Amerikan futbolunu biraz olsun izleyen herkes, seyretmenin çok zevkli olduğunda hemfikirdir. Daha ilk paragraftan neden zevkli olduğunu açıklayayım: Hem sonucu tahmin etmesi zordur ama bir yandan da şans faktörü yoktur, her şeyin bir nedeni vardır.
Seyirci, bu nedenleri, ekran başında seyredip analiz ederken de, daha sonra uzmanların çözümlemelerini okurken de bilmece çözer gibi bir haz alır. Yazıda bu sonsuz nedenlere değinmeyeceğiz elbette, daha çok nasıl oluştuğuna bakacağız. Lig olarak da NFL’i temel alacağız.
Az Maç Olması
Amerikan futbolu çok sert ve yıpratıcı bir spor olduğu için, sezon içinde çok az maç oynanabilir. NFL için konuşursak, 17 hafta süren normal sezonda bir takım 16 maç oynar. Haftalardan birinde maç yapmaz, diğer deyişle “bye” takımdır. Bu “bye” olma sebebi ligde tek sayılı takım olması değildir; nihayetinde 32 takım vardır. Sebebi sadece takımların dinlenmesidir. Zaten ilk ve son haftalarda bye takım yoktur, çünkü o zamanlarda dinlenmek bir avantaj değildir. Diğer taraftan, playoff’a her ligden altışar takım kalır ve en iyi ikişer takım ilk turu maç yapmadan geçirmek suretiyle ödüllendirilir.
Az maç olduğu için her maç final havasındadır. Maçın her anı yoğundur. “Garbage time”, yani fark çok açıldığı ve az zaman kaldığı için yedeklerin oyuna doluşması çok çok ender olur.
İki maç arası yedi günlük sürede (Perşembe maçları nedeniyle bazen beş gün) yerel ve ulusal basın (ve hatta ta buralarda biz) her hareketi mercek altına alır, vıdı vıdı tartışır. Bir hafta önce cehenneme gönderilen oyuncu bir hafta sonra kendini tanrı katında bulabilir.
Diğer yandan, az maç olunca, takımların maç arası taktik varyasyonlara giderek rakibi şaşırtması kolaylaşır. Eğer çok maç olsa, her maç için ayrı taktik geliştirme imkânı olmayacağından bir noktadan sonra taktiği çözmek rakipler için kolaylaşır.
Playoff
Playoff’a her ligden altı takımın katıldığından söz etmiştik. Playoff yapısı bir ligin normal sezonunu da etkiler. NFL’de dörder takımdan oluşan sekiz grup vardır. Grupların (“division” denir aslında) birincileri, galibiyet mağlubiyet oranları ne kadar berbat olursa olsun playoff’a çıkarlar. Bu da yerel rekabeti kızıştırır. Toplam 32 takımdan 12’si playoff’a çıkar.
Sekiz grup birincisinin yanında her ligin geri kalan en iyi dört takımı da playoff’a çıkar. En iyi dört takım ilk turu bye geçerek dinlenirler. İlk turu bye geçme oyuncuların fiziksel olarak toparlanmasını sağladığı için avantaj gibi gözükse bile, birçok otorite verilen aranın takımların momentumunu düşürdüğünü ve oyuncularda form düşüklüğü yaşanabileceğini söylemektedir. Doğrusunu tam olarak kimse bilmese de, bence dinlenmek yine de iyidir.
Playoff tek maçtır ve basit şekilde daha iyi yengi-yenilgi yüzdesine sahip takımın evinde oynanır.
İyi yüzdeye sahip takım kaçınılmaz olarak avantajlı olsa da, yüzdesi kötü ama ligin sonlarına doğru toparlanmış ve sakatlıkları iyileşmiş -momentumu yakalamış- takımlar bazen daha avantajlı gibidirler. Bu takımlar aynı zamanda kapalı kutudur, diğer şöhretli takım hakkında, tüm medya sezon boyu ne kadar muhteşem olduklarını konuşmuştur ve ne yapacakları biliniyordur. Bu ve benzerleri olgular playoff maç sonuçlarının tahmin edilmesini zorlaştıran ve sürprizlere açık olmasını sağlayan şeylerdir.
Finalin adı Super Bowl’dur ve önceden belirlenmiş bir sahada oynanır. Konferans finaliyle Super Bowl arasında iki hafta vardır. Bu arada takımlar fiziksel olarak toparlanır, maç videolarıyla rakibi ezberlerler. Bu arada da sadece final için özel taktikler geliştirecek fırsatı da bulabilirler.
Super Bowl’un bence tek gıcık yanı, özel bir “event” gibi oluşu ve çok pahalı olması yüzünden emektar taraftarlara pek izleme fırsatı tanımamasıdır. Ama maçın kendisi genelde çok heyecanlıdır.
Kadro Genişliği
Amerikan futbolunda malum hücum ve savunma takımları ayrıdır. Yani en azından toplam 22 oyuncu zorunludur, tabii yedekleri, özel takım oyuncularını ve oyunun yıpratıcı karakteri de düşünüldüğünde, bazı oyuncuları ara ara dinlendirmek gereği ortaya çıkar. NFL’de aktif kadroda 53 oyuncu yer alır ki izin verilen sınır 60’a çıksa kimse itiraz etmez.
Diğer taraftan NFL’de “salary cap” çok sıkıdır. NBA’de birçok istisna vardır ama NFL’de belirlenen rakamı geçemezsiniz. Eh, çok da adam olması gerekliliğiyle birleşince çıkan sonuç, ideal kadro kurmanın imkânsız olduğudur. O yüzden her takımın az çok eksiği vardır. Bu da takımlar arası dengeleri arttırır.
Amerikan futbolu hemen hemen sadece ABD’nde oynanır. Fiziksel olarak zorlu bir spor olduğundan oynayabilecek oyuncu sayısı azdır. Bu da transfer edilebilecek oyuncu havuzunun oldukça kısıtlı olduğunu gösterir. Dolayısıyla ideal kadro kurulumu daha da zorlaşır. Havuz küçük olduğundan, özellikle yetenek gerektiren pozisyonlarda oynayabilen oyuncu kötü, sorunlu gibi gözükse de transferde takım bulamadığı çok ender olur.
Sert ve yıpratıcı bir spor olduğu için sakatlıklar da çok olur. Özellikle sezon sonlarına doğru kimin sakatı azsa o avantajlı gibi bir durum oluşur. Bu da belirsizliği arttırır. Diğer yandan, ben yıldız oyuncuların geçirdiği kısa süreli sakatlıkların onların iyileşme sürecinde ister istemez dinlenmesi sonucu taze kalması açısından da avantaj olduğunu düşünüyorum.
Oyunun Kendisi
Şu ana kadar hep belirsizliği arttıran sebeplere değindik. Bunun dışında sahadaki oyunun kendisi de çok zevklidir. Maç “kickoff” ile başlar. Kickoff iki takımın tüm oyuncularının koşarken çok yüksek hızlara çıkarak birbiriyle çarpıştığı bir oyundur. Elbette tehlikelidir, o yüzden üzerine en çok tartışılan oyundur: Sık sık şiddeti makul seviyeye indirmek için kural değişiklikleri yapılır. Kimisi kaldırılması gerektiğini söyler.
Normal oyunda ya pas ya da koşu oyunu yapılır. Bu iki oyun biçimi ve aktörleri bakımından birbirinden farklıdır. Hücum oyuncuları hangisini yapacaklarını çaktırmamak için çeşitli numaralar yaparlar. İyi savunmacılar hangisinin yapılacağını iyi tahmin ederler.
Dört hakta 10 yarda ilerleme zorunluluğu yüzünden her oyun önemlidir. Kendi sahanda top çevirme gibi bir şansın yoktur.
Her ne kadar dört hak olsa da, genelde dördüncü hakta eğer oyun yakınsa ayakla skor yaparak üç puana razı olunur (Field Goal). Eğer hücum eden takım FG’e uzaktaysa “punt” adı verilen oyun ile topu degaj yaparak uzakta rakip takıma teslim eder.
Normal şablona uymayan hileli oyunlar da (trick play) arada bir uygulanır. Örneğin field goal yapacakmış gibi pozisyon alıp aniden pas verilmek suretiyle rakip savunma şaşırtılabilir. Bazen bu hileli oyunlar kritik anda önemli maçları kazandırır ve meşhur olurlar.
Amerikan futbolunda çok sayıda kural vardır. Bu kurallar sonucunda uygulanabilecek birçok ceza (penalty) çeşidi vardır. Bunların uygulanması bazen bilmece çözmek gibidir. Öte yandan alınan cezalar başlı başına maç kaybetmeye neden olabilir.
Her takımın baş koçunun yanında neredeyse onun kadar önemli hücum ve savunma koordinatörleri vardır. Bu kişiler her maç için birçok oyun hazırlarlar. Bu oyunları hafta içinde oyuncularına ezberletirler. Maç içinde de telsiz yardımıyla hücum takımında Quarterback’e (pas atan eleman), savunma takımında da middle linebacker’a iletirler. Bu oyuncular da kendisine gelen talimatları diğer takım arkadaşlarına iletmekle görevlidirler. Ayrıca talimatlardan sonra, oyunun başlamasından (snap) önce gördükleri şeyleri de o anda iletirler. QB ve MLB’nin yanında, bu aşamada hücum hattının ortasıdaki Center da bu işten sorumludur. Yani oyun anında müthiş bir iletişim mevcuttur.
Son olarak, oyunun normal bölümü ince taktiklerle yavaş yavaş ilerlerken, oyunun sonlarına doğru geride olan takım uzun paslarla, dördüncü deneme falan demeden delicesine ilerler. Bu durum savunmanın da dengesini bozar ve bu sayede bazen maçın skoru bağlamında müthiş geri dönüşler olur.