Öncelikle ben de kendime kızgınım. Neden mi? En son Not defterimi dördüncü haftanın sonunda yazmışım. Onun üstüne ligde o kadar çok olay oldu ki: Amari Cooper ve Davante Adams takasları, Robert Saleh’in kovulması, Deshaun Watson ve Aidan Hutchinson’un sakatlığı gibi… Hepsiyle ilgili iki kelam edemedik. O yüzden sizlerden özür dilerim. Neyse ki görüntülü NFLTR podcastimiz var da orada Kaan Özaydın ve Hilmi Çeltikçioğlu yorumlarıyla meydanı boş bırakmadılar. Hee tabii artık Youtube mecralarına da adım atmamızdan dolayı bazen mesai ve adam saatlerimizi bölmemiz gerekti ve o kısma da içerikler üretmem aslında bahanelerimden ilki. Detroit Lions hücumu, Patrick Mahomes ve Lamar Jackson ile ilgili film analizleri not defterini yazmadığım süreçte yayınladıklarım ve görmediyseniz şuradan sizleri oraya alabiliriz. Neyse dönelim o zaman not defterine…
Dördüncü haftadan sekizinci haftaya geldik ve o zaman ilk çeyrek olarak adlandırdığımız noktada ligin yarısına ulaştık. O zaman hemen gelsin bir klişe: “Vay be zaman ne çabuk geçiyor.” Eee, gerçekten de öyle. Ligde de aslında birçok sorunun cevap şıklarını “Kim Milyoner Olmak İster?” deki gibi yarı yarıya indirdik. Örnek olarak “Yılın çaylak hücum oyuncusu kim?” sorusuna artık Jayden Daniels ve Caleb Williams kaldı. Bu noktada en mühim husus playoff resmi, ona da yazının sonunda değindim. Geçmişe dönük değil de sekizinci hafta çevresinde olanlara şöyle bir bakalım. Hadi bakalım gelsin not defteri…
Minnesota Vikings’in beş günde namağlup ünvanının düşmesi
Sekizinci haftanın ilk maçı olduğu için maçı izleyip sıcağı sıcağına notumu aldım ve o yüzden ilk sırada Minnesota Vikings’i yazmak istedim. Sezona Sam Darnold ile hızlı bir giriş yapıp bir de Brian Flores’in savunmasıyla tüm dikkatleri üstüne çeken Vikings, önce geçtiğimiz pazar günü grubundaki rakibi Detroit Lions’a; sonrasında ise perşembe günü Los Angeles deplasmanında Rams’e kaybederek yenilmez unvanından çabucak kopmuş oldu.
Şüphesiz bu süreci etkileyen etmenleri bir çırpıda sayılabilir. Sam Darnold’un oyunundaki eksikliklerin ya da sorun yaşadığı yerlerin rakip savunmalar tarafından çözülüp Kevin O’Connell’in hücumunun yavaşlatılması; Brian Flores’in yoğun baskısının hangi motion ve personel seçimleriyle geçilebileceği gibi durumlar bunlardan akla gelen ilki. Nitekim bu noktada Vikings için asıl sınavın başladığı nokta olacak gibi gözüküyor. Head koç O’Connell ve ekibi ya “Biz bildiğimizden şaşmayız. Oyna devam!” diyecekler ya da “Artık yenilik getirmemiz gerek. Farklı şeyleri deneyeceğiz” deyip kurmuş olduğu sistemde iyileştirmeler yapacak. Şüphesiz eldeki malzeme yenilik yapmaya uygun; ancak takımı bu noktadan toplamak da ayrı bir liderlik ve mentalite istediği de açık. Hadi bakalım kuzeyin ekibi. Yapın şovunuzu.
Detroit Lions’un yükselen hücumu tam gaz devam.
42, 47, 31 ve 52. Bunlar gelecek haftanın sayısal lotodaki rakamları olsaydı da verseydim ancak değil. Bunlar Detroit Lions hücumunun son dört maçta attığı sayılar. Yani hücum koordinatörü Ben Johnson, öyle bir hale getirdi ki takımı saha içi lideri Jared Goff’un da destekleriyle birlikte Lions’un “Poetry in motion” gibi yani “Harekette bereket vardır” minvalindeki oyununu rakipler şu ana kadar durdurmakta sorun yaşadılar. İşin koşu kısmında Jahmyr Gibbs ve David M, koşmuyorlar adeta Michael Phelps gibi artistik yüzme dalında süzülüyorlar. Özellikle iç koşu olarak H-inside denilen yani tight end’in iç blokta görev aldığı setlerdeki verimleri çok yüksek. AmonRa St.Brown, Sam LaPorta, Kalif Raymond ve Tim Patrick gibi receiverlar ise “Bizlik bir şey varsa hemen hallederiz” modunda büyük oyun potansiyeli yüksek isimler. Hücum hattına ise ayrı parantez açmak gerekebilir. Pas ve koşu korumasında bu kadar iyi oynamaları zaten bu hücumun en büyük sırrı. Ne diyelim izleyelim ve keyiflenelim.
