Tony Romo kariyerini noktaladı ve başka bir emekli Dallas quarterback’i (Troy Aikman) gibi televizyon kulübesinin yolunu tuttu. İyisiyle kötüsüyle, riskli oyunları ve büyük kazançları ile Romo da kaskını bir daha takmamak üzere çıkardı. Kaskı çıkarmayı bırakın Mark Cuban (NBA takımı Dallas Mavericks’in sahibi) ile saha kenarında oturmakla kalmayıp ısınma da Devin Harris’in üzerinden attığı jump-shot’larda parkede kalitesini gösterdi. Romo’nun saha içi-dışı olaylarını konuşsak magazin programından farkımız olmaz ama şu an için büyük soru gündemde “Bu emeklilik bir domino etkisi yaratacak mı?”

Şuraya kadar okuyan pek çok kişi içinden eminim ki şunları geçiriyordur. “Abi her sene bir sürü adam emekli oluyor, ne domino etkisi”. Böyle düşünen kim varsa haklıdır sonuna kadar fakat… Peyton Manning’in emekliliğinden sonra NFL’de 2000’lerde draft edilmiş ve franchise quarterback olmuş pek çok oyuncu mevcut ve bu oyuncuların büyük bir kısmı artık 30’larının ikinci yarısına gelmiş durumda. Draft’a yaklaşırken artık yavaş yavaş haberler yükseliyor: “Falanca QB’nin veliahtı mı draft edilecek?”

Öncelikle bu yazı da 39 yaşındaki Tom Brady yok çünkü adam ben lige kazık çaktım, beş, altı sene daha oynarım kafasında o yüzden biz daha değişime açık, vakti geldiğinde şapkamı alır giderim şeklindeki quarterback’lerden bahsedeceğim…

Drew Brees şu an 38 yaşında ve ligdeki 16. yılını oynuyor. Muhtemelen bir sakatlık çıkmazsa da bir, iki, üç senesi daha var gibi görünüyor. 2001 senesinde San Diego tarafından draft edilip beşinci sene de ucuza kapatılmaya çalışınca, “hadi ben kaçarım” deyip New Orleans Saints’e gitmişti. Şimdi o Brees, Super Bowl’unu da kazandı, son üç sene dahil olmak üzere yedi kere en çok pas yardı atan QB oldu. Hepsinden öte NFL’in en zayıf savunmasına rağmen en azından Saints maçlarını izlemeye değer kıldı. Şimdi kontratının son senesinde olan Brees de Romo’nun başlattığı ekole dahil olur mu? Kişisel görüşüm Saints bu sezon orta turlardan bir QB alıp eğitime başlayacağı ve hazır olduğunda Brees’in emeklilik zamanı geleceği yönünde.

2003 NFL Draftı’nda Bengals ilk sıradan Carson Palmer’ı seçmişti ve Carson Palmer gerçekten de Bengals takımına yeni bir renk getirmişti. Ancak gel gelelim ki 2005 playoff’unda saçma şekilde sakatlanması daha sonra takım sahipleri ve koçlarla anlaşamaması derken önce Oakland’a oradan da Arizona Cardinals’a gitmişti. İki ACL sakatlığına rağmen geri dönüş yapan Palmer, 2015 senesinde Arizona’da çok iyi bir sezon geçirmiş, Carolina Panthers ile oynayan NFC Finali’ne kadar gayet güzel performanslar göstermişti. Artık muhtemelen son sezonuna çıkacak Palmer bu sezon son bir kez daha şansını deneyecek ve Larry Fitzgerald ile beraber adından bahsettiren bir sezon yaşayıp emekli olmaya çalışacak.

Palmer’dan bahsettikten sonra esas konuşmak istediğim QB sınıfına gelelim… 2004 NFL Draft sınıfı QB’leri. Birinci sıra Eli Manning, dördüncü sıra Philip Rivers ve 11. sıra Ben Roethlisberger. Öncelikle bu üç QB, NFL tarihinde en çok pas yardı istatistiğinde sekiz, 10 ve 12. sırada yer alıyorlar, 12 senelik kariyerleri boyunca. Bu üçlü 15 kere Pro Bowl yapıp dört defa Super Bowl kazandı. Muhtemelen üçü de Hall of Fame olacak, muhtemelen Eli ve Ben ilk aday olduklarında, Philip Rivers ise bir kaç sene içinde HOF’e girecek. Ancak Philip Rivers’ın zaten çok acele etmesine gerek yok, çünkü sekiz çocuğa bakmak ve kolej parası falan çıkarmak için bayaa oynaması lazım. Yine de Chargers’ta bu front office varken Rivers sadece para kazanır, yüzük falan zor şimdilik gibi görünüyor.

Eli ise 2003 yılında Chargers tarafından birinci sırada seçilip sonra zorla kendini Giants’a takas ettirmiş birisi olarak hatırlanacak. Giants için çok hayırlı olduğu da kazandırdığı iki yüzükle belli oluyor. Ancak o da bir Manning ve hatta Peyton’dan daha hızlı bir şekilde kol kuvveti azalıyor gibi duruyor. Elinde belki de NFL’in en iyi receiver grubu olsa da yine de bu sezon gösterdiği performans artık yavaş yavaş gücünü kaybettiğini gösteriyor, tek artısı tecrübe.

Gelelim bizim mavi yakalı şehir QB’si, geçmişin tecavüz davası sanığı, şimdilerin iki çocuk babası, Allah’ın adamı, büyük Cumhuriyetçi ve avcı, Ben Roethlisberger. Big Ben, Eli ya da Rivers’a göre küçük Miami adında Ohio’da küçücük bir kolejden geldiği için kendini ispat etmesi tabi ki daha zor oldu. Hani öyle bir okul ki Ben’i çıkarınca mezun listesinden NFL’e giden oyuncu yok gibi. Hatta en son profesyonel draft olan oyuncu 2009 yılında olmuş. Muhtemelen Ben draft edilirken, Steelers o zamn gelsin kenarda otursun diye düşündü çünkü zaten elinde NFL’in gelmiş geçmiş en iyi savunmalarından biri vardı bir de Willie Parker ve Jerome Bettis gibi iki tane birbirini tamamlayan RB’e sahiptiler…

Neyse gelelim Ben’in hikayesine… 27 Eylül 2004 günü sezonun üçüncü maçında Steelers’ın evinde oynanan karşılaşmada Ravens savunması Tommy Maddox’un sağ dirseğini kırıyor ve tecrübeli ismi altı hafta sahalardan uzaklaştırıyor. Hatta o gün ile ilgili Ravens’ın efsanevi koçu Brian Billick’in keşke Tommy’i sakatlamasaydık diye serzenişleri de pek çok yerde okunabilir çünkü Big Ben’in dümene geçmesiyle 13-0 yapan Steelers o sezon AFC şampiyonluk maçına kadar giden bir Sindirella masalı yaşıyor. Üzerine Bill Cowher liderliğinde Super Bowl 40 ve Mike Tomlin koçluğunda Super Bowl 43 şampiyonluğu…

Herkes bu dönemde Big Ben’i savunma taşıdı diyebilir ama Ben takım ona ihtiyaç duyduğu anda hep gerekeni yapıp şampiyon ve kazanan bir oyuncu olduğunu gösterdi. Kaç QB, SB 43’ün sonunda Santonio Holmes’a o pası üçlü savunmanın içine, o anda ve o şekilde atabilir? Getir Alex Smith’i o an ne yapar görelim.

Rivers’a dönecek olursak uzun kariyerinde 314 TD pası ve 156 interception atan Rivers, 94.7 kariyer QB reytingi , %65 pas yüzdesi ve sekiz çocuk ile en isabetli ve en aile babası QB’lerden biri olduğunu gösterdi. Bu sürede beş defa playoff yapan takım ile bir kere de AFC şampiyonluk maçına çıktı. Rivers’da Ben ya da Eli gibi daha sağlam bir takımın oyuncusu olsa belki de çok daha fazla şampiyonluk ya da playoff görebilirdi. 2004’ü bu kadar konuştuktan sonra 2005’ten bahsetmek isterdim ama Rodgers ve Alex Smith dışında kimse yok. Hem Rodgers yakında emekli olmayacak, hem de NFLTR’de kendisine takılan lakabı Alex “Aman tadımız kaçmasın Ali Rıza Bey” Smith ile ilgili methiyeler düzemeyeceğim. Ya da 2006 yılında Denver tarafından seçilen arkadaştan bahsetmeyeceğiz (Jay Cutler). Ancak Brees’den başlayıp da saydığım beş isimde şu an 35 yaşlarını doldurmuş artık yolun sonunu görmeye başlamış durumdalar. Romo’nun emekliliği acaba bu QB’ler içinde bir mesaj içerir mi önümüzdeki sezon da göreceğiz. Hele ki QB’lerin çok zor yetiştiği bu dönemde, bu oyuncuların ligde kalması için takım sahipleri oldukça dil dökeceğe benziyorlar.

Tabi ki daha önce de bir sürü QB ayrıldı ve yerleri dolduruldu ama şu an için bir NFL izleyicisi olarak içim çok rahat. Özellikle 2014 sonrasında draft edilen QB’lerin büyük bir kısmı çok iyi bir gelecek vadediyor. Bu sezon içinde Derek Carr’ın sakatlanmasa MVP’lik performansı gerçekten yeni jenerasyonunda düşünüldüğü kadar kötü olmadığını gösteriyor. Bir başka 2014 draft’ı olan ve tatsız sakatlık geçiren Teddy Bridgewater takımında iyi liderlik gösterip 2015 yılında Minnesota’yı NFC North şampiyonu yapmıştı ve Blair Walsh o alan golünü kaçırmasa belki playoff galibiyetine bile sahip olacaktı. Bu sezon saçmalasa da Blake Bortles, 2014 sezonunda Jacksonville valisi olmak için aday olsa muhtemelen demokrat adaydan daha fazla oy alabilirdi. Ben Blake Bortles’ın tamamen kötü koçluk dolayısıyla burada olduğuna inananlardanım ve Coughlin’in dönüşü ve Marrone’un gelişi ile tekrardan yükselişe geçeceğini düşünenlerdenim.

Ayrıca 2015 draft’ından da bahsetmek lazım. Draft’ın bir numarası Jameis Winston, ofansif liderlik konusunda sürünen Tampa’yı ligin dibinden kurtarıp neredeyse bir playoff takımına dönüştürdü. Şu an için kimse kendisi için çok elit QB demese de iki sezon oynayan bir QB için gayet iyi durumda olduğunu ve gelecek vadettiğini düşünmekteyim. Ne olursa olsun kazansa da kaybetse de bunu sahiplenmesi ve çalışkanlığı ile bilinen Winston önümüzdeki yıllarda NFC South gibi hiçbir şeyin belli olmayacağı bir division’da çok öne çıkacaktır. Son olarak da yeni jenerasyonun belki de en iyi QB’si Marcus Mariota. Umarız sakatlıktan bir an önce döner ve yine üst düzey performanslarını göstermeye devam eder. QB uzmanı değilim ama gözümde Mariota gelecek jenerasyonun en iyi QB’si olmaya aday ve Titans koçları ile genel menajeri de gerek draft, gerekse de free agency ile Mariota’ya en iyi desteği gösteriyor. Mariota’da red zone’da 110.9 QB reytingi ile oynayıp hiç interception atmayarak bu desteğin devamı geldiği takdirde büyük işler yapacağını gösterdi. Aynı Mariota, red zone’da 10 tane de TD pası attı. 2016 draft’ları, Jared Goff ve Carson Wentz için henüz bir şey söylemeye gerek görmüyorum ama bu sezon da onların geleceği için belirleyici olacak gibi görünüyor. Aynı sınıftan Dak Prescott’ın kalitesine ise ilk sezonunda hep birlikte tanık olduk…

Uzun lafın kısası şu dönemde NFL’de bir quarterback rönesansı izliyoruz. 2000’lerin başında draft edilmiş kişilerin emekliliği ve 2010’lu yıllarda draft edilen QB’lerin yükselişini görüyoruz. Bu döngü sürekli devam etti ancak Romo’nun emekliliği ile başlayan domino etkisini önümüzdeki bir kaç yıl içinde nasıl sonuçlanacağını izleyip göreceğiz. Belki tamamen yanılırım bu bahsettiğim isimler Brett Favre gibi defalarca emekli olup geri dönerler ya da içlerindeki Tom Brady ortaya çıkar 50 yaşına kadar oynarlar. Fakat ne olursa olsun bu tarihe tanıklık edeceğiz. Son olarak da belirteyim kesin ismini anmadığımız ama şu dönemde ligden geçip giden iyi QB’ler de vardır ya da şu an yükselişte olan isimler de akıllara gelebilir, atladıysak onların hayranları kusurumuza bakmasınlar… Görüşmek üzere…