Yavaş yavaş “Ne ara dördüncü haftaya geldik. Daha lig yeni başlamıştı?” dediğimiz zamana giriş yaptığımız dördüncü haftada sahadaki oyun kalitesi beklentileri çok aştığını söyleyemeyiz. Hakem kararları olsun, hücum hattı oyuncuların center’dan uzak dizilip bayrak cezaları almaları olsun, çaylakların çoğunun ısınamaması olsun, olsun da olsun… Yine de gözümüzün pasını silen hareketler ve ikili rekabetlerle dolu sezon başlangıcıyla sezon son sürat ilerliyor.

Saha içinde ise çıkıştaki New Orleans Saints’in eksik Philadelphia Eagles karşısında mağlup olması haftanın sürprizlerinden olabilir. Nitekim Vic Fangio da hala daha yaşlı kurt olduğunu göstererek Klint Kubiak’in tüm setlerini etkisizleştirmesi ders niteliğinde. Bunun dışında Miami Dolphins’in ilk üç maç sonunda oynadıkları müsabakalarda herhangi bir anında bir saniye bile skor olarak önde olmaması da ayrı bir husus. Evet, Jags maçı var lakin maç kazandıran alan golüyle o karşılaşma bittiği için sayılmıyor. Son olarak son şampiyon Kansas City Chiefs’te Travis Kelce’nin rolünün beklendiğinden çok daha az olması özellikle fantasy oyuncularını çıldırtmış durumda. Ancak vardır Andy Reid’in bir bildiği diyerek bu haftanın bazı notlarına şöyle bir bakmaya devam edelim biz en iyisi…

Minnesota’da bir anka kuşu
Kariyerine üçüncü sıra seçimi olarak başlayan Sam Darnold, New York Jets’in büyük umutlarla getirdiği isim olarak akıllarda yer etti. Lakin Adam Gase ile geçirdiği yıllardan sonra bir arpa boyu ilerleyemeyen Jets, Darnold’un da kariyerini bitirmenin eşiğine getirmişti. Nitekim New Jersey ekibiyle yollarını ayıran Darnold, Panthers ve 49ers’ta geçirdiği yılların ardından yedek oyunculuk hırkasını üzerine giymekteydi ki Vikings’te forma şansı bularak birkez daha kendini kanıtlama imkânı buldu.

Kevin O’Connel gibi bir head koç ile çalışmanın tadına varan Darnold, O’Connell’in koşu oyunu oturmuş ve kalabalık setlerde sahanın her bölgesine yayılan receiverlı setleriyle adeta bir anka kuşu misali küllerinden yeniden doğdu. Uzun pas becerisini ikinci haftada Justin Jefferson’a attığı yaklaşık 50 yardlık pasla gösteren 27 yaşındaki oyuncu, endzone’daki becerilerini de üçüncü haftanın sonunda ligin en çok TD pası atan oyuncusu olarak gösterdi. Tek sıkıntısı cep çökmeye başladığı anda saçmalama potansiyelinin tavan yapması ve bunun da bir getirisi olarak yine saçma bir şekilde topu elinden çıkarması olsa da içinde bulunduğumuz süreçte Darnold, O’Connell için ideal ve yeterli bir isim olduğuna kamuoyu da oluştu. Bir bakmışız ki Sam Darnold konferans finali oynuyor… “Never say never”

Hakemler gerçekten Chiefs’i (mi) koruyor.
Hızlı giriş:
1- Cincinnati Bengals maçındaki pozisyon pas interference değil. Yani daha kötülerine çalınmadığı bir gerçek.
2- Atlanta Falcons maçındaki pozisyon bildiğimiz futbolda kırmızı kart penaltı; basketbolda teknik faul, voleybolda fileye değme cezası, teniste artık her ne kusurlu hareket varsa ona tekabül eden bir durum… Hatta daha da arşa çıkıp değil uzayda çoklu evren teorisinden kuantum dünyasına kadar her yerde pas engelleme cezasıdır.

En başta fikirlerimi söyleyip ilerleyen cümlelerde yuvarlak konuşmuş olmak istemedim. Ancak durum budur. Tabii yine heyecandan olayın ne olduğunu anlatmadık… Evet bilindiği üzere Chiefs, son iki maçını kazandı ancak son saniyede maçın neticesine doğrudan tesir edecek lehine hakem kararlarının da etkisi yüzde yüzdü. Tabii hal böyle olunca ve Chiefs gibi popüler bir takım söz konusu olunca akıllara “KOLLANIYORLAR” demeyi de getirdi. Şayet nevi şahsım adına bu hususa çok inandığımı söyleyemem. Kararlar yanlış ancak Chiefs’in bu kadar kayrılması mantıklı gelmiyor. Nitekim en başta oyunun bu kadar tek ufak bir karar üzerinden okunması büyük resmin kaçmasına sebep olduğunu düşünmekle birlikte oraya gelene kadar ki durumların da mühim olduğu bir gerçek. Ne yazık ki bu işin bir matematiği yok, bir terazisi yok ya da renkler gibi kesin ayrımı da yok. Eldeki hususta oyunu bir bütün olarak düşünmek şahıslarımızı tüm bu tekillik ve sabitlik düşüncelerinden arındıracağını da ekleyeyim.  Yine de bu oyunun belki de en güzel yanı kazanan takımın öyle “şansa bala” veya “kayırılarak” kazanmadığıdır diyerek bu tartışmalara noktayı koyalım.

Not: Hakem hatası konusunda en fahiş hata 2019 Konferans finalinde Los Angeles Rams ve New Orleans Saints arasında olmuştur. Pozisyonu buradan bakabilirsiniz. Lakin Drew Brees’in maç sonu açıklamalarına bakıldığında herhangi bir “isyan”, “eyyam” veya “istifa” gibi kelimelerle konuşmadığını, kaybettiklerini ve oyunla ilgili yanlışlıklarını net bir dille söylemesine bakabilirsiniz.

Masadan eksiliyor dostlar: Mercury Morris’in vefatı

Miami Dolphins denince akla gelen belki de ilk şey 1972 senesindeki mükemmel sezonu olarak söylenebilir. O sezonu hiç yenilmeden tamamlayan Dolphins, Super Bowl döneminde bunu başaran ilk ve tek takım olma özelliğini de taşıyor. İşte o dönemin Larry Csonka ile en büyük isimlerinden olan Mercury Morris, 77 yaşında hayata gözlerini yumdu. Larry Csonka ve Jim Kiick ile Brian Griese’in sakatlıktan dolayı sezonu kapatmasından sonra koşu yükünü sırtlanan isimlerinden olan Morris, 12 TD ile 1972 sezonunu bu hususta lider bitirmişti. Emekli olduktan sonra CTE’den dolayı sorunlar yaşan Jim Kiick ile vefatına kadar ilgilenen Morris, saha dışında da alkol bağımlılığı konusunda da etkin rollerde yer aldı. Başlıkta da yazdığım gibi “Masadan birer birer eksiliyor dostlar.”

Brett Favre’ın Parkinson teşhisi
Oynadığı dönem boyunca değil yıllarıdr süre gelen Gunslinger tanımının müsebbibi olan Favre, son zamanlarda adı aslında pek de güzel anılmıyor. Öncelikle topladığı bağışlarla ilgili kendisine dava açılan Favre, bu konu hakkındaki yapılan duruşmada Parkinson teşhisi koyduğu açıklandı. Özellikle kafaya alınan bu temaslarla alakalı emeklilikten sonra aktif rol oynayan Favre, daha öncesinde de bazı sorunları olduğunu dile getirmişti. Öte yandan bununla ilgili yakın zamanda belgesel de çıkaran Favre, bu durumu ciddiye alan isimlerden şu dönemlerde ilk akla gelenlerden. Ne yazık ki bu işin şakası yok ve sevilen oyunculardan emeklilik sonralarında bu gibi haberleri almak da çok üzücü. Kendisine buradan geçmiş olsun dileklerimizi iletelim.

Haftanın Magazini: Eeee Hailee kızım sen neden gözükmüyorsun?
Yalan yok, NFL’de bu magazin işi bir hayli sarıyor. Yani Tom Brady, Aaron Rodgers, biraz daha eskilere gidersek Tony Romo ve tabii daha hala gündemden hiç düşmeyen Travis Kelce’nin saha dışında da haber olmalarıyla haşır neşiriz. İşte onlardan biri de Buffalo Bills’in yıldız oyun kurucusu Josh Allen. Yakın zamanda ünlü oyuncu Hailee Steinfeld ile görüntülenen Allen, Travis Kelce’nin aksine ilişkisini gizli yaşamak konusunda şu ana kadar güzel işler başardı. Hele ki son oynanan maçta Steinfeld stadyumda maçı izlese bile kameralarının bir kez bile kendisini göstermemesi kimisi çevrelerce takdir edilirken kimileri de mütevazi buldu. Şayet Steinfield’in da burada “az ünlü” olduğunu söylemek zor.

Öncelikle birazcık Josh Allen’ın ilişki geçmişine bakalım mı? (uuu derin magazin). Hailee Steinfeld’den önce yaklaşık 10 yıldır Brittany Williams ile birlikte olan Josh Allen, geçen yıl ilişkisini sonlandırıp Instagram’dan bütün paylaşımlarını silmişti. Teee liseden tanışan ikili, üniversite yıllarında da ilişkilerini sürdürmüş, Josh Allen, Buffalo Bills tarafından draft edilince Williams da New York’a taşınmış. Fakat geçen sene biten ilişki sonrasında aradan geçen süre zarfında Steinfeld-Allen birlikteliği de çiftin Avrupa tatilinde çıkmıştı. Çiftimize bundan sonraki süreçlerinde mutluluklar diyerek bu konunun da sonuna geliyoruz.