Detroit Lions’a pass rush önerileri
Michigan ekibinden bahsetmişken geçtiğimiz haftalarda atladığım konulardan birisi yıldız pass rush Aidan Hutchinson’un sakatlığıydı. Bu noktada Lions’un takas piyasasına giriş yapması en büyük beklentilerden. Nitekim Hutchinson’un en önemli özelliği ön taraftaki agresif yapısıydı. Bu noktada uygun olabilecek bir iki isim aşağıda var.
Azeez Ojulari, Edge, New York Giants
Aslında Kayvon Thibodeaux’un sakat listesinde olması Ojulari’yi Giants için biraz daha elzem bir oyuncu yapıyor. Ancak Giants’in 2-6 olmasından dolayı Ojulari’den elle tutulur bir draft hakkı alabilir gibi gözüküyor. Ki zaten Dexter Lawrence ve Brian Burns’un de burada olması ön tarafı yeterince kalabalık yapıyor. Ojulari cephesinde ise bu sene altı sack ile gayet kendini gösteriyor. Aynı zamanda bu sene kontrat senesi ve bu formunu sürdürmek isteyecektir. Outside linebacker olmasından dolayı kenarda pozisyon alsa da koşu takibi ve ön alan baskısı da yüksek bir oyuncu. Lions savunma hattına ilaç gibi gelecektir.
Preston Smith, Defansive End, Green Bay Packers
Biraz daha veteran bir isim aranırsa Preston Smith güzel bir hamle olabilir. Nitekim bu seneki Packers savunması biraz daha hız odaklı ve Smith zaman zaman ağır kalabiliyor. Jeff Hafley’in özellikle ön taraftaki pass rush setlerinde bazı durumlarda sadece bir savunma hattı kullandığını da görmüştük. Öte yandan derinlik açısından da Packers’in eli rahat. Bu yüzden Preston Smith bu sene Lions savunmasında kendisine yer bulması gayet mantıklı. Lions cephesinde ise Smith’in fiziksel yapısını yine linebacker veya safety blitlzeriyle destekleyip pas baskısı kurabilir.
Baltimore Ravens’in Diontae Johnson’u takıma katması
Receiver piyasasında “Ben de bir şey yapmalıyım” diyen Ravens, Carolina Panthers’in sezon başında takıma kattığı Diontae Johnson’u takasla renklerine bağladı. Tabii bu noktada Baltimore ekibinin pas oyunlarında Zay Flowers ve Rashod Bateman için kötü bir haber olsa da Diontae gibi fiziksel olarak da kurtulma yapabilecek bir receiver’ın olması Ravens hücumunu çeşitlendirecektir. Todd Monken’in bu sene yaptığı işlerden biri olarak arka alandaki oyuncu sayısını kalabalık tutup Lamar Jackson’a uzun pas seçeneğini de tanıyordu. Artık 3×1 setlerde bu oyunları yapacak ekstra bir isim maçın tıkandığı noktada kilit çözebilir. Eğer fantasy’de receiver eksiğiniz varsa belki aranan kan olmayabilir ancak üç receiverlı liglerde Diontae Johnson kumarını oynayabilirsiniz.
Bir yıldız daha kaydı: Stefon Diggs. Houston Texans’taki sakatlık sorunu.
Sezon başında olaylı bir biçimde Bills’ten ayrılan Stefon Diggs, yeni takımı Houston Texans’a iyi bir başlangıç yapmıştı. Öyle ki Nico Collins’in sakatlığı sonrası özellikle rolü artmış ve CJ Stroud’un ana opsiyonu olmuştu. Ancak Colts maçındaki sakatlığı sonrası sezonu kapattığı açıklandı.
Öncelikle Texans cephesinde bu sene sakatlıkların uğradığı takım oldu. Christian Harris, Azeez Al Shair, Jimme Ward, Nico Collins ve şimdi de Stefon Diggs hem hücumda hem de savunmada önemli parçaların sakatlığı oyunun iki tarafını da kötü etkiledi. Diggs’in yokluğunda artık tight end Dalton Schultz biraz daha mesai yapacak gibi gözüküyor. Öte yandan Collins’in de dönüşü ve sağlıklı kalması elzem durumlardan. Stefon Diggs cephesinde ise bu sene kontratının son senesiydi ve burada oynayacağı oyunla belki son kontratını alacaktı. Ancak yaş olarak da ilerleyen Diggs için geri dönüşün nasıl olacağı şu an tam bir muamma. Eğer gelecek sezonun başına yetişemezse, ki öyle olacak gözüküyor, yeni takımına imzayı yine Ekim veya Kasım ayları gibi boşta kalan ve iyileşen bir veteran oyuncu gibi atabilir.
Eee Ne oldu Aaron Rodgers Bey? Hani “mindset” idi mesele?
Davante Adams’in Jets’e takası sezonun akılda kalıcı olaylarından. Özellikle Adams’in gelişi hücumu çeşitlendirebilecek etmenlerden. Bu sezon ağırlıklı olarak Empty set oynayan A-Rod, çabuk opsiyonu kullanıp pas rush baskısını erken haklarda deniyordu ancak istenilen receiver oyunlarını da Garrett Wilson ve diğer isimlerle sağlayamadı. Bu noktada Adams fark yaratabilir ancak bu hususta iki maçtır çok net bir görüntü olduğunu söylemek zor. Bu saha içi boyutu. Bir de aslında başlıkta da sorulan soru var. Ona da değinelim.
Aaron Rodgers da Pat McAffee’ye çıktığında söylediği önemli noktalarından birisi “mindset”. Türkçe karşılığı düşünce yapısı ve zihniyet olarak çevrilebilir. Yani odaklanma ve başarıya kilitlenme gibi yan argümanlarla da desteklenebilir. Ancak mindset konusunda Aaron Rodgers’in atladığı nokta etrafındakilerin de “mindset” olması. Tamam, Davante Adams geldi bu takıma. Peki ya sonrası? Robert Saleh’i güvenlik görevlileriyle kulüp binası dışına göndermek ne kadar “mindset” orası tartışılır. Ya da Nathaniel Hackett hala daha dururken bir başka kankası Todd Downing’e playcalling görevi vermek… Neyse biraz daha izleyelim bakalım neler olacak Jets’te. Ama tabii seviyoruz böyle A-Rod dramalarını orası ayrı.
Jayden Daniels ne yaptı öylee?
Bu çocuk gerçekten özel. O bir kere birinci madde. Ritim bulmaya başladığı anlarda itibaren ortaya koyduklarıyla kendisine hayran bırakıyor. Sadece “flaş” hareketleriyle sosyal medyada adının çıkması değil; detay işleri de bu çocuğun kalitesini ortaya koyuyor. Ancak son Chicago Bears maçındaki hail marry’si inanılmazdı. Baskıdan çıkışı, pozisyon alışı ve atmış olduğu uzun pas. Maç sonunda da kendisini belirttiği gibi hail marry’deki asıl amaç topu kalabalığın tam ortasına göndermek. Ne önü ne arkası. Tam kalabalığa. İllaki birinden sekecek. Ki zaten sekti ve Noah Brown’un önüne düştü. Commanders için çok kritik bir galibiyetti ve hatta hem NFC Doğu hem de NFC Kuzey yarışında işleri bile değiştirebilir.
Cleveland’a hayat öpücüğü veren adam: Jameis Winston
Bazen aradığınız şey tam da yanı başınızdadır. Derler. Gerçekten de öyle oldu. Geçen seneki playoff macerasından sonra Browns’tan bu sene de beklentiler fazlaydı ancak Deshaun Watson’un ortalama oyunu ve Cleveland ekibindeki sıkıntılı ortamdan dolayı yine eski yıllarına dönen bir takım hüviyeti vardı. Lakin Jameis Winston çıktı ve gruptaki rakibi Baltimore Ravens karşısında inanılmaz bir oyun ortaya koyarak galibiyeti getirdi. Kevin Stefanski’nin oyun kurucu üzerinde etkisini geçen sene beş farklı isimle playoff yaparak görmüştük ki ve yılın koçu da olmuştu. Bakalım aynı etkiyi Jameis Winston ile yapılabilecek mi? Üfff 2-6’tan playoff ve Jameis Winston 30 TD pası atmış… Ne hikâye olurdu be!
AFC’deki Playoff Resmi
1- Kansas City Chiefs
2- Houston Texans
3- Pittsburgh Steelers
4- Buffalo Bills
5- Denver Broncos
6- Baltimore Ravens
7- Los Angeles Chargers
AFC’de liderlik Kansas City Chiefs’te. O konuda bir değişimi kimse beklemiyor. Öte yandan yine garanti durumlardan biri Buffalo Bills. Rakiplerinden dört galibiyet üstün olmalarından ve daha hazır olmalarından dolayı onları da playoff’a yazabiliriz. Aynı zamanda Chiefs’in de yakın takipçisi. Öte yandan AFC Kuzey’deki yarışta Pittsburgh Steelers, Baltimore Ravens’in kaybettiği haftada önemli bir galibiyet alarak liderliğini sürdürdü. Ancak henüz Ravens-Steelers maçları oynanmadı ki oradaki düğüm bu iki takımın birbiriyle oynayacağı maçlarda çözülecek gibi. Son olarak AFC Güney’de ise Houston Texans en yakın rakibine iki galibiyet fark attı. Jacksonville Jaguars ve Tenessee Titans’in hali yok; o yüzden Texans bu konuda önde.
Wild card adaylarına bakacak olursak burada önemli takımlar var. Öncelikle şu an için en önemli aday Ravens olarak gözüküyor. Ancak dediğimiz gibi Ravens-Steelers maçlarının akıbetine göre Steelers da wild card ile playoff’a gidebilir. Öte yandan dört galibiyetli takımlardan Indianapolis Colts, Los Angeles Chargers ve Denver Broncos mevcut. Chargers için en belirleyici kısmı Kasım ayındaki performansları olacak. Aralık ayından itibaren son altı maçın dördü deplasman ve Los Angeles’tan sürekli seyahat halinde olmak zorlayabilir. Bu yüzden Kasım ayındaki galibiyet serisi onları yukarı taşıyacaktır. Broncos için de aslında benzer senaryo var. Ancak onların Chargers ile oynadıkları ilk maçı kaybetmiş olmaları işlerini zorlaştırıyor. Nitekim rövanşa daha iki ay var. Ondan önce önlerindeki oynayacakları üç maçtaki takımların toplam 17 galibiyeti var. Buradan en az hasar almaları Chargers ile rekabetlerini etkileyecektir. Son olarak Colts’un ise bay haftasına kadar beş maçı var ve bunların üçü dış saha. Buradan alınabilecek üç galibiyet onların şansını arttıracaktır.
Son olarak Bengals parantezi de açalım: Evlerinde aldıkları mağlubiyetle işleri zora girdi. Bunu söylemek lazım. Lakin şöyle bir şansları var ki biraz önce saydığımız iki takım olan Chargers ve Broncos ile maçları var. Bunları kazanmaları zaten birinci öncelikleri. Ancak bu süreçte Kasım’ın ikinci haftasından Aralık ayının ikinci haftasına kadar beş maçın dördü deplasman. Bu süreci geçerler ise ligin son bölümüne en azından playoff potasının içinde girebilirler.
NFC’deki Playoff Resmi
1- Detroit Lions
2- Washington Commanders
3- Atlanta Falcons
4- Arizona Cardinals
5- Green Bay Packers
6- Minnesota Vikings
7- Philadelphia Eagles
Birinci sıranın belli olmaması bu konferansta işleri biraz daha heyecanlı yaptığı bir gerçek. Detroit Lions’un liderliği bu hafta itibariyle gözüküyor ancak onların en yakın takipçilerinden biri Green Bay Packers ve onlarla bu hafta oynayacaklar. Bu yüzden Packers-Lions maçları NFC Kuzey için de önemli. Öte yandan diğer yakın takipçi Washington Commanders da Lions gibi rahat değil; çünkü peşinde Philadelphia Eagles var. Packers-Lions gibi Commanders-Eagles maçlarının da daha oynanmadığını düşündüğümüzde en azından NFC yarışındaki birinci sırayı görmek için Aralık ayının başını bekleyebiliriz diye düşünüyorum. Grubunu almaya yakın diğer iki takım ise Atlanta Falcons ve “Buraya NFC Batı birincisi yazılacak”. Hayır hayır bilerek tırnak içinde bıraktım. NFC Batı’da durum harbi karışık. Los Angeles Rams hariç diğer takımlar 4-4 ve bu grupta Seattle Seahawks hariç herkes bu hafta kazandı. Şimdi bu düğüm nasıl çözülür? Kasım ayı içerisinde üç tane NFC Batı maçı var. Bu maçların galip gelenleri muhtemelen bayrağı devralacak gibi gözüküyor. O yüzden bu kısmı izninizle ben de boş bırakmak istiyorum. Son olarak Falcons’un ise NFC Güney’de Buccaneers’ı da iki kez yenmesiyle rakibi olmadığını söyleyelim.
Wild card noktasında ise yine NFC Batı’yı es geçiyorum. Oradaki hikâye aksiyon filmi gibi. Öte yandan Minnesota Vikings en garanti aday. Aslında Vikings grubu bile kazanabilir de üst üste iki mağlubiyet alınca artık sadece kendilerinin kazanması yetmiyor. Öte yandan wild card potansiyeli olan takımlar Chicago Bears ve Tampa Bay Buccaneers. Ancak bu iki takımın da büyük bir atılım yapması gerekiyor ki şanslarını arttırsınlar. Ve tabii Dallas Cowboys var. Açıkçası Cowboys’un Bucs ve Bears’in gerisinde kaldığını söylemeye gerek yok sanırım. Kasım ayında hem Eagles hem de Commanders ile oynayacaklar. Bu süreçte bir galibiyet serisi gelirse Aralık ayında Cowboys’u da takipte bir takım olarak görebiliriz.