarak akıllara playoff tarihinin kötü performanslarından biri olarak yer edindi. Buna rağmen hücumda hemen hemen herkesin canla başla bir şeyler yapma isteği 49ers hücumunu ayakta tutmaya çalıştı. İlk akla gelen isim olan Christian McCaffrey olurken ne yazık ki kendisinin bir şeyler üretme çabaları beyhude bir çırpınmadan öteye gidemedi. Bununla birlikte Deebo Samuel, George Kittle ve Trent Williams’ta sürekli saha kenarında takım arkadaşlarını motive etmeye çalışması ise görülmeye değerdi.
49ers savunma takımı ise görevini fazla fazla yerine getirerek aslında maçın hızlıca kopmaması için çok büyük mücadele ortaya koydular. Hemen hemen savunmanın her kademesinde oynadıkları kompakt oyunla rakibin rahat ilerleyişini durduran Fred Warner ve arkadaşları, kritik noktalarda turnoverlar da üretebilecek fırsatları yakaladı. Lakin özellikle rakibin üçüncü kez sayı bulduğu drive’da hem yorgunluk hem de psikolojik üstünlüğün rakibe geçmesi sebebiyle de üst üste aldıkları bayraklarla ipin ucunu kaçırdılar. Nitekim en başta yoğun bir ön alan baskısı kuran 49ers savunmasında başta Nick Bosa olmak üzere kenar oyuncuları rakibin zone koşularına karşı doğru yönlenmeleri yaparak karşılarındaki hücumun akışını kestiler. Arka alandan Hufanga’nın da sık sık ön alana gelmesi ve Fred Warner-Dre Greenlaw ikilisine katılmasıyla birlikte tackle box’u sürekli kalabalık tutma prensibi maç boyunca hata yaptıkları bölüm hariç meyvesini verdi.
Bununla birlikte pas oyunlarında da linebacker’dan gelen destek ile arka alanda kalabalık bir coverage yaparak rakip oyun kurucunun okumalarını birçok pozisyonda engellediler. Aşağıdaki pozisyonda gözüktüğü gibi Warner ve Greenlaw’ın ön alanda rush gösterip bir anda coverage inmesi ve Cover-1 savunmadan hızlıca cover-7’ye dönmeleriyle rakip pas oyunlarını durdurular. Yine de sadece dört kişiyle ön alanda yaptıkları baskı ve üçüncü haklarda Dre Greenlaw’ın katılımıyla oluşturdukları setler savunmanın direncinin büyük bir kısmını oluşturdu. Son olarak secondary’de de rakibin uzun pas oyunlarına gittiği oyunlarda başta Charvarius Ward olmak üzere coverage’larda hata yapmamaları da yine hanelerine artı yazacak bir husustu. Netice itibariyle San Francisco 49ers cephesi için sürekli yukarıya doğru uzayan bir form grafiği mevcut iken finalin bu şekilde talihsiz serüvenler dizisi gibi peşi sıra olması dramatize bir sona sebebiyet verdi. Nitekim bu takımın tekrar buralara gelmemesi için bir neden yok. Philadelphia Eagles ise zaten sezon boyunca oynadığı oyunla takdiri toplarken beş sezon sonra yeniden Super Bowl’a çıkarak yükselişini taçlandırma şansını da yakalamış oldu.