Merhaba sevgili Amerikan futboluseverler. Yazının başlığı “20 yıllık hesap” da olabilirdi ama Cumartesi akşamı oynanan Super Wild Card maçı ne de olsa geride kaldı ve artık her Bills taraftarının kafasında divisional round maçı var…
Ezeli rakibimiz New England Patriots son 20 yıla damga vurarak Buffalo şehrini neredeyse futboldan soğutmuşken eski dost Bill Belichick’i Orchard Park’tan boynu bükük göndermek her Bills taraftarı gibi benim de en çok istediğim şeydi. Ancak bu kadar baskın bir galibiyet de beklemiyordum açıkçası.
47-17’lik skor ile Belichick, Patriots’ın başına geçtiğinden beri en ağır playoff yenilgisini alırken karşısında durdurulamaz bir Josh Allen ve Buffalo hücumu buldu. Josh Allen maç boyu yalnızca dört isabetsiz top atarken toplam beş touchdown pası ile gözümüzün pasını sildi. Playoff’larda ilk kez bir takım maç boyu ne bir alan golü denemesi, ne punt, ne de top kaybı yaparak rakip end zone’a yaptığı yedi ziyaretin yedisinden de mutlu sonla ayrıldı. Normalde böyle maçlara playoff’larda pek rastlanmaz ama ilerleyen paragraflarda detaylarını vereceğimiz tarihi bir gece oldu.
Josh Allen’ın ilk drive’da rakip sekiz yardından “Boşta kimseyi bulamadım bari sana atayım” diyerek saha dışına çıkmasına yarım saniye kala attığı pası tutan tight end Dawson Knox, Bills’i 7-0 öne geçirdi. İlk çeyreğin bitimine 40 saniye kala end zone’da yine Dawson Knox’ı bulan Josh Allen skoru 14-0 yaptı. Burada Dawson Knox’ın her maç öncesi tenis toplarıyla top tutma alıştırmaları yaptığı bilgisini verelim. Hucüm koçu Brian Daboll’un güvenini yeniden kazandığından beri ya da Daboll top taşıma başına en çok yard alan back’inin Singletary olduğunu hatırladığından beri diyelim, bu güveni boşa çıkarmayan Devin Singletary skoru devrenin bitimine yedi dakika 20 saniye kala (kaçan ekstra sayı ile) 20-0’a ve bir dakika 53 saniye kala 27-0’a getirdi. İlk yarı biterken Patriots kicker’ı Nick Folk 44 yardlık alan golünde isabet buldu ve devre 27-3 sona erdi.
İkinci yarı Josh Allen takımın şampiyonluk yüzüğü bulunan tek oyuncusu Emmanuel Sanders’a 32 yardlık bir touchdown pası atarak farkı iyice açtı (ikinci kez kaçan ekstra sayı ile 33-3). Üçüncü çeyrek biterken Patriots, Mac Jones ve Kendrick Bourne ile uzaktan takibini sürdürüyordu (33-10.) Son çeyrekte Gabriel Davis’in tuttuğu pas (40-10) ile Patriots taraftarları kendilerine ayrılan koltukları terk etmeye başlamışlardı. Buffalo’nun son touchdown’ı, sözleşmesini imzalamak için tesislere kaskı ve forması ile gelen çaylak O-Lineman Tommy Doyle’dan (47-10) geldi. “Garbage time” olarak adlandırılan sürede yine Kendrick Bourne takımının ve kendisinin bu sezonki son sayılarını kaydetti ve skor 47-17 olarak tayin edildi.
Bir parantez de savunmaya açalım: Savunma koçu Leslie Frazier oyuncularını, “Nasıl olur da bu takımdan bir oyuncu bile Pro Bowl’a seçilmez, sizi görmezden gelenlere kim olduğunuzu sahada gösterin” demiş midir bilmiyorum ama ben olsam bunu itici güç olarak kullanırdım. Yıldız cornerback Tre’Davious White olmadan çıkılan son birkaç maçtaki iyi oyun burada da devam etti ve başta Micah Hyde’ın Buffalo end zone’undaki inanılmaz interception’ı olmak üzere rakip hucüm koçu Josh McDaniels’ın tüm hesapları elindeki kağıtlarda kaldı.
Şimdi arkamıza yaslanarak kalan wild card maçlarının keyfini çıkartacak ve potansiyel rakibimizi diğerlerinden daha dikkatli izleyeceğiz (Rakip Kansas City Chiefs oldu). Bir önceki yazımda “Super Bowl’a gidiyoruz” benzeri bir cümle kurup sonraki haftalarda oynanan birkaç kötü maçın ardından açıkçası bu cüretimden ötürü biraz pişman olmuştum. Ne var ki Patriots maçındaki gibi bir Buffalo’yu durdurmak herhangi bir NFL takımı için inanın üzerinize doğru son sürat gelen bir Buffalo sürüsünü durdurmaktan daha zor.
Highmark stadyumunu dolduran taraftarların forumlarda “Koltuklar oturulamayacak kadar soğuktu ama sahadaki oyun o kadar güzeldi ki zaten ilk oyundan itibaren oturmak hiç aklımıza gelmedi” yazdıklarını okudum. Bu denklemi Super Bowl ölçeğine uyarlarsak Buffalo’nun Şubat ayı başında Ağustos ayındaki Antalya kadar sıcak olacağını söyleyebiliriz.
O halde yazıyı 90’lı yılların efsanevi koçu Marv Levy’nin Buffalo soğuğunda oynanan maçlar için kalıplaşmış sözü ile bitirelim: “When it’s too hard for them, it’s just right for us.”*
“Onlar için çok zor olduğunda, bizim için tam zamanıdır.